Sosyalist İşçi 223 (4 Eylül 2004)

 

Sayfa 6: Dünya

Bush gitmeli!

ABD başkanlık seçimleri 2 Kasım 2004 tarihinde yapılacak. Tüm dünyayı ilgilendiren bu başkanlık seçimine irili ufaklı 37 parti katılıyor. Geleneksel olarak yine öne çıkan partiler Bush' un Cumhuriyetçi Partisi (senetonun %51'i) ve biraz daha solda bilinen Kerry'nin Demokrat Partisi (Senatonun % 49u). Geçtiğimiz seçimdeki hile tartışması bu seçimde de şimdiden gündeme düşmüş durumda.
ABD'deki seçim sisteminde, başkanı seçmenlerin oyu değil Seçiciler Kurulu belirliyor. Başkanlık seçimlerinde, bir eyalette seçim kazanan parti, o eyaletin Seçiciler Kurulu'na göndereceği tüm delegeleri belirleme hakkı kazanıyor. Böylelikle küçük eyaletlerle büyük eyaletlerin çıkardığı Seçiciler sayısı eşit hale geliyor.
Son seçimde de bunun sonucu olarak Demokrat Al Gore ülke çapında daha fazla oy almış olmasına rağmen başkan seçilememişti. (Kilit noktaya gelen Florida eyaletinde hiç beklenmedik biçimde sandıktan Cumhuriyetçiler çıkmıştı)
Yine son seçimden akıllarda kalan diğer olay Yeşil Parti adayı olan özellikle ekonomik saldırılara ve savaşa karşı bir tutum almış olan Ralph Nader'in 3 milyon civarında almış olduğu oydu. Nader bu seçimde de aday. Bu defa yeşillerden değil savaş karşıtı/antikapitalist hareketin çeşitli unsurlarının ittifakının bağımsız adayı durumunda. Demokrat parti taraftarlarına göre, dört yıl önce Nader aday olmasaydı, seçimi Bush değil, Gore kazanacaktı. Bu seçimde de 'düzenin partilerinin karşısında' olduğunu söyleyen Nader' in adaylığı Demokrat Parti tarafından bu eksende eleştiriliyor.
Bush'un seçim propagandası hala Irak savaşının haklılığı, terör ve saldırı tehdidinin varlığı üzerine kurulu durumda. Cumhuriyetçiler her yerde, halkta yaygınlaştırılmaya çalışılan 'öteki' lerden korkma psikolojisine karşı huzurun bundan sonraki 4 yılda da Bush' un seçilmesine ve Irak’taki projelerinin tamamlamasına bağlı olduğunu anlatıyor. Bush ekonomide rekor düzeyde bütçe açığı ve sosyal anlamdaki yoğun saldırılarını dış politika eksenli propagandalarıyla ört bas etmeye çalışıyor.
Kerry ise Demokrat Parti’nin sol kanadına karşı savaş açarak aday olmuş bir eski asker.
Parti içinde Kerry'ye karşı, Irak savaşına karşı olan sol kanat rakibi Howard Dean'i işçi sendikalarının büyük bir bölümü, eşcinsel birlikteliklerini resmen tanıdığı için için gey ve lezbiyenler, aşağıdan hareketlere yaptığı vurgudan dolayı da antikapitalist hareketin büyük bir kısmı destekliyordu.
Kerry, ulusal medyanın Dean'a karşı karalama politikaları, sermayenin ve egemen siyasi kadroların müdahalesiyle Demokratlardan aday olmuş Irak savaşına yönelik, savaşın 'varlığına' değil askeri saldırılarda ve işgaldeki yöntemlere karşı eleştirisi olan bir eski asker. (Irak'a 40 bin yeni ABD askeri yollama planı var)
Bunun yanında Demokrat Parti geleneksel olarak kürtaj hakkını savunuyor, idama karşı çıkıyor, sosyal yaşamda bir çok özgürlük konusunda muhafazakarlardan daha özgürlükçü ve bu nedenlerle Kerry seçilmesi ihtimalinde her ne kadar Bush gibi 'terörizme' karşı mücadele ve işgal politikalarını savunacak olsa da parti tabanının basıncını gözardı edemez.
Bütün bunların yanında bu seçimlerin aslında tüm kamuoyunun bakışını yansıtmadığını da unutmamak gerekir. Seçmenlerden yarıdan fazlası seçimlere katılmıyor. Yoksul kentlerde yaşayan işçiler, siyahlar, göçmenler ve bir çok genç insan seçimlerde oy kullanmıyor. Bu insanların çok büyük bir kısmı Bush 'dan nefret ediyor
Hareket içinde Bush' a karşı Kerry'i destekleyenler de bulunuyor. Bush'a karşı aslında özünde aynı zemine basarak muhalefet yapan Kerry' nin ve basılan bu zeminin dışında Nader'in alacağı her oyun antikapitalist bir mevzi olduğunu ve seçim mitinglerinin kitlesel mitinglere dönüştüğünü unutmamak gerekir.
Nader'in yanındaki her aktivist aynı zamanda hareketin çekirdeğini oluşturuyor. Nader iyi bir seçenek ancak hareketi bölebilecek tartışmalarda birlik ruhu içinde, sekterizmden uzak tavır takınmak çok önemli.
ABD başkanını elbette ki ABD'li seçmenler seçecek. Dünya savaş karşıtı hareketinin beklentisi Bush' un gitmesidir. Onun yerine ne konduğu veya yerine gelecek isim, ikincil/ayrı bir tartışma konusu olabilir. Bush'un devrilmesi hareketimiz için büyük bir kazanımdır. Emperyalizmin en şahin kanadının temsilcisi olan Bush'un yenilgisi hali hazırda işgalci bir anlayışın gerilemesi anlamına gelir. Bu, Irak işgaline, ABD saldırganlığına ve temsilcisi Bush' a karşı olan milyonlar için yeni bir soluk anlamına gelecektir.

Tolga ŞİRİN




Bush’a karşı 400 bin kişi

Savaş karşıtı hareketin söndüğünü düşünenler New York’da Cumhuriyetçi Parti Konferansı öncesinde toplanan savaş karşıtlarının boyutu karşısında şaşkınlığa düştü.
ANSWER ve Küresel Barış ve Adalet Birliği örgütlerince çağırılan gösteriye 400 bin kişi katıldı. Gösteriler bir hafta boyunca sürdü.
ANSWER ve Küresel Barış ve Adalet Birliği örgütlenmeleri Bush’un Irak ve Afganistan’daki politikalarına karşı önümüzdeki günlerde de gösterilerin devam edeceğini ilan ettiler.





Kafkaslarda sıcak günler yaşanıyor

Kafkaslar ve bu bölgenin kimi küçük, kimi çok küçük ülkeleri giderek kendi boylarından çok daha büyük bir çatışma sürecine sürükleniyorlar.
SSCB’nin dağılmasından sonra bölgede kurulan üç Cumhuriyet’ten, Azerbeycan büyük petrol yataklarına sahip. Bu petrolün Batı’ya akması önde gelen sorunlardan birisi.
Diğer yandan Orta Asya petrolünün Batıya gelmesi de gene bu bölgeye bağlı. Bu nedenlerle Batı, bölgede önce istikrar istiyor.
Oysa üç küçük Cumhuriyet içinde de daha küçük parçalar bağımsızlık istiyorlar. Diğer taraftan Çeçenlerin Rusya’ya karşı sürdürdükleri bağımsız-lık mücadelesi bölgeyi belirleyen unsurlardan birisi. Çeçenlerin 10 yıllık mücadelesinin sonucu 250 bin ölü!
Gürcistan
Bugünlerde Gürcistan öne çıkıyor. Önce Azarya denen şehir devletine karşı askeri yaptırım uygulayan Gürcistan şimdi gözlerini Güney Osetya ve Abhazya’ya çevirmiş durumda.
Gürcistan ordusu henüz şimdiki başkan Saakashvili Shevardnadze’yi bir darbe ile devirmeden önce ABD tarafından eğitilmeye başlanmıştı. Bu eğitim vesilesi ile ABD Gürcistan’da bir üs de edindi.
Şimdi Saakashvili Abhazya ve Güney Osetya’yı elindeki bu ABD eğitimli özel timlerle tehdit ediyor.
Güney Osetya da Abhazya’da çok küçük nüfuslu ülkeler. Ancak çok uzun süredir fiilen Gürcistan’dan ayrılar. Her ikisini de Rusya destekliyor. Zaten Güney Osetyalılarla aynı halkı oluşturan Kuzey Osetya Rusya’nın bir parçası. (Neden ayrı olduklarını ise Stalin’e sormak gerekiyor.)
Ne var ki Rusya bir yandan bölgedeki etkinliğini kaybetmek istemiyor, diğer taraftan ise ABD ile ya da ABD eğitimli Gürcü ordusu ile doğrudan bir çatışmaya girmek istemiyor.
Geçtiğimiz senelerde Rusya Güney Osetya halkına binlerce Rus pa-saportu dağıttı.
Küçücük Çeçenistan’daki direniş zaten Rusya için yeterli bir baş ağrısı.
Bütün bu çatışmaların ortasında en başta da belirtildiği gibi petrol ve stratejik egemenlik var.
Gürcistan petrolün batıya geldiği boru hattının üzerinde. Oysa Rusya petrolün kendi üzerinden geçmesini istiyor.
Diğer taraftan ise Kafkasya üzerinde kurulacak hakimiyet Orta Doğu ve Orta Asya üzerinde kurulacak bir egemenlik için çok önemli.
Ne var ki ABD’de Gürcistan’ın istikrarı sağlamasını istiyor ama o da Rusya gibi bunun uzun süreli bir savaşla olmasını istemiyor. yeni bir savaş bölgenin istikrarsızlığını daha da arttırır. Oysa ABD önce istikrar istiyor.
Öte yandan Saakashvili NATO’ya katılmak istediğini sık sık söylüyor ve bu Rusya için kabul edilemez bir durum.