Sosyalist İşçi 224 (23 Eylül 2004)

 

Sayfa 6: Dünya

Çeçenistan:
Rusya'nın kanlı savaşı

Geçtiğimiz hafta Kuzey Isetya'nın Beslan kentinde yaşananlar bütün dünyayı şok etti.
Çoğu çocuk, 400'e yakın sivil çıkan çatışmada öldü. Putın ve Rus yetkililer Çeçen savaşçıları suçlarken bütün dünya Rus ordusunun katliamdan ne denli sorumlu olduğunu gözleriyle gördü.
Çocukları ölen Kuzey Osteyalılar ise Çeçenlerden olduğu kadar Putin ve Rus ordusundan da hesap soruyorlar.
Katliamdan hemen sonra Putin, Bush ile aynı ağzı kullanarak 'İslami terörizmi' suçlayarak terörizme karşı acımasızca savaşacaklarını ilan etti.
Bu nefret neden?
Çeçen savaşçıların, özellikle de Şamil Basayev'e bağlı olanların nefret duygularına sahip oldukları açık. Onlar, Ruslara karşı savaşırken hunharca davranabiliyorlar.
Örneğin savaşta kocaları ölmüş olan kadınlar (Karada Dullar olarak adlandırılıyorlar) canlı bomba olarak kullanılıyorlar. Son olarak böylesi iki kadın eylemci iki uçağı imha ederek 90 sivilin yaşamına mal oldu.
Ancak Çeçenlerin bu nefretinin nedenini bilmek gerekiyor.
80 bin ölü
Çeçenistan küçük bir ülke. Rusya'dan bağımsızlığını kazanmak isteyen Çeçen halkı son 10 yılda 80 bin ölü verdi.
Çeçenistan'a önce Yeltsin saldırdı.
1994 yılında Çeçenistan'ın komşusu Kuzey Osetya?ya yığılan Rus tankları ve ordu birlikleri azgınca saldırdılar.
Tüm Çeçen şehirleri yerle bir edildi. Başkent Grozny Nazi saldırısı karşısındaki stalingrad kadar yıkıma uğradı.
18 ay boyunca Çeçenistan yağmalandı, tecavüze uğradı, imha edildi.
80 bin ölünün yanı sıra 240 bin Çeçen göç etti.
1995'de, Çeçenistan yağmalanırken İkinci Dünya savaşı'nın bitiminin 50. yıldönümünde konuşan Yeltsin tüm Çeçen halkını Nazilere benzetiyordu.
Benzer bir tutumu 50 yıl önce Stalin'de almıştı.
Grozni özgür oluyor
Çeçenler işgale karşı bütün kötü koşullara rağmen direndiler.
Kısa süre sonra harabe haline gelen Grozni kurtarıldı. Çeçenler zafer kazanmıştı.
Ruslar yöneticilerinin Çeçenistan'da sürdürdüğü savaşa karşıydılar. Savaş giderek Afganistan savaşına benziyordu.
1999'da Yeltsin'in yerine Başkan olan Putin fırsatı yakaladı.
NATO orduları Sırbistan'a saldırınca Rus ordusu da bir kere daha Çeçenistan'a girdi.
Yeltsin milliyetçilik kartını iyi kullandı. Rus halkını savaş bayrağı altında birleştirdi.
Çeçenler bir kere daha Grozni'yi terk ederek dağ-lara çekildiler.
Şimdi Çeçenistan dev bir Rus ordusunun işgali altında hergün yağmalanıyor ve tecavüze uğruyor.
İşte, Çeçenlerin nefretinin kaynağı bu işgal ve işgalin iğrenç boyutları.


1917
Kısa süreli özgürlük
1917 Ekim Devrimi Çarlık Rusyasının diğer halklarına olduğu gibi Çeçenlere?de özgürlük getirdi. Marks 'başka bir ulusu ezen bir ulus özgür olamaz' diyordu. Rus Devrimi'nin önderleri Lenin ve Troçki'de bu ilkeye bağlı kaldılar.
100 yıl boyunca Rusya'ya karşı direnbmiş olan Çeçenler devrime karşı savaşan Beyaz ordu'ya karşı Bolşeviklerle birlikte mücadele ettiler. Bamma Giray tarikatının lideri Ali Mataev Çeçenlerinm Bolşeviklerle birlikte mücadele etmesinde önemli bir rol oynadı.
1917'den sonra Kısa bir özgürlük dönemi oldu. Çeçen dili serbest oldu. Çeçen dilinde yoğun bir yayın faaliyeti başladı.
Ne var ki Rus devriminin uluslararası alanda izole olması ile birlikte Moskova'daki bürokrasi giderek iktidara sahip olmaya başladı. Stalin liderliğindeki bürokrasi sonunda karşı devrimi gerçekleştirdi.
Böylece 1930'dan itibaren Rusya'daki halkların kısa süreli özgürlüğü sona erdi. Karanlık yeniden Çeçenlerin üzerine çöktü.


Katyr Yurt katliamı
4 Şubat 2000'de Rus uçakları Çeçen köyü Katyr Yurt'u bombaladı. Atılan 'vakum bombaları' havaya petrol buharı yayıyor ve bu buharı içlerine çeken insanlar korkunç bir biçimde ölüyorlardı. Oysa Cenova antlaşmasına göre bu bombanın kullanılması yasaktı.
Bir aşamada Ruslar bombardımanı durdurdular. Yaşayan çeçenler topluca ellerinde beyaz bayraklarla köyü terk ediyorlardı. Rus uçaklarıbu sivillerin üzerine yeniden saldırdı ve hepsini imha etti. O gün 365 sivil öldürüldü.


Zorunlu toplu göç
İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce çeşitli halklar Rus Devrimi'ni bir karşı devrimle alt eden stalinist rejim tarafından Sibirya'ya ve Kazakistan'a sürüldüler.
Azerbeycan, Rusya'nın başlıca petrol yataklarına sahipti. Azerbeycan'a giden yol üzerindeki küçük halklar bu yolun garantiye alınması amacıyla stalinist rejim tarafından topluca sürgüne gönderildi.
1943'de 360 bin Çeçen, 90 bin İnguş, 70 bin Karaçay, 35 bin Balkar, 50 bin Yunanlı şehirleri ve köyleri basan askerler tarafından zorla hayvan trenlerine bindirilerek Sibirya'ya yollandılar.
Çok zorlu koşullarda yapılan yolculuk sırasında 130 bin Çeçen öldü..
Sürgünler gittikleri yerlerde hainler olarak çok kötü muameleye maruz kaldılar. Ancak, 1980'lerden itibaran Stalin'in sürdüğü halklar yavaş yavaş geriye dönmeye başladılar ve sürgün sırasında kaçmayı baraşararak dağlara çekilenlerle birleştiler.
Sürgünlerin hemen ardından tüm Kuzey Kafkasya'ya Çarlık generali Yermolov'un mermer heykelleri dikildi. Yermelov Kafkasyayı kanlı bir biçimde Çar adına işgal eden generaldi.
Stalin'in sürgünleri Kafkas halkları için Çarlık Rusya'sının iğrenç baskılarının üzerine tuz biber oldu. Bugün Çeçenlerin ve diğer Kuzey Kafkasya halklarının Ruslardan duydukları nefretin temellerinde önce Çarlığun bölgeyi işgali, ardından da Stalin'in zorla toplu göçleri rol oynamaktadır.


Terörizm ve sosyalistler
Terörizm günümüzün en çok konuşulan, tartışılan sorunlarından birisi. Sosyalistler açık ki terörizme karşıdır. Yani sivil halka uygulanan her türlü şiddete karşıdır.
Bağımsızlık mücadelesi verenlerin ya da halkın kurtuluşu için mücvadele ettiklerini söyleyenlerin sivil halkı, çalışan insanları, çocukları öldürmesi, yaralaması kabul edilebilir değildir. İşin bu noktasında hemen herkes anlaşır.
Peki gene bağımsızlık için veya halkın kurtuluşu için bir devlet başkanını veya kralı veya benzeri bir kişiyi öldürmek, bu tür unsurlara karşı şiddet uygulamak doğru mudur? Hayır. Çünkü çözüm değildir.
Bir devlet başkanını öldürürseniz yerine hemen bir yenisi gelir. Rusya'da kendilerine 'Halkçı' diyen bir siyasi grup baita Çar olmak üzere çeşitli dvlet büyüklerine karşı suikastlar düzenlediklerinde Rus Devrimi'nin önderi Lenin bu tür eylemlere güçlü bir biçimde karşı çıkmıştı.
Aynı şekilde Rus devrimi'nin diğer önderi Troçki'de terörizme karşı tutum almıştı.
Nitekim Rusya'da Lenin ve Troçki'nin önderlik ettikleri Ekim Devrimi'nde neredeyse hiç kan akmamıştır. Ancak bir süre sonra zenginler, burjuvalar devrime karşı direnmeye ve saldırmaya başlamışlar dır ve böylece Rusya'da İç Savaş çıkmıştır. İç Savaş çok kanlı oldu.
Ancak, bugün tartışılan sorun Filistin'de veya Irak'ta ya da Çeçenistan'da direnişçilerin şiddet kullanmasının doğru olup olmadığı üzerine yoğunlaşmaktadır.
Yukarıda'da belirtildiği gibi sonucunda sivillerin ölümüne yol açan hiç bir eylemi alkışlamak mümkün değildir. Ancak Çeçenlerin ya da Filistinlilerin ya da Irak'lı direnişçilerin neden şiddet uyguladıklarını anlamak gerekir. Aksi takdirde onların şiddeti ile onlara karşı uygulanan şiddeti aynı kefeye koymak mümkün olur ki bu bütünüyle yanlıştır.
Filistin'de İsrail, Çeçenistan'da Rusya ve Irak'ta Amerikan ve İngiliz işgal güçleri halka karşı ağır bir terör estiriyorlar. Bu ülkelerde sadece savaşan direnişçiler değil, sivil halk kıyıma uğramaktadır. Her gün sayısız insan canlarını kaybetmektedir.
Böylesi bir saldırıya karşı direnişçilerin de si,villeri de vuran eylemleri ne kadar belirleyicidir. Bir tarafta, tankla, helikopter ve uçakla, ağır silahlarla gelip halkı katledenler, diğer tarafta bedenlerini kullanmaktan başka silahları ve çareleri kalmamış olanlar var. Ezilenlerin terörü ile ezenlerinm terörünü aynı kefeye koymak Şaron'a, Bush'a ya da Putin yardımcı olmaktır.
Sosyalistler ulusal kurtuluş için direnenleri eleştirirler ama koşulsuz olarak da desteklerler.
F. ALOĞLU