Sosyalist İşçi 225 (8 Ekim 2004)
Sayfa
12:
Dünyanın beslenmesini kontrol eden şirketler
“Rakiplerimiz dostumuz,
müşterilerimiz düşmanımızdır”
Dünyada her gün 25 bin insan açlıktan ölüyor. Binlerce insan ise açlıktan
zayıf düştükleri için yakalandıkları hastalıklardan dolayı ölüyorlar. Çok
uluslu şirketler ve bankerler Afrika ve Asya ülkelerinde kimin yiyip, kimin
aç kalacağına karar veriyorlar.
Her alanda olduğu gibi yiyecek alanında da bir avuç şirket dünyanın beslenmesini
kontrol ediyor. Piyasada var olan sayısız gıda maddesi markası gıda maddelerini
gerçekten kimin kontrol ettiğini gizliyor. Dünyanın en büyük gıda şirketinin
sigara şirketi Philip Morris olduğunu çok az insan biliyor.
Sadece iki şirket (Cargill ve Archer Daniels Midland-ADM) dünya tahıl üretiminin
dörtte üçünü kontrol ediyorlar. 4 büyük çok uluslu şirket (Philip Morris, Nestlé,
Procter & Gamble ve Sara Lee) dünya kahve pazarının yüzde 70’ini ellerinde
tutuyorlar. Cargill, ADM ve Philip Morris adlı 3 şirket dünya kakao pazarının
% 80’ini kontrol ediyorlar.
Beş dev tarım şirketi (Astra-Zeneca, DuPont, Monsanto, Novartis ve Aventis) bütün
dünyada kullanılan gübrenin üçte ikisini, tohumluğun dörtte birini ve genetik
olarak değiştirilmiş ürünlerin hemen hemen tamamını kontrol ediyorlar.
Bu 10 şirket 850 milyon inasanın açlığının ve geri kalanların içinde ise çok
önemli bir kesimin sağlıksız beslenme nedeniyle aşırı şişman olmasının sorumluları.
Cargill ve Archer Daniels Midland dünta tahıl ticaretini ellerinde tutuyorlar.
Bu iki şirketin yaptıkları çokuluslu gıda şirketlerini anlamak için çok öğretici.
Hükümetler değil, Cargill ve Archer Daniels Midland gıda maddelerinin fiyatlarını
belirliyorlar. Dolayı-sıyla kimin aç kalacağına da onlar karar veri-yorlar.
Bu sene Mart-Temmuz aylarında mısır fiatları % 20 yukarı fırladı. Fiyat artışı
açlığın yoğun olduğu Güney Afrika’da daha da çok oldu. Aç insanlar daha fazla
verebilirlerdi. Fiatlar arttıkça mısır tüccarlarının kârları da arttı. Malawi
ve Zimbabwe’nin çıplak tarlalarında hayatlarında Cargill ve Archer Daniels Midland’ın
ismini duymamış insanlar çocuklarının gözlerinin önünde ölmesini seyrettiler.
Yeterli, yiyecek vardı ama insanlar açlıktan ölüyorlardı.
1996 yılında kuraklık ve salgın hastalık ABD’de tahıl ürününün çok düşük olmasına
yol açtı.
Cargill ve daha sonra Cargill’in satın aldığı Continental Grain Hindistan’dan
tonu 60 ila 100 dolara tahıl aldı ve dünya pazarlarında 230-240 dolara sattı.
Bu arada yapılan ihracat nedeniyle Hindistan’da tahıl açığı oluştu ve bunun üzerine
Hindistan kendi sattığı tahılı Cargill’den dünya pazarındaki fiyatlardan geri
aldı.
Ayrıca bu şirketler mali olarak devasa devlet desteğine ve ABD ordusunun silahlı
desteğine sahipler. Bush yönetimi üçüncü dünya ülklerini ticaretin liberalizasyonuna
ve özel sektörün ekonomi içinde daha büyük bir pay sahibi olmasına ve Dünya Ticaret
Örgütü kararlarına itaate zorluyor.
Batılı büyük kapitalist ülkeler gıda şirketlerine verdikleri desteğin karşılığını
bu şirketlerin sık sık gıda maddelerini bir silah olarak 3. dünya ülkelerine
karşı kullanmasıyla alıyorlar.
1991 Körfez Savaşı sırasında Sudan’a tahıl satışı durduruldu çünkü Sudan Irak’a
karşı olduğunu ilan etmemişti.
Cargill’in daima Beyaz Saray’da bir temsilcisi oluyor. 1970’de William Pearce
Cargill’den ayrılarak Nixon’un ticari anlaşmalarda danışmanı oldu.Tarım, gıda
ve uluslararası ticaret konularında çok önemli sözleşmeleri o hazırladı. Daha
sonra yeniden Cargill’e döndü. 1980’de ise Daniel Amstutz Cargill’den ayrılarak
hükümete uluslararası ticaret konusunda danışman oldu.
Eski Cargill yönetim kurulu başkanı Ernest Micek Bill Clinton’ın danışmanlarındandı.
Clinton ile birlikte Afrika gezine katılan 3 iş adamından birisi de oydu.
Diğer büyük tahıl şirketi ADM’nin yöneticilerinden Dwayne Andreas “Serbest pazarda
satılan tek bir tahıl tanesi yoktur. Bir tane bile. Serbest pazarı sadece politikacıların
nutuklarında görürsünüz” diyordu.
Abdreas’ın sağ kolu, James Randall ise şöyle di-yordu: “Bizim şirketimizde bir
deyiş vardır: Rakiple-rimiz dostumuz, müşterilerimiz düşmanlarımızdır”.
1996’da ADM yöneticileri tahıl alanındaki diğer şirketlerin yöneticileri ile
toplanarak fiyatları belirlediler. Böylece rekabeti önlediler ve satışları şirketler
arasında pay ettiler. Bunun yasadışı olduğunu biliyorlardı bu nedenle toplantılarının
çevre sorunları ile ilgili olduğunu ilan ettiler.
Cargil’in ticaret kolu vergi cenneti olan Panama’da. Cargill ayrıca özel bir
şirket, borsa da kayıtlı değil. Bu nedenle hiç bir mali bilgi yayınlamıyor ama
kârlarının senede 3 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Geçen sene ADM satışlarının 23 milyarı, kârının ise 1 milyar doları aştığını
ilan etti.
Belki de dünyanın en büyük gıda şirketi olan Nestlé bu sene 5 milyar dolar kâr
bekliyor. Nestlé Çikolata ve kakao pazarlarına hakim.
Dünyanın yeterli temiz suyu olmayan ülkelerinde süt tozu pazarlıyor ve yoğun
olarak protesto ediliyor.
Batı Afrika’da kakao plantasyonlarında köle çocuk emeği kullanıyor. Kakao fiyatlarının
düşmesi bu dev şirketin daha çok köle çocuk emeği kullanmasına yol açıyor.
Philip Morris bu sene 10 milyar dolar kâr bekliyor. Bu sigara devi aralarında
Maxwell House, Toblerone çikolataları, Lowenbrau ve Miller biraları gibi ürünlerinde
olduğu 100’lerce markaya sahip.
Dünyada her yıl 4 milyon insan sigaraya bağlı nedenlerden dolayı ölüyorlar. 30
yıl içinde bu rakamın 10 milyona çıkması bekleniyor.
Bu sene 4 milyar dolar kâr bekleyen Unilever dünyanın 150 ülkesinde gıda maddeleri
satıyor.
Unilever dünyanın en büyük çay şirketi. 1980’lerde çay fiyatları artmaya başlayınca
başka dev çay şirketleri ile birlikte fi-yatların düşmesi için Hindistan’dan
çay almayarak boykota başadı.
Unilever’in tarihi emperyalizmin yayılması ile içiçe. İngiliz devleti tarafından
korunan bu şirket 1950’ye kadar Batı Afrika’nın en önemli şirketiydi.
Alman faşisti Adolf Hitler Unilever’i sömürgeleri sömürmekteki becerisinden dolayı
çok başarılı buluyordu. Şirketin başkanı Niall Fitzgerald dünya çağında pazar
ekonomisinin ve özelleştirmelerin en önemli destekçilerinden birisi.
Ayrıca yılda 3 milyar ile Unilever dünyanın en büyük reklam veren şirketi.
Bu yıl 3.5 milyar dolar kâr bekleyen Pepsico meşhur Pepsi markasının yanı sıra
Kentucky Fried Chickens adlı fast food zincirine sahip.
Dünyanın en çok bilinen markası olan Coca-Cola bu sene 3.5 milyar dolar kâr bekliyor.
Kolombiya’da sendikacıları öldürmekle suçlanıyor.
Charlie KIMBER
DSİP ve Sosyalist İşçi’nin kardeş örgütü SWP’nin haftalık gazetesi Soscialist
Worker’dan Sadık Duru tarafından çevrilmiştir
Hamburger Cumhuriyeti
Metis Yaşadığımız Dünya dizisinden çıkan Eric Schlosser’in Hamburger Cumhuriyeti
adlı kitap insanı çok bildiğimizi sandığımız bir konuda hayretlere düşürüyor.
Bu kitabı okuyan biri daha sonra o güne kadar yediği fast foodları herhalde
bir daha kolay kolay yiyemez.
Fast food kültürü hızla bütün dünyaya yayılıyor.
Amerikalılar 1970’de fast fooda 6 milyar dolar harcamışlar. 2001’de ise bu
rakam 110 milyar dolara ulaşmış. Öyle ki Amerika’da fast fooda harcanan para
hayatın başka alanlarına harcanan bir çok kalemden daha yüksek.
Amerika’da başlayan fast food çılgınlığı bu ülkede işçi sınıfının geçim koşulları
ile doğrudan bağlı.
1970’lerde en yüksek ölçüye çıkan işçi ücretleri daha sonra düşüyor hem de
hızla. Aynı yıllarda kadınların çalışmaya başlaması giderek artıyor. 1975’de
küçük çocuğu olan kadınların yaklaşık üçde biri çalışı-yor.
Bu durumda dışarda yemek yemek çoğalıyor ve bu hızlı bir biçimde yapılmalı.
İşte fast food (hızlı yemek) Amerika’da bu nedenlerle yayılmaya başlıyor.
Daha önce gıdaya harcanan paranın dörtte üçü evde kullanılırken giderek yarısı
fast food restoranlara yöneltiliyor.