Sosyalist İşçi 225 (8 Ekim 2004)
Sayfa 14: Not Defteri
YENİ BİR
SOL
ÜZERİNE
TARTIŞMALAR
BAK ve yeni sol
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'nun içerisinde solcular da bulunuyor olsa
bile Küresel BAK sol bir kampanya birliği değildir. Tüm sosyalistlerin yan yana
geldiği bir kampanya birliğinden ziyade geniş bir kitleyi harekete geçirmeyi
amaçlayan Küresel BAK'ı bugün anlamlı kılan şey aktivistlerin anlaştıkları konu/konular
üzerinden pratik geliştirmeleridir. Bugün ABD, diğer emperyalist güçlere karşı
hegemonyasını güçlendirmek için Irak'ta savaşta. Bu savaş, ABD emperyalizminin "Yeni
bir Amerikan Yüzyılı Projesi" için hayati bir öneme sahip. Ve hareketimiz
dünyanın sorunlarının çözümüne yönelik bu savaşın durdurulmasının öneminin farkında.
Türkiye'de de başka bir dünya isteyen Küresel Bak aktivistleri farklı konularda
farklı şeyler düşünüyor olsa bile savaşa karşı yan yana.
Ama Küresel BAK içinde de bir dizi yapıcı tartışma devam ediyor. Bir çok kişi
adalet,eşitlik mücadelesinin de Küresel BAK'ta yürütülmesi gerektiğini düşünüyor.
Kimileri ise tek konulu kampanya mantığının devamlılığından yana. Kimileri ise
savaş karşıtı talepleri yetersiz bulmakta. Bu tartışmalarda yanlış bir şey yok.
Savaş karşıtı talepler tüm dünyadaki örnekleriyle de ispat olduğu gibi çok kitlesel,
dünya sosyal mücadele tarihine geçecek eylemlilikler yaratmıştır. Talebin yetersizliği
söylemi bu gerçeklik çerçevesinde karşılık bulmuyor. Kampanya gündeminin genişletilmesi
konusunda ise, şunu bilmeliyiz ki savaş karşıtlığı konusunda hem fikir olan insanların,
her yeni konuda hem fikir olmalarını beklenemez. Yani savaş karşıtlığında anlaşan
insanların ulusal soruna, kadın olma sorununa, F tipi cezaevlerine bakış açılarında
vs.. bir birlik söz konusu olamayabilir. Ama bunun yanında işsizlik, eğitimin/sağlığın
paralı olması, yiyeceklerin sağlıksız hale gelmesi, doğanın tahribatı konularında
ise geniş bir çoğunluk hemfikir. Buna rağmen bu gündemlerin de BAK'a katılması
BAK'ı savaş karşıtı hareketin inşasında geriye çekecektir. Hareketimiz antiemperyalist
bir biçim aldıktan sonra daha da kitleselleşmiş ve güçlenmiştir. Çünkü savaş
karşıtı hareket ABD'nin savaşının öneminin farkında. Bütün bunların yanında savaş
karşıtı hareket bu sürecin henüz başında. Gerek niteliksel gerek niceliksel olarak
daha fazla kazanım potansiyeli var ve bütün enerjinin bir noktaya (en bağlayıcı
ve önemli olana) aktarılması kaçınılmaz.
Küresel BAK'tan daha fazla talep çerçevesinde beklentilerin olması doğaldır.
Çünkü Türkiye'de bir muhalefet sorunu mevcut. Gerek sosyal demokrat sol gerek
sosyalist sol olsun güncel politika üretememekte ve muhalefet boşluğunu dolduramamaktadır.
Geleneksel soldan kopan, yeni şekillenen antikapitalist sol ise bu muhalefet
boşluğunu doldurmaya adaydır. Bu muhalefetin öznesi, tek konuyla kampanya yapan
Küresel BAK olmayacaktır ama Küresel BAK bu sürecin gelişmesine gerçekten önemli
katkı sağlayacaktır. Çeşitli konularda BAK benzeri kampanyaların varlığı halinde
de bu katkı daha da artacaktır..
Bugün ihtiyacımız olan, geçmişte defalarca denenmiş küçüldükçe yan yana gelen
sosyalistlerin yukarıdan, masa başı ittifakı değil bir mücadele dalgası üzerinden
yükselen aşağıdan bir antikapitalist birliktir.
Yeni bir birliği BAK hızlandıracaktır. Bu, bugün BAK'ın bir çok konuya yanıt
veren bir yapıya dönüşmesiyle olmayacaktır ama açık ki adalet ve sosyal haklar
için mücadeleden tamamen kopuk bir biçim ile de olmayacaktır. BAK, çeşitli sivil
toplum, çevre, kadın ve en önemlisi işçi sınıfının mücadelesiyle dirsek teması
içinde olmalıdır. BAK içindeki sosyalistler "yeni bir sol" tartışmasını
bu zeminlere taşımalıdır. Savaş karşıtı gündemi, işgalin teşhirini de bu mücadelelerin
içinde de devam ettirmelidir. BAK gücünün yettiğince yapılan her türlü eylemde,
etkinlikte, panelde bulunmalı ve savaş karşıtı rengini ve işgal teşhirini yapmalıdır.
Küresel sermayenin çev-reye, besinlere, işçilere verdiği zarar onun askeri kanadına
karşı mücadele edenleri de ilgilendirir. Bu saldırılar birbiriyle kaçınılmaz
biçimde bağlı olduğu için mücadele de kaçınılmaz biçimde bağlıdır. Savaş karşıtı
gündem korunmalı ama bu mücadelelerin içinde de çalışma daha fazla hızlandırılmalıdır.
Böylesi bir durumda BAK "yeni bir sol" tartışmalarını tabandan çeşitli
mücadele dinamikleri içine de taşı-yacaktır. Özetle ulaşılabilen her yerelde
örgütlenen, her sosyal mücadele-ye savaş karşıtı çalışmasını katan bir BAK, aşağıdan
bir enerjiyi ve "yeni bir sol"un inşasına katkısını arttıracaktır.
Tolga ŞİRİN
İki resmin düşündürdükleri
Yukarıdaki fotoğraf Amerika!da, Washington şehrinde çekilmiş bvir
kadın yürüyüşü. Geçtiğimiz aylarda gerçekleşti. 1 milyona yakın insan katıldı.
Sadece kadınlar değil, erkeklerde gösteriye katıldı. Gösteri 1 yılda hazırlandı.
Geçtiğimiz hafta Türk Ceza Kanunu’na zina ile ilgili bir madde eklenmek
istenmesi üzerine bir de Ankara’da gösteri oldu. Ankara gösterisinin fotoğrafı
da aşağıda. Katılım en fazla bir-kaç yüz kadın. Neden arada bu kadar büyük
bir fark var. Neden ABD’deki kadın haklarına yapılan bir saldırıya karşı
bir milyon, Türkiye’deki bir saldırıya karşı ise sadece bir kaç yüz kişi
katılıyor.
Aynı şeyi savaş karşıtı hareket için de söylemek mümkün. ABD’nin Irak’a
saldırmasından önceki günlerde dünyanın birçok ülkesinde devasa gösteriler
olurken Türkiye’deki en büyük gösteri 1 Mart günü oldu ve belki 30-40 bin
kişi katıldı. Daha önceki ve sonraki gösterilere ise katılım en fazla 10
bin oldu.
Bence bu farkın başlıca nedeni Türkiye’deki sekterlik.
Türkiye’de gösteriler esas olarak sol tarafındann düzenlenir. Solun bir
araya getirebileceği gücün ise bir sınırı var. Sol kendisi dışındaki herşeyi
dışarda bırakmakta. O kadar ki emek hareketi içinde bile Türk-İş dışarda
bırakılmış ve bazı solcuların öğündükleri “dörtlü” diye bir kavram çıkmıştır
ortaya. DİSK, KESK, TMMOB ve Tabibler Birliği’nden oluşur bu “dörtlü”.
Oysa en kitlesel gösterilerTürk-İş’in de katıldığı gösterilerdir.
Sol kapsayıcı olmayı, bir gösteride toplumda olduğu gibi küçük azınlık
olmayı kabul etmediği sürece bizim gösterilerimniz 200 kişi, ABD’deki gösteriler
1 milyon kişi olacak.
Özden DÖNMEZ
Sivil
toplumcu olmayan sol
Kampanyalar yaparak birbirinden tümüyle farklı
kurum, grup ve bireyleri yan yana getirmeye çalışan anti kapitlist çabalara
en çok yöneltilen suçlamalardan birisi de "sivil toplumculuk" yaptığı
yönündeki eleştiri oluyor. Genelde sivil toplumculuk çok ağır bir suç olduğundan
suçlamayı yapanlar bununla ne demek istediklerini pek anlatmasalar da vurgulanmak
istenen anti kapitalistlerin iktidar diye bir dertlerinin olmaması.
İktidar sorununun, "hey, ben iktidarı istiyorum" çağrısıyla halledilebileceğini
düşünenlerden başka herkes, özellikle anti kapitalist hareket iktidar sorunuyla
yakından ilgili. Üstelik hareketin en sağ, en reformcu kanadı dahi iktidar
meseleleriyle ilgili. Hareket içinde iktidarı içerden fethetmeye çalışanlar
da var, kapitalizmin tüm kurumlarıyla birlikte yıkılmasını savunanlar da…
"Kapitalizm öldürür, kapitalizmi öldürelim" sloganı iktidarlar
açısından çok hayırlı sivil toplumcu slogan olmasa gerek.
Nuriye TOPRAK
Ülkücüler eşcinselleri tehdit etti
1-6 Ekim 2004
tarihleri arasında bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan Out İstanbul Uluslararası
Gey ve Lezbiyen Film Festivali, başlamasına bir gün kala, MHP üyesi bir
grup tarafından engellenmek istendi. Festivalin düzenlendiği sinemalardan
biri olan Beyoğlu Alkazar sineması önüne gelen MHP'liler, "Ya sev, ya terket" sloganları
atarak basın açıklaması okudu.
MHP Beyoğlu İlçe Başkan Vekili Osman Gür, basın açıklamasında, Türk geçliğinin
sapıklığa özendirildiğini ileri sürerek, Kültür Bakanlığını da göreve!
çağırdı.
Festivalin yasal yollarla engellenmemesi durumunda, ülkücüler, kendi yöntemleriyle
engelleyeceklerini beyan ettiler.
Lambdaistanbul Eşcinsel Sivil Toplum Girişimi olarak, festivali önlemeye
yönelik çabalar karşısında, Out İstanbul Uluslararası Gey ve Lezbiyen Film
Festivali'ni desteklediğimizi ve eşcinsel görünürlüğü konusundaki kararlılığımızı,
bizde Beyoğlu Alkazar sineması önünde yaptığımız bir basın açıklamasıyla
duyurduk. Basın açıklamamızda, özetle şu noktalara değindik:
"Cinsel yönelim film izleyerek, özenilerek değiştirilebilecek bir
özellik değildir. Eşcinsel temalı filmler, eşcinsellerin yaşadıkları ayrımcılık
ve zorlukları ortaya koyup, toplumun kendini sorgulamasını sağlar. Biz
eşcinseller de bu toplumda egemen zihniyetin karşısında baskılanan kadınlar,
anadili Türkçe olmayanlar, sakatlar, emekçiler ve işsizler gibi önyargılara
karşı haklarımızı savunmaya devam edeceğiz."
Lambdaistanbul Eşcinsel
Sivil Toplum Girişimi
Kapsanamayanlar
Küreselleşme karşıtı hareket içinde çok sayıda kampanyanın, örgütlerin
ittifakı yerine içinde isteyen her bireyin de rahatça yer alabileceği kampanya
birlikteliklerini tercih etmesi soldaki sağcılaşmayı değil, dönemdeki solculaşmayı
gösteriyor.
Hiçbir siyasi partide örgütlenmemiş olan ama kapitalist küreselleşmeye
ve savaşlara karşı mücadele etmek isteyen binlerce ama binlerce insan her
bireyin eşit söz hakkının olduğu kampanyalarda enerjilerini sonuna kadar
kullanabilirler. Örgütlenmemiş ama sistemi değiştirme isteğiyle dolu olan
bireylerin harekete geçmesi için çok sayıda ve çok çeşitli kampanyalar
yapmak, solun da silkelenmesini sağlayacak.
A>yrıca, bugün örgütlenmemiş olan bu kitleler kampanyalarla birlikte
örgütlenmeye de başlar.
Ahmet YILDIRIM