Sosyalist İşçi 226 (29 Ekim 2004)
Sayfa
6: Dünya
Irak direnişine koşulsuz destek
Irak direnişinin kazanması için şimdi en gerekli olan
şey uluslararası savaş karşıtı hareketin yoğun desteğidir. Amerikan
emperyalizminin Irak’da ki yenilgisi bütün dünya halkları için,
sermayenini küresel saldırısına karşı
direnen herkes için bir zafer olacaktır.
ABD’nin Irak’ta yenileceği artık kesin. Irak halkının direnişinin boyutları
ve yoğunluğu bunu açıkça gösteriliyor.
Sorun artık ABD’nin yenilip yenilmeyeceği değil, ne zaman yenilgiyi kabul
edip, Irak’ı terk edeceği.
ABD ve oluşturduğu Koalisyon içindeki ortakları Irak’daki sürelerini uzatmaya
ve mümkün olmayan bir çözüm için zaman kazanmaya çalışıyorlar.
Direnişi kıramayacakları açık. Buna rağmen ABD ve ortaklarının kısa zamanda
yenilgiyi kabul ederek usulca Irak’dan ayrılmayacağı da açık.
Vietnam’da da benzer bir süreç işlemişti.
Vietnam kurtuluş hareketi, Vietkong, Tet Saldırısı denen saldırıyı gerçekleştirdiğinde
sonunda başarısız oldu. Ama Tet Saldırısı bütün dünyaya ABD’nin yenilebileceğini
gösterdi. Güney Vietnam’da Vietkong hemen her yerde ve başkent Saygon’da
Amerikan güçlerine çok zor günler yaşattı.
Ne var ki, ABD Vietnam’da, Tet Saldırısından sonra daha da kan dökücü bir
hale geldi.
Ama ABD’nin kesin yenilgiyi kabul ederek Vietnam’dan çekilmeye başlaması
ile birlikte kan dökücülüğü daha da arttı. Bu süreçte Kamboçya’nın havadan
bombalanması 1 milyon Kamboçyalı’nın hayatına mal oldu.
Bugün de Irak halkının kazanacağı belli ama bunun gerçekleşebilmesi için
Vietnam’da olduğu gibi uluslararası savaş karşıtı hareketin daha da yükselmesi
gerekli.
Vietnam ulusal kurtuluş hareketi ile ABD’nin askeri güçleri karşılaştırıldığında
Vietnam’ın kazanması mümkün değildi. Vietnamlılar için zaferi mümkün kılan
uluslararası savaş karşıtı hareket ve onun ABD’deki hareketle birlikte
Vietnam’daki ABD askeri güçleri içindeki etkisidir.
Binlerce Amerikalı asker Vietnamlılara karşı savaşmayı reddederken çıktıkları
devriye seferlerinde kendi subaylarını vuruyorlardı. Çok daha fazla sayıda
Amerikalı ise zorunlu hale gelen askerliğe karşı tutum alıyor, aralarında
dünya boks şampiyonu Muhammed Ali’nin de bulunduğu binlercesi askere alınmayı
reddediyordu.
ABD Vietnam’da böyle yenildi. Irak’da yenilgisini de hızlandıracak ya da
kesinleştirecek olan gene Amerika’daki ve dünyanın geri kalan tümündeki
savaş karşıtı hareketin uluslararası baskısı olacak.
Ne var ki bugün, hareketimiz içinde yer alan aktivistlerin kafalarında
çeşitli sorunlar var.
Bunlardan birincisi hareketin laik karakterinden çok politik İslamcı karakterinin
öne çıkması.
Özellikle Batılı savaş karşıtları arasında ama Türkiye’de de aktivistlerin
bir kısmı bunu ciddi olarak sorun ediniyorlar.
Irak’da direnişin kazanması halinde yeni bir İran’ın, yani militan bir
İslamcı devletin doğacağını düşünüyorlar. Bu nedenle Irak direnişini desteklemekten
çekiniyorlar.
Kafalardaki bir başka sorun ise intahar bombacıları. Filistin ve Irak direnişçileri
tarafından yaygın olarak kullanılan intahar bombacılarını Filistin direnişinin
liderliği “bizim F-16’larımız” olarak nitelendiriyor.
Savaş karşıtı hareket içinde yer alan birçokları için intahar bombacıları
direnişin gücünü zayıflatıyor. Çünkü, askeri hedeflerin dışında sivilleri
de hedef alıyor.
Bir başka kuşku ise, özellikle Türkiye’de var, kaçırma ve ardından bazan
kafaları keserek öldürme olayları.
Bilindiği gibi Türkiye’den çok sayıda insan Irak’da bu biçimde öldürüldü.
Savaş karşıtı hareket içinde yer alanlardan bazıları bu durumu eleştiriyor
ve aynen intahar saldırıları gibi “direnişi ve direnişe uluslararası desteği
zayıflatan bir olgu” olarak değerlendiriyor.
Bütün bu eleştirilerin ihmal ettiği birinci nokta, temiz, saf bir ulusal
kurtuluş hareketinin olmamasıdır.
Lübnan’da yapılan uluslararası toplantıda Filipinli savaş karşıtı ve antikapitalist
aktivist ve yazar Walden Bello’nun da söylediği gibi, geçmişte de Kenya’da
Mau Mau hareketi, Vietnam’da Vietkong ve Cezayir’de FLN aynı biçimde eleştirilmişti.
Aynı şekilde Küba’da Kastro ve Che’de aynı nedenlerle eleştirilebilirlerdi.
Che, gerillayı terk ederek şehre inmek isteyen ve gerillalar tarafından
yakalanan bir eski yoldaşını kendi elleriyle öldürmüştür.
Ulusal kurtuluş hareketleri, uluslararası hareketten politik ve ideolojik
bir destek beklememektedir. Onların tek hedefi işgali temizlemek ve ulusal
bir devlet kurmaktır. Desteklenecek olan hareketin amacı bununla sınırlıdır.
Yeni kurulacak olan ulusal devletin esas olarak bir burjuva devleti olacağını
bilmek gerekir. Yani askeri, polisi, gizli polisi, yani baskı araçları
olacaktır ve eğer işgalciler kovulup yerine ulusal bir devlet kurulursa
diğer bütün burjuva devletlerinde olduğu gibi baskı ve zorbalık başlayacaktır.
Uluslararası hareket bu politik hedefi desteklediği için, idelojik olarak
ulusal kurtuluşcu olduğu için direnişden yana tutum almıyor.
Bizim Irak direnişine desteğimizin nedeni, direnişin Irak’da kazanması
halinde bütün dünyada ve kendi ülkemizde de zafer elde edecek olmamız.
Irak direnişinin zaferi zaten zayıflamakta olan ABD emperyalizminin daha
da gerilemesine yol açacaktır.
Irak’dan yenilerek çıkacak bir ABD saldırganlığını yayma olanağına sahip
olmayacaktır.
Irak direnişinin zaferi, Latin Amerika’dan, Uzak Asya’ya, Afrika’dan Türkiye’ye
kadar bütün yoksul ülkelerin emekçilerinin yeni liberal politikalara karşı
mücadelesinde bir kazanım olacaktır.
Yok eğer, ABD’nin Irak’taki işgali şu ya da bu biçimde sürerse, o takdirde
tek tek her ülkede egemen sınıfların işi kolaylaşacaktır.
Daha şimdiden Irak direnişi Bush yönetiminin Suriye’ye, İran’a, Kuzey Kore’ye,
Venezüella ve Küba’ya saldırısını durdurmuş, hiç değilse ertelemiştir.
Tek başına bu bile büyük bir kazanımdır.
Bugün Irak direnişiiçinde sorunlar aramak, bu sorunlar nedeniyle direniş
karşısında ikircikli bir tutuma düşmek hem Irak direnişini hem de uluslararası
hareketi zayıflatmaktadır.
Bizim sloganımız Irak direnişini koşulsuz desteklemektir.
Doğan TARKAN
Irak’da öldürülen Türkler
Irak’da öldürülen Türkler savaş karşıtı hareketimiz içinde bir tartışma.
Bu tartışmanın ayrıntılarına girmek gerekmiyor.
Bu Türklerin öldürülmesini yanlış bulanlar Irak direnişinin sivillere saldırmasına
karşı çıkıyorlar.
Oysa Irak’a, ABD ordusuna malzeme taşıyanlar ne yazık ki emekçiler ama
işgale destek veriyorlar. Aynı şekilde Irak’ı “yeniden imar” edenler de
gene Irak’ın işgaline destek veriyorlar. Yani en kısa tabiriyle işgal güçleri
arasında yer alıyorlar.
Irak’ı işgal eden ABD ordusunun askerleri de ne yazık ki Amerika’nın yoksuyl
sınıflarından, toplumun en yoksul kesimlerinden geliyorlar. Önemli bir
kısmı savaşçı güç değil, yedek. Yani yaptıkları işin Türk kamyon şöferlerinden
farkı yok. Ama ne yazık ki onlarIrak halkı için işgalci. Kafalarına bomba
yağdıran, kendilerini öldüren, tecavüz eden güçler.
ABD askerleri Irak direnişi için düşman. Türk kamyon şoförleri de.
Bu durumda bizim yapmamız gereken Türkiye’nin Irak’daki ABD ordusuna destek
vermeyi durdurmasını istemektir.Zor olan ama tek doğru tutum budur. kamyon
şoförlerinin katili Irak direnişi değil Türk sermayedarlarıdır.