Sosyalist İşçi 227 (19 Kasım 2004)

 

Sayfa 7: Dünya

Arafat halktır, halk ölmez!
Direnişin simgesi
Filistin hareketinin önderi öldü. Bazı Filistin örgütlerine göre Arafat öldürüldü. Karısı da FKÖ önderliğini benzer bir biçimde suçluyor. Ölümü etrafında tartışılmasına rağmen otopsi yapılmadı.
Arafat’ın ölüsü bile egemen sınıfları rahatsız etti, korkuttu. Cenazesi alelacele Paris’den kahire’ye getirildi. Burada askeri bir merasim yapıldı. Ortadoğu’nun krallarının, şeyhlerinin katıldığı iğrenç bir askeri merasim.
Sonra cenaze ülkesine, işgal altındaki Filistin’e, Ramallah’a geldi. Yüzbinlerce Filistinli onu bekliyordu. Oysa kimilerine göre halk içindeki desteği azalmıştı.
Burada da cenaze aylardır adeta bir hapishane gibi içine tıkıldığı Mukata’da alelacele toprağa verildi.
Filistin halkı 40 yıllık önderine gülegüle bile diyemedi.
Bütün korku Filistinlilerin cenaze ile birlikte Kudüs’e doğru yürümesi korkusuydu.
Yaser Arafat Filistin Devlet Başkanı olmanın dışında Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, ve FKÖ içindeki El Fetih örgütünün de lideri.
El Fetih-FKÖ Filistin halkını birleştiren, mücadelesini, uğradığu zulmü dünyaya duyuran örgüt.
Arafat bir milliyetçi. Onun bir tek hedefi vardı: Filistin halkının kovulduğu topraklara geri dönmesi ve kendi develetini kurması.
Filistinliler on yıllardır bu hedef için mücadele ediyor ve başlarında ve yanlarında daima Arafat var. Arafat mücadelesi Filistin halkının ve Filistin mücadelesinin simgesi.
Arafat’ın milliyetçi çizgisi Filişstin halkının mücadelesine bir çok defalar olumsuz etkilerde de bulundu.
Arafat ve örgütü El Fetih ve El Fetih’in hemen hemen tüm politikalarını belirlediği Filistin Kurtuluş Örgütü, FKÖ, ana vatanlarından kovulan Filistinlilerin yaşamak zorunda kaldıkları ülkelerin rejimleri ile daima iyi geçindiler. Oysa Filistin hareketi için çözüm İsrail’in askeri olarak yenilmesinden değil, ortadoğu’da ki gerici Arap rejimlerini devrilmesinden geçmektedir.
Gerici Arap rejimlerini devrilmesinde ise açık ki buralarda yaşayan Filistinlilerin büyük bir rolü var.
Örneğin 1968 Mart’ın da Filistinlilerin Arafat ve Ebu Cihat’ın önderliğinde Ürdün’de Karamah’da kazandıkları zafer başta Ürdün olmak üzere bütün Arap dünyasını sarstı. Karamah Arapların İsrail’e karşı kazandıkları tek zaferdir.
Karamah’ın arkasından ürdün’de Filistin hareketinin etkisi giderek artmaya başladı ve bu ülkede adeta ikili bir iktidar doğdu.
Eylül 1968’de Ürdün ordusu Filistinlilere saldırdı. Diğer Arap devletleri bu saldırıya seyirci kaldılar. Kara Eylül denen katliam yaşandı. Filistinliler katledildi.
Arafat Mart-Eylül arasında Ürdün’de iktidarı almak için adım atmadı.
Aynı gelişme yaklaşık bir biçimde daha sonra Lübnan’da gerçekleşti.
Bütün bu olaylar Filistin hareketine İsrail’den daha çok zarar verdi.
Bütün bunlara rağmen Arafat Filistin hareketini yoktan var eden liderdir.
İsrail Başbakanı Şaron Arafat için “Bu ülkeden, çek, git defol” diyordu. Arafat’ı kendiülkesinden kovmaya çalışıyordu.
Defalarca ölüm tehditleri yapıldı. Bütün bunlar Arafat’ın Filisitn hareketi için ne denli önemli olduğunu gösteriyor.

Arafat’tan sonra ne olacak?

ABD ve İsrail Arafat’tan kurtulduğunu ve bundan sonra işlerinin daha kolay olduğunu düşünüyorlar.
Yanılıyorlar! Onların hesabı FKÖ’nün başına uzlaşmacı bir liderliğin gelmesine ve bu yeni liderlikle işlerin kısa zamanda ve oldukça sorunsuz tamamlanacağına dayanıyor.
İşin bu kısmında büyük olasılıkla yanılmıyıorlar.
FKÖ’nün başına şimdiden uzlaşmacı bir liderlik yerleşmeye başladı ama bu liderlik ne kadar uzlaşırsa uzlaşsın bunu Filistin halkına kabul ettiremez.
Arafat bir dizi uzlaşmayı ve geri adımı halkına kabul ettirebilme yeteneğine sahipti çünkü o, halkı ile sayısız kereler birlikte savaşmış, acılarını paylaşmıştı.
Onun otoritesine bir başka liderin sahip olması kolay değil.
Şimdi Filistin hareketi içindeki her türlü bölünme daha da derinleşecektir.
Bir yandan FKÖ içindeki mücadel derinleşirken diğer yandan da FKö il diğer Filistinli örgütler arasında daha açık ve sert bir mücadele başlayacak.