Sosyalist İşçi 230 (2 Şubat 2005)
Sayfa
10:
Yeni sol ve anti kapitlist hareket
Geçtiğimiz haftaya Türkiye'de CHP kurultayı damgasını basarken, dünyada üç önemli gelişme yaşandı. Birisi Irak'ta gerçekleşen seçimler, diğer ikisi ise Davos'ta gerçekleşen zenginler kulübünün Ekonomi Zirvesi'yle Porto Allegre'de gerçekleşen Dünya Sosyal Forumu'ydu.
CHP kurultayı uzun bir dönem boyunca işçi sınıfının sahiplendiği, kendi günlük çıkarlarını savunacağını düşünerek oy verdiği CHP'nin tükenişinin ilanı olarak okunması gereken, içe kapalı, milliyetçi ve köhne fikirlerin cirit attığı bir toplantıydı. Delegeler futbol takımı tutan holigan taraftarlar gibi birbirlerine saldırdılar.
Dünya Ekonomi Zirvesi ise Sharon Stone ve Richard Gere gibi ünlü sanatçıların dünya ekonomisinin baronlarına "fırça" attığı ve en önemlisi de küresel sermayenin sahiplerinin ve zengin devletlerin aslında dünyanın sorunlarının çözücüsü değil yaratıcısı olduğunu gösteren sahte-karlık tiyatrosu gibiydi.
Zenginler kulübünün zirvesinde en önemli sorun, küresel yoksulluk olarak tespit edilmiş. İnsanın "hadi ya" diyesi geliyor. Sanki antikapitalist hareket her gösterisinde, her eyleminde, her forumunda bu küresel yoksulluk gerçeğinin altını çizmiyormuş gibi…Davos'un sahtekarlığı, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın telekonferansla katıldığı konferansta, küresel yoksullukla mücadele için uluslar arası mali işlemlerden yoksullar lehine vergi kesintisi yapılması önerisinin şiddetli bir tepkiyle karşılanmasında bir kez daha açığa çıktı. Bu öneriyi antikapitalist hareketten kopya çeken Chirac da ayrıca bir ikiyüzlülük yaptı. Onun ülkesinde Fransa'da da temsilcilerinden olduğu egemen sınıf çalışanlara sert bir saldırıda bulundu. Fransa'da yüzbinlerce işçi haftalardır gösteri yapıyor.
Antikapitalist hareket ise meydan okuyuşunu sürdürüyor. Bir iki ay büyük gösteriler görmeyince hareket bitti sananlara hareket çok iyi bir ders veriyor. Şaşırtıyor. Ekim ayında Londra'da yapılan Avrupa Sosyal Forumunun başarılı olması sadece küresel sermayenin temsilcilerini rahatsız etmekle kalmadı, Avrupa'daki bazı solcuları da şaşırttı. Haftada bir hareketin ölüm ilanını gazetelerinde yayınlayanlara çok iyi bir yanıt da geçtiğimiz hafta Porto Allegre'den, Dünya Sosyal Forumu'ndan geldi.
Porto Allegre'de merkezi mitinge 200 bin kişi katıldı. 2500 forum, atölye ve seminer düzenlendi. Dünya Sosyal Forumu (DSF) hareketin boyutlarının her geçen gün büyüdüğünün tartışma götürmez bir kanıtı oldu. DSF sadece hareketin boyutlarının ne kadar yaygınlaştığını değil, küresel antikapitalist patlamanın dünyanın en önemli sorunu, yani ABD'nin hegemonya adımlarına karşı da çok net bir politik çizgiye sahip olduğunu da gösterdi. Irak'ta Bush'un seçimleri yapılırken, DSF bir kez daha Bush ve Irak işgalini yerden yere vurdu.
DSF'nin bir parçası olarak yapılan Savaş karşıtları Toplantısı'nda hareketin aktivistlerinden Walden Bello, ""Savaş başladığından beri çeşitli iniş çıkışlar oldu, fakat bu toplantı savaş karşıtı hareketin yeniden canlanmasına işaret ediyor" dedi.
1000'den fazla üyesiyle Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük savaş karşıtı koalisyon olan Barış ve Adalet İçin Birlik'ten Medea Benjamin ise, "2005 yılının işgalin sona ereceği yıl olduğunu söyleme konusunda çok kararlıyız" dedi.
Londra'da bir milyonluk bir yürüyüş örgütleyen İngiltere Savaşı Durdurun Koalisyonu'ndan Chris Nineham ise, "Dünya kamuoyu bizim yanımızda" diye ve ekledi: "Şu anda savaşa karşı muhalefet 15 Şubat'ta olduğundan bile daha fazla."
Walden Bello Irak seçimlerini "Bu göstermelik seçimler kesinlikle geçersizdir. Dünya bu oyuna gelmeyecek." Sözleriyle değerlendirirken, Bağdat'tan gelen ve işgale karşı geniş bir koalisyonun -hem Sünnileri, hem Şiileri kapsayan- lideri olan Sheik Jawad Khalisi de seçimlerin geçersiz olduğunu söyledi: "George Bush oy verme gününden önce zaten bu seçimlerin sonucunu belirlemişti. Bu seçimler Irak halkı için değil George Bush için yapılıyor."
Küresel direnişin aktivistleri ikiyüzlülükle, milliyetçilikle, yalancılıkla hiç ilişkilenmeden kapitalizmin yarattığı sorunların nasıl aşılabileceğini tartışırken, aynı zeminde yepyeni bir solu da şekillendiriyor. DSF, bir kez daha umutsuz olmak için hiçbir neden olmadığını gösteriyor. 19 Mart, işgale karşı küresel eylem günü. DSF'de verilen bilgiye göre şu anda Irak da dahil olmak üzere 29 ülkede 19 Mart gösterisi örgütleniyor. Önümüzdeki haftalarda bu çağrının savaş karşıtı ağlarda yayılmasıyla bu sayının daha da artması bekleniyor.
Dünya Sosyal Forumu, CHP kurultayına bakarak sol adına umutsuzluğa kapılanlara, gerçek solun, yeni bir solun nasıl inşa edileceğini bir kez daha gösterdi. Anti kapitalist hareketin temel özellikleri, yeni solun inşasında sahip çıkılması gereken temel yönelimleri de sunuyor:
Anti kapitalist hareket, birbirinden hayli farklı amaçlara ve etkinliklere sahip olan ama ortak düşmana karşı hızla birleşen aktivistlerin kampanyacılığının üzerinde yükseliyor.
Bir yandan, "kendilerini küresel kapitalizme karşı politik bir mücadeleye girişmiş insanlar olarak gören ve etkisi giderek artan bir aydınlar gurubunun gelişmesi" , diğer yanda ise "Bir şey yapmalı, başka bir şey!" diyen, "Başka bir dünyanın mümkün" olduğunu iddia eden ve korkunç bir dinamizme ve mobilize olma yeteneğine sahip yepyeni bir aktivistler kuşağı küresel anti kapitalist hareketin omurgasını oluşturdu.
Kurtarıcı değil, aktivistlerden öğrenmesini de bilen, hareket içinde tartışan ve her bir öneri sahibini kampanyanın ve örgütlenmenin temel unsuru olarak gören bir sol ezilenlerin mücadelesi için yeniden bir umut olabilir.
DSF bir kez daha gösterdi ki kendi dışındaki tüm sola açık olan, tüm kampanyalarla ilişkilenmeye çalışan ve tek bir eylemlik değil, kampanyanın somut hedefini kazanmayı hedefleyen uzun süreli koalisyonlar örgütlemeyi hedefleyen bir sola ihtiyacımız var.
Sol sokakta örgütlenmeli. Sol, bürokratik pazarlıkların değil ancak gözü pek bir militanlığın üzerinden yükselebilir.
Yeni sol, tüm eylem ve politikalarını enternasyonalist dayanışmaya dayandırmak zorunda. Milliyetçi hiçbir fikir, kavram ve tutuma taviz vermeyenler yeni bir solu inşa edebilir. Enternasyonalizm, soyut bir dayanışma motifi değildir. Somut destek, birlikte örgütlenmek, diğer ülkelerdeki hareketlerin çıkar ve sorunlarını en öncelikli sorun olarak görmek ve bu sorunların çözülmesi için örgütlenmektir.
Yeni sol, tepeden, yöneticiler arasında yapılan görüşmelerle kurulan ittifaklarla değil, şeffaf, her bir tartışmanın son ayrıntısına kadar tüm aktivistlerin gözünün önünde yaşandığı ve her isteyenin katılabileceği tartışmalarla örgütlenebilir. İnisiyatif kıran, muhafazakar, milliyetçi, cinsiyetçi, ahlakçı, şef bağımlılığı yaratmayı hedefleyen, tartışma özgürlüğünü boğan bir sol, sol olamaz. Yeni sol, ya özgürlükçü olabilir ya da sol olamaz.
Yeni sol, yukarıdan olduğu kadar aşağıdan da, aktivistler ve kampanyaların yan yana gelmesinin, birlikte yürütülen tartışmaların üzerinden örgütlenebilir. Tüm anti kapitalist hareket için, birlik en önemli süreç. Sol, hareketin çıkarlarını, kendi bayrağının, kendi örgütünün çıkarlarının üzerinde görebildiği, hareketin çıkarları için örgütlendiği, sürekli aktivizm örgütlediği, her zaman birliği gözettiği oranda güven vermeyi, hareketin birliğini sağlamayı ve kuşkusuz kendisini geliştirmeyi sağlayabilir.
Anti kapitalist hareket bir yandan işçi sınıfını canlandırırken aynı zamanda işçi sınıfının harekete katılmasıyla güçleniyor. Tüm protesto gösterilerini karakterize eden öğeler, geniş bir çeşitlilik gösteriyor. Seattle'da, Millau'da, Seul ve Nice işçi sınıfının gösterilere örgütlü katılımı yüksek bir düzeydeydi. Dünya Sosyal Forumu ve diğer sosyal forumlar süreçlerinde, en önemlisi tüm savaş karşıtı eylemlerde örgütlü işçi sınıfı hareketin en önemli gücü. Sadece kitlesellik açısından değil, kapitalist toplumda tuttuğu konum, sisteme karşı kolektif direniş yeteneğini işçi sınıfına doğal olarak kazandırdığından, uzun bir yenilgi döneminin ardından sahneye çıkan anti kapitalist hareketin kapitalist sisteme karşı kolektif direniş gücünü yeniden esinlemesinde en önemli etkenlerin başında örgütlü işçi sınıfının varlığı geliyor. Sol, işçi sınıfına ve onun örgütlü ve birleştirici gücüne dayanmadan yeni bir umut hareketi olamaz.
Hareketin aktivistleri, kendilerine gururla anti kapitalist adını veriyorlar. Kapitalizmi öldürmek isteyen bu hareket içinde kapitalist sistemi bilimsel olarak sadece sosyalistler açıklayabiliyor. Sosyalist anti kapitalizm, sola, sağlam bir temel üzerinde yenilenme, hareketle bütünleşme, hareketi inşa etme ve kapitalizme karşı değişimin ve umudun örgütlü ifadesi olabilme gücünü kazandıracaktır.
Şenol KARAKAŞ