Sosyalist İşçi 231 (18 Şubat 2005)

 

Sayfa 15: Not Defteri


Limanlara da göz koydular
Türkiye'nin dış ticaretinde önemli bir yer tutan İzmir Limanı, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 31 kararıyla özelleştirme kapsamına alındı. TCDD'ye ait Bandırma, Samsun, Derince, Mersin ve İskenderun Limanlarının da aynı karar doğrultusunda 1 yıl içinde özelleştirilmesi planlanıyor. Bu limanlarda örgütlü bulunan Liman-İş Sendikası, özelleştirmeye karşı eylemler düzenliyor.
Türkiye'nin en büyük konteyner ihracat limanı olan İzmir Limanı'nın satışı akıllara soru işaretleri getiriyor.
Az işçiyle çok iş
Yıllardır işçi alımının yapılmadığı limanda, yükleme-boşaltma işi 1991 yılından bu tarafa altı kat artarken işçi sayısı ise yarı yarıya azaldı. Konteynır içi yükleme boşaltma yapan işçiler, asgari ücretle ya da altında bir paraya çalıştırılıyor. Ücretleri de zamanında ödenmiyor. Bu durumda yaklaşık 100 işçi çalışıyor. Limanda acentelik yapan 20-25 tane firma var. Onlar da 300 civarında işçi çalıştırıyor. Yani yaklaşık 500 işçi de özel sektör kapsamında çalışıyor.
25 yıldır yatırım yapılmayan limana özelleştirme kararının alınmasının ardından yatırım yapılması da gündeme geldi. Yatırım kapsamında limana, vinç, forklift, taşıt alınması planlanıyor. Bu ise kamuya yatırım yapılmak istendiğinde yapılabileceğini kanıtlıyor.
Bu arada Liman-İş Sendikası, son Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda, martta başlayacak olan toplusözleşme görüşmeleri yerine özelleştirmeyi gündemine aldı ve eylemlere başladı. İzmir Şube Başkanı Muammer Kurt, "Limanların şalter indirmesi birilerini yerinden eder diye düşünüyoruz. Buna herkes inansın ki biz bu konuda kararlıyız" dedi.


Tekel işçisi özelleştirmeye direniyor
TEKEL işçileri, özelleştirmeye karşı mücadeleyi yükselteceklerini bildirdiler. Eylemci işçiler "Genel grev genel direniş" talebini dile getirdiler. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde toplanan 1000'e yakın TEKEL işçisi, "Aydınlık dediler, karanlık çıktılar" dövizlerini taşıyarak "Yılgınlık yok direniş var", "TEKEL'e uzanan eller kırılsın'", sloganlarını attılar. Eyleme Türk-İş yönetimi ve bazı milletvekilleri de katıldı.
Tek Gıda-İş Genel Başkanı Korkut Güler, TEKEL bu ülkenin en değerli varlıklarından biridir. Bu ülkeye en fazla kaynak üreten ulusal kuruluşlardandır. TEKEL halkın malıdır, satılamaz" dedi.
TEKEL'in satılması ile tütün üretiminin biteceğini ve ülkenin tütün ithalatçısı durumuna geleceğini vurgulayan Güler, özelleştirme sonucu 20 binden fazla işçinin işsiz kalacağını kaydetti. Eyleme destek veren Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, "Özelleştirme İdaresi'ne tepkilerimizi gösterelim dedi ve özelleştirme ve talan politikalarına karşı işçilerin haklarını sonuna kadar savunacaklarını ifade etti.


Küresel BAK toplantıları
İzmir
20 Şubat Pazar
Mete Çubukçu
Sahar Franses
Maltepe
20 Şubat Pazar
Isam El Rawi
Kerem Kabadayı
Akhisar
26 Şubat Cumartesi
Devrim Can Erturan
Denizli
26 Şubat Cumartesi
Mevlüt Ülgen
Bursa
26 Şubat Cumartesi
Harun Tekin
Yıldız Önen
Çerkezköy
27 Şubat Pazar
KONSER
Yahya Balcı
Sakarya
2 Mart Çarşamba
Murat Çelikkan


BİZE GÖRE
Ahizenin diğer ucunda, kadının sesi

Televizyon kanallarında, kadınlara yönelik bir çok programdan haberdarsınızdır. Bu programlara katılan kadınların anlattıkları ve bizzat yaşadıkları olaylar tüyler ürpertici. Ama benim tüylerimi asıl ürperten, bu programların, kadınları apaçık bir şekilde reyting oyununa getirerek aldatmaları.
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadınlar aile baskısı yüzünden zarar görüyor, cinsel tacize uğruyor ve erkeklere oranla daha düşük ücretle çalışıyorlar. Televizyondaki kadın programları da sorunlarına boğulmuş ve umutsuz kadın kitleleri kendine çekiyor. Dolayısıyla, bu programların çok fazla izlenilmesi de olağan bir durum. Ancak sonuçlar televizyon kanallarının yararına, kadınların zararına oluyor. Örneğin, kocası tarafından sürekli dövülen ve ağır şartlarda çalışmak zorunda kalan bir kadın izleyici, programa telefonla katılıyor. Programı yayınlayan kanalın izlenme oranı yükseliyor ve doğal olarak daha fazla reklam alıyor. Kanalın sahibi bu işten kazançlı çıkarak hayatına devam ederken, öbür tarafta programa katılan kadın anlattıklarıyla kalıyor. Program sunucusunun "ah canım", "üzülme bir tanem" gibi lafları ortalıkta uçuşuyor ancak kalıcı bir çözüm yok.
Bu tip kadın programları "acıların ancak paylaşılarak azalacağı ve tek çözümün bu olduğunu" söyleyerek, kadınları ezen sistemin yanında yer alırlar. Oysa çözüm acıları paylaşmak değil, tam tersine birleştirmektir. Sokakta hep bir ağızdan birleştirmek.
Erinç (İzmir)

ABD gezegeni tehdit ediyor
Amerika Birleşik Devletleri Irak için 100 karar aldı. Alınan bu kararlar dikkatlice incelendiğinde ABD'nin dünya üzerinde kurmak istediği hegemonya mücadelesi gözle görülecektir. Bugüne kadar ölü sayısı 100'i geçen ırak halkı ABD'li şirketlerin zenginleşmesi ve dünya üzerinde hükümdarlık oluşturması için açlık, yoksulluk ve ölümle burun burunadır. Kuşkusuz alınan kararlar Irak halkını yakından ilgilendirdiği gibi, gezegen üzerinde de onarılamayacak tahribata yol açabilecek niteliktedir. Koalisyon Geçici Hükümeti'nin aldığı 100 kararın içinde 81. karar dünya üzerinde yaşayan her canlı hayatını, ekosistemi tehdit etmektedir.
Bu kararla Iraklı çiftçiler yüzyıllardır yaptıkları geleneksel tarım yöntemleri engellendi. Iraklı çiftçiler transgenik tohum ekmeye zorlanıyor. Dünyada uygulanan ilk yılda kullanılan değerli tohumları ertesi yıl kullanmak üzere saklama yöntemi Irak'ta ABD'nin silah gücüyle yok edilmek isteniyor. Bu kararın arkasındaki ABD'li şirket ise uluslararası antikapitalist hareketin kara listesinde ilk baş sıralarda yer alan Monsanto. Monsanta dünya tarımı üzerinde ciddi bir bela. ABD'li, Kanadalı çiftçiler hakkında çeşitli davalar açarak patent haklarıyla burada yaşayan tarımın türlü hilekarlıklarla belini kıran Monsanta Irak'ta bu işlemi silah zoruyla gerçekleştiriyor.
ABD'li şirketler tarafından dünya gıda ve tarım sektörü saldırı altında. Bilindiği gibi bir süre önce de ABD Dünya Ticaret Örgütü nezdinde AB ülkelerini transgenik tohum üretmesi için dava etmişti. Eğer bu davayı kazanacak olursa transgenik ürünler dünyanın her yerini saracak. Gezegen üzerindeki biyoçeşitliliğin yok olmasına neden olacak bu saldırı dünya üzerinde yaşayan tüm canlıları tehdit ediyor. ABD Irak'ta dünyanın kaderini çiziyor. Ya dünya ABD emperyalizminden kurtulacak. Ya da toptan yok olup gidecek.
Çağla OFLAS


sosyalist işçi ne savunuyor?
Aşağıdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperya-lizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapita-listidir.
-Sosyalistler bu ülkelerde işçi sınıfının iktidardaki bürokratik egemen sınıfa karşı mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır.
-Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz.