Sosyalist İşçi 232 (4 Mart 2005)
Sayfa
10:
AB - ABD rekabeti tırmanıyor
Avrupa Birliği Çin'e silah ambargosunu kaldırıyor
Avrupa Birliği ABD ile rekabetini, Çin'e uygulamakta olduğu silah ambargosunu kaldırarak yeni bir boyuta taşımaya hazırlanıyor. AB ambargo uygulamasına, Çin ordusunun 1989 yılında demokrasi talebiyle Tiananmen Meydanı'na çıkan binlerce kişiyi katletmesi üzerine başlamıştı. Ambargonun bu yılın ortasında kaldırılması bekleniyor. Washington ise Çin'e uygulanan ambargonun kaldırılmasına şiddetle karşı çıkıyor.
ABD'nin konuya ilişkin kaygısı, Çin'in bölgede süper bir güç hale gelmesiyle ilgili. Bu durum, ABD'nin özellikle Asya'daki çıkarlarına bir tehdit olarak görülüyor. ABD'nin küresel hegemonya stratejisi içinde Çin'in bölgede süper bir güç haline gelmesinin önlenmesi önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle ABD yetkilileri AB'nin kararına sert tepki gösteriyor. Washington AB'yi kararından vazgeçirmek için ileri teknoloji ürünü silah satışları konusunda ambargo tehditinde bulunmaktan dahi çekinmiyor. ABD Senatosu Dışilişkiler Komitesi başkanı Richard Lugar, Financial Times gazetesine verdiği demeçte, ambargonun kaldırılması durumunda, ABD'nin AB'ye ileri teknoloji ürünlerinin transferine ambargo konulmasını destekleyeceğini açıkladı.
ABD'nin AB ile Çin'e yapılan ticaret konusundaki çekişmesi, bölgede son dönemde atılan stratejik adımlarla doğrudan ilgili. 19 Şubat'ta açıklanan ABD ile Japonya arasındaki bir anlaşmada, her iki ülkenin bölgeye yönelik güvenlik yaklaşımlarında, 'Çin tehditi' karşısında Tayvan'la işbirliğini öne çıkardıkları görülüyor. Çin, Tayvan'ı kendi egemen toprağı olarak tanımlıyor. Buna karşın ABD Tayvan'la, başka hiçbir ülkeyle olmadığı kadar yoğun bir askeri işbirliği içinde. ABD resmen "tek Çin" politikası uygulamasına karşın, Çin'in Tayvan'a saldırması durumunda bu ülkeyi korumak üzere yasal yükümlülüklere imza atmış durumda. Öte yandan Japonya, II. Dünya Savaşı sonrası ABD'nin etkisiyle oluşturulan anayasadaki silahlanmayla ilgili kısıtlamaları kaldırarak, bölgedeki askeri gücünü artırma planları yapıyor.
Bu çerçevede AB'nin ambargoya ilişkin kararı, ABD ve Japonya'nın bölgeye ilişkin planları ve çıkarlarına ters düşüyor. AB Ticaret Komiseri Peter Mandelson geçtiğimiz günlerde BBC'ye verdiği bir demeçte, "AB'nin Çin'e uyguladığı ambargoyu kaldırması gerekir ve Bush yönetiminin bu konuda Avrupa ile kazanamayacağı bir kavgaya girişmesinin yanlış olacağı kanısındayım" dedi. Mandelson konuşmasına, "Avrupa'nın ABD ve Japonya ile birlikte bölgenin güvenliğiyle ilgili görüşmelere katılması gerektiğini" de ekledi. Mandelson'un bu sözlerinden, meselenin basit bir ticaret sorunu olmayıp, bölgede egemenlik, militarizm ve ABD ile rekabet boyutlarını da kapsadığını ortaya çıkıyor. Ambargonun kaldırılması konusunda en yoğun lobiyi Almanya ve Fransa yetkilileri yaparken, İngiltere ve İskandinavya ülkeleri bu konuda daha tedbirli.
8 Aralık 2004'te gerçekleşen Çin - AB zirvesi öncesi Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, bu ülke ile ilişkiler konusunu şu şekilde yorumladı:
"Çin ile ilişkilerde dinamik bir moment yaşıyoruz. Çinli meslektaşlarımız, AB ile olan ilişkiyi stratejik bir ortaklık olarak kabul etmekteler ve ilişkimiz ticari olduğu kadar, siyasi alanda da gelişmektedir. Bu ilişkiyi geliştirmek, önümüzdeki dönemde en önemli dış politika hedeflerimizden biri olacak."
Çin AB açısından önemli bir ticaret ortağı olduğu kadar, silah ticareti açısından da durum böyle. Çin'in AB'ye olan toplam dışsatımı 2003 yılında 105 milyar doları bulurken, AB'nin bu ülkeye dışsatımı da toplam 40 milyar dolar civarında kaldı. Çin'in AB ile olan ticareti 1980-2003 yılları arasında yılda ortalama yüzde 15 dolayında büyüdü. AB üyesi ülkelerin Çin'e olan silah dışsatımları ambargoya rağmen 2002-2003 yılları arasında iki kat arttı. Çin'e silah satışlarının başını İngiltere, Fransa ve İtalya çekiyor. Ayrıca AB sermayesinin Çin'de önemli yatırımları bulunuyor. Bu gelişmeler Çin'i, Japonya'yı geride bırakarak, AB'nin Asya'daki en büyük ticaret ortağı durumuna getirdi.
AB, Çin ile olan ilişkilerini, ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarlarına rağmen geliştirmek için adımlar atıyor. Bu adımlar, giderek artan AB - ABD çelişkilerine bir yenisini ekleyecek gibi görünüyor.
F. Levent ŞENSEVER
AB’nin silahlanma harcamaları artıyor
AB üyesi ülkeler, 11 Eylül saldırılarının ardından silahlanma harcamalarını önemli ölçüde artırdı. Birlik üyesi ülkeler arasında silahlanmaya en çok pay ayıran ülke İngiltere. Onu Fransa, Almanya ve İtalya izliyor. Türkiye, AB ülkeleri arasında İspanya’dan sonra silahlanmaya en çok para ayıran altıncı ülke durumunda.
Çin silahlanıyor
Çin'in askeri harcamaları son yıllarda ekonomik gelişmesi doğrultusunda düzenli olarak artıyor. 1997 yılında GSMH'sinin yüzde 1.09'unu askeri harcamalara ayıran Çin, 2003 yılında bu oranı yüzde 1.63'e çıkardı. Ülkenin GSMH'sinin de hızla arttığı göz önüne alındığında, Çin'in askeri harcamalara ayırdığı payın hızla artmakta olduğu görülmekte. Çin, 2004 yılında 65 milyar dolara varan bütçesiyle, ABD'den sonra sonra dünyanın silahlanmaya en büyük pay ayıran ikinci ülkesi durumuna yükseldi. 2004 yılı itibariyle 466 milyar dolara varan ABD'nin silahlanma harcamaları, dünyadaki toplam silahlanma harcamalarının yaklaşık yüzde 49'u kadar ve Çin'in silahlanma harcamalarının 14.5 katı büyüklükteydi.
2004 yılı itibariyle dünyanın en çok silahlanma bütçesine sahip ülkeri sıralamasında ilk ona giren AB ülkeleri, sırasıyla Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya oldu. İspanya 16. sırada yer alırken, Türkiye de 18. sıraya yerleşti.
Avrupa silah devleri
1989 yılından bu yana Çin'e silah ambargosu uygulanmasına karşın, AB'nin bu ülkeye silah satışları durmadı. Özellikle Fransa ve İtalya'nın füze satışları ambargo sırasında da sürdü. Öte yandan Super Frelon ve Dauphin helikopterleri 1990'lı yıllar boyunca Fransız lisansıyla Çin'de üretildi. İngiltere de askeri radarlar ve F-7M savaş uçakları için çeşitli donanım satışını sürdürdü.
İngiltere'nin silah üreticisi devi BAE, AB ile ABD arasında tırmanmakta olan Çin'e silah ticareti konusundaki gerilimden oldukça tedirgin. Çünkü BAE, ABD'ye silah satışlarının toplamı 5.5 milyar euro'ya ulaşıyor ve şirketin ABD'deki fabrikalarında 30.000'den fazla çalışanı bulunuyor. BAE yetkililieri, AB'nin Çin'e uygulanmakta olan silah ambargosunu kalksa bile, bu ülke ile silah ticareti yapmayacaklarını açıkladı. BAE, Amerikan Boeing ve Lockheed Martin ile, Avrupalı bir diğer silah devi olan EADS'ın arkasından dünyanın dördüncü en büyük silah şirketi.
EADS, sivil ticari araçlar alanında Airbus uçaklarını üreten çokuluslu bir şirket. Boeing ile Airbus arasındaki rekabet AB ve ABD arasında gerilim yaratıyor.
Almanya: Sosyal devlet “out”, militarizm “in”
AB'nin lider ülkesi Almanya, sosyal devlet harcamalarını kısarken, silahlanmaya ayrıdığı payı artırıyor. "212 tipi" bir denizaltı 460 milyon euro ediyor. Bu, 10.000 yaşlı emekçinin aylığı demek. Almanya Deniz Kuvvetleri 2005 yılı içinde bu denizaltılardan dört tane satın alacak. Tek bir Eurofighter (yapımında Türkiye'nin de yer aldığı savaş uçağı) 108 milyon euro. Almanya Silahlı Kuvvetleri gelecek on yıl için bu uçaklara 24 milyar euroluk bütçe ayırdı.
Almanya’nın son yıllarda ülke dışındaki askeri faaliyetleri de hızla artıyor. 1998 yılında Almanya silahlı kuvvetlerinin yurtdışı faaliyetlerinin maliyeti 178 milyon euro tutarken, bu harcamalar günümüzde 1.8 milyar euroya kadar yükseldi.