Sosyalist İşçi 235 (21 Nisan 2005)
Sayfa
2: Haberler
Doktorlar greve gidiyor
Türk Tabibler Birliği (TTB) hükümetin sağlık politikalarını protesto etmek için 21 Nisan'da ülke çapında bir günlük greve gidileceğini açıkladı. 21 Nisan'da acil tedaviler hariç sağlık hizmeti verilmeyeceğini belirten TTB, 25 yıldır tüm iktidarlar tarafından uygulanan politikaların, sağlık alanını piyasaya teslim ettiğini ve hekimlik mesleğinin ahlaki değerlerinin ve çalışma ortamının tahrip olduğunu söyledi.
TTB'nin talepleri şunlar:
Sürgünlerin önünü açan Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin ilgili maddelerinin kaldırılması.
İş güvencesiz, sözleşmeli istihdamı sağlayan girişimlerin durdurulması.
İnsanca yaşayabilecek, adil bir ücretlendirme politikasının sağlanması.
15 yeni tıp fakültesi açma girişimlerinin durdurulması.
Sağlığı hak olmaktan çıkarıp kişilerin sorumluluğuna bırakan çağdışı uygulamaların, özel olarak TBMM gündeminde olan ve ek sağlık vergisi olmasının ötesinde sağlıkla ilgili tüm değerleri yok eden Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı'nın geri çekilmesi.
Nitelikli, eşit, ulaşılabilir, parasız sağlık hizmetinin sağlanabilmesi için, ülke kaynaklarının akıldışı bir şekilde, çok küçük bir kesime "borç faizi" adı altında aktarmaktan vazgeçilerek, ezici çoğunluğun, başta sağlık olmak üzere temel ihtiyaçlarına yönlendirilmesi.
EMEP’li gençlere faşist saldırı!
Faşizme geçit
vermeyelim!
16 Nisan 2005 cumartesi günü, Bağcılar’da EMEP gençlik örgütü üyesi liseli iki gencin yanına yaklaşan iki araçtan inen faşistler, gençleri silah zoruyla arabaya bindirerek Bağcılar Ülkü Ocağı’na götürdüler. Olayı gören aradaşlarının partiye haber vermesi üzerine devreye giren EMEP yöneticileri durumu Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğüne bildirdi. Ancak emniyet kılını kıpırdatmadı. Bu arada gençler iki saat boyunca Ülkü Ocağı’nda soyuldu ve demir çubuklarla dövülerek hastanelik edildiler.
İlçe Emniyeti’nin müdahale etmediğini gören partililer İHD ile birlikte olayı İl Emniyet Müdürlüğü’ne taşıdı.
Polis ancak bundan sonra Ülkü Ocağı’na giderek gençleri faşistlerin elinden aldı. Gençler hastaneye kaldırıldı.
Bir süredir tırmanan faşist saldırılara karşı ortak bir mücadele birliği yaratmak bugün her zamankinden daha önemli.
Kadınlar yolda
Dünya Kadın Yürüyüşü 7-9 Nisan Haiti, 10-12 Nisan Küba, 13 Nisan Honduras duraklarından sonra, sırasıyla Meksika, ABD, Kanada ve Quebec'ei sonra da 9 Mayıs'ta Türkiye'ye gelecek. Sonraki durak da Yunanistan.
Nisan 1995'te Quebec Kadın Federasyonu'nun girişimiyle "kadın yoksulluğuna son vermek ve kadına karşı şiddetin önlenmesi" temaları etrafında şekillenen Dünya Kadın Yürüyüşü 8 Mart 2000'de harekete geçti.
Montreal'de yapılan bir basın toplantısı ile başla-yan yürüyüşte bir de im-za kampanyası başlatıldı. 2000 yılı boyunca Yürü-yüş için oluşturulan ulu-sal koordinasyonlar, ulu-sal eylem ve yürüyüşleri düzenledi. 161 ülke ve bölgeden altı bine yakın grup Yürüyüş'e katıldı.
2003'te Yeni Delhi'de toplanan kadınlar 2005'te İnsanlık İçin Küresel Kadın Şartı hazırlama, bir dünya yürüyüşü düzenleme ve büyük bir yorgan oluşturma kararı aldı. 2004'te Ruanda'nın başkenti Kigali'de İnsanlık İçin Küresel Kadın Şartı kabul edildi.
"Şartımız Var!"
Küresel kadın şartı şunu öneriyor:
"İnsanlık İçin Küresel Kadın Şartı, sömürünün, ezilmenin, hoşgörüsüzlüğün ve dışlanmanın var olmadığı, doğruluğun, farklılıkların, bütün hak ve özgürlüklerin saygı gördüğü bir dünyayı inşa etme önerisidir. Bu dünya, eşitlik, özgürlük, dayanışma, adalet ve barış üzerine kuruludur."
6 Mayıs'ta Ankara'da Türkiye Yürüyüşü'nün talepleri TBMM'ye verilecek. 8 Mayıs'ta illerde basın açıklamaları yapılacak.
9 Mayıs'ta İstanbul Haydarpaşa'da Yunan-istan ve Kanada'dan gelecek heyetler karşıla-nacak. 10 Mayıs günü Üsküdar ve Beşiktaş'tan hareket eden teknelerle gidilecek Kız Kulesi'ne gül bırakılacak. Aynı gün bir yürüyüş yapılacak ve Dolmabahçe'de bir şenlik düzenlenecek.
İnsanlık İçin Küresel Kadın Şartı ve Dayanış-ma Yorganı'nın yürüyü-şü 17 Ekim 2005'te saat 12:00-13:00 arası tüm dünyada yapılacak bir eylemle sona erecek. Kadınlar Şart'ta yer alan değerleri simgeleyen bir de yorgan yapıyorlar. Şart ülkeden ülkeye dün-yayı dolaşırken, her ülke-de "kırk yama" yoranına bir parça eklenecek.
Memur maaşları azalacak
Hükümet tarafından parlatılmaya çalışılan “Sosyal Güvenlik Reformu Tasarısı” ile birlikte binlerce memurun maaşında ortalama 190 YTL azalma olacak.
Bu, memurların büyük bölümünün sigorta kesintilerinin %77.8’e varan oranlarda artırılmasıyla gerçekleştirilecek.
Şu anda sadece temel maaşları üzerinden emeklilik pirmi ödeyen devlet memurlarının, tasarı sonrası yan ödeme ve tazminatlar da dahil olmak üzere bütün kazançları kesintiye tabi tutulacak. Çalışanlar açısından sosyal güvensiz bir ortam yaratılacak.
İtfaiyeciler eylem yaptı
Türk Yerel Hizmet-Sen üyesi bir grup itfaiyeci, çalışma şartlarının iyileştirilmesi için İstanbul Saraçhane’de gösteri yaptı. Sendikanın 3 No’lu Şube Başkanı Osman Bağcı itfaiyeciliğin meslek olarak bile kabul edilmediğini söyledi.
Son sekiz yılda İstanbul’da itfaiye teşkilatına hiç yeni eleman alınmazken 500 işçi emekli edildi. Dünyada her bin kişiye bir itfaiyeci düşerken, Türkiye’de bu sayı 10 bine bir.
Eşcinseller vardır, varolacak!
17 Kasım 2004’te seks işçiliği yaptığı Kadıköy’de polis tarafından dövülüp sonra da tutuklanan travesti Hülya için, eşcinsel dayanışma örgütü LAMBDA, işkenceci polisler aleyhinde açtıkları davanın görüleceği gün Galatasaray’da bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamada “Yeni TCK’da düzenlenen ayrımcılık maddesinden cinsel yönelim ibaresinin çıkarılmasının nelere mal olabileceğini bu olyla bir kez daha gördük. Bu ülkenin insanları sadece eşcinsel oldukları için şiddet ve ayrımcılığa maruz kalıyorsa TCK’da da ayrımcılığı düzenleyen maddeye cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri eklenmelidir.” denildi.
Seks işçiliği üzerinden hayatını sürdüren travesti, transseksüel ve kadınlara hala toplumsal ahlak üzerinden tepki veriliyor. Bir yanda genelev patroniçeleri vergi rekortmeni olunca devletçe ödüllendiriliyor, öte yandan travestilere sistemli olarak işkence yapılıyor. ”İşkenceye sıfır tolerans” diyen hükümet iki yüzlü tutumundan vazgeçmeli ve işkenceci polislere gereken cezayı vermelidir.