Sosyalist İşçi 239 (10 Temmuz 2005)
Sayfa
17:
Sosyal Forumlar
ve sosyalistler
Geçtiğimiz haftalarda Akdeniz Sosyal Forumu toplantıları yapıldı. Toplantılar İspanya'nın Barselona kentinde gerçekleşti. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı forum birçok tartışmayı da ardında bıraktı.
Forumların Geçmişi
Sosyal forumların geçmişi 2001 yılında yapılan I. Dünya Sosyal Forumu'na, hatta onun da önceli olan toplantı ve etkinliklere kadar gidiyor. Ancak ortada olan bir şey var ki forumların politik dayanağı, bugüne kadar antikapitalist hareketin ve savaş karşıtı hareketin argümanları oldu. Sosyal forumlar, Seattle sonrası kuşağın tartışmalarının zeminini oluşturabildiği sürece gelişti ve büyüdü.
I. Dünya Sosyal Forumu bir işaret fişeği gibi dünyanın diğer kıtalarında ve giderek ülkelerde sosyal forum süreçlerini tetikleyince, özellikle işçi hareketi de bu süreçlerin aktif bir parçası haline geldi. Hali hazırda Avrupa Sosyal Forumu sürecinin önemli bir ayağını sendikalar oluşturuyor. Özellikle İtalya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerdeki birçok sendika, yeni işçi kuşaklarıyla antikapitalistlerin bir araya geldikleri bu zeminlerin oluşumunda önemli bir rol oynuyor.
Savaş karşıtı hareketin doğuşunda da sosyal forumlar büyük bir faktör oldu. II. Avrupa Sosyal Forumu sırasında Floransa'da yapılan 1 milyonluk savaş karşıtı gösteri ve Dünya çapında 20 milyonu sokağa döken 15 Şubat gösterileri, sosyal forumların ne gibi olanaklar yarattığının görülmesini sağladı.
Forumlar ve Sosyalistler
Forumlar bir diyalog zemini. Ancak hiçbir zaman savaş karşıtı hareketi ve antikapitalist hareketi güçlendiren kararları otomatik olarak almadı. Aksine alınan eylem kararları, yapılan kitlesel gösteriler uzun tartışmalar sonucunda gerçekleşti. Bu anlamda forumların kitlesel gösteriler yapmayı tetiklemesi, sosyalistlerin bunları önermesi, sadece önermekle kalmayıp belli noktalarda bunları örmesi ile gerçekleşti.
Akdeniz Sosyal Forumu (AkSF) sosyalistlerin müdahalesinin olmadığı ya da olamadığı forumlara 'güzel' bir örnek oluşturuyor. Barselona'daki forumu çok sınırlı bir çevre örgütledi. İçinde bazı troçkistlerin de olduğu Katalan bağımsızlıkçı eğilim, forumu sadece bir tartışma zemini olarak algıladığı için, Barselona bir fikir pazarı olmanın ötesine geçemedi. Sonuçta Avrupa'dan birçok büyük ve önemli hareketin katılımı sayesinde, 19 Mart 2006'da savaşa ve işgale karşı küresel eylem günü ilan etmenin ötesinde neredeyse hiçbir somut karar alınmadı. Sonuçta forumlar bir fırsat yaratıyor, ama sosyalistlerin müdahalesinin olmadığı yerlerde genellikle mücadeleye çok sınırlı bir katkı yapıyor.
2006 Nisan'ında Atina'da gerçekleşecek Avrupa Sosyal Forumu (ASF) bu anlamda çok önemli bir durak. Hareketin Avrupa'daki geleceğine dair birçok önemli tartışma Atina'da yapılacak. Bunun da ötesinde Atina'nın hazırlık sürecinde aktif olarak bulunmak demek, Fransa'daki anayasaya referandumunda büyük bir neoliberal saldırıyı püskürtmüş hareketle, İtalya'daki ABD üslerine karşı kampanyalar yapan hareketle, İngiltere'deki savaş karşıtı hareketle bir araya gelip hareketin geleceğine etkide bulunmak anlamına geliyor. Dolayısıyla sosyal forum hareketini öncelikle bulunduğumuz yerlerde inşa etmeli, bu sürece aktif olarak katkıda bulunmalıyız. Bunun başarabildiğimiz ölçüde forum sürecinin içindeki tartışmaları kazanma şansına sahip olabileceğiz.
Avrupa'daki ve Türkiye'deki Forum Hareketi
Önümüzdeki süreçte sosyal forum süreçleri açısından, Türkiye'deki savaş karşıtı hareket ve sosyalistler olarak önemli fırsatlara sahibiz. Öncelikle Eylül ayının 23-24-25'inde Avrupa Sosyal Forumu'nun hazırlık toplantısı İstanbul'da gerçekleşecek. Bu hazırlık toplantısında Atina'daki forumun politik eksenleri belirlenecek ve Atina'da yapılacak seminerlerle ilgili ön görüşmeler yapılabilecek. Bunun da ötesinde İstanbul toplantısının ana gündemi Fransa'da çıkan 'anayasaya hayır' oyu. Fransa'daki 'hayır' Avrupa'daki neoliberal saldırılara karşı kazanılmış ilk net zafer. Bu zaferin ardından hareketin önümüzdeki dönemde yapacaklarına ilişkin birçok politik tartışma ve pratik kampanya önerisi bu toplantılar sırasında ele alınacak. Dolayısıyla uluslararası sosyalistler olarak bu tartışmalara katkımız ve Avrupalı hareketlerle olan ilişkimiz oldukça önemli.
Türkiyeli hareketler anlamında bir başka şansımız ise Türkiye'deki birçok büyük hareketin hali hazırda sosyal forum hareketinin içinde bulunuyor oluşu. Geçtiğimiz ay bir basın toplantısıyla ilan edilen Türkiye Sosyal Forumu (TSF) 2006 yılının Eylül ayında İstanbul'da gerçekleşecek. Forum farklı illerde yapılacak hazırlık toplantıları ile örgütlenecek. TSF içerisinde KESK, TMMOB, DİSK gibi işçi örgütlerinin yanı sıra çeşitli siyasi partiler, Kürt hareketi ve TÜKODER, İHD gibi dernekler bulunuyor. TSF önüne ilk hedef olarak Atina'da gerçekleşecek foruma kitlesel olarak katılmayı koydu. Türkiye'den Atina'ya bin kişilik bir katılım hedefleniyor.
Katılım boyutunun da ötesinde, ASF'de sürmekte olan siyasi tartışmalara, bu hareketlerle birlikte müdahale etme olanağı yaratabilirsek, tartışmaların gidişatına önemli bir etkide bulunabiliriz. Dolayısıyla bir biçimde hareketin kaderini belirleyen ASF'deki politik tartışmalara, özellikle anayasaya hayır hareketi ve işgal karşıtı hareket anlamında ciddiyetle yaklaşmak ve bu konularla ilgili bir ön hazırlık yapmak gerekiyor. TSF bu tartışmaları yürütebilmek için ilk hazırlık toplantısını 10 Eylül tarihinde İstanbul'da yapacak.
Yeniden başa dönersek, forumları kitlesel ve radikal etkinlikler haline dönüştüren faktör savaş karşıtı hareketle ve antikapitalist hareketle olan ilişkisi. Bu bağlantıyı koparmadan, forumları, irili ufaklı yüzlerce hareketi kapsayabilen ve aktivistlerin tartışmalarını merkezine alan zeminler haline getirmeliyiz. Bunun ise kendi kendine gerçekleşmeyeceği açık. Aşağıdan sosyalizmi savunanlara bu anlamda çok iş düşüyor.
Erkin ERDOĞAN