Sosyalist İşçi 239 (10 Temmuz 2005)

 

Sayfa 24:

Dünyamızı pişmekten nasıl kurtarabiliriz?

Okyanuslar yükseliyor. Kutuplardaki ve yüksek dağların tepelerindeki buzullar eriyor. Yazlar giderek daha sıcak hale geliyor. Ve atmosferdeki karbon hacmi her sene daha da artıyor.
Bütün bunların bir tek anlamı var: Dünyamız hızla ve tehlikeli bir biçimde ısınıyor.
Dünyanın bu hızlı ısınmasının en önemli nedeni fosil yakıtların kullanımı. Her sene kullanılan fosil yakıt miktarı artıyor ve sonuç olarak da dünyanın ısınması önü alınamaz bir biçimde artıyor
Fosil yakıtlar içinde atmosfere en çok karbon dioksit gazı salan yakıt kömür, onu sırasıyla petrol ve gaz izliyor.
Bu her üç yakıtta en yoğun olarak elektrik enerjisi üretimi için santrallarda ve sanayide kullanılıyor.
Sanayinin ardından ulaşım geliyor. Uçak sanayi en hızlı karbon dioksit artışı sağlayan sektör. Kamyon, otobüs ve otomobiller de doğanın kirlenmesinin önde gelen sorumluları arasında.
Anvak her gün kullandığımız buzdolapları, çamaşır makinaları, klimalar, spreyler de doğanın kirlenmesine ciddi katkıda bulunuyorlar.
Dünya için en doğal olan enerji doğrudan güneş enerjisi. Tüm ihtiyacı güneş enerjisi ile karşılamak mümkün. Fazlası ise geriye, uzaya yansıyor.
Ne var ki karbon dioksit ısıyı emiyor ve sonra dünya ya geri veriyor. Böylece uzaya yansıması gereken fazla ısı dünyada kalıyor. İşte küresel ısınma esas olarak bu.
Çaresi bir yandan enerjinin üretilmesinde fosil yakıtlarının kullanımını durdurmak, diğer yandan da güneş enerjisinin kullanımını arttırmak.
İnsanlığın enerjiye ihtiyacı ise giderek artıyor.
Günlük ihtiyaçalar artıyor. bu ise daha fazla enerji ihtiyacı demek.
Öyleyse çözüm ne? Günlük ihityaçları kısıtlamak mı. Örneğin buzdolabı ya da klima almamak mı? Veya otomobil kullanmamak mı?
Bu türden bazı çözümler söz konusu olabilir. Bazıları ise mümkün değil. Örneğin sıcak iklimlerde yaşayanların bozdolabına ve klimaya ihtiyacı var. Soğuk iklimlerde yaşayanların ise ısınma için enerjiye ihtiyacı var. Bunlarda ksıntı yapmak mümkün değil, gerekli de değil. Ama otomobil kullanımı azaltılabilir. Toplu taşıma araçları bunun bir çaresi.
Ancak bu türden ne kadar önlem alırsanız alın doğanın korkunç bir hızda ısınmasını engelleyemezsiniz.
İnsanlığın enerjiye ihtiyacını durdurmak, azaltmak mümkün değil. Öyleyse çözüm kullanılan enerjinin nasıl sağlanacağı.
Fosil yakıtları yerine doğrudan güneş enerjisi kullanmak mümkün. Kapitalizm bu yolu pahalı ve kârlı olduğu için seçmiyor.
Bush’un diğer savaşı
Japonya’nın Kyoto kentinde imzalanan bir anlaşma var. Bu anlaşma esas olarak atmosfere salınan karbon gazının azaltılmasını amaçlıyor. Anlaşmanın tesbitleri çok yetersiz ama gene de hiç yoktan iyi.
Ancak anlaşma yakınzamana kadar ABD ve Rusya imzalamadıkları için yürürlüğe girmiyordu. Şimdi Rusya’da anlaşmayı imzaladı ama ABD’de Bush yönetimi direniyor.
Bush yönetimi küresel ısınmanın insanlar tarafından yapıldığını duymak bile istemiyor. Böyle iddiaları olan çalışanlarını işten atıyor.
Son olarak 12’si Nobel kazanmış 60 bilimcinin küresel ısınmanın insan yapısı olduğunu açıklayan ve Bush yönetimini suçlayan bildirisine yönetim büyük bir tepki gösterdi.
Oysa ABD açık ara ile dünyanın en çok karbon üreten ülkesi. Kendisinden sonra gelen Çin’in neredeyse iki katı, kendisinden sonra gelen üç ülkenin yaklaşık toplamı kadar.
Bush yönetiminin tayin ettiği Enerji Komisyonu üyelerinin ise nneredeyse tamamı petrol şirketi yöneticisi.
Çin geliyor
ABD’nin yanı sıra hızla sanayileşen Çin ve Hindistan’da büyük karbon dioksit üreticileri.
Yılda 3 milyar ton üretimi ile Çin şimdi ikinci sırada. Ancak Çin kömürle işleyen 550 enerji santralı yapmayı planlıyor. Kömür tüketimi yılda %20 artıyor.
Çin hızlı gelişen bir ekonomiye sahip. Bu nedenle tüketim mallarının kullanımı da hızla artıyor.
Pekin’de otomobil sahipliği 5 yılda 2 katına çıktı.
Kısacası 1990-2002 yılları arasında Çin’in atmosfere salgıladığı karbon dioksit miktarında %33 artış var.
Bunun sonucu olarak Çin’de yağmurlar azalıyor, nehir düzeyleri düşüyor ve Çin tarımı için büyük öneme sahip Himalaya buzulları büyük bir hızla eriyor.
Çin’in karbon dioksit üretiminin 2040’da ABD’yi geçeceği söyleniyor.
Rusya ve Çin dünyanın çöplüğü durumunda. Her iki ülkede de çevre kirliği en üst düzeyde ve Çin’de bu çok daha hızlı. Bütün büyük kentler ve onların öevrelerindeki doğa ölme noktasına ulaşmak üzere.
küresel ısınmanın sonuçları çok vahim.
2003 yılında Avrupa’nın yaşadığı rekor düzeydeki sıcak yaz 30 bin insanın ölümüne neden olmuştu.
Yakında 2003 yazı “normal” hale gelecek. Yani her yıl on binlerce inasanın sıcaktan ölmesi “normal” hale gelecek ve bu arada çok daha sıcak yazlar yaşanabilecek.
Öte yandan dünyanın hemen her yerinde iklim koşullarına bağlı “doğa felaketlerinin” sayısında ve bu felaketlerin yol açtığı zararlarda çok büyük bir artış var. Su baskınları, dev fırtınalar giderek “doğal” olarak kabul edilmeye başlanıyor. Ve tehlikede burada.
Kapitalizm doğal olmayanı bize doğal olarak kabul ettiriyor. Aynen kötü inşaatların deprem sonucu yıkılmasının doğal afet olarak gösterilmesi gibi.
Çare kapitalizmden kurtulmak. Hem de çok hızlı bir biçimde.