Sosyalist İşçi 243 (22 Ekim 2005)

 

Sayfa 4 :

İklim değişiyor, biz durdurabiliriz
İnsanoğlunun vücut sıcaklığının 36,7 derece olduğunu biliyoruz. Bu sıcaklık 37 derece olduğunda yani 0.3 derecelik bir yükselme olduğunda bile vücudumuzun bitkin, yorgun ve halsiz olduğunu hissederiz.
Dünyanın 20. yüzyılda maruz kaldığı 0.8’lik ısınma bu yüzyıl içinde pek fazla anlam ifade etmeyebilir ama vücudumuzun ısı dengesindeki hassasiyetten nelere yol açabileceğini anlayabiliriz.
Son 15 yıldır görünen sıcaklık değerlerine baktığımızda geride bırakılan bin yılın en sıcak yıllarını yaşadığımızı görüyoruz. Örneğin 1990larda defalarca en sıcak yıl rekoru kırılmış ve 2003 yılı yirminci yüzyılın en sıcak yılı olarak geçmiştir. Bu yılda sıcak hava dalgası nedeniyle Avrupa`da 35.000 kişi yaşamını yitirdi.
Bütün bunların yanında bilim insanlarının yaptığı çalışmalar buzulların erime süresinin gitgide azaldığını, deniz seviyesindeki yükselmenin daha da hızlanacağını ve küresel sıcaklıktaki artışın yoğun şekilde yaşanacağını gösteriyor. Bazı biyologlara göre de güneş enerjisinin dünyada bugün ürettiği yada üretmiş olduğu her şeyi tanımlayan Net Fotosentez Ürünü’nün %40`ını insanlar tarafından kullanıldığını hesapladılar.
Net Fotosentez Ürünü yemek, yakıt, orman kesme, aşırı avlanma türünde dünyadaki tahribatı ölçen bir ölçek. Net Fotosentez Ürünü’nden alınan pay 25 senede ikiye katlanacak. Eğer bu gerçekleşirse -1986 yılında yayımlanmış- 2015 yılında bu enerjinin %80ìni tüketiyor olacağız.
2040 yılından önce de %160 tüketilecek yani dünyaya elveda diyeceğiz.
Küresel şirketlerin uygulanmasını sağladığı neoliberal politikalar, dünyada küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine yol açan enerji kaynaklarını kâr hırsı için kullanıyor. Bu enerjilerin kullanılmasıyla gerçekleşen Katrina ve Rita kasırgalarını da doğal afet gibi gösteriliyor.
Katrina ve Rita felaketlerinin doğal afet olmadığı su götürmez bir gerçek. Dünya`nın sıcaklığının her geçen gün daha da artması yaşanılan hava olaylarının daha şiddetli yaşanmasına yol açıyor. Daha sıcak hava dalgaları, daha şiddetli yağışlar, daha şiddetli rüzgarlar. Yaşanan felaketler sonucunda zarar görenler de her zaman ki gibi yoksullar ve ezilenler.
Katrina yaşanırken New Orleans`ta kalanların hemen hemen hepsi yoksul ve siyah. Yoksul oldukları için o felaketi yaşamak zorunda kaldılar. Onları kurtaracak olan helikopterler ise Irak`ta yoksul halkı bombalıyordu.
Ancak biliyoruz ki dünya küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine yol açmayacak yeterli sayıda enerji kaynaklarına sahip.
Örneğin rüzgar enerjisini kullandıgımızda bize yetecek olan enerjiyi elde eder ve dünyaya zarar veren karbon gibi gazların havadaki oranını düzenleyebiliriz.
Gündemde olan Kyoto protokolü düşürülmesi gereken karbon miktarının çok altında bir düşürmeyi hedefliyor. Düşürülmesi gereken karbon miktarı %70 iken Kyoto anlaşmasının öngördüğü miktar sadece %7.
Ancak Türkiye, Amerika, ve Avustralya gibi ülkeler bu miktarda bir düşüşe dahi yanaşmıyorlar. Nedenleri ise Amerika`nın petrol bağımlısı olması Avustralya`nın zengin kömür yataklarına sahip olması, Türkiye`nin ise sanayileşmekte olan bir ülke olması!
Bugün dünyada yoğun olarak hissedilen küresel ısınma ve iklim değişikliğinin hızlı ve çarpık sanayileşmeye, kâr olgusuna ve bir avuç insanın sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak hırsından kaynaklandığını biliyoruz. Bu da beraberinde yaşam alanlarının daralmasına insanın kendisine ve doğaya yabancılaşmasına, canlı türlerinin yok olmasına neden olmaktadır. Çevre sorunları, egemen üretim-tüketim sürecinin, yani insanın ve yaşam alanının bağlı kılındığı ekonomik anlayışın, aslında kapitalizmin sonuçlarından biridir.
Yaşanılan tüm bu gelişmelere rağmen görev, dünyanın asıl sahibi bizlere düşüyor.
İstanbul`da gerçekleşen Avrupa Sosyal Forumu hazırlık toplantılarında küresel ısınma ve insan eliyle meydana gelen iklim değişikliğine karşı direniş çağrısı yapıldı.
3 Aralık 2005 günü Montreal-Kanada`da BM`nin yıllık iklim toplantısı gerçekleşecek. Buna karşı Türkiye`de ve dünyada küresel kapitalizmin yarattığı tüm bu tehditlere, bir avuç sermayedarın kâr hırsıyla dünyamızı imha etmesine karşı gösteriler gerçekleştirilecek.
Bu anlamda İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa gibi şehirlerde bir dizi etkinlikler gerçekleşecek.
3 Aralık 2005 Küresel Isınma Eylem Günü geniş çaplı bir mücadele için ilk adım. Bu tarihe kadar yapılacak etkinliklerle birçok kampanyayı, kurumu ve bireyleri yan yana getirmeliyiz. Atacağımız küçük adımlar büyüyerek dünyamızı yok olmaktan kurtarabilir. Küresel kapitalizme ciddi bir darbe vurabiliriz.
3 Aralık yürüyüşlerine en güçlü katılımı örgütleyelim


ABD Kyoto'yu imzala
Karbonsuz Türkiye

28 Kasım-9 Aralık 2005 günlerinde Monteal'de Kyoto Protokolü toplantısı düzenlenecek. Bu toplantılar sırasında dünyanın bir çok ülkesinde protesto gösterileri düzenlenecek. Eylemler, ABD ve Avustralya'nın Kyoto Protokolü'nü imzalamasını talep ediyor. Bunun yanında, tüm ülkelerin hızlı bir şekilde emisyonlarını azaltmasını ve büyük bir tehdit haline gelen iklim değişikliğini tetikleyen politikalardan vaz geçilmesini hedefliyor.
İstanbul'da da dört hafta önce Avrupa Sosyal Forum toplantılarına katılmak için gelen 3 Aralık eylemi İngiltere Koordinatörü olan Jonathan Neale'in konuşmacı olduğu, "Katrina: ABD'deki Irak" toplantısıyla kampanyayı başlattık.
3 Aralık'ta da İstanbul'da küresel iklim değişikliğinin körükleyen güçlere karşı bir miting yapacağız. Mitingin sloganı, Çalışma Grubu toplantısında, "ABD Kyoto'yu imzala-Karbonsuz Türkiye" olarak belirlendi.


3 Aralık’ta eylem var!
Biliminsanlarının yayınladığı sayısız rapor dünyanın çok ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Dünyamız hızla ısınıyor. Bunun sonuçları gerçekten tam bir felaket olacak.
Geçenlerde yaşadığımız Katrina ve Rita kasırgaları ve yarattıkları sonuçlar karşı karşıya olduğumuz felaketle karşılaştırıldığında solda sıfır ama gene de iyi bir gösterege.
Bu sene Şubat ayında ABD, Avustralya ve Türkiye hariç bütün dünya dünyanın ısınmasına neden olan gazların salgılanmasını bir ölçüde sınırlayan bir anlaşma imzaladılar.
Kyoto anlaşması denen bu anlaşma yetersizde olsa bir küçük adım.
Şimdi dünyanın her yerinde aktvistler anlaşmayı imzalamayan ülkelerin anlaşmayı imzalamaları için yürüyüşler yapacaklar.
3 Aralık, Küresel Eylem Günü olarak ilan edildi.
3 Aralık’ta Kyoto anlaimasını imzalamamış olan Türkiye’de de mitingler olacak. İstranbul’da, Ankara, İzmir ve Bursa’da.
Bu mitingler ne kadar güçlü olursa dünyamızı kurtarmak için o denli güçlü bir adım atmış olacağız.
3 Aralık, Küresel Isınmaya karşı bir ilk adım. Gerisi gelecek ama Küresel Isınmaya karşı mücadele savaşa karşı mücadeleden, yeni liberal pollitikalara karşı mücadeleden ayrı düşünülemez.
Irak’ı yağmalayanlar bunu petrol için yapıyor. Kyoto’yu imzalamayanlar da bunu petrol için yapıyor.


Çalışma Grubu'nda kimler var?
3 Aralık Küresel Isınma Eylem Günü Çalışma Grubu (Çalışma Grubu) üç şehirde birden ilerlemeye başladı. Çalışma Grubu'nu destekleyen bireyler ve kurumların bazılarının isimleri şöyle:
İzmir: -Ege Doğa Derneği-Prof. Rafet Kılınç (ege üniv. Ziraat fak. Toprak bölümü bşk.)-Prof. Ümit Erdem (ege üniv. Peyzaj mimarlığı bölümü/ ege üniv. Çevre sorunları araştırma ve uygulama merkezi bşk.)-Kamil Okyay Sındır (ZMO bşk.)-Gültekin Dikilikaya (JMO Yön. Kur. Üyesi)-Hasan Baykal (JMO Bşk.)-TÜKODER-Av. Heval Savaş Kaya (SHP İl skrt.)-Av Ayşen Erdoğan (Yeşiller)-Öztan Küçük (ÇMO)-Ertuğrul Barka (Kimya Müh. Ods. Bşk.)-Faruk İşgenç (ÇMO Bşk.)-Vezan Karabulut (ZMO Yön. Kur. Üyesi) -Tuncay Karaçorlu (ŞPO Yön. Kur. Üyesi)-Ali Bülent Erdem (tütünsen)-Av. Arif Ali Cangı (alainoi kampanyası)-Av. Hilal Küey-Coşkun Üsterci (TİHV) -Elçin Yağız (Birgün Gzt.si Mhb.)-ÇHD
-Gediz Havzası Kampanyası-ÖDP-TMMOB-İKK-Mehmet Güzel (TMMOB-İKK Sekreteri)
İstanbul: Abdullah Aysu Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platform Sözcüsü-TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu-Çevre Mühendisleri Odası-Türkiye Çevre Platformu-Ali Eraslan (Yol-İŞ İstanbul 1 Nolu Şube Yöneticisi)-Açık Radyo-Yeşiller-GDO'ya Hayır Platformu-Nükleer Karşıtı Platform-Ömer Marda-İbrahim Gülen-Özgür Gürbüz-Ümit Şahin-Özgür Erbaş-Ayşe Berktay-Tolga Temuge-Rüstem Batum-Çevre Mühendisleri Odası-Tanay Sıtkı Uyar-DSİP.
Ankara'da da çok sayıda kurum ve birey kampanyada aktif bir biçimde yer alıyor.