Sosyalist İşçi 243 (22 Ekim 2005)

 

Sayfa 5 :

Bush'un işi Irak’ta çok zor
24 Eylül'de İstanbul'da düzenlenen savaş karşıtı basın açıklaması coşkulu ve moral veren bir eylem olarak tamamlandı. Aynı anda Amerika'da ve İngiltere'de yüz binlerce savaş karşıtının sokaklara çıkmış olması ise çok daha heyecan vericiydi.
Hem bizim eylemimiz hem de esas olarak ABD ve İngiltere'deki savaş karşıtı eylemler, Avrupa Sosyal Forumu'nda yapılan bir tartışmanın yapaylığını bir kez daha kanıtladı. ABD'deki savaş karşıtları, 24 Eylül eyleminin Vietnam savaşından beri yapılan en büyük savaş karşıtı gösterilerden birisi olduğunu söylüyorlar. Savaş karşıtı hareketi büyütmenin, ABD'yi Irak'ta yenmenin merkezi bir öneme sahip olduğunu anlatanların ne kadar doğru bir politika anlattıklarını 24 Eylül ABD ve Londra eylemleri bir kez daha gösterdi.
Bildiğimiz gibi, ABD'deki saygın gazeteler, ''Irak hızla elden kaçıyor'' demeye başladı. Irak güçlerinin komutanı General Casey, ''sürecin yanlış bir yönde ilerlediği'' ... ''genel algıların, anayasanın, umulanın aksine, bir ulusal mutabakat belgesi olamayacağı'' doğrultusunda sözler söylüyor. Los Angeles Times'ın yorumu Irak'ta askeri durumun giderek kötüleştiğine işaret ediyor. ABD'nin eğittiği Iraklı askeri birliklerden savaşa hazır olanların sayısı 3'ten 1'e inmiş durumda. Eğitilenlerin büyük bir kısmı, eğitim bitince silahını alıp kaçarak direnişe katılıyor. ABD'de geçen hafta yayımlanan kamuoyu yoklamaları sonuçları, Bush'un Irak'ta başarısız olduğunu düşünenlerin oranının yüzde 63'e, ülkenin yanlış yolda olduğunu düşünenlerin oranının yüzde 66'ya çıktığını, Bush'un desteğinin kendi tabanını oluşturan Evanjelikler, muhafazakâr anneler, Güneyliler arasında sırasıyla yüzde 30'a, yüzde 28'e ve yüzde 26'ya düştüğünü gösterdi. Gerçekten de savaş karşıtı hareket ve Irak direnişi kazanmaya hiç bu kadar yakın olmamıştı.
ABD Irak'ta gerçek bir bataklığın tam ortasında. Ne anayasa oylaması ne de genel seçimler Irak'ta bir istikrar yaratabilir. Irak'ta istikrar yaratacak olan, Irak direnişinin kazanmasıdır. Irak halkının kazanması için ise küresel savaş karşıtı hareketi an be an örgütlemeye devam etmeliyiz.


Fransa: İtibarlı bir alternatif için şans var
Geçen hafta bir milyon Fransız işçisi sağ hükümetin sosyal sigorta kurumlarına karşı giriştiği saldırılara karşı greve çıktı.
Bu son grev 1995’de başlayan genel grev dalgasının son aşaması. Yükselen işçi hareketi solun yeni bir seçim alternatifi oluşturması tartışmasını da hızlandırıyor.
1995 grevleri yeni bir durum yarattı. Sağcı hükümet seçimlere gittiğinde Sosyalist, Komünist ve Yeşil Partilerden oluşan “çoğulcu sol” seçimleri kazanarak hükümeti kurdu.
Ancak, 2002’de sağ yeniden seçimleri kazandı ve hükümet oldu. Çoğulcu Sol’un kaybetmesinin temel nedeni yeni liberal politikalara açıkça karşı çıkmayıp daha yumuşak bir biçimde onları uygulamaya çalışması oldu.
Yeni liberalizmin reddedilmesi Fransız politik yaşamının en temel sorunudur. Bu olgu Fransız solunun çeşitli partilerini değişik biçimlerde etkilemekte.
Komünist Partisi 2002 seçimlerinden bu yana daha m ücadeleci bir çizgide. Sosyalist parti içinde ise yeni liberalizme karşı çıkanlarla liderlik arasında giderek gerilen bir mücadele var.
Şimdiki sağcı hükümet son yerel seçimlerde çok kötü sonuçlar elde etti. Ardından Avrupa Birliği Anayasası referandumu geldi. AB’nin yeni liberal Anayasa’sısağ hükümet ve Sosyalist Parti liderliği tarafından savunuldu.
Solcu hayır kampanyasında çok geniş bir sol yer aldı. Yeni liberalizme karşı çıkan ATTAC ile birlikte tabandan gelen baskının sonucunda sendika hareketinin büyük çoğunluğu bu hareket içinde yer aldı. Onlara Sosyalist Parti’nin tabanı, Komünist Partisi ve Troçkist LCR katıldı.
Hayır kampanyası kazandı. Bu kampanyada sol belirleyici idi. Yeni bir sol partinin oluşması için büyük bir beklenti vardı.
Kasım ayında Sosyalist Parti kongresi var ve mevcut yönetimin kazanması bekleniyor. Şimdi sorun, hayır kampanyasına katılanların bu durumda ne yapacağına ilişkin. Parti içinde bir bölün me olab ilir ya da büyük bir kesim partiyi terk edebilir.
Komünist Partisi karışık sinyaller veriyor. Sosyalist Parti ile olan ilişkisini koparmak isteniyor. Ama gene de 2007 Başkanlık seçimelrinde birleşik bir sol adayı destekleyebilir.
Daha solda iki önemli parti var: Lutte Ouvrier (İşçi Mücadelesi - LO) ve LCR (Devrimci Komünist Birlik). LO, Hayır kampanyasında yer almadı.
LCR kampanyada çok aktifti. Sözcüsü Olivier Besancenot çok popüler. Mücadeleyi geliştiriyor ve Hayır kampanyasının komitelerinin örgütlenmesinde çok rol oıynadılar ama şimdiye kadar açık bir mesajları yok..
Hayır Kampanyası’nın politikalarını temsil eden iyi bir aday başkanlık seçiminin ilk turunda Sosyalist parti adayını geçebilir. Bu da çok büyük bir başarı olur.
Stathis KOUVELAKİS


Almanya
Büyük Koalisyon yeni olanaklar oluşturuyor

Almanya’da Sosyal Demokratlar’la muhafazakâr Hristiyan Demokratlar arasındaki ‘büyük koalisyon’ Avrupa egemen sınıflarının krizinin bir göstergesi.
Son seçimlerde seçmenlerin çoğunluğu yeni liberal politikalara karşı oy vermesine rağmen bu ko-alisyon hükümeti işsizlik hakları-nın ve sosyal devletin budanması politikaları üzerine kuruluyor.
Öte yandan Alman patronları bu hükümetin işçi sınıfına ve işyeri örgütlenmelerine yeterince şiddet-le saldırmamasından da korkuyor.
Büyük olasılıkla büyük koalisyon hükümeti bölünmüş bir hükümet olacak ve bu durumundan dolayı Alman büyük patronlarının çıkarlarını yeterince koruyamazken işçi sınıfının öfkesini arttıracak.
Bu, son seçimlerden en büyük kazanımla çıkan Sol Parti’nin gelişmesi için çok önemli bir fırsat. Ancak bunun için Sol Parti’nin gerçek bir mücadele sergilemesi gerekiyor.
1960’larda Almanya’da gene büyük koalisyon vardı ve toplumda da hızlı bir radikalleşme vardı. Ne var ki bu dönemden kazançlı çıkanlar sosyal demokratların sendikalist kanadı oldu.
1920’lerde ki “büyük kolaisyon” Komünist Parti’nin b üyümesine hizmet ederken Hitler’in Nazi Partisi’nin daha da hılı büyümesine yol açtı ve Naziler 1933’de iktidarı aldılar.
Son seçimlerde Alman yeni Nazileri marjinalleşirken Sosyal Demokratların sendikalist kanadı da güçsüzleşti. Ancak Sol Parti’nin kazanımlarını arttırması ancak savaş, yeni liberalizm ve ırkçılık konularında hareketi derinleştirerek antikapitalist bir pozisyonu benimseme yeteneğine bağlı. Aslında bu Sol Parti’nin önümüzdeki dönemde yoğunlaşacağı belli olan isyan dalgasının liderliğini kazanmak demek.


İtalyanlar Bolkestein’a hayır dedi

Avrupa Komisyonu’nun kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve işçi haklarının kısıtlanması için ileri sürdüğü Bolkestein kurallarını protesto etmek için geçtiğimiz hafta 50 bin kişi Roma’da yürüdü.
Gösteriyi Cobas ve CGIL sendikaları, ATTAC ve aralarında Rifondazione Comunista’nın da olduğu çeşitli siaysi örgütler çağırdı.
Sol koalisyonun ön seçimlerinden sonra İtalya’da siyasi hava yeniden kızıştı.
Avrupa komisyonu eski başkanı Romano Prodi oyların %74’ünü alırken, Rifondazione Comunista’nın genel sekreteri Fausto Bertinotti de % 14.7 oran ında oy aldı. Bertinotti’ye 630 bin kişi oy verdi.
Bertinotti’nin oyu ,nun güçlülüğü önümüzdeki dönemde radikal solun
program tartışmaların a daha ağırlıklı bir biçimde katılımını sağlayacak.


Portekiz’de Sol Blok’un kazanımları
Yerel seçimler iktidardaki ortanın solundaki Sosyalist Parti ve müttefikleri için bir felaket olurken radikal Sol Blok oylarını arttırdı.
Sol Blok geçen yerel seçimlere göre iki kere daha fazla bölgede seçime katıldı. Aday gösterilen 120 yerde geçen seçimlere göre oylar 3 kere arttı.
2001 yılında 80 bin oy alan Sol Blok bu seçimlerde 212 bin oy aldı. Böylelikle Sol Blok’un şimdi 352 yerel temsilcisi var.2001 yılında bu sayı 78’idi.
Lisbon’da Sol Blok önemli kazanımlar elde etti.
Binlerce aktivist Sol Blok’un seçim kampanyasına katılırken hükümetin yeni liberal politikalarına karşı en etkili muhalefet gücü olduğunu kanıtladı.
Parti şimdi 2006 Ocak ayında yapılacak olan Başkanlık seçimlerine katılmaya hazırlanıyor.
Jorge Duarte Costa
Sol Blok Sekreteri