Sosyalist İşçi 245 (24 Kasım 2005)
Nerede Bush, orada eylem !
Aralık ayı içerisinde yapılacak olan DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü ) Başkanlar Kurulu Toplantısı öncesi Bush dünya turuna çıktı. DTÖ'nün yeni liberal politikaların önümüzdeki dönem uygulamalarının tartışılacağı toplantı öncesi gerçekleşen dünya gezisinden Bush esas olarak eli boş döndü. Gittiği yerlerde somut adımlar atılmadı, aksine büyük protestolar yaşandı.
Kasım ayı başında düzenlenen, George W. Bush'un ısrarla üzerinde durduğu "Amerika ülkeleri arasında serbest ticaret bölgesi" projesi konusundaki görüşmeler sonuçsuz kaldı.ABD, Meksika ve Orta Amerika ülkeleri ile buna karşı çıkan Mercosur ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay) ve Venezüella karşı karşıya geldi..
Arjantin'de Chavez'in de katıldığı, binlerce kişilik gösterilerle protesto edildi.
Daha sonra Brezilya'ya geçen Bush, Lula'dan, Amerika kıtasında oluşturulması düşünülen serbest ticaret bölgesi için destek istedi. Konuşmalarında Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez ile Küba lideri Fidel Castro'yu hedef aldı. Sokaklarda ise binlerce insan Bush karşıtı gösteriler yaptı. Lula serbest ticaret bölgesi fikrine temkinli yaklaşıyor!
Bush daha sonra Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi için uzakdoğu turuna çıktı. Orada da pek hoş karşılanmadı. Zirvenin konusu gene serbet ticaret anlaşmaları idi
Bush zirve için 18 kasım’da Güney Kore'nin Pusan kentinde idi.
Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi, (Üyeleri: Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Çin, Hong Kong, Endonezya, Japonya, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Peru, Filipinler, Rusya, Singapur, Güney Kore, Tayvan, Tayland, ABD ve Vietnam) Güney Kore'nin Pusan kentinde 21 ülke liderinin katıldığı açılış yemeğiyle başlarken, kent sokaklarında binlerce kişi küreselleşme ve ABD karşıtı eylemler düzenledi.
Serbest ticaret görüşmeleriyle, kuş gribi tehdidi ve terörle mücadele konularını ele almak için toplanan konferans merkezi yakınlarında eylemi katılan binlerce kişi "APEC'e hayır, Bush'a hayır", "Terörist Bush evine dön" sloganları attı. Küreselleşme karşıtları, 'Güney Kore'de ABD üsleri istemiyoruz' diyerek Irak'ın işgalini protesto etti. Konferans merkezine ulaşmaya çalışan çoğu çiftçi olmak üzere 12 bin göstericiyi engellemek için polis yollara barikat kurdu, tazyikli su kullandı. Ellerinde sopalar ve metal borularla gösteriye katılan yaklaşık 300 kişilik bir grup da Bush'u temsil eden bir kuklayı yaktı. Bazı göstericilerin, konferans merkezinin 1 km yakınına kadar ulaştığı belirtildi. Polisle bazı göstericiler arasında çatışma çıkarken, barikatları aşmaya çalışan protestocuların ittiği bir konteynerin üzerinden düşen 11 polis yaralandı. Polis, 4 saat süren mücadeleden sonra göstericileri dağıttı. Geçen hafta 2 Güney Koreli çiftçi, pirinç pazarının serbest ticarete açılmasını protesto için intihar etmişti.
APEC ülkelerinin güvenlik ve ticarete ilişkin aldıkları kararlar, büyük bir bölgeyi etkiliyor. Bölgede dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ABD'nin yanı sıra, en kalabalık nüfusa sahip Çin ve en büyük yüzölçümüne sahip Rusya bulunuyor. Bölgenin, dünya ekonomisindeki payı yüzde 60 civarında.
21 Kasım'da Pekin'in ziyaret eden Bush Çin yönetiminden, ABD'ye karşı olan ticaret fazlalılığının dengelenmesini istediği. Çin ile ABD arasındaki ticarette, Çin lehine olan açık 2004 yılında 162 milyar dolarken, bu rakamın bu yıl 200 milyar doları geçmesi bekleniyor.
Pekin yönetiminin ticaret fazlalığını dengelemek için 70 adet Boeing-737 uçağı alacağı açıklandı.
Zirve ve geziler boyunca Kuzey Kore'nin nükler programı önemli konulardan biriydi. Bush Kuzey Kore'yi sürekli hedef gösterdi.
Protestosuz tek yer Çin!
Bush gezisi sırasında sadece bir tek yerde protesto ile karşılaşmadı. O da Çin'di. Diğer bütün ülkelerde savaş karşıtları, küreselleşme karşıtları sokağa çıktı ve Bush'u protesto etti.
Jose Bove'ye 4 ay hapis
Küreselleşme karşıtı hareketin bilinen isimlerinden Fransız çiftçi Jose Bove dört ay hapis yatacak. Bove, genetiği değiştirilen mısır yetiştirilen bir tarlayı tahrip etmek suçundan dört ay hapis cezası aldı. Bir grup çiftçiyle beraber eylemini gerçekleştiren Bove'nin beraber eylem yaptığı çiftçilerde aynı cezaya çarptırıldı.
Genetiği değiştirilmiş tarım ürünleriyle mücadele ettiğini açıklayan Jose Bove, geçtiğimiz yıl Fransa'nın güneyindeki bir tarlada genetiğiyle oynanmış mısırları topluca tahrip etmişti. Ve hapis cezasına çarptırılmıştı.
Bove, hapis kararına karşın genetiğiyle oynanmış organizmalar yeryüzünden tamamen ortadan kalkana kadar mücadeleye devam edeceğini söylüyor.
Avustralya’nın en büyük sendika gösterisi
Geçtiğimiz hafta Avustralya sendikalarına üye 600 bin işçi hükümetin sağcı politikalarına karşı Melbourne kentinde bir gösteri yaptı. Gösteride yapılan konuşmalar diğer kentlerde yapılan daha küçük gösterilerde de yayınlandı.
Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri hükümetin verdiği para cezalarını ödemektense hapse gitmeyi tercih edeceğini söyledi.
Avustralya ABD ve İngiltere’nın yanı sıra Irak’a asker gönderen bir ülke. Göstericiler iktidardaki Liberal Parti’nin bu savaş politikasını da protesto ettiler.
Gösteriden sonra hükümetin yüzde 7 azaldı.
Gösterinin yapıldığı Melbourne’da bir çok fabrika ve liman gösteriden dolayı kapanırken 140 lisenin öğrencileri de topluca gösteriye katıldılar.
Posta işçileri daha önce iş bırakarak gösteriye katıldıkları için cezalandırılmış olmalarına rağmen gene yığınsal bir biçimde katıldılar.
Ulaşım işçileri ise kullandıkları araçlarla trafiği kapattılar.
Geçen hafta yapılan gösterler Avustralya tarihinin en büyük yığın gösterileri. İşçiler bu gösterilerle mücadele etmeye ne kadar istekli olduklarını göstermiş oldular.
Guantanamo ve ‘gizli’ cezaevleri
ABD' dünyanın Jandarması olmaya soyunalı beri eskiden beri yapa geldiği akla sığmaz uygulamaları açıktan yapmaya ve savunmaya başladı. Guantanamo kayıtlara "Üs" olarak geçse e bir işkence hane ve CIA'in sorgulama merkezi olduğu biliniyor. ABD ordu ve istihbarat teşkilatlarının faaliyet yürüttüğü ülkelerdeki hasımlarını Guantanamo ve diğer gizli cezaevlerine götürüyor. Ve hiçbir kısıtlama olmaksızın, burada tutuğu insanlara her istediğini yapabiliyor. Buralara cezaevi demek pek mümkün değil. Çünkü bir yerin cezaevi olabilmesi için göstermelik de olsa en azından yargılanan- ceza alan veya yargılama süreci devam ettiği için ceza alma ihtimali olan insanların tutulduğu bir mekan olması gerekiyor. Guantanamo ve diğer yerlerde ise bir yargılama süreci mevcut değil. Hadi Guantanamo'da olanların kimler olduğu ve nelerle karşı karşıya olduğu artık kısmen bilinir. Birde nerede olduğu bile bilinmeyen gizli cezaevleri varmış ki; buralarda kimlerin olduğu ne gibi gibi muameleler arşı karşıya kaldıkları ise hepten muamma. Muhtemelen giriş kapısı olan ama çıkış kapısı olmayan yerler bunlar.
Eh, normaldir, Irak'ı kocaman bir gizli cezaevine dönüştürmeye çalışanlar böyle şeyleri de yapabilirler elbette.
ABD'nin Irak'ta yenilmesini sağlayamadığımız takdirde olabileceklerin ufak bir provası bunlar aslında. Savaş karşıtlarının etkisinin çoğaldığının bir göstergesi de tür olayların teşhirinin artık çok yaygın olarak yapılıyor. Onlar bütün dünyaya gizli cezaevleri kurabilirler, ama bütün dünyadaki savaş karşıtları da heberleşiyor ve sokağa çıkıyor. Guantanamo'nun kapatılması hem dünyada hem Amerika'daki savaş karşıtı hareketin temel talepleri arasında.
Tutsaklar'dan toplantı
ABD'nin Guantanamo üssünden serbest bırakılan eski tutsaklar Londra'da, işkence, gizli gözaltılar ve ABD'nin ''teröre karşı savaşı''ın ele alındığı konferansta bir araya geldi. 3 gün süren konferansa Rusya, Afganistan ve İngiltere'den eski Guantanamo tutsakları katıldı
Guantanamo'da 500 kadar tutsak bulunuyor. Bunların çoğu 4 yıldır haklarında dava açılmadığı halde hapiste tutuluyor. Tutsaklar, Afganistan'daki Taliban rejiminin adamı olmak iddiasıyla suçlanıyor.
Toplantıya katılan ve suçsuz olduğu halde Guantanamo'da 3.5 yıl tutuklu kalan Pakistanlı Üstad Badrüzzaman Badr; Guantanamo'dan yolu geçen binlerce insandan biri.
"Çok acı çektik. Askerler çizmeleriyle tekmeledi. Çıplak bırakıldık, bu şekilde resimlerimiz çekildi. Sakal ve bıyıklarımız tıraş edildi. Hakaretlere maruz kaldık. 3 ay hiç yıkanmadık. Peşaver-Bagram-Kandahar Guantanamo arası uçuşlar korkunçtu. Son uçuş 24 saat sürdü. Ellerimiz plastik kelepçelerle bağlandı. Ayaklarımızda zincirler vardı ve oturduğumuz yere bağlanmıştık. Kelepçe ve zincirler çok acıtıyordu. Gözlerimize görmemizi önleyen siperlikli gözlükler, kulaklarımıza basınç yapan kulaklıklar, yüzümüze nefes almamızı zorlaştıran maskeler takıldı. 1.5 sene ailelerimizle haberleşemedik."
Tutsaklar bulundukları yerden alınıp uçakla Guantanamo'ya götürülürken yolda delirenler olduğunu anlattı.
Gizli cezaevleri
Washington Post gazetesi, CIA'in, El Kaide terör örgütünden en önemli bazı şüphelileri, bir kısmı Doğu Avrupa'da bulunan, geri kalanı dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış gizli merkezlerde tuttuğunu ve sorguladığını yazdı. Sadece ABD Başkanı ve CIA'nın üst düzey yetkililerinin haberdar olduğu gizli merkezleri barındıran ülkelerin sayısı 8'i buluyor. "Global Gizli Merkez Ağı"na ev sahipliği yapanlar arasında Tayland ve Afganistan da var.
Habere göre, gizli merkezler, CIA tarafından yaklaşık 4 yıl önce kuruldu. Yabancı istihbarat servisleriyle işbirliği halinde işlerlik kazandırılan bu gözaltı ağıyla ilgili bilgiler, ABD kamuoyundan, yabancı yetkililerden ve CIA'nın gizli operasyonlarını izleyen Kongre'den bile saklanıyor. Beyaz Saray, CIA, Adalet Bakanlığı ve Kongre'nin gizli belgelerinde siyah bölgeler olarak adlandırılan bu merkezlerin varlıkları ve yerleri yalnızca ABD'de az sayıda yetkili, ABD Başkanı ve her ev sahibi ülkedeki birkaç üst düzey istihbarat yetkilisi tarafından biliniyor.
Washington Post, ulusal güvenlik nedeniyle bu programın çok önemli olduğunu öne süren CIA ve Beyaz Saray'ın, Kongre'yi, gizli merkezlerdeki 100'den fazla şüphelinin hangi şartlar altında tutulduğu ve nasıl sorgulandıkları konularında fazla soru sormaması için ikna ettiğini yazdı. Gazete, bu gizli merkezlerde kimin tutulduğu, ne tür sorgulama yöntemleri uygulandığı, zanlıların ne kadar tutuklu kalacaklarıyla ilgili kararların nasıl alındığının hemen hemen hiç bilinmediğini yazdı.
CIA'nın finanse ettiği ve yönettiği bu merkezlerde tutulan şüphelilerden 30'unun dış dünyadan tecrit edildiği; hiçbir meşru haklarının bulunmadığı bildirildi. Post, ABD'de tutukluları böyle tecritte tutmanın yasadışı olması nedeniyle bu merkezlerin yurtdışında kurulduğunu yazdı.
İncirlik
İnsanın aklına acaba bu noktalardan biri de incirlik midir sorusu gelmiyor değil. Hele birde birkaç önce Türk istihbaratının El-Kaide üyesi olduğu iddia edilen birini yaka paça CIA'e teslim ettiğinin ve İncirlik üssünden kalkan bir uçakla nereye gittiği belli olamayan bir yolculuğa çıktığının çeşitli televizyon kanallarında haber olarak geçilmesinden sonra.