Sosyalist İşçi 246 (8 Aralık 2005)

 

Sayfa 14 :

RESİM
Picasso sergisi
Guernica
Savaşın ve dehşetin resmi
Pablo Picasso’nun 1937’de yaptığı Guernica tablosu savaşın vahşetini gösteren en önemli resim. Belki Goya’nın “Savaşın Felaketleri” tablosu da ondan sonra savaşı teşhir eden ikinci önemdeki resim olarak kabul edilebilir.
Guernica neden hala bu denli önemli bir resim ve neden savaşa karşı çok etkileyici fotoğraflardan bile daha etkili.
26 Nisan 1937’de Alman Condor Birliği’ne bağlı savaş uçakları Bask şehri Guernica’yı bombaladılar. İspanya Cumhuriyeti’ne karşı ayaklanan ve İspanya İç savaşı’nı başlatan General Franco’nun emrindeydiler.
Guernica şehrinin askeri olarak bir önemi yoktu ancak Bask ülkesi bağımsızlık isteği ile katolik ve muhafazakar bir İspanya kurmak isteyen faşistler için bir tehditti.
Bombardıman 3.5 saat sürdü ve geriye yıkılmış, tahrip olmuş bir kent bıraktı. Çok sayıda ölü ve yaralı vardı.
İspanya Hükümeti’nin isteği ile Picasso bombardımandan bir hafta sonra resmi yapmaya başladı. Resim İspanya’nın Paris’teki Dünya Fuarı’nda ki İspanya pavyonuna konulacaktı.
Resmin ismi tarihi Bask şehrinin imha edilişini anlatıyordu ama resimde zamanı gösteren hiçbir şey yoktu. Merkezindeki bütün figürler parçalanmış, kırılmış objelerdi. Sanki resmin sesis vardı ya da daha doğrusu sessiz çığlıklarla doluydu. Çerçevenin ortasında ki at ve kadın sessiz çığlıklar atıyordu.
Resimde birçok vücut olmasına rağmen bunlar bütünlüklerini kaybetmişti. Eller, bacaklar ya da ağızlar dağılmış bir biçimde birbirlerinin üzerindeydi. Eğilip bükülmüşlerdi v e işlevlerini kaybetmişlerdi. Geriye kalan sadece bir acı hissiydi.
Guernica modern sanatın amblemi olan bir resim ama aynı zamanda çok da klasik. Merkezindeki imaj mitolojik bir at, bir boğa, kalın bir kılıç ve en sol uçta Madonna ve kucağındaki çocuktur.
Bütün bunlar modern sanatın sözcükleri değil fakat insan deneyimleri üzerine evrensel şeyler söyleyebileceğini bilen bir sanatın dilidir.
Bütün bunlar uzun yıllar Picasso’nun çalışmalarında kullandığı dilin temelini oluşturur.
Boğa defalarca kullanılılır, belki bazıları onu İspanya’nın simgesi olarak görür ama o aslında erkek cinsinin cinsel gücünün simgesidir.
Guernica’da boğa uzağa doğru bakmaktadır. Resimde acıdan ve dehşetten eğilip, bükülmemiş tek yüzdür.
Ama o aynı zamanda savaşın insanlara neler yaptığını, bir annenin sevgisini, kahramanlığı, herşeyi görmeyen (ya da görmeyecek olan) tek gözdür.
Boğa başka türlü bir ölüme gitmektedir. Moral olarak içi boşalmakta, ifadesiz bir hale gelmektedir.
Guernica’nın bir başka ilginç yanı siyah beyaz olmasıdır. Merkezdeki at öyle bir biçimde işlenmiştir ki sanki gazete haberi gibidir. Picasso ve Kubisler kağıdı tuvale yapıştırırlar.
Bu dar renk seçimi, siyah beyazlık, resme sanki tuvale değil de mermere işlenmiş gibi bir süreklilik, ebediyet vermekte.
Galiba bütün bunlar, ses ya da derin sessizlik, gürültü, acı bu çalışmanın bu denli bilinir, bu denli takdir edilir olmasını sağlıyor. Belki de bütün bunlar bu çalışmayı her zaman değer verilecek bir resim haline getiriyor.
Sonunda bütün ününe rağmen bu resim Guernica ya da İspanya İç Savaşı’nı anlatan doğrudan politik bir resim değil. O acının, donmuş havanın resmi. Belki de bu nedenle fotoğraftan daha etkili çünkü o bize savaşın nasıl olduğunu ya da nasıl başlayıp bittiğini anlatmıyor. Guernica bize bir anda, bombardımanın başladığı anda insani olan herşeyin nasıl imha olduğunu anlatıyor.
Dün İspanya’da Guernica’da olanlar defalarca tekrarlandı. En son Irak’ta ABD bombardımanında, ardından Felluce’de yaşandı.
Guernica sadece Guernica katliamının değil, savaşın yıkıp tahrip ettiği heryerdeki acının, dehşetin, insanlık dışı durumun resmidir.
Mehmet Ali BULUT


Picasso İstanbul’da
Ünlü ressam Picasso’nun resimleri İstanbul’da sergileniyor. Belki de en ünle resmi olan Guernica’yı resim sanatı ile ilgilenmeyenlerin dahi bildiği Picasso’nun bu ünlü eseri de İstanbul’a geldi.
Emirgan’daki Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenen Picasso eserleri 135 adet. Yani oldukça çok resim var sergide. Ne var ki bu resimlerle Picasso’nun sanatının hangi evrimlerden geçtiğini, nasıl şekillendiğini anlamak pek mümkün değil.
Sergide yer alan eserlerin 116’sı Picasso ailesinin açtığı müzeden geliyor ve bir ksımı daha önce sergilenmemiş eserler. Bu açıdan serginin bir ilginçliği var ama gene de “Picasso Türkiye’de” dendiğinde insan Picasso resminin bütün evrelerinin gelişimini görmek istiyor.
Basın da sergi çok övülüyor. Herşeye rağmen olumlu bir gelişme olduğu açık ama Türk basını Picasso’nun resmi üzserine değil de aşk hayatı üzerine ve daha çok da Sabancı Ailesi’nin ne büyük fedakarlıklarla bu resimleri İstanbul’a getirdiğini yazmayı tercih ediyor.
Resim sanatına çok ilginiz olmasa da gidip görmeye çalışın. Gerçek Guernica’yı görmek önemli. Ancak para vereceğinizi unutmayın.
Picasso İstanbul’da
Sakıp Sabancı Müzesi, Emirgan


KİTAP
Orhan Pamuk Türk
yurtseverlere rağmen ünlü

Kimileri ve en başta da yurtsever “solcular” Orhan Pamuk’un edebi yönünü tartışadursunlar Orhan Pamuk’un Türkiye’de bugüne kadar toplam 800 bin, Türkiye dışında ise 1.2 milyon sattığı açıklandı.
Bu arada Pamuk’un Kar kitabı Amerika’nın önemli gazetelerinden New York Times’ın kitap eki Book Review tarafından 2004’ün en iyi 10 kitabından birisi olarak seçildi.
Kar 22 dile çevrilirken yazarın diğer bir kitabı, Benim Adım Kırmızı 34 dile çevrildi.


FİLM
Lord of War
Silah ticaretinin filmi

Hollywood’da açıkça solcu bir hava var. Andrew Niccol’ün Savaş Tanrısı filmi bu yeni havanın ürünlerinden birisi.
Nicolas Cage, Bridget Moynohan ve Jared Leto’nun baş rollerini oynadığı film uluslararası silah kaçakçılığını anlatıyor. Hem de sanki bir dokümanter gibi ve oldukça çarpıcı bir biçimde.
Silah kaçakçısı Yuri Ukrayna’dan Yahudi olduklarını söyleyerek ABD’ye gelmiş bir ailenin büyük oğlu. Silah kaçakçılığına küçük çapla başlıyor ve giderek işleri büyütüyor. O her zaman küçük silahlar alıp satıyor. Bir yerde kalaşnikovun en önemşi kitle imha silahlarından birisi olduğu söyleniyor.
“Benimki namuslu bir iş” diyor silah kaçakçısı. “Evet insan öldürüyor ama sigara ve otomobiller de insan öldürüyor. Onları niye suçlamıyorsunuz?” diye de ekliyor.
Dünya da bugün 550 milyon civarında küçük silah var. Yani her 12 kişiden birisi silahlı. İnsanlar silahıkendilerini korumak için aldıklarını söylüyorlar ama silahsız 11 kişinin silahlı bir kişiden kendisini nasıl kurtaracağı belli değil.
Dünyanın en büyük silah satıcıları ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere. Bu beş ülke aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri. En büyük silah satıcılarının dünya güvenliğini koruduklarını düşünmek elbette ki çok çelişkili.
Yusuf DENİZ