Sosyalist İşçi 248 (4 Şubat 2006)
Kürdistan'ın
Orhan Pamuk vakası
Kemal Seyit Kadir bir Kürt gazetecisi. Irak Kürdistan'ında ABD'nin desteklediği hükümeti eleştirdiği için 30 yıl hapse mahkûm edildi.
Bush ve Blair sürekli olarak Kürdistan'a özgürlük getirdiklerini söylüyorlar. İşte onların Irak'a getirdiği özgürlük! Kemal Seyit Kadir KDP lideri Mesud Barzani'yi eleştirdiği için 30 yıl hapse mahkum edildi.
Viyana'da yaşayan Kemal Seyit Kadir 2005 Ekim ayında Irak Kürdistan'ına geldi ve burada KDP'nin gizli polisi Parastin tarafından kaçırıldı.
Kadir kaçırıldığı güne kadar Kürdistan'daki yolsuzlukları cesur bir biçimde eleştirmekteydi.
Geçen sene "Kürt partileri Irak Kürdistan'ını baskı, hırsızlık ve ciddi hak ihlallerinin yaşandığı ve cinayet, işkence, kulak ve burun kesilmesi, tecavüz gibi insan hakları ihlallerinin bir yer hakline getirdiler." Diye yazmıştı.
16 Aralık günü Erbil'deki cezaevinden yazdığı mektupta "23 Ekim günü Erbil'de bir grup silahlı adam tarafından gözaltına alındım. İsmimi dahi sorulmadan, neden gözaltına alındı-ğım, nereye götürüldü-ğüm söylenmeden göz-altına alındım. Ve şu ana kadar hala kimin benim gözaltına alınmamı istediğini bilmiyorum."
Kemal Seyit Kadir'in bir avukat dahi tutmasına müsaade edilmedi ve "Kürt ulusuna hakaret etmek" suçundan 30 yıl ceza verildi. Türkiye'de de Orhan Pamuk, Hrant Dink ve birçok başkasına aynı iddia ile cezalar ve-rilmekte.
Hapishane hücresinden "Baskı insanlık tarihinin başlıca olgularından birisidir… ve ben şimdi hiç bir temel hakka sahip olmadığım için, bu baskının küçük bir örneği haline geldim."
Kemal Seyit Kadir şu anda açlık grevi yapıyor. 2003 yılında ABD ve İngiltere Irak'ı işgal ettiğinde Kadir bu işgali kınayan bir yazı yazmıştı: "Belki de tesadüf olarak modern Irak tarihi başladığı gibi bitti. Birinci Dünya Savaşı bittiğinde İngilizler Irak'ı güneyden işgal etmeye başlamışlardı, bu defa da Amerikalı müttefiklerinin peşinden Irak'a gene güneyden girdiler."
"Eğer küstah bir işgalci gibi davranırlarsa ve halkın geleneklerine ve isteklerine saygı göstermezlerse çok kısa zamanda Irak halkının direnişi ile karşılaşırlar ve 25 milyon insana hükmetmek pek de kolay bir iş değil."
Ailesi Kemal Seyit Kadir'in sağlığından endişe ediyor
Türkiye'de ve Kürdistan'da söz ve düşünce özgürlüğü ortak bir mücadeledir.
Kendin pişir, kendin ye!
AKP tanıtım ve medya başkanlığı, "kendin yıka, kendin yağla" düsturuyla hareket ediyor olsa gerek; hükümeti tanıtan bir kitapçık yayınladı. Kitapçığın adı; "3 Yılda AK Parti Farkı".
Broşürde, hükümetin "olumlu" icraatları sırala-nırken; özelleştirmelere övgüler yağdırılıyor, ma-aşların arttığı anlatılıyor.
Ancak, broşürü hazırlarken eklemeyi unuttukları birkaç kısmı da biz ekleyelim:
l Ankara-İstanbul arasında hızlandırılmış tren adı altında alt yapı hazırlanmadan yapılan düzenleme sonucu; resmi rakamlara göre 37 kişi hayatını kaybetti. Başbakan, "Ulaştırma Bakanı'nın istifası gündemde mi" sorusunu yönelten bir gazeteciye ise; "haddini bil" diyerek cevap verdi.
l 2003-2005 yılları arasında Türk-iş'in açıklamasına göre; 15.531 işçi sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldı. Sendikasızlaştırma operasyonunun birinci sırasında ise belediyeler yer alıyor.
l "Ben bu ülkeyi pazarlamakla sorumluyum" diyen Pazarlamadan sorumlu Erdoğan'ın başkanlığındaki hükümet; Telekom, Tüpraş, Erdemir, Tekel başta olmak üzere onlarca kamu kuruluşunu arsa bedelinin bile altına sermayeye sattı. Binlerce işçinin akıbeti belirsiz.
l En son kuş gribi salgını hakkında, AKP hükümeti yetkilileri; açıklamada bulunan sağlık görevlilerini işgüzarlıkla suçladı. Yeterli önlem alınmadığı için hala ölümler devam ediyor.
l AKP hükümeti, Amerikan işgal güçlerine destek verdi, TBMM'de tezkere oylamalarını etkilemek için bin takla atıp; onlarca görüşme yaptıysa da başarılı olamadı. Yine de yılmadı; "ABD'nin stratejik ortağız olum biz" açıklamaları ile ABD dışişleri bakanı, savunma bakanı, bölge komutanları başta olmak üzere işgalcilerle her fırsatta görüştü; İncirlik Üssü'nü işgalcilerin hizmetine sundu. Olası bir İran veya Suriye işgalinde ortağının yanında olmak için görüşmelere devam ediyor.
Ersin TEK
Pakistan
ABD'nin saldırısı
insanlık suçudur
BAK’ın ABD’nin Pakistan’a saldırısı üzerine yaptığı basın açıklması:
Bush'un ekonomik ve askeri gücüne dayanarak küresel bir kabadayı gibi hareket etmeye hakkı yoktur. ABD saldırganlığı dünya barışının önündeki en büyük engeldir. ABD, Afganistan ve Irak'ta onbinlerce askeriyle hala savaşıyor, İran ve Suriye'yi askeri müdahaleyle tehdit ediyor ve canı istediği zaman istediği ülkede yerleşim yerlerini bombalayıp sivilleri öldürüyor.
Dünyayı kanlı bir tımarhaneye çevirmeye çalışan Bush ve onun haydut çetesini durdurmak, bizim elimizde. Tüm dünyanın savaş karşıtlarının ellerinde. Dünyanın gözden ırak köşelerinde her gün üzerlerine ölüm yağdırılan insanların tek umudu savaş ve işgal karşıtlarının mücadelesidir.
ABD'nin ve Bush yönetiminin cinayetlerine sessiz kalmayalım.
Pakistan'da yapılan ABD bombalaması, açık bir insanlık suçudur.
Sivillere karşı yapılan bu alçakça saldırıyı kınıyor, suçluların yargılanmasını talep ediyoruz.
Özgürlükler için bir imza da siz atın
Orhan Pamuk aleyhine açılan dava beklendiği gibi Adalet Bakanlığı’n ın isteği ile kapatıldı.
Ne var ki Türk Ceza yasası’nın 301’inci maddesinden açılmış bir çok dava devam ediyor ve insanlar düşüncelerinden dolayı ceza almaya devam ediyorlar. Bu arada 301’den yeni davalar da açılıyor.
Orhan Pamuk davası üzerine bir grup yazar, sanatçı ve sendikacının açtığı 301’e karşı kampanya imza topluyor. kampanyada toplanan imzalarla birlikte yakında TBMM’ye 301’in kaldırılması için başvurulacak.
301hayir.net adresine girerek kampanyaya sizde katılabilirsiniz.
sosyalist işçi
ne savunuyor?
Aşağıdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperya-lizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapita-listidir.
-Sosyalistler bu ülkelerde işçi sınıfının iktidardaki bürokratik egemen sınıfa karşı mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır.
-Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz.