Sosyalist İşçi 249 (21 Şubat 2006)

 

Sayfa 1 :

Düşünce özgürlüğü mü
Haçlı seferi mi?
Önce Danimarka'da bir gazetede yayınlanan ve İslam'ı bir yandan aşağılarken diğer yandan da tüm Müslümanları terörist ve düşman olarak gösteren karikatür giderek daha çok Avrupa gazetesinde yayınlandı. Bu gazeteler içinde Le Monde, Die tageszeitung gibi solda yer alan gazeteler de var.
Avrupa'da kimileri İslama hakareti "düşünce özgürlüğü" ve "hoşgörü" olarak tanımlamaya çalışıyor. Oysa söz konusu olan bütünüyle ırkçılık.
Düşünce özgürlüğü insanlığa hakaret etmeyen, düşünceler için mümkündür. Irkçılık ise bütün insanlığa karşıdır.

Karikatür krizini çeşitli Müslüman ülkelerden haklı yoğun bir tepki geliyor. Çeşitli ülkelerde gerçekleşen gösterilerde bazı büyük elçiliklerde yakıldı. Bu gösterilerde çok sayıda insan da yaşamını yitirdi.
Şimdi bazıları göstericilerin şiddet kullanmasını dillerine dolamış durumdalar. Şiddet kullanımını politik İslam'ın vaz geçemediği eylem biçimi olarak gösteriyorlar.
Emperyalistler ise bütün bu gelişmeleri İran'a saldırmanın ön hazırlığı olarak kulla-nıyor.
Bu arada İran yönetimi ise yaptığı bir dizi hatalı çıkışla emperyalistlerin yaratmaya çalıştığı ortama katkıda bulunuyor
Şimdi görev anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmektir.

Düşüncenin karikatürü sayfa: 8-9
-28 Şubat örneği
- İran doğru mu yapıyor?
- Terörizm efsanesi
- Faşizmin farkı
- 11 Eylül etkisi
- Tayyip’in demokrasisi


İşgale karşı küresel eylem
18 Mart günü dünyanın birçok ülkesinde, yüzlerce kentte ABD ve müttefiklerinin Irak’ta sürdürdükleri işgale karşı gösteriler olacak.
Çeşitli uluslararası platformlar 18 Mart gösterisi için çağrılar yaptılar. Bu çağrılardan birisi de Venezüella’dan, Başkan Chavez’den geldi.
Dünya Sosyal Forumu’nun çağrısı için bakınız: Sayfa 15


İşkence ve işgale karşı mücadele
Irak'tan her gün yeni bir işkence skandalı haberi geliyor. İngiliz askerlerinin Irak'lı gençleri nasıl dövdüklerini gösteren video kaydından hemen sonra Ebu Garaib'de Amerikalı askerlerin akıl almaz işkenceleri açığa çıktı.
Diğer taraftan ise artık Birleşmiş Milletler yetkilileri bile Guantanama'da olanlarıkabul edilemez buluyor ve ABD'ye bu işkence merkezini dağıtması çağrısı yapıyor.
İşkence ABD için yeni bir şey değil. İnsanlık ABD'nin ve onun desteklediği askeri rejimlerin dünyanın dört bir yanında neler yaptığını çok canlı bir biçimde hatırlıyor.
Türkiye'de de 12 Eylül işkencecilerinin arkasında ABD vardı. Aynen Latin Amerika'da olduğu gibi.
Bugün işkenceye karşı mücadele emperyalizme ve somut olarak da Irak'ın işgaline karşı mücadele olmak zorunda. Daha da somut olarak 18 Mart'ta bütün dünya ile birlikte işgale karşı çıkmalıyız.