Sosyalist İşçi 249 (21 Şubat 2006)

 

Sayfa 16 :

İSLAMAFOBİA VE HAMAS

Filistin seçimlerini kazanan ve yeni Filistin hükümetini kuracak olan HAMAS’ın politik liderinin Türkiye’ye çağrılması bir kısım basın tarafından eleştiriytle karşılandı.
Bilindiği İsrail’de HAMAS’ın davet edilmesini eleştiriyor ve bu arada İsrail halkın oyları ile seçilmiş ve üstelik büyük bir çoğunluğun oyu ile seçilmiş olan HAMAS ile görüşmeyeceğini söylüyor. Bu arada İsrail Gazze’de seçilmiş Filistinli milletvekillerinin parlamento toplantısına gitmelerine izin vermedi. Böylece Filistin parlamentosu ülkenin paramparça olmasına benzer bir biçimde hem Ramallah’da hem de Gazze’de aynı anda toplandı.
İsrail’in yanı sıra ABD’de HAMAS yönetimini tanımayacağını söylüyor. Bu doğrultuda Filistin’e yapılan maddi yardımı da durdurdu.
İsrail, ABD ve Türkiye’de bunlarla aynı paralelde düşünenlere göre sorun HAMAS’ın İsrail’i tanımaması.
İkinci sorun ise HAMAS’ın İsrail’e karşı silahlı mücadele vermesi. B u nedenle HAMAS’tan İsrail’i tanımasının yanı sıra silah bırakması da isteniyor. Bu çağrıyı BM Genel Sekreteri Annan’da yaptı.
Şimdi ortada tam anlamı ile ironik bir durum var.
Öncelikle kim ne derse desin HAMAS seçim kazanmış bir örgüt. İş başına geldiğinde kendi milis gücüne ihtiyacı yok çünkü Filistin devletinin hükümeti olacak. Bu nedenle HAMAS’aa silah bıra çağrısı oldukça komik.
Silahlı bir örgüt, ABD2nin tanımı ile terörist olmasına gelince Filsitindeki diğer tercih de El Fetih. düne kadar terörist olmakla suçlanan bir örgüttü.
Dünyada terörist olmakla suçlanan fakat buna rağmen işbaşına gelen ve daha sonra kabul gören birçok örgüt ve önder var. Örneğin El Fetih ve Arafat, ANC ve Nelson Mandela, Amerikan bağımsızlık hareketi ve George Washington ve Türk bağımsızlık hareketi ve Mustafa Kemal gibi. İsrail’in kurucusu olan bütün politikacılar da Filistin’in eski yönetimi İngilizlerin gözünde terörist idi. İsrail’i kuranlar da Filistinlilerin haklarını tanımıyorlardı.
HAMAS İsrail’i tanımıyor. Ama denebilir ki İsrail’de Filistin’i tanımıyor. Filistin halkının iradesini tanımıyor. HAMAS silahlı mücadelenin nedenini kendilerini savunma olarak gösteriyor. Gerçekten de İsrail yönetiminin terörist eylemleri saymakla bitmez. Binlerce Filistinli, bu arada El Fetih, FKÖ ve HAMAS’ın sayısız önderi İsrail ajanlareı tarafından suikastlerle öldürüldüler. Bugünlerde sinemalarda gösterilen Münih filmi bunu güzel anlatıyor.
İsrail Filistin’e karşı dayatmaya ve dayatmalarının kabul edilmesine alışık. Bakalım HAMAS’la ilişkisi nasıl gelişecek?
HAMAS yöneticilerinin Türkiye’ye davetine karşı çıkanlar ise laik Amerikan yanlıları. Bunlar politik İslamcı bir örgütün, üstelik İsrail ve ABD’nin lanetlediği bir örgütün liderinin nasıl Türkiye’ye davet edildiğini anlayamadıklarını söylüyorlar.
Oysa mesela Mısır devlet başkanı Mübarek ya da Ürdün Kralı Türkiye’ye gelse sesleri çıkmaz.
Ama bir terörist ve savaş suçlusu ve katil olduğu açık olan Şaron gelse onu sorgulamazlar.
Türkiye’de laiklerin HAMAS’a karşı çıkmalarının asıl nedeni sahip oldukları İslamafobia. Bu İslamafobia liberal aydınları olduğu kadar sağ ve sol kemalist aydınları da ister istemez bugünün koşullarında emperyalizmin yanına itmektedir.
HAMAS’ın politik liderinin Tğrkiye’ye gelişinde eleştirilecek bir yan varsa o da AKP’nin ve hükümetin bunu yetrsiz yapması, yaptığını gizlemeye çalışması ve HAMAS liderliğine “İsrail ile iyi geçinin” mesajı vermeleridir.
Oysa Filistin’deki sorun ne dün El Fetih’ten ne de bugün HAMAS’tan kaynaklanmaktadır. Sorunun temeli İsrail’in temellerinde yatan siyonizm’dir. Siyonizm Filistin’i zorla ele geçirip İsrail devletini kurmuştur. İsrail devletinin temellerinde terörizm ve soykırımı yatmaktadır.
Diğer taraftan Amerikancı Türk liberalleri, sağ ve sol kemalistler hiç telaşlanmasın. Eğer AKP hükümeti HAMAS liderini Türkiye’ye çağırdıysa bundan mutlaka ama mutlaka ABD yönetiminin haberi ve izni vardır. AKP’nin kendi başına böyle bir adım atabilmesi oldukça zor.