Sosyalist İşçi 250 (10 Mart 2006)

 

Sayfa 12 :

DÜNYA PİŞİYOR
Dünyamız çok büyük bir hızla ısınıyor. Bilimcilerin ayptıkları araştırmalara göre geçen yüzyılda yer küre 0.6 santigrat ısındı. İlk bakışta bu insana az görünüyor ama aslında çok büyük bir ısınma.
0.6 santigratlık ısınma dünyanın bütün ekolojik dengelerini alt üst ediyor.
Buzullar eriyor. Kuzey ve Güney Kutuplarında erime daha da şiddetli. Bu nedenle okyanuslar ve denizler yükseliyor. Bu ise dünyanın birçok kentinin büyük sel felaketleri ile karşı karşıya gelmesi demek.
Zaten daha şimdiden küresel ısınma nedeni ile sel felaketleri çok büyük bir hızla artıyor. Dünyanın hemen her yerinde seller ve olağandışı ağır yağmurlar nedeniyle toprak kaymaları yaşanıyor. Zaman zaman binlerce insan bu felaketlerin kurbanı oluyor.
Öte yandan küresel ısınma nedeniyle büyük fırtınalar yaşanıyor. 2005 yılında gerçekleşen Katrina fırtınasının New Orleans kentine verdiği tahribat daha hala ortada duruyor.
Ayrıca küresel ısınma nedeniyle temel gıda maddeleri olan hububat ve pirincin ekim alanları değişiyor ve daralıyor. Bu insanlık için kısa bir süre sonra çok büyük bir açlık anlamına gelebilir.
Bilimciler küresel ısınmanın büyük bir buz çağını getirmesi olasılığını da göz önünde tutuyorlar. Çok ama çok kısa bir sürede dünyanın aniden soğumaya başlaması bir olasılık ve hiç de küçümsenmeyecek bir olasılık. Zaten bu nedenle bilimciler içinde yaşadığımız sürece kürtesel ısınma değil, küresel iklim değişi demeyi tercih ediyorlar.
Bütün b u gelişmeler doğal bir sürecin mi sonucu oluyor. Başta George Bush olmak üzere politikacılar ve büyük kapitalistler bu soruya evet diyorlar. Onlara göre iklim değişimi doğal. Önüne geçmek mümkün değil.
Oysa gerçek hiç de öyle değil. Küresel ısınma tamamen insan yapısı. İnsanların fosil yakıtları kullanması atmosferdeki karbon dioksit miktarını arttırıyor ve ısınmanın başlıca nedeni bu.
Kömür, doğal gaz ve petrol fosil yakıtları. Petrol ve otomobil sanayi bunun başlıca sorumluları.
Oysa fosil yakıtları dışında da enerji kaynakları var. Yenilenebilir temiz enerji kaynakları. Güneş enerjisi, rüzgar, su ve dalgalardan elde edilebilecek enerji gibi.
Politikacılar ve kapitalistler bu yöntemlerle enerji elde etmenin pahalı olduğunu söylüyorlar. Bu doğru değil. Yalan söylüyorlar.
Çok basit tedbirlerle ve çok ucuza yenilenebilri enerji kaynaklarıoluşturmak mümkün. Ayrıca gene çok basit tedbirlerle fosil yakıtı kullanımını, özellikle otomobillerin petrol kullanımını sınırlamak mümkün. Şehirlerde raylı ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi hem insanların daha rahat, mgüvenli ve hızlı yolculuk yapmasını sağlayacaktır hem de büyük bir enerji tasarrufu sağlayacaktır.
İstanbul Boğaz Köprüsü’nü kullanan araçların % 85’i özel arabalar ve bu arabalar toplum yolcuların sadece %15’ini taşıyorlar. Toplu taşımacılığın anlamı bu örnekte çok açıkça ortaya çıkıyor.
Dünyamızın bu çok hızlı ısınması karşısında çok hızlı davranmak gerekir. Bugün alınacak tedbirler ancak yıllar sonra etkisini gösterecek. yeterince tahribat yapıldı.
Bugünkü enerji politikalarının değişmesi için politikacılara baskı yapmak en önemli çözüm yoludur.
Bugün herkes küresel ısınmanın farkında. Herkes endişeli. Öyleyse büyük çoğunluğun sesinin daha gür çıkmasını sağlamalıyız.



Harekete geçin...
İzin vermeyin...

Çernobil felaketinin üzerinden 25 yıl geçti. Felaketin boyutları korkunç. Enerji santralinin patlamsından sonra bölgeye sevk edilen 500 bin gönüllünün çoğu öldü.
Patlamadan bu yana bölgeden doğan çocukların çoğu sakat ve kalıcı j,hastalıklara sahip. Kısacası Çernobil’in sonuçları çok ağır.

Çernobil bir istisna mı? Hayır. Dünyadaki birçok nükleer santral belki şimdiye kadar patlamadı ama çoğı radyasyon kaçırıyor ve bu nedenle çevresinde çok ağır tahribat yaratıyor.

Herşeyden öte nükleer santral atıkları başlıbaşına bir sorun. Bu atıkların çevreye yaydıkları radyasyon uzun yüzyıllar kaybolmuyor ve çevreyi, doğayı etkilemeye devam ediyor. Nükleerin sorunlarından kaçış yok.

Şimdi AKP hükümeti Türkiye’de nükleer enerji santralı kurmak istiyor.

Herşeyden önce nükleer santrallar pahalı. tehlikeleri ise çok açık.

Oysa Türkiye’nin sürdürülebilir bir kalkınma için yeterince yenilenebilir enerji kaynağı var. Güneş enerjisi bol. Rüzgar ve sı var. Bütün bunlara yapılacak yatırımlar hem daha ucuz hem de daha temiz ve yenilenebilir enerji verecek.

AKP hükümetinin nükleer enerji santralleri kurma girişimine karşı çıkmalıyız. Çernobil felaketinin 25. yılında yeni nükleer santraller kurmak cinayete davetiye demektir.

Hep birlikte durdurabiliriz. İlk adım 25 Mart’ta İstiklal Caddesinde kurulacak insan zinciri. Daha sonra da eylemler olacak. Katılın durduralım.