Sosyalist İşçi 253 (13 Mayıs 2006)

 

Sayfa 12 :

FASTFOOD
Her çocuğun bilmesi gereken gerçekler
Fastfood restoranlar her geçen gün çoğalıyorlar. Türkiye’de hamburgen ve pizzacıların yanı sıra dönerciler ve pideciler de artık kendilerini fastfood restoranı olarak sunuyorlar.
Özellikle hamburgerciler ve pizzacılar gençlerin ve çocukların büyük ilgisini çekiyorlar. Zaten bu tür yerler de daha çok gençlere ve daha da çok çocuklara sesleniyorlar.
Kuzey ve Güney Amerika’da, Afrika’da ve Asya’da, Avrupa’da hamburger devleri satıcılarına çocukları nasıl etkileyeceklerini anlatan kurslar düzenliyorlar.
Gıda sektörünün bütün devleri aslında gençlere ve çocuklara sesleniyorlar ve onları en büyük pazar olarak görüyorlar.Mc Donalds, Burger King, KFC, Pizza Hut’un yanı sıra Nestle, Coca Cola ve hatta MTV, Disney ve Toyota’da gıda devlerinin çocuklara pazarlama kurslarından yararlanıyorlar.
Büyük şirketlerle küçük çocuklar arasındaki ilişki son yıllarda çok büyük ölçüde değişti. Yakın zamana kadar sadece az sayıda büyük şirket küçük çocuklara hitap ediyorlardı. Şimdi ise durum tamamen farklı.
2002 yılında örneğin İngiltere’deki gıda sektöründe en büyük dört reklam verici şirket, Mc Donalds, Coca Cola, Kentucky Fried Chickens ve Pizza Hut küçük çocuklar için yılda 600 milyon dolar harcıyorlar.
Dev şirketler aniden çocukların elinde oldukça çok para olduğunu ve daha da önemlisi ailelewri üzerinde büyük etkileri olduğunu fark ettiler.
Örneğin ABD’de her yıl çocuklar 500 milyar doların harcanmasında ya doğrudan ya da dolaylı olarak söz sahibi oluyorlar. Ve tabii ki dev şirketler bu paranın kendilerine akmasını istiyorlar ve bu nedenle çocukları her türlü yöntemi kullanarak tahrik ediyolar, kandırmaya çalışıyorlar.
Şirketlerin çocukları kandırmaya çalışmasından önce elbette onların ne istediklerini öğrenmeleri gerekiyordu. Bu nedenle araştırma şirketleri 2-3 yaşındaki çocuklar üzerinde dahi araştırmalar yapıyorlar.
Bu araştırmalarda 2-3 yaşındaki çocuklara para bile veriliyor.
Çocuk araştırmaları kendilerine yapılan harcamalaru katlayarak çıkartıyorlar. Birsürü yeni fikir bu araştırmalardan çıkıyor.
Araştırma şirketleri elemanlarını evlere, okullara, ana okullarına, çarşılara yollayarak çocukları buluyorlar ve ne istediklerini, nasıl istediklerini öğrenmeye çalışıyorlar.
Örneğin bu araştırmalar sayesinde çocukların aynı reklamı defalarca seyretmelerinin üzerlerinde çok büyük etkisi olduğunu göstermiş. Aynı reklamı defalarca TV’den veriyorlar.
Çoocuk aynı reklamı ne kadar çok seyrederse o kadar çok o ürüne bağlanıyor.
Şimdilerde bir Amerikalı çocuk haftada 25 saat televizyon seyrediyor. Bu yaklaşık yılda 1.5 ay aralıksız televizyon seyrediyorlar demektir.
Üstelik bu zaman süreci ekranın önünde oturup video, DVD ya da oyun seyretme sürelerini içermiyor.
Uyku ve okulda geçirdikleri zamandan sonra Amerikalı çocuklar en çok televizyon seyrederek zaman geçiriyorlar.
Bir İngiliz çocuğu ise günde 2 saat 20 dakikayı televizyon önünde geçirirken 25 dakika video oyunları oynuyor. İngiltere’de 16 yaşındaki çocukların yarısından çoğunun kendi odalarında televizyonları var.
Tipik bir Amerikalı çocuk yılda 40 bin televizyon reklamı seyrediyor. Bunların 20 bin tanesi gıda reklamı. Yani televizyon seyrederken bir Amerikalı çocuk her beş dakikada bir bir gıda ürünü reklamı seyrediyor. Yani aralıksız olarak haftada 3 saat gıda ürünleri reklamı seyrediyor.
Sonuç olarak ne yemeleri gerektiğini ailelerinden ya da okullarından değil gıda şirketlerinin reklamlarından öğreniyorlar. Aslında kendileri de karar vermiyorlar, reklamların söylediğini yapıyorlar.
Gıda şirketleri ABD’de her yıl televizyon reklamlarına 3 milyar dolar harcıyorlar. Ancak bir başka çok etkili tanıtım yolları daha var: Oyuncaklar.
Gıda şirketleri ile oyuncak şirketleri çok yakın ilişki içinde. Çocuk yemekleri çok zaman aynı oyuncağın bir başka biçimi ile birlikte geliyor. Dolayısıyla çocuk kolleksiyonu tamamlamak için aynı restorana defalarca gidiyor.
McDonalds bir fastfood şirketi olduğu kadar aynı zamanda bir de oyuncak şirketi. Her yıl 1.5 milyar dolar değerinde oyuncak veriyor ya da satıyor. Böylece McDonalds dünyanın en büyük oyuncak şirketi haline geliyor.
McDonalds oyuncakları Çin’de çocuk işçiler tarafından yapılıyor. Zaten McDonalds şirketlerinde de çocukluk ile gençlik arasındaki yaşlarda insanlar çalışıyor.
Çin’de McDonalds oyuncaklarını yapan çocuklar 11-14 yaşları arasında ve saat başına 30 kuruş kazanıyorlar. 50 saat çalıştıklarında haftada 15, ayda 60 dolar (80 YTL’den az) kazanıyorlar.
McDonalds ve benzeri fastfood restoranlarında çalışanlar yoğun bir eğitimden geçiyorlar. Çoğu çocuk yaşında olan bu işçiler aldıkları eğitimlerde çocuk müşterilerle nasıl ilişki kurmaları gerektiğini dse öğreniyorlar.
Onlara çocuk müşterilerin “gözlerinin içine bakın” deniyor. “Göz teması kurun.”
Çocuk işçiler çocuk müşterilerle göz temasıkuruyorlar ve onlara bütünüyle sağlıksız maddeleri satıyorlar.
Fastfood işçileri en çok işten atılan işçiler. En uzun saatler de çalışıyorlar.
Bu Türkiye’de her türlü gıda malzemesi satan yerde en ağır biçimde böyle. Çalışma saatleri çok zaman günde 12-14 saate kadar çıkıyor. En düşük ücretlerle ve sigortasız olarak çalışılıyor. En ufak bir hatada ise iş kaybediliyor.
F. ALOĞLU



Gerçek tadlar unutuldu
Fastfood restoranlarında satılan bir içecek içinde 59 katkı maddesi var.
Bunların önemli bir kısmı oldukça zararlı asitler. İçinde hemen hemen doğal hiçbir şey yok.
Fastfood restoranlarının kullandığı dondurma ve ısıtma teknikleri gıdalar içindeki doğal olan herşeyi öldürüken gerçek tadlarını da yok ediyorlar ve bu nedenle hepsi suni tadlandırıcılar taşıyorlar.
Tadlandırıcıların etkisi artık o hale geldi ki çocuklar çok zaman yedikleri ve içtikleri maddelerin gerçek tadlarını değil, tadlandırıcılarla verilmiş olan tadlarını biliyorlar ve gerçeğinden çok farklı olmasına rağmen onları gerçek olarak kabul edip beğeniyorlar.
Portakal ya da elma tadı yerine E200, E210 gibi tadlar geçiyor.
Türkiye’de ise katkısız diye satılan gıda maddeleri dahi katkılı. Çünkü bir çok katkı maddesi gıda yönetmelikleri içinde “doğal” olarak kabul ediliyor.
Fastfood tekelleri sattıkları yiyecek maddelerinin yanı sıra içecek de satıyorlar. McDonalds bugün herkesten daha çok Coca Cola satıyor.
McDonalds Coca Cola şurubunu çok ucuza satın alıyor, sonra onu köpüklü bir su ile karıştırıyor ve kağıt bardakta veriyor. Böylece çok büyük kârlar elde ediyor. Aslında Coca Cola’nın bile gerçeğini satmamış oluyorlar.
Büyük fastfood şirketleri sayesinde Amerikalılar bugü 30 yıl öncesine göre iki kere daha çok tadlandırıcılı içecek içiyorlar.
Küçücük çocuklar dahi artık cola ve benzeri içecekleri içmeye başladılar.