Sosyalist İşçi 253 (13 Mayıs 2006)

 

Sayfa 13 :

Hareketin geleceği

Son günlerde gelen birkaç haber, nasıl bir dünyada yaşadığımızı çok iyi anlatıyor. Birinci haber, Fransa'da öğrenci ve işçi hareketinin hükümetin 26 yaş altı işçilere yönelik saldırı yasasını geri çekmesine neden olan mücadeleleriydi. Bu birleşik ve militan bir mücadeleydi ve Fransa'da hükümeti rezil etti.
İkinci haber ise İtalya'dan geldi. İtalya'da birleşik sol ittifak Berlusconni'yi az farkla da olsa yendi.
İki ülkenin de istisna olmadığını görmeliyiz.
Fransa ve İtalya'da yaşananlar, iki ucundan sürekli çekilen bir zincirin, zaman zaman öne çıkan halkaları. Fransa, zaten 1995 yılından beri ayakta. Yeni liberal politikalara karşı arka arkaya verdiği ve milyonları içine çeken hareketin göz bebeklerinden. Daha geçtiğimiz aylarda Avrupa Birliği Anayasası'nı çöplüğe göndermeyi başardı ve küresel sermayeye en önemli darbelerden birisini indirdi.

Savaş ve ABD emperyalizmi
1995 yılında Fransa'da işçiler isyan ederek yeni liberal politikaları ve küreselleşmenin kaçınılmaz ve boyun eğmemiz gereken bir "nesnel olgu" olduğu yalanlarını yıkarken, birkaç sene 1999 yılında Seattle'da patlayan antikapitalist hareketin de temellerini atıyordu.
Antikapitalist hareket kısa sürede küresel bir mücadele patlamasına dönüştü. Dünyanın bütün ülkelerinde küresel sermayenin merkezi kurumlarına karşı, kampanyalar halinde örgütlenen birleşik eylemler yepyeni bir politik hareketin gelişimini de müjdeledi.
ABD emperyalizmi, 11 Eylül saldırılarından hemen sonra intikam için Afganistan'a saldırdığında, hareketimizin geri çekileceğini düşünenler büyük bir hata yaptıklarını gördüler. Antikapitalist hareket, kısa sürede, savaş karşıtı hareketle örtüştü, içinden çok daha geniş, yaygın, politik bir savaş karşıtı hareket çıktı.
ABD Irak'a saldırmadan önce, eşi benzeri görülmemiş bir politik radikalleşmeyle, tüm dünyada milyonlarca insan emperyalizme kafa tuttu.
Bugün tüm canlılığıyla yaşadığımız, şekillenmesine yardımcı olmaya çalıştığımız yeni liberal politikalara ve savaşa karşı hareketin geleceği, hala ABD'nin işgal politikalarına vereceği yanıtla belirleniyor.
Hareketin geleceği, ABD'nin Irak işgalinin geleceğiyle çok yakında ilgili.
Pentagon'un açıkladığı ABD Ulusal Savunma Stratejisi (USS), ABD emperyalizminin dünyaya nasıl bir nizam vermek istediğini göstermesi açısından, hareketimizin geleceğini de çok yakından ilgilendiriyor.
USS şu önemli tespitleri içeriyor: Bush, a) önleyici savaş doktrinine devam edecek, b) yedi despot ülkenin düzeltilmesi için müdahale edecek, c) Çin, Rusya ve Venezüella gibi ülkeler ABD türü demokrasi ve piyasa ekonomisine açılacak, ABD d) nükleer ve konvansiyonel silah geliştirecek, e) baş düşman ilan edilen İslami terörizmin hesabı, İran'la birlikte görülecek.
ABD'nin bu cüretkar stratejisine karşı vereceğimiz cevap, hareketimizin geleceğini de belirleyecek.
Bir yandan devam eden Irak direnişi, diğer yandan Bush karşısından asla geri adım atmayan küresel savaş karşıtı hareket, USS belgesinde cüretkar ve kanlı adımlar atacağını ilan eden ABD emperyalizmini köşeye sıkıştırdı.
Bush'un halk desteği en dipte. Francis Fukuyama gibi sağcı ideologlar Bush'u ve neocon egemen sınıfı terk etmeye başladı. ABD ordusu, süper askeri gücüne rağmen, Irak halkının direnişi karşısında, cinayet işlemekten başka hiçbir adım atamaz hale geldi. ABD ve İngiltere'deki savaş karşıtı hareketler, devasa boyutlarıyla, ABD savaş makinesini sürekli teşhir ediyor.
Aslında, bugün, Bush ve ekibinin politik olarak mağlup olduğunu söylemek mümkün. Bu yüzden, hareketin geleceği, her şeyden önce, ABD emperyalizmine karşı, daha yaygın, daha güçlü ve popüler kampanyaları nasıl inşa edeceğimize bağlı. ABD'nin İran'a saldırmasını engellemek ve Irak'ta saplandığı batağın içinde boğulmasını sağlamak için aralıksız protesto eylemlerine devam etmeliyiz.

Sola kayan kıta
Hareket, Latin Ameri-ka'da da çok sert biçimler alarak gelişiyor. Sınıf mücadelesi, kitlelerin aşağıdan eylemleri Latin Amerika'yı küresel kapitalizm açısından lanetli bir yere dönüştürüyor. Chavez ve Morales gibi liderler, kitlelerin mücadelesiyle yükseldiler. Bolivya'da devrimci durum yaşanıyor. Tüm kıtada istikrarsızlık son sürat gelişiyor ve yeni liberalizme karşı, suyun özelleştirilmesinden, tarım işçilerinin eylemlerine kadar Latin Amerika halkları her an ayakta.
Venezüella'dan Tarık Ali'nin aktardığı gibi, mücadele eden insanlar, Irak halkıyla güçlü dayanışma bağlarına sahipler. Çünkü Irak halkının kendileri için de direndiğini biliyorlar.
Hareket, geleceğini, Latin Amerika'nın ABD emperyalizmine, kapitalist şirketlere ne ölçüde direneceğiyle de çizecek.
Çok açık ki ABD emperyalizmi, Venezüella'ya, Bolivya'ya saldırmak için ya da başka yöntemlerle müdahale etmek için fırsat kolluyor. Irak'ta işini istediği gibi kısa sürede bitirememiş olması, başka bir deyişle Irak halkının ve küresel savaş karşıtı hareketin direnişi, ABD emperyalizmine fırsat vermediği için, Latin Amerika'da küresel kapitalizme karşı direniş nefes alma şansını buluyor.

Yeni bir sol
Yeni liberalizme ve savaşa karşı hareketler, geleneksel sosyal demokrasinin yeni liberal ve savaş yanlısı politikaların uygulayıcısı olduğu ülkelerde yeni sol arayışların şekillenmesinde önemli bir odak olmayı başardılar. Bu açıdan hiçbir model olmasa da İngiltere'de RESPECT, Almanya'da Sol Parti, İskoçya Sosyalist Partisi, Hollanda'da Sosyalist Parti, Danimarka'da Kızıl-Yeşil İttifak, İtalya'da se-çimlere katılan Merkez Sol Birlik Koalisyonu ve Bre-zilya'da Lula'nın partisinden kopanların oluşturduğu yeni sol parti gibi çok sayıda örnek önemli seçim başarıları elde ediyor.
Bu sol partiler, kitlelerdeki radikalleşmenin ifadesi olarak, sola kayışın hızını ve egemen sınıfların istikrarsızlığını gösteren son derece heyecan verici deneyimler. Tüm bu yeni birleşik sol partilerin şekillenme hızı, hareketin geleceğinde çok belirleyici.
Sosyal demokrasinin krizinin ve kitlelerdeki sola kayışın ürünü olan, sosyal hareketlerin, savaşa ve yeni liberal politikalara karşı kampanyaların üzerinde yükselen, hareketin aktivistlerini temel bir,r kaç talep etrafında birleştirebilen yeni solun küresel şekillenme hızı hareketin geleceğinde çok temel bir rol oynayacak.

İşçi sınıfı
Seattle'da anti kapitalist patlama 1999 yılında yaşandı. Yani altı yıldır bu hareket devam ediyor. Altı yılı, uzun bir süre olarak görmek, hareketin ömrünü tayin etmek isteyenler açısından büyük bir yanılgı olur. Bu hareketin daha başında olduğu, daha küresel kapitalizmde yaratacağı çok şiddetli sayısız sarsıntının bizi beklediği çok açık.
Bu yüzden, hareketin geleceği, hareketin daha genişlemesi için, çok daha kapsayıcı olması için atılacak sayısız adıma bağlı.
Bu adımlardan en önemlisi, işçi sınıfının hareket içinde çok daha aktif bir biçimde yer alması için mücadele etmektir. Fransa, işçi sınıfı sahne aldığında mücadelenin kazanma konusunda ne kadar kararlı bir hal aldığını da gösterdi. Fransa'da işçi sınıfının şöyle bir sahneye çıkması bir de işyeri işgalleri, kazanana kadar genel grevler gibi kalıcı mücadele yöntemleriyle hareketin merkezine oturduğunda, tüm kampanyaların ve genç kuşak aktivistlerin işçi sınıfının bu eylemleriyle birleştiğinde karşılaşacağımız devrimci manzara hakkında bazı fikirler elde etmemizi sağlayan küçük gelişmelerdi.
Hareketin geleceğinde, işçi sınıfının hareket içinde nasıl bir rol oynayacağı en belirleyici etken olacak. Harekete işçi sınıfının en geniş kesimlerinin katılması içim çalışan, birleştirici, enternasyonalist, kadınların ve gençlerin en önünde olduğu, daima ezilenlerin yanında olan, kampanyaları birbirine bağlayan sosyalistlerin mücadelesi de hareketin geleceğinde önemli bir faktör olmaya devam ediyor.
Başka bir dünyayı kurmak için bu ölçüde geniş ve zengin olanaklar varken, yapılması gereken sürekli hareket halinde olmak, sürekli sokakta örgütlenmektir.

Şenol KARAKAŞ