Sosyalist İşçi 255 (24 Haziran 2006)

 

Sayfa 4 :

ABD İran!dan daha büyük bir tehlike olarak algılanıyor
Dünya Bush'a güvenmiyor
Irak işgali etrafında söyledikleri yalanlar, ABD yönetiminin işine yaramıyor. 15 ülkeden 17 bin kişiyle yapılan kamuoyu yoklaması, ABD'nin İran'dan daha büyük bir tehdit olarak algılandığını gösteriyor.
Washington merkezli Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı araştırma, ABD'nin "terörle savaş" politikalarının başarısız olduğunu da gösteriyor. ABD, Çin, Rusya, Mısır, Fransa, Almanya, İngiltere, Hindistan, Endonezya, Japonya, Nijerya, Pakistan, Ürdün, İspanya ve Türkiye'de toplam 17 bin kişiyle yapılan araştırmanın sonuçları tam da Irak'ta güvenlik politikasının olağanüstü artırıldığı günlerde yayınlandı.
Müslüman ülkelerin nüfusu, aynı araştırmaya göre İran'ın nükleer programını tehdit olarak görmüyor. Avrupa ülkeleri nüfusu ise İran'ın nükleer programından kaygılanıyor. Fakat araştırmaya katılan insanlar ABD'nin Irak işgalini İran'ın nükleer programından daha istikrar bozucu olduğunu düşünüyor.
Türkiye'de ise geçen yıl yüzde 23 olan ABD'ye güvenilirliğin bu yıl yüzde 12'ye düşmesi önemli.
Avrupa ülkelerinde de Bush'a güven çok hızlı bir biçimde düşüyor.


Dikkat güvenlik!
Ankara’da Cebeci Kampüsü’nde iki öğrencinin dövülmesine karşı başlayan ve 80 kişilik basın açıklaması ile süren "Dikkat Güvenlik" kampanyası sürüyor. Şiddete uğrayan öğrenciler ile beraber; basın açıklamasını okuyan ve kampanya aktivisti olan öğrenciler de dahil; toplam yedi öğrenci hakkında soruşturma başlatıldı.
Biz de, kampanya taleplerimizi anlatan bir imza metni hazırlayıp; imza masaları aç-maya başladık. İlk gün gü-venlik masamızı kapatma-ya,malzemelere el koymaya ve aktivistlerimizi tartaklamaya çalıştı. Ancak, onları engelledik ve masadan uzaklaştırdık. Bir hafta boyunca da imza masamızı, oldukça kalabalık bir şekilde açtık.
Sınav haftası olduğu halde bir hafta içinde 400'ün üzerinde imza topladık ve 30 Mayıs salı günü imzaları kampus sorumlusu dekana ilettik.
Aslında amacımız, evrak kayıt bürosuna teslim etmekti ancak; dekanlığa geldiğimizde; okulun güvenliklerinin yarısının kapıda olduğunu gördük. Güvenlikler, bize dekanın bizi beklediğini ve aramızdan temsilcilerle görüşmek istediğini söyledi.
Yapılan tartışmada dekan, öğrencilerin suçsuz olmadığını düşündüğünü ve yaşanan şiddetin bir iddia olduğunu söyledi. Arkadaşlarımız hakkında açılan soruşturmadan da habersiz olduğunu söyledi. Bizim tarafsız bakmadığımızı ve yaptığımız kampanyayı yasal yollara tercih ettiğimizi söyledi.
Biz tarafsız olmadığımızı; öğrencilerin, öğretim görevlileri ve kampüs çalışanları ile beraber üniversitenin sahibi olduğunu düşündüğümüzü ve onların tarafında olduğumuzu söyledik. Güvenlik mensuplarının ise telsizler, coplar ve şiddet kullanma yetkisi ile diğerlerinden ayrıldığını söyledik. Samimiyetsiz davrandıklarını; demokratik hakkını kullanan öğrencilere soruşturma açarken güvenlik mensupları hakkında herhangi bir işlem başlatmadıklarını söyledik. Öğrencilerin yaşanan olayı bilme haklarının olduğunu onların ise bilgiyi sakladıklarını anlattık.
Bunun ardından topla-dığımız dörtyüzün üzerindeki imzayı dekana teslim edip arkadaşlarımızın yanına indik.
Kısaca aramızda durumu değerlendirip; dağıldık. Hem öğrencilerin kampanya boyunca süren ilgilerinden hem de dekanlığın bu gücün farkına vararak talebimiz olmadığı halde bize "randevu" vermesinden; taleplerimizi kazanacağımızı düşünüyoruz. Biz de, güvenlik de, dekanlık da; taleplerimiz kabul edilmediği taktirde çok daha fazla insanın kampanyaya dahil olacağını biliyoruz.
Okullar kapandı ancak taleplerimizin takipçisi olacağız. Ayrıca okulda kimlik sormalarına ve devam eden güvenlik tacizlerine karşı mücadelemizi önümüzdeki dönem de sürdürmekte kararlıyız.
Bir kaç hafta önce Hacettepe Üniversitesinde öğrencilere ateş açan Jandarma da, geçen hafta öğrencilere saldıran ve öğrencilere okulun kapısını kilitlemeye cüret eden İstanbul Üniversitesi güvenliği de, bizim okulumuzda kimlik sormaya başlayan güvenlik de aynı şey. Kampanyamızı yaygınlaştırmak, daha fazla şehre, okula yaymak ve birlikte kazanacağımızı anlatmak zorundayız.
Kampanyamızın bir de web sitesi var:
dikkatguvenlik.org


"Orta Doğu'nun yeniden işgali"
17 Haziran'da Kadıköy ve Beyoğlu'ndan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu aktivistlerinin ortak etkinliğiyle Mete Çubukçu'nun yeni çıkan kitabı "Orta Doğu'nun Yeniden İşgali"yle ilgili bir imza ve söyleşi günü düzenlendi.
Kadıköy Mephisto Kitabevi’nde yapılan imza gününde Mete Çubukçu Irak işgali ve direniş, Filistin'deki gelişmeler ve ABD'nin İran'a yönelik tehditleriyle ilgili görüşlerini açıkladı.
İşgalin ürünü olan ekonomik ve maddi yıkımın Irak halkı açısından katlanılması imkansız bir durum yaratması, direnişin mutlaka devam edeceği gibi politik vurgular, işgale karşı küresel bir kampanya yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.


"Teşhirci değil, travestiyiz"
Ankara'nın Eryaman semtinde başlayan ve ardından Ankara-İskitler, Bursa ve İstanbul'a yayılan, travesti ve transeksüllere yönelik şiddete karşı 18 Haziran 2006 Pazar günü Ankara'da toplandık.
Sistematik olarak devam eden ve toplumun her alanına sirayet eden şiddet ve linç kültürünün en büyük mağdurları olan travesti ve transeksüllerin yaşadıkları şiddete, ayrımcılığa ve her türlü hak ihlaline karşı, çeşitli kentlerden gelen dernek, sivil toplum kuruluşları yaşanan bu şiddetin Ülker Sokak, Susurluk, 28 Şubat, Şemdinli ve Diyarbakır'da yaşananların bir devamı olduğuna dikkat çekti.
Kurtuluş Parkı'nda toplanan kalabalık, Mithatpaşa'ya kadar sessiz yürüdü. Ardından sloganlar eşliğinde, yüksel caddesine gelen grup, Lambdaistanbul LGBTT Derneği gönüllüsü İpek Kırancı'nın okuduğu basın açıklamasının ardından dağıldı.
Atılan sloganlar arasında; "Travesti kimliğimiz engellenemez", "Teşhirci değil, travestiyiz",
"Kurtuluş yok tek başına, Ya hep beraber, ya hiç birimiz", "Yaşam hakkı, herkes için" ve "Yaşama hakkımız engellenemez" öne çıkanlardı.
Yürüyüş ve basın açıklaması ile ilgili ayrıntılı bilgiyi www.lambdaistanbul.org sitesinden alabilirsiniz.
Lambdaistanbul lgbtt dayanışma derneği gönüllüsü
Bawer Kara


"Orta Doğu'nun yeniden işgali"
17 Haziran'da Kadıköy ve Beyoğlu'ndan BAK aktivistlerinin ortak etkinliğiyle Mete Çubukçu'nun yeni çıkan kitabı "Orta Doğu'nun Yeniden İşgali"yle ilgili bir imza ve söyleşi günü düzenlendi. Kadıköy Mephisto Kitabevi’nde yapılan imza gününde Mete Çubukçu Irak işgali ve direniş, Filistin'deki gelişmeler ve ABD'nin İran'a yönelik tehditleriyle ilgili görüşlerini açıkladı.
İşgalin ürünü olan ekonomik ve maddi yıkımın Irak halkı açısından katlanılması imkansız bir durum yaratması, direnişin mutlaka devam edeceği gibi politik vurgular, işgale karşı küresel bir kampanya yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.


Komplo teorileri,
Filler tepişirken
Evet! Filler yeniden tepiş tepiş tepişiyor. Uzun bir süredir gizli kafeslerde saklı tutulduğu düşünülen cinayet organizasyonu tüm haşmetiyle dişini gösterdi.
Önce Şemdinli bombacısı Şemdinli halkı tarafından yakalandı. Ordu malı tüfekleriyle ordu mensupları yakayı ele verdi. "Anıtı dikilesi büyük" bir asker suikast timinin şefini tanıdığını, kendisinin iyi çocuk olduğunu söyledi.
Sonra Danıştay cinayetiyle bir başka asker eskisi ortaya çıktı.
En sonunda Ankara'da "Atabey" çetesi, yine ordu malı silahlar ve halen orduda görev yapan, haklarında iyi mi kötü mü oldukları yönünde mühim bir beyanat alamadığımız karanlık bakışlı adamlar yakayı ele verdi.
Bu arada uzun bir süredir Kemal adındaki bir adam, Hırant Dink, Aydın Engin, Baskın Oran, Orhan Pamuk ve Perihan Mağden gibi aydın ve yazarların duruşmalarında milliyetçi çirkeflikler yapıyor.
Bu gelişmelere, 2006 yılı boyunca çok enteresan başka gelişmeler de eşlik etti. Doksanlı yaşlarına gelmek üzere olan İlhan Selçuk, doksanlı yaşlarına gelmek üzere olan Süleyman Demirel'i övmeye başladı. Demirel'in "dinci" değil "dindar" olduğunu söyledi. "Dindar" Demirel türbanlı öğrencilerin okumak için Arabistan'a gitmeleri gerektiğini ilan etti.
İlhan Selçuk Cumhurbaşkanı Sezer'le özel bir görüşme yaptı. Danıştay cinayetinin ardından yapılan cenaze ve Anıtkabir töreninde halk "şeriatçı darbeye" karşı teyakkuza geçmeye çağrıldı. Deniz Baykal, CHP'yi sağa açarak geliştireceğini açıkladı.
Bugünlerde çeşitli seçim ittifakı ya da cephe kurma çalışmaları yapıyorlar. Rahşan Ecevit'in adı da derin kulislerde anılmaya başlandı.
Milliyetçi çeteler insan avlıyor. Milliyetçi kifayetsizler düşünce özgürlüğüne yumurta atıyor. Soldan en sağa kadar milliyetçi siyasetin gediklileri bu bulanık zemini kullanarak cepheleşmeye çalışıyor. Milliyetçiliğin bekçisi kurumlar hala utanmadan halk içine çıkabiliyorlar.
Bir erken seçim ve Tayip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmaması için yanıp tutuşuyorlar. Şeriatçı bir darbeye karşı sanki Türkiye askeri işgal altındaymış gibi acil bir cephe kurmaya çabalıyorlar.
Bu arada işsizlik yüzde 10'dan fazla. Sağlık hakkı gasp ediliyor. Neredeyse özelleştirilmeyen kurum kalmadı. Terörle Mücadele Yasası, yeni polis yasası gündemde. Kürt sorunu savaş politikalarıyla çözülmek isteniyor. AKP TÜSİAD ve IMF'nin programını harfiyen uyguluyor, daha hızlı bir biçimde ABD'ye yanaşıyor, ABD'nin İran'a yönelik muhtemel saldırısının işbirliğine hazırlanıyor. İncirlik Üssü'nün kullanımı için yeni kararname gündeme geliyor.
Fillerin tepişmesi, milliyetçilerin politik havayı bulandırması, AKP'nin de ABD'nin de işine geliyor.

Mustafa Metin