Sosyalist İşçi 256 (26 Temmuz 2006)

 

Sayfa 10 :


Lübnan’ın siyonizme karşı direnişi
İsrail'in Lübnan'a saldırısı insanlara bu ülkenin uğradığı önceki katliamı hatırlatıyor. 1982 yılında İsrail Lübnan'ı işgal etti. Bu işgal sırasında çoğu kadın ve çocuk 14 bin Filistinli ve Lübnanlı öldü.
Bugün olduğu gibi o gün de İsrail Lübnan'dan kendisine saldırıldığını iddia etti. Oysa saldırı Filistin hareketini Lübnan'dan atmak için önceden hazırlanmış bir plan uygulamaya sokulmuştu.
İsrail'in saldırısı Lübnan soluna ve Filistinlilere karşı bir içsavaş sürdüren Falanjist Parti ile işbirliğine dayanmaktaydı.
1948'de İsrail terör çeteleri binlerce Filistinliyi evlerinden ve topraklarından kopararak Kuzeye Lübnan'a sürmüşlerdi. Bu Filistinliler göçmen kamplarında ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamaktaydılar.
İsrail ordusu 1984'de Beyrut'u kuşattığında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Beyrut'u terk etmek için tek bir koşulu vardı: İsrail Ordusu Filistin kamplarına girmeyecekti.
İsrail FKÖ Beyrut'tan ayrıldıktan sonra kampları çevirdi ve Falanjist milisleri kamplara yolladı. Lübnan faşistleri 16 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kamplarında 2.400 ila 3.500 arasında Filistinliyi hunharca katlettiler.
İsrail Genel Kurmay Başkanı Rafael Eitan ertesi günü Falanjist Parti liderleri ile buluşarak kutladı.
1982 yılında Lübnan'ın işgali ve bu katliam İsrail'e karşı yükselen bir tehdide verilen cevap oldu.
Böl ve yönet
1970'lerde Filistinliler Lübnan halkının yoksul kesimleri ile ittifak kurdular. Lübnan eski sömürgeci Fransa'nın oluşturduğu "böl ve yönet" planına uygun oluşan bir yönetim tarafından ezilmekte ve sömürülmekteydi.
Kentlerde yükselen bir işçi hareketi ile kırsal alandaki hareket yükselen Filistin hareketi ile birleşmeye başladı.
Filistinliler Siyonist devlete saldırılar yapıyor, İsrail ise karşılık olarak Lübnan köylerini vuruyordu. Lübnan ordusu bu çatışmalara katılmıyordu ve yerel halk bu durumda sola ve Arap milliyetçilerine yönelmeye başladı.
1975'de sonunda iç savaş başladı. İç savaşı sol kazanıyordu. ABD Suriye'yi Lübnan içsavaşına müdahale etmeye ikna etti ve ve Suriye ordusu Lübnan'a girdi. Suriye birlikleri solu yenilgiye uğratırken Filistin kamplarında da önemli katliamlar gerçekleştirdi. Filistin hareketi bu işgalden sonra oldukça geriledi.
Ama bu İsrail için yeterli değildi. 1982'de Lübnan'ı işgal etti. Amacı Lübnan'ın Güneyinde bu güvenlik bölgesi oluşturmaktı. Bu yasa dışı işgal 18 yıl sürdü.
Ama bu dönemde yeni bir güç ortaya çıkmaya başladı. Lübnan'ın en yoksul kesimi olan Şii Müslümanlar arasında 1979 İran Devrimi'nden etkilenen ve örgütlenmeye başlayan bu hareket hızla güç kazandı. Bu hareketin ismi Hizbullah'dı ve emperyalistlerle hiç bir uzlaşmayı kabul etmiyordu. Hizbullah, Lübnan'da yenilgiye uğrayan solun ve Arap milliyetçiliğini yerini aldı.
1990'lı yıllarda Hizbullah İsrail işgaline karşı mücadeleye girişti. İsrail bu hareketin sayısız liderini öldürdü. Sivil halka dönük saldırılar gerçekleştirdi.
Değişim
Hizbullah İsrail'e karşı direnişi boyunca değişti. Dar İslamcı bir bakış açısını terk ederek bütün Lübnan ulusuna hitap eden bir politik perspektifi benimsedi. Yaygın sağlık ve sosyal kurumlar oluşturdu. Okullar açtı.
Genç lideri Said Hasan Nasrallah dürüst ve sağlam stratejiler çizerek Lübnan halkı arasında güven kazanmaya başladı.
Hizbullah bir yandan halk arasında güven ve güç kazanırken savaşçıları da işgal altındaki bölgede İsrail ordusuna güç zamanlar yaşatmaya başladı.
Mayıs 2000'de İsrail Güney Lübnan'da işgal ettiği bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.
Hizbullah'ın bu zaferi bütün Arap dünyasında derin etkiler yarattı. O güne kadar hiç bir Arap devleti İsrail karşısında kazanamamıştı. Hizbullah Lübnan parlamento seçimlerine katıldı ve elde ettiği başarının sonucunda Lüb-nan hükümetine katıldı.
11 Eylül 2001 günü Hizbullah'ın ABD askerlerine saldırısı barış umutlarını bir kere yok etti. ABD Hizbullah'ı "terörist örgüt" ilan etti.
ABD ve Fransa Birleşmiş Milletlere verdikleri bir önerge ile Lübnan ordusunun Hizbullah'ı silahsızlandırmasını ve ülkenin Güney hududunu Lübnan ordusunun korumasını kabul ettirdiler. Bu karara 1559'uncu karar denmekte.
Ne var ki bu kararın bir sorunu vardı. Bu denli güçlü ve halk desteğine sahip bir hareketi kim silahsızlandıracaktı. Başlangıçta ABD Lübnan'ın yeni Amerikan yanlısı hükümetinin bunu yapacağını düşündü ama yanıldı.
Lübnan hükümeti Amerika için o denli de güvenilir değildi.
İki İsrailli askerin Hizbullah savaşçıları tarafından yakalanması İsrail için yeni bir saldırı olanağı verdi. Amerika'nın ve İngiltere'nin tam desteğini alan İsrail ordusu derhal önceden hazırlanmış planları ile saldırıyı başlattı. Ne v ar ki saldırı Batının Lübnan hükümeti içindeki dostlarını kaybetmesine yol açtı.
Lübnan'a böylesine ağır bir biçimde saldırarak ABD ve İsrail Lübnan'ı böleceğini, direnişi azaltacağını düşündü ama yanıldı. Şimdi tam tersine direniş yayılıyor ve güçleniyor. Aynen Afganistan'da, Irak'ta ve Filistin'de olduğu gibi.
Bassem Chit


Lübnan acı çekiyor ama direnecek
İsrail’in etnik temizlik hareketi Gazze, Batı Yakası ve Lübnan’da sürüyor. Sivil hedeflere saldırılar sürüyor. Çok sayıda ölü ve yaralı var sayılar her saat artıyor.
Lübnan 20 yıl geriye gitti. Bütün altyapı tesisleri tahrip oldu. Halkın elektriği, suyu yok. Ekmek başta olmak üzere gıda maddesi bulmak çok zor ve daha da zorlaşıyor.
Güney Lübnan harebeye dönüştü. Şehirler, köyler boşaldı. 70 bin kişi evlerini terk ederek Kuzey’e kaçtı. Saldırı alktındaki bir halk direnme hakkını kullanıyor.
Bu sorunun ABD ve müttefiklerinin ve İsrail’in iddia ettiği gibi demokrasi ile alakası yok. Onların demokrasisi cinayet, baskı, imhadır. Elektrik santrallarının, köprülerin, gıda depolarının yıkılmasıdır.
İsrail hükümeti durmayacağını, saldırıya devam edeceğini ilan etti. Bu durumda tarafısız kalınamaz. Ya direniş, ya emperyalistlerle işbirliği.
Uluslararası toplum bu katliamın işbirlikçisi durumunda. Bizim cevabımız empertyalizme topyekun direniştir.
Son günlerde bir dizi grup Beyrut’un merkezinde oturma eylemi yapıyor. Oturma eylemi direniş ruhunun merkezi haline geldi.
Dünyadaki bütün arkadaşlarımıza, anti emperyalistlere harekete geçmeleri çağırısını yapıyoruz. İsrail saldırısı koşulsuz bir biçimde derhal sona ermelidir. İsrail’deki bütün savaş tutukluları serbest bırakılmalıdır.
Değişim için Sol Birlik, Lübnan ATTAC, Ajial Topluluğu, Lübnan Komünist Partisi Gençliği, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Gençliği, Filistin Kültür Klüpleri, Beyrut Arap Üniversitesi Öğrencileri, Pablo Neruda BGrubu, Bağımsız Sol Grup, Halem Eşcinseller Örgütü