Sosyalist İşçi 256 (26 Temmuz 2006)

 

Sayfa 14 :

G8 toplantısı
Putin’in Rusyası
Bu sene Rusya’da toplanan dünyanın en güçlü ülkelerinin liderleri tüm zaaflarını ortaya koydular. Aralarındaki derin ayrılıklar ortaya çıktı.
ABD, İngiltere ve Fransa’da çok güç kaybetmiş iktidarlar var. Üçü de yakında devrilecek.
Almanya, İtalya ve Kanada’da ise çok küçük farkla iktidarda olan hükümetler var. Onlar da her an iktidarlarını kaybedebilirler.
Geçen sene İskoçya’da yapılan zirvede alınan Afrika’dan açlığın kaldırılması kararının hiç bir işe yaramadığı ise gün gibi ortada.
Bu seneki gündemi “enerji güvenliği” ve “petrol fiyatlarının hızlı yükselişi” oluşturuyordu. G8 liderleri bu konularda anlaşamadılar ve anlaşmazlığın temelinde Rusya vardı.
SSCB’nin 1991’de yıkılmasından bu yana ABD ile Rusya arasındakiilişkiler en kötü durumda.
Dick Cheney geçenlerde Rusya’yı enerjiyi komşularına karşı bir silah olarak kullanmakla suçladı. Putin ise buna “ABD düşmanlarını yemeye hazır bire kurt gibi” diyerek cevap verdi.
Rusya’nın AB ile ilişkileri de çok kötü. Ocak ayında Rusya ile Ukrayna arasında enerjiden kaynaklanan bir kriz çıkmıştı. Sonra Rusya Ukrayna’nın gazını kesti. Bu, bir dizi AB ülkesinin de gazsız kalmasına yol açtı.
AB Rusya’nın ihraç borularını baru,ılı şirketlere açmasını talep etti. Buna karşılık Rusya AB’nin hazırladığı ve Rusya’nın gaz ihracını adeta zorunlu hale getiren anlaşmayı imzalamadı.
Rusya şimdi AB ülkelerini elindeki gazı Çin’e yönlendirmekle tehdit ediyor. AB ise bütün b unlara karşılık Rus şirketlerinin kendi pazarlarına girmesini engelliyor.
Petrol fiyatlarınınn artışı, Suudi Arabistan’dan sonra ikinci en büyük petrol ihracatçısı olan Rusya’nın işine yarıyor ve krizden çıkmasını sağlıyor.
Rusya petrol gelirleriile 66 mişlyar dolarlık bir “istikrar fonu” oluşturdu. Ne var ki Rusya bu parayı sosyal alanlara değil uluslararası prestijini yükseltmek için kullanıyor.
Oligarklar
1999’da iktidara gelmesinden bu yana Putin 1990’lı yıllarda ekonomiyi yağmalayarak süper zengin olan oligarkları devlet kontrolüne almaya çalışıyor. Mesela Berezovsky ve Gusinsky adlı iki oligarkın ülke dışına kaçmasına yol açtı ve Khodorkovsky’i hapse attı ve sahibi olduğu Yukos petrol şirketini yeniden kamulaştırdı.
Putin bakanlarını ve yardımcılarını büyük şirketlerin yönetim kurullarına sokuyor. Bu şirketlerin bir kısmıo dev tekeller haline geliyor.
Bütün bunlar elbette eski merkezi planlamaya dönüş değil. Kremlin pazar ekonomisini bütünüyle benimsemiş durumda. Son günlerde 3. en büyük petrol şirketi Rosneft’in 10 milyar dolarlık hissesini Londra borsasında satışa çıkardı.
Şimdi Rusya’da devlet kontrolündeki şirketlerin oranı %30’dan % 35’e çıktı. Putin’i destekleyen oligarklar ise işlerine eskisi gibi devam ediyorlar. Putin şimdi İngiliz gazetesi Financial Times’ın yazdığı gibi “dahafazla yönlendirilen bir kapitalizm” yaratıyor.
Bu arada Putin hewrtürlüğ muhalefeti eziyor. Basını susturuyor.
Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’daki gelişmelerden sonra milyonlar harcanarak “Nashi” (Bizim) adlı Putinci bir gençlik örgütü kuruldu.
Bush’un “terörizme karşı savaşı” örnek alınarak Çeçen isyanına en kanlı biçimde müdahale ediliyor. İslam kmorkusu yayılıyor, ırkçılık körükleniyor.
Bütün b unlara rağmen Putin rahatsız. Kamu konutlarını özelleştirmesi, sosyal yardımları azaltması geçen sene büyük sokak gösterilerine neden oldu.
Ekonomik büyüme yoksulluğu biraz olsun azalttı ama milyolarca insan hala aç. >Devlet kapitalizminden serbest pazar kapitalizmine geçiş Rusyayı temellerinden sarstı. 1990’lardaki kriz dünyada savaş zamanları dışındaki en büyük sanayi yıkımına neden oldu.
Bu, Rusya’da halk üzerinde büyük bir sarsıntı yarattı. Ekonomi durdu, yüzbinler işsiz kaldı. Erkeklerin yaşam ortalaması 10 yıl düştü.
Rusların büyük çoğunluğu yeni bulunan petrolün avantajını yaşamıyorlar. Ama küçük bir azınlık m uazzam zenginlikler elde ettiler. Ruysa şu anda ABD’den sonra en çok dolar milyarderine sahip ülke.
Rusya’nın eskiyen fabrikaları tam kapasite çalışıyorlar. Diğer yandan dünya pazarın da rekabet etmek için çok az yatırım var.
Bütün bu gelişmeler G8 toplantısını belirleyecek. Ekomominin serbestleştirilmesi, serbest rekabet gibi serbest pazar ekonomisi üzerine söylenen bütün palavralardan sonra G8 ülkeleri kendi pazarlarını korumak ve yabancı şirketlerin, özellikle de Rusların, kendi pazarların a girmemesi için sıkı bir mücadele verdiler.
Rus gaz şirketi (dünyanın üçüncü büyük şirketi) Gazprom İngiliz gaz şirketini almak istediğini söylediğinde İngiliz hükümeti tam bir panik yaşadı.
Geçen ay Rus çelik şirketi Severstal Fransız-İspanyol şirketi Arcelor’a karşı bir satın alma işlemini kaybettiğinde Rus hükümeti Avrupalıları “Ryskorkusu” içinde olmakla suçladı.
Başarısızlık
Bu arada batılı ülkeler enerji, metal ve savunma gibi stratejik alanlarda yabancı şlirketlerin yerine kendi güçlü ulusal şirketlerini oluşturmaya hazırlanıyorlar.
ABD’de de Çin şirketlerinin ABD petrol şirketlerini ve bir Arap şirketinin liman almasına karşı ciddi bir tutum gelişti.
Yeni liberalizmin büyümeyi gerçekleştirmemesi karşısında G8 ülkeleri kendi ekonomilerini korumak için ekenomi dışı şiddet kullanmaya hazırlanıyorlar.
G8 toplantısı sanki serbest pazar ekonomisini geliştirmek için toplanıyor görünüyor ama aslında içinde tam bir uluslararası çatışma yaşanıyor.


Umut sokakta
Rusya Sosyal Forumu G8 boyunca bir karşı zirve örgütledi. St Petersburg’da bir de gösteri yapıldı. Karşı zirveye 1000 kişi katıldı. Rusya için bu iyi bir rakam.
Karşı zirve şehir dışındaki bir stadda yapıldı. Katılım da düşük olduğu için fazla ilgi görmedi. Polis de gösterinin şehir merkezinde yapılamsı engelledi.
Katılımcılar bu nedenle Karşı zirveden güçlenerek değil, güvenlerini kaybederek çıktılar.
Politik partilerin zirveye katılması yasak. Ama Kozlov gibi zirveyi örgüt-leyenlerin çoğu zaten politik partilerin üyesi.
Politik partiler güçlü. Bu nedenle hem zirveyi hem de son gösteriyi belirledi.
Ama daha olumlu gelişmeler de var. Zirvenin örgütçüleri arasında küçük bir sendika da var.
Ayrıca geçen sene büyük kesintilerle karşılaşan ve bunlara karşı yaygın bir biçimde direnen emekli hareketinden de delegeler vardı.
Onların yanı sıra kamu konutlarının özelleştirilmesine karşı direnenlerin örhgütlenmelerinden de delegeler vardı.
Zirvenin örgütçülerinden Kozlov “Rusya’daki sosyal hareketlerin temsilcilerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Bu hareketlerin içinde çalışmalıyız diyor.


...ama sağ da büyük bir tehlike
Bir kısım göstericiler “Rusya herşey, gerisi önemli değil” diye bağırıyorlardı ve ekliyorlardı: Kızıl bayrak daha, daha yukarı, Stalin, Beria, Gulak!”
Bu Rus tarzı antikapitalizm. 2001’den beri Ulusal Bolşevik Partisi’nin (UBP) faşistleri Rusyanın çeşitli kentlerinde “antikapitalizm” gösterileri yapıyor.
G8 toplantısı boyunca onlar medyanıon daha çok ilgisini çektiler.
UBP son 15 yılda Rusya’nın her tarafından fışkıran faşçist gruplar içinde en aktif ve etkili olanı. Bayrakları Hitler’in bayrağına benziyor: Kırmızı üzerine beyaz bir yuvarlak, içinde gamalı haç yerine orak çekiç var!
Rus solunun kafası karışık Bir kısmı faşistlerle birlikte yürüyorlar. Putin’e karşı ortak muhalefet yürütüyorlar.
“Sosyalistlerin” ve “komünistlerin” neden faşistlerle birlikte yürüdüklerini anlamak için “komünistlerin” Rusya’da ne kadar sağcı olduğunu kavramak gerekir.
Rusya Federasyonu’nunb Komünist Partisi binlerce üyesi ile en büyük parti. Liderleri Zyuganov 1917 Rus devrimini Rus ulusunu bölen bir felaket olarak tanımlıyor. Zyuganov’a göre Stalin Rus imparatorluğunu kurtardı.
Geçen ay Fransız Komünist Partisi liderliği Rus KP’sinin gençlerinin dazlaklarla birlikte eşcinsellere saldırdığını görünce bu partiyi eleştirmeye başladılar.
Sovyetler Birliğine özlem Komünistleri SSCB’yi Rus imparatorluğunun yayılmasının zirve noktası olarak gören faşistlerle ve milliyetçilerle yanyana getiriyor.
Sol da kendi milliyetçiliği ile körleşmiş durumda. Sovyet emperyalizmindeki bölünmenin köklerini araştırmak yerine Rus olmayan ulusların SSCB’den ayrılmasını eleştiriyorlar.
Bu nedenle sol Çeçenistan’daki savaşa karşı ciddi bir tutum alamıyor. Hatta bir çok “komünist” Stalin’in 1944’de Çeçenleri Sibirya’ya sürgüne göndermiş olmasını doğru buluyor.
Bu, solun neden faşistlere karşı hiçbir şey yapamadığını da açıklıyor.