Sosyalist İşçi 257 (10 Ağustos 2006)
BAŞYAZI
Emperyalizme karşı seferberlik
Önemli günler yaşıyoruz. İsrail’in Lübnan’a karşı sürdürdüğü hunhar saldırı Ortadoğu’da çok daha büyük gelişmlerin ön adımı. İsrail Hizbullah’a karşı saldırısında durdurulamazsa bölge çok daha derin bir savaşa düşecek.
ABD ve İngiliz hükümetleri artık çok daha açık bir biçimde Suriye ve İran’ı hedef
gösteriyorlar. Bölgede yoğun bir askeri hazırlık var.
İsrail Başbakanı’da son olarak “biz sadece Hizbullah’a karşı değil, asıl olarak İran’a karşı savaşıyoruz” dedi.
ABD ve İngiltere’nin Suriye ve İran’a karşı saldırmalarını durduracak asıl güç savaş karşıtı harekettir. Bugüne kadar buna izin vermedik. Şimdi çok daha hızlı ve etkin bir biçimde davranmalıyız.
ABD ve İngiltere için en önemli sorun evlerindeki sorundur. Yani savaş karşıtı hareket ve diğer sosyal heraketlerdir. Her iki ülkede de güçlü hareketler var. Bizim görevimiz bu hareketlerin daha da güçlenmesini sağlamaktır.
20 Ağustos’ta İstanbul’da, Kadıköy’de gösteri var. Sosyalistler bu gösterinin büyük olması için çok çalışmak zorunda. BAK’ı her alanda inşa edelim. BAK, 20 Ağustos’a büyük, çok büyük bir biçimde katılmalıdır.
Lübnan müdahale gücü
ABD BM’de bir Lübnan müdahale gücü oluşturmaya çalışıyor. Bu güç diğer “barış güçlerinden” farklı olacak ve Lübnan’ın Güneyini işgal ederek Hizbullah’a karşı savaşacak.
ABD ve İsrail Türkiye ve Mısır’ın da “iki müslüman ülke” olarak bu “müdahale gücü” içinde yer almasını istiyorlar. Yani aslında Türkiye ve Mısır’ın Lübnan’ı işgal etmesi ve burada halkın direnişine karşı savaşması isteniyor. ABD, İngiltere ve İsrail ise bu arada yeni hedefleri vuracaklar. Suriye ve İran’a saldıracaklar.
İstenen Türkiye ve Mısır’ın ABD için paralı askerlik yapmasıdır.
Başbakan Tayyip Erdoğan bu “barış gücünde” yer alacaklarını söylüyor. ABD yetkilileri “müdahale gücü” derken o “barış gücü” diyor.
Erdoğan bu arada bölgede yoğun bir diplomasi sürdürüyor. Sanki Lübnan halkının yanındaymış havası vermeye çalışıyor. Müdahale gücüne katılırsa sanki bunu Lübnan halkı için yapacakmış havasında. Ama durum böyle değil.
Bakın Afganistan’a. Türkiye ve diğer NATO güçleri bu ilkede işgalci durumunda. Şimdi Türkiye’ye Afganistan’da daha fazla görev veriliyor. Yani işgalin ağırlığı diğer NATO ülkeleri ile birlikte daha fazla Türkiye’nin sırtına yükleniyor.
Türkiye’de savaş karşıtı hareket 1 Mart’ta hesapları bozdu. Bunu gene yapabiliriz. Türkiye’nin Lübnan’a ve Afganistan’a asker yollamasını durdurabiliriz. Emperyalist planları bir kere daha yenilgiye uğratabiliriz.
Öyleyse görev başına...
Emperyalizmin yeni Ortadoğu’su
Lübnan saldırısı bölgenin geleceği açısından yeni ve çok önemli bir adım. İsrail'in Lübnan'da yaptığı kıyım, ülkeyi akılalmaz ölçüde tahrip etmesi başlıbaşına bir büyük gelişme ama bu saldırının ardında çok daha büyük hedefler var.
Lübnan savaşı adeta asıl savaşın ön adımı.
Hedefte Suriye ve İran var. Bu gizli değil. Irak'a, hatta Afganistan'a saldırıldığından beri bu iki ülke hedef olarak gösteriliyor. İran ve Suriye ekseni kırılabilirse ABD ve İngiltere bir yandan bölgedeki muhtemel bir güç odağını tamamen kırmış olacaklar, diğer yandan ise diğer emperyalist güçlere karşı çok önemli bir adım atmış olacaklar.
Irak ABD ve İngiltere için giderek bir batağa dönüşüyor. İçinden çıkamıyorlar. Kazanamıyorlar ve tam tersine giderek kaybetmeye daha yakın bir noktaya sürükleniyorlar. Bu bataktan kurtulmanın bir yolu da gene Suriye ve İran'a saldırmaktır. Böylece Şii
konrtollü yeni bir Ortadoğu gücünün ortaya çıkışı engellenirken Irak'ta da gelişmeler etkilenmiş olacak. Asıl patron olarak görünen İran
geriletilmiş olacak.
Bu arada Ortadoğu petrolü çok büyük ölçüde ABD ve İngiltere'nin eline geçmiş olacak. Bu ise diğer emperyalist ülkelere karşı muazzam bir avantaj. ABD ve İngiliz petrol şirketleri artan petrol fiyatları ile birlikte kârlarına kâr katıyorlar. Rekor kârlar elde ediyorlar.
Emperyalist saldırganlığa karşı halklar direniyor. Afganistan'da, Irak'ta ve şimdi de Lübnan'da halklar saldırganlığa karşı ayakta. Dünyanın en güçlü askeri güçlerinden biri olan İsrail ordusu Lübnan'da ilerleyemiyor. Umduğundan çok daha fazla kayıp veriyor.
Irak'ta, Afganistan'da işgalci ordular kendi askeri barakalarına sıkışmış durumdalar. Bütün katliamlara, bütün askeri üstünlüğe rağmen direniş bu iki ülkede de ilerliyor, genişliyor.
Ama emperyalistlere asıl zor anları savaş karşıtı hareket yaşatıyor. Hem ABD'de, hem de çok daha güçlü bir biçimde İngiltere'de savaş akrşıtı hareket güçlü. Giderek toplumun çoğunluğu haline geldi. Blair hükümeti sarsılıyor. Bush azınlığa düştü ve bunun temel nedeni Irak savaşı.
Demek ki savaş karşıtı hareket etkin. Bütün dünyada etkin ve bu nedenle bütün dünyadaki hareket ABD ve İngiltere'deki hareketi güçlendiriyor.
Ortadoğu'daki emperyalist planları bozacak olan sadece halkların direnişi olamaz. Burada muazzam bir askeri eşitsizlik var. Planları asıl bozacak olan Amerika ve İngiltere'deki hareketler. İşte bu noktada savaş karşıtlığı bir kere daha önem kazanıyor.
Savaş karşıtı hareket birleştirici olmak zorunda. Sekter solu değil, gerçek güçleri birleştirmek gerekiyor. hareket İngiltere ve ABD'de bu nedenle yığınsal. Türkiye'de de buradan ders almak gerekiyor.
Bir kısım sol savaş karşıtlığını küçümsüyordu. Hatta bazıları "pazartesiye savaş biter" diye ortalarda dolaşıyorlar. Sosyal olaylar bu şaşkınları elinini tersi ile itiyor. Açık ki dünyanın her yerinde daha uzun bir süre anti emperyalist mücadele başat olacak. Buna göre hazırlanmak gerekiyor.
Bir kısım sol savaş karşıtlığının "gerçek anti emperyalistlerin" birliği olmasını ve hareketin başını solun çekmesini istiyorlar.
Hareketin başını zaten sol çekiyor ama sekter sol değil, birleştirici olan, hareketin çıkarlarını kendi örgütler-inin dar çıkarlarının önüne koyan sos-
yalistler hareketin başını çekiyorlar. Bından kimsenin kuşkusu olmasın.
Ama, bugün temel görev en geniş birliği sağlamaktır. Sadece "en tutarlı antiemperyalistleri" değil, savaşı durdurmak isteyen, bu zulmü durdurmak isteyen herkesi bir araya getirmek gerekiyor. Bu, dev güçlerin yanyana gelmesi demektir. Bu, protesto etmek ve kendini göstermek için değil, kazanmak için, emperyalizmi yenmek için harekete geçmektir. Sekterler protesto etmek ve kendilerini diğer sosyalistlere göstermek istiyorlar. Sosyalistler ise emperyalizmi yenecekler.
Doğan TARKAN
Savaş ve çocuklar
İsrail bombardımanında ölen sivillerin üçte biri çocuklar.
Kana köyünde bir defada 37 çocuk birden öldü
İsrail Başbakanı katil Olmert Lübnan’da ölen çocukların terörist olup olmadıklarını bilmediğini söylüyor.
Savaşı durdurmak için bütün savaş karşıtları harekete geçmeli. Gençler zaten bu hareketin en önünde yer alıyor. Bu kez çocuklar da dünyanın her yerinde gösterilerde yerlerini alıyorlar.