Sosyalist İşçi 257 (10 Ağustos 2006)
Enternasyonal Sosyalistler’in bildirisi
ABD ve İsrail'in
Lübnan savaşına karşı
1İsrail'in Lübnan'da yürüttüğü savaş, ABD ve müttefiklerinin 11 Eylül 2001'den bu yana sürdürdüğü emperya-list saldırının en yeni aşaması. Irak'ın fethi ile, ABD'nin Ortadoğu'daki egemenliğinin önündeki engelleri ortadan kaldıracak bir "rejim değişikliği" sürecini başlatmak hedeflenmişti. Oysa, Irak direnişi sayesinde, Pentagon kazanamayacağı bir gerilla savaşına saplanıp kaldı. Şimdi Bush yönetimi, Saddam'ın devrilmesinden bu yana Irak'ta etkisi giderek artan İran İslam Cumhuriyeti rejimini ortadan kaldırmayı hedef olarak seçti. Başarırsa, ABD çıkarlarının Ortadoğu'da 1978-79 İran Devrimi ile yediği darbeyi telafi edebilecek. İsrail'in Hizbullah'a karşı saldırısı, İran'la yakın ilişkileri olan güçlü bir anti-emperyalist odağı yok etmek için ABD'ye fırsat sağlıyor. George W. Bush ve en yakın işbirlikçisi Tony Blair'in İsrail saldırısındaki suç ortaklığı, ABD ve İngiltere'nin Birleşmiş Milletler'in büyük çoğunluğu tarafından desteklenen acil ateşkes çağrısını engelleme-leriyle kanıtlandı.
2Uluslararası diplomasinin odağında, ateşkes çağrısı ve iki tarafı ayıracak çokuluslu bir gücün Lübnan'a yerleştirilmesi var. "Barış" gücü çok tehlikeli bir öneri. Bush ve Olmert, başlangıçta, çokuluslu bir gücün İsrail'in Hizbullah karşısındaki zaferini pekiştireceğini umuyordu. Ancak Hizbullah'ın kararlı ve etkin direnişi, İsrail'in kısa sürede askeri zafer elde etme umudunu çok uzak bir olasılığa çevirdi. Bu koşullarda ABD ve İsrail; Hizbullah'a karşı kendilerinin kazanamadığı savaşı sürdürmesi için, NATO veya Avrupa Birliği tarafından örgütlenebilecek uluslararası bir güç yaratılmasını istiyorlar. Bu tür bir güç "barış gücü" değil, Irak ve Afganistan'dakiler gibi, yeni bir Batılı işgal ordusu olacaktır. Uluslararası radikal solun en acil görevlerinden biri bu çokuluslu güce karşı çıkmak olmalıdır. Birden fazla hükümetin ve özellikle de İtalya'daki merkez sol hükümetin bu tür bir gücün nasıl oluşturulabileceği konusunda pazarlıklara başladığı Avrupa'da, bu daha da önemli.
3Lübnan halkıyla dayanışma içinde olduğumuz için, ama aynı zamanda Bush'un planladığı İran saldırısına karşı olduğumuz için, İsrail'in Lübnan'a karşı yürüttüğü savaşa karşıyız. Bazı sol çevreler, benzer bir tutuma ek olarak, İsrailli askerlere saldırdığı ve onları ele geçirdiği için Hizbullah'ı da kınıyorlar. Bu tutuma kesinlikle karşıyız. Devrimci sosyalistler olarak, İslamcı bir parti olan Hizbullah ile çok sayıda ideolojik ayrılığımız var. Ancak Hizbullah, İsrail'in 1980'ler ve 1990'larda güney Lübnan'ı işgaline karşı yürüttüğü başarılı gerilla direnişi sayesinde, Lübnan toplumunun en yoksul ve ezilmiş kesimleri arasında derin kökler salmış bir ulusal kurtuluş hareketine dönüştü. Dahası, Hizbullah'ın son saldırısının amacı, kısmen, Gazze'de şiddetli bir İsrail kuşatması altındaki Filistinlilere yardım etmekti. Dolayısıyla Hizbullah savaşçılarıyla dayanışmamızı ifade etmekte ve İsrail'in Lübnan'a saldırısını yenilgiye uğratacaklarını ummakta Arap kitlelerin yanında yer almaktan memnuniyet duyuyoruz.
4Sosyalistler ve enternasyonalistler olarak, temel sorumluluğumuzu, bu savaşa karşı kendi ülkelerimizde kitlesel muhalefet oluşturmak olarak görüyoruz. Dünyanın her yanında daha şimdiden İsrail'in Lübnan saldırısına karşı çok sayıda protesto eylemi gerçekleşti. Bombardıman devam ederse, önümüzdeki haftalarda daha fazla sayıda ve daha kitlesel seferberlikler gerekecek. Bu savaşa karşı mümkün olan en geniş hareketi inşa etmeye kararlıyız. Bu hareketin temeli, Ortadoğu hakkında ve diğer konulardaki çeşitli politik görüş farklılıklarından bağımsız olarak, İsrail saldırısına karşı çıkan herkesin birliği olmalıdır. Bu hareket, "terörizmle savaş"a karşı süren uluslararası kampanya ve özellikle de Irak ve Afganistan'ın işgaline karşı kampanya ile sıkı bağlar içinde olmalıdır. Bu sonuncu kampanyanın kitlesel seferberlik gücü, mümkün olan en geniş birlik temelinde çalışmanın önemini göstermiştir.
5İsrail'in Lübnan bombardımanı, emperya-lizmin vahşetini ve dünyaya gün gün çektirdiği acıyı çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Ama aynı zamanda, Irak'ın işgali gibi bu saldırı da ABD ve müttefikleri-nin her şeye muktedir olmadıklarını, yenilgiye uğratılabileceklerini de gösteriyor. Lübnan savaşı Washington'ın bölgedeki saldırının gelişmesini sağlayabilir, ama Ortadoğu'da emperyalizmin egemenliğine karşı direnenlerin zaferine de dönüşebilir. Enternasyonalist ve radikal sol, sermayenin küresel egemenliğini zayıflatacak bir emperyalist yenilgiyi sağlamak için bütün ağırlığını kullanmalıdır.
Bildiriyi imzalayan Enternasyo-nal Sosyalizm Akımı örgütleri
International Socialist Organization (Avustralya), Socialist Workers Party (İngiltere), Workers Democracy (Kıbrıs), Internationale Socialister (Danimarka), Linksruck (Almanya), Sosialistiko Ergatiko Komma (Yunanistan), Socialist Workers Party (İrlanda), Internationale Socialisten (Hollanda), Socialist Worker (Yeni Zellanda), International Socialists (Pakistan), All Together (Güney Kore), Workers Democracy (Tayland), Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (Türkiye), Socialismo Internacional (Uruguay)