Sosyalist İşçi 258 (24 Ağustos 2006)

 

Sayfa 2 :

Memur şimdi daha yoksul
KESK hem ücret artışı hem de daha iyi çalışma koşulları istiyor
2 milyon kamu emekçisi hükümetle toplu görüşme masasında. Hükümetin baskıları sayesinde KESK sadece 1 işkolunda toplu görüşme masasına oturabiliyor ama bu arada herkes biliyor ki kamu emekçilerinin gerçekten mücadeleci örgütü KESK.
KESK yönetimi bu nedenle biryandan hükümetin sendikları hiçe sayan, memurları ise düşük ücrete mahkum etmek isteyen IMF politikalarına karşı çıkarken diğer yandan da faşistlerin kontrolündeki Türk Kamu Sen’in devlet güdümlü sendikacılığına karşımücadele ediyor.

Memur daha
yoksul
KESK’e bağlı Eğitim Sen yayınladığı bir raporla öğretmenlerin ücretlerinin son 10 yılda 28 kere, milletvekillerinin ise 70 kere arttığını açıkladı. 1996 yılında öğretmen ile milletvekili maaaşı arasındaki fark 3.8 iken aynı fark şimdi 9.3’e çıkmış.
Eğitin Sen raporuna göre aynı dönemde ekmeğin fiyatı 57, etin fiyatı ise 67 kere arttı. Yani öğretmenler son 10 yılda net bir biçimde daha yoksullaştı.
KESK şimdi bu net yoksullaşmanın ortadan kaldırılmasını istiyor.
KESK 2006 yılı için memurlara ilk altı ay için yüzde 5, ikinci altı ay için de yüzde 5 olmak üzere yüzde 10 ek zam istiyor.
Hükümet ise 2.38’lik enflasyon zammı öneriyor ve memurları temsil ettiğini söyleyen Türk Kamu Sen bu öneriyi kabul ediyor.
Bunun 2006 yılının enflasyonundan kaynaklandığını açıklayan KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul ayrıca “çocuk yardımı, çalışmayan eş için ayrıca ödeme, kira yardımı, iş güvencesi de istediklerini” söylüyor.

Mücadele sürecek
KESK ve ona bağlı sendikalar hükümet ile Türk Kamu Sen oldu bittiye getirip uzlaşsalar bile mücadeleyi yükselterek sürdüreceklerini söylüyorlar.



Bursa’da BAK gecesi
11 Ağustos'ta İstanbuldan Deli ve Çamur Bursa'dan ise Gerceğin Hayali gruplarının katıldığı Biz Bu Savaşı Durdurabiliriz gecesi yapıldı.
Geceyi Küresel BAK ve Nilüfer Yerel Gündem 21 düzenledi. Gecenin çalışmasını çok kısa bır zamanda yapmamıza rağmen büyük çoğunluğu genç, bine yakın insan katıldı.
BAK yürütmesinden Şenol Karakaş'ın konuşmasının ardından geceye katılan herkes ABD ve İsrail'in Ortadoğu'yu kan gölüne çevirmesine büyük tepki gösterdi.
Irak'ta yaşanan vahşetin sesi dinletildi, savaşa karşı ses çıkarıldı ve birçok slogan atıldı. İsrail'in Lübnan'a saldırmasından sonra Bursa'da birçok gösteri ve basın açıklaması düzenlendi fakat 11 Ağustos gecesi çoğu genç yüzlerce öfkeli insan en kitlesel ve en ses getiren eylemi gerçekleştirdi.
ABD'nin ve İsrail'in Ortadoğu'daki vahşetine son vermek için daha kitlesel ve ses getiren eylemler gerçekleştirmeliyiz. Dünyada savaş karşıtlarının sayısı gün be gün artarken bu hareket Türkiye'de olduğu gibi her yerde de iktidarlara büyük baskı uyguluyor. Bugün de, Bursa'da olduğu gibi daha önce hiç sokağa çıkmamış fakat savaşa karşı olan herkese ulaşmak ve daha da kitlesel olmak için önümüzde hiçbir engel yok. Çünkü onlar bir avuç biz milyarlarız...


Sağlık Bakanı'ndan inciler:
Kanserin sorumlusu Çernobil değil alkolmüş!
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 16 Ağustos'ta "Karadeniz Bölgesi Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması Sonuç Toplantısı"nda yaptığı konuşmada bir dizi yanlışı aynı anda yaptı. Akdağ, Çernobil'de yaşanan nükleer patlamanın Karadeniz'de ve Türkiye'de kanser artışında rol oynamadığını, kanser artışında sigara ve alkol tüketiminin etkili olduğunu söyledi.
Oysa Akdağ'ı yalanlayan başka raporlar da var. Geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan "Öteki Çernobil Raporu" Sağlık Bakanı'nı yalanlıyor. Dr. Ian Fairlie, ve Dr. David Sumner tarafından hazırlanan ayrıntılı raporda, 1986'da iki patlamanın ardından çevreye yoğun nükleer sızıntı yayan Çernobil'in serpintisinin Batı Avrupa basta olmak üzere dünyanın başka bölgelerini de vahim ölçüde kirlettiği açıklanıyor.
Rapora göre, patlamalar, radyoaktif gazlar ve kalıntılardan oluşan büyük bulutların atmosferde 7-9 kilometre öteye saçılmasına neden oldu. Reaktörün 190 ton yakıtının yaklaşık % 30'u reaktör binasının ve etrafındaki alanın üstüne dağılırken, % 1-2 kadarı da atmosfere fışkırdı. Reaktörün kalbindeki radyoaktif gazlar bu sırada açığa çıktı.
Patlamanın ardından 1700 ton grafit yavaşlatıcının tutuşmasıyla çıkan yangın, tam 8 gün
sürdü. Bu yangın, Çernobil felaketinin bu derece ağır olmasının başlıca nedeniydi.
Raporda Çernobil felaketinin sadece Karadeniz'de değil Avrupa'da bir çok ülkeyi etkilediği de anlatılıyor. Sağlık Bakanı Akdağ'ın atladığı şöyle küçük bir ortan var: Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) hesabına göre, Çernobil'de açığa çıkan radyoaktivitenin tamamı, Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarının ikisinin toplamından çıkan miktarın tam 200 katı.
Böyle bir felaketin boyutları Sağlık Bakanı tarafından anlaşılamasa da Öteki Çernobil Raporu şu verilerle devam ediyor: Çernobil'den yayılımın azami düzeyde olduğu ilk 10 gün zarfında, uçucu radyoaktif çekirdekler sürekli etrafa saçıldı ve Avrupa'nın pek çok bölgesine, ardından da kuzey yarıkürenin tamamına dağıldı. Örneğin, Çernobil'in 8000 küsur kilometre ötesindeki
Japonya'da, Hiroşima'da, görece yüksek serpinti yoğunlukları ölçüldü.
Bu yaygınlıktaki bir serpintinin sigara ve alkolle kanser arsında bağlantı kurmak isteyen ve bu arada Çernobil'i önemsizleştirmek isteyen sağlık bakanını yalanladığı açık.
AKP hükümeti Türkiye'de küresel nükleer lobilerinin de etkisiyle nükleer santral kurmak için çabaladığından, nükleer santralleri masum enerji kaynağı olarak göstermek için Recep Akdağ'ın tahrifatlarına baş vuruyor. Örneğin İngiltere'de, 750 kilometre karelik bir alanı ve 200.000 koyunu kapsayan 374 çiftlik için radyoaktif kirlilik yüzünden kısıtlamalar hâlâ geçerli. Almanya, Avusturya, İtalya ve Finlandiya gibi bir dizi ülkede de aynı kısıtlamalar hala sürüyor. Türkiye'de bu kısıtlamaların olmaması, Çernobil'in Türkiye'yi etkilememsinden değil, Recep Akdağ gibi siyasilerin büyük şirketlerin çıkarı için gerçekleri halktan gizleme becerilerindendir.


KİM NE DEDİ?

“ABD, İslamcı faşistlerle savaş halinde.”
George W. Bush, ABD Devlet Başkanı

“Araplar iki ayaklı hayvanlardır.”
Menahim Begin, 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgal ettiği sırada İsrail Başbakanı

“Filistinli diye birşey yoktur.”
Golda Meir, Eski İsrail Başbakanı

“Mi’ar köyüne gittim. 3 tarktör bu köyün toptan imhasını tamamlıyordu. Hiçbir pişmanlık ve kin duymadım...”
Moshe Sharett, İsrail eski Dış İşleri Bakanı

“Bu ülkede iki halka yer olmadığı bizim için açık olmalı. Tek çözüm Eretz İsrail’in Arapsız olmasında, hiç değilse Ürdün’ün Batısında böyle olmasında yatıyor. Bu ancak Arapların komşu ülkelere taşınması ile mümkün olabilir. Başka bir seçenek yok.”
Yahudi Ulusal Fonu Başkanı Joseph Weiyz, 1940


1.110 ÖLÜ
2 askerinin kaçırıldığını söyleyen İsrail ABD’nin onayı ile saldırdığı Lübnan’da 1.110 sivili öldürdü. Ölen sivillerin 356’sı 12 yaşın altında ki çocuklar.
3.698 sivil yaralandı. 980.393 sivil evlerini terk ederek başka yerlere kaçtı.

2 İsrail’li asker hala Hizbullah’ın elinde