Sosyalist İşçi 259 (16 Eylül 2006)
Dünyamız ısınıyor
Şimdi eylem zamanı
Şimdi harekete geçme zamanı. Son 20 yılda bilim insanları insanları uyarmak için küresel çapta örgütlendiler.
Bunlar aslında radikal fikirli insanlar değiller. Ama neyin yaklaşmakta olduğunu görüyorlar.
Çevreci örgütler mesajın yayılması için muhteşem bir iş yaptılar. Artık herkes biliyor. George Bush bile biliyor.
Geçen sene bilimsel yayınlar küresel ısınmanın birçoklarının beklediğinden daha hızlı gerçekleştiğini tesbit ettiler.
Dünyanın çeşitli yerlerindeki çalışmalar dünyanın son ısınmasında değişimin çok hızlı gerçekleştiğini gösteriyor.
10 bin 660 yıl önce, dünya son kez ısındığında değişim 3 yıl içinde gerçekleşti. Bu belirleyici faktörler bir arayageldiğinde bir sıçrama noktası olduğunu ve ısının sıçradığını gösteriyor.
Bunun ne zaman olacığını bilmiyoruz. Bizi etkilemeye başlayıncaya kadar da bilemeyeceğiz.
Şimdiye kadar bilimciler, büyük çevre örgütleri hükümetlere ve kamuoyuna sorunu anlattılar.
Havaya karışan karbonda yüzde 80 bir azalmaya ihtiyacımız var. Kyoto anlaşması yüzde 7’lik bir azalma öngörüyor ve George Bush bunu dahi reddediyor ve anlaşmayı imzalamıyor.
Karbon salınımında büyük kesinti hükümetlerin ulaşıma, konutların ve işyerlerinin ısıya karşı yalıtımına, rüzgar ve güneş enerjisine yatırım yapmalarını gerektiriyor.
Bu, dünyanın dört bir yanında milyonlarca işçinin yeni şeyler yapması demek.
Eğer böyle birşey gerçekleşirse insanlar madem hava kirliliğiiçin bunu yapabiliyoruz neden hastaneler için, sağlık için, okullar için de yeni yatırımlar yapılmıyor diyecekler.
Kyoto anlaşması çok zayıf ve gerçek çözümler önermiyor çünkü hükümetler çözümün pazar ekonomisine bağlı olduğu fikrini korumak istiyorlar. Bu nedenle hükümetlere baskı yapmalıyız. Küresel ısınmaya karşı tedbir almlarını istemeliyiz.
Artık iklim değişimi kampı güçlü ve yavaş yavaş politikacıları zorlamaya başladı.
4 Kasım’da küresel ısınmaya karşı küresel eylemler olacak. Nairobi’de toplanacak Birleşmiş Milletler iklim toplantısının önünde de bir gösteri olacak.
Geçen Aralık’ta 20 ülkede eylemler oldu. 10 bin kişi Londra’da yürüdü, 3 bin kişi İstanbul’da, 1000 kişi İzmir’de yürüdü.
Bu gösteriler çok büyük değil ama daha büyük bir mücadelenin ilk adımları.
Bir çok ülkede Kasım gösterilerid aha büyük olacak. Her sene gösteri yapacağız. Tekrar tekrar sokağa çıkacağız. Her defasında daha fazla olacağız. Sonunda milyonlara ulaşacağız.
İlerki yıllarda daha çok gösteri, daha çok doğrudan eylem, daha çok toplantı, daha çok yerel örgütlenme gerçekleştireceğiz.
Bütün bunların nasılolacağını şimdiden bilemeyiz ama olması lazım. Bunu biliyoruz.
Dünyayı onun üzerinde yaşayan, çalışan bizlerden başka kimse kurtaramaz.
Jonathan NEALE
Jonathan Neale’ın Vietnam savaşı üzerine bir kitabı Türkçeye çevrildi. Neale 2005 yılı içinde İstanbul ve İzmir’de küresel iklim değişimi üzerine
konferanslar verdi.
Sermaye ve uşak…
Amerikanın hegemonya savaşında, ABD bekçi köpeği görevini yerine getiren İsrail Lübnan raundunda Hizbullah tarafından püskürtüldü. Türkiye'nin de içinde bulunduğu bir çok ülke, İsrail'in yardımına koştu. AKP hükümetinin başı Erdoğan, asker göndermeyi en başından beri istiyordu. Bunun için muazzam bir çaba sarf etti. "Lübnan'a gidecek askerler savaşmayacak" dedi. "En ufak bir zararda askerleri geri çekeriz" demek zorunda kaldı. Erdoğan, askerlerin pikniğe gitmediğini; bir ıslıkla o bataklıktan çıkamayacaklarını bilmiyor değil elbette. Bunu çok iyi bildiği halde, kamuoyunu ikna etmek için bunları söylemek zorunda kaldı.
AKP hükümetinin egemenlerce atfedilen "başarısı" da bu zaten. Sermayedarların isteklerini uygulamaktaki saldırganlığı. Bu uğurda Erdoğan, "insanca yaşam" istedikleri için azgın bir polis saldırısına uğrayan öğretmenleri terörist ilan etmekten de geri durmamıştı şimdi de kardeş Lübnan halkına karşı asker göndermekten de geri durmuyor…
Birkaç gün önce bir seramik fabrikası açılışında, memurların maaşlarının üçte biri ile kira ödediğini söyleyip; "hani bunlar yoksulluk sınırının altındaydı" dedi. Sermayedarın fabrikasını açmaya koşup; insanca yaşamak isteyen memurlara saldırmaktan çekinmiyor… Sermayenin ayağına gidiyor, fabrikanın eteğinde kamu emekçileriyle adeta dalga geçebilecek denli pervasızlaşıyor.
"Sermayeye uşak, halka Kasımpaşalı" diyordu emekçiler bir dönem onun için. Şimdi, sermayenin eteklerinden, emekçilere saldırıp, gençleri ölüme gönderirken aklına takılıyor insanın: Lübnan'da bir asker dahi ölürse ya da Lübnan direnişinden bir kişiyi öldürürse; katili kim?
Katil, uşak
Ersin TEK