Sosyalist İşçi 262 (28 Ekim 2006)

 

Sayfa 4 :



3 yıllık işgalde 650 bin kişi öldü
ABD çıkmazda

7 Kasım'da ABD'de Senato ve Temsilciler Meclisi seçimleri yapılacak. Olağanüstü bir değişiklik olmazsa, Bush'un Cumhuriyetçi partisi her iki meclisteki çoğunluğunu kaybedecek. ABD'de son bir yıldır Bush'un politikalarını onaylamayanların oranı yüzde 60 civarında. Bu neredeyse değişmeyen bir oran.
Şimdi, her iki mecliste çoğunluğu kaybetmiş olan Bush'un, işgal politikalarının bu durumdan nasıl etkileneceği çok önemli. Yüzde 60'lık istikrarlı bir tepki, Bush'un üzerinde yükseldiği toplumsal zeminin çöktüğünü gösterir. Her iki meclisteki çoğunluğunu yitirmesi ise, özellikle ABD dış politikasında oluşmaya başlayan çatlakları daha da derinleştirir.
Bu, Demokrat Parti'nin işgal karşıtı olduğu anlamına gelmez. ABD'nin "Yeni bir Amerikan Yüzyılı Projesi"nin kadük olması anlamına gelir.
Dünyanın en büyük silahlı gücü
ABD, tüm emperyalist ülkeler arsında, askeri gücü kıyas kabul etmez bir şekilde önde olan ülke. "United States Department of Defence"ın 2002 yılı için verdiği kaynaklara göre, dünyada askeri gücü temsil eden ülkelerin ilk 25'inin toplam askeri bütçesi 800 milyar dolar civarındadır. Bu miktarın yarısı, yani 400 milyar doları ABD askeri bütçesini, geri kalan 400 milyar doları da diğer 24 ülkenin toplam askeri bütçesini oluşturmaktadır.
2006 yılında, oranlarda bir değişme olmadı. Sadece askeri yatırımlar arttı.
ABD, gerçekten de askeri bir dev. Ama bu gerçek, ABD'nin sıkıştığı, askeri gücünün durdurulduğu gerçeğini gizleyemiyor.
Sosyalist İşçi gazetesinin çok uzun bir süredir ısrarla vurguladığı gibi, ABD egemen sınıfı içinde derin bir çatlak var. Egemen sınıf bölünmüşken, ABD halkları arasında, çok yüksek bir Bush ve savaş karşıtlığı gelişiyor.
Eğer Bush'un partisi seçimleri kaybederse, ABD egemen sınıfı arasındaki çatlak daha da derinleşecek. Bush kendisine bir çok açıdan karşı, hatta düşman olan bir çoğunlukla karar almak zorunda kalacak. ABD'de Kongrenin başkanı görevden alma yeteneğinin de olması, 7 Kasım'dan sonra ABD iç siyasetinin komik bir it dalaşına dönüşeceğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Bush ve ekibinin bu kadar köşeye sıkışmasında ABD ekonomisinin durumu, ABD'nin işgal politikaları ve gerekçelerinin iflas etmesi ve neoconların arka arkaya bulaştıkları rezalet ve skandallar etkili oldu.
Afganistan, Lübnan
11 Eylül'den hemen sonra hırsla Afganistan'a saldıran ABD, dört yıl sonra kendisi açısından ürkütücü bir manzarayla karşı karşıya. Afganistan'da işgali yöneten İngiliz kuvvet komutanları, durum biraz daha böyle giderse, halkın büyük çoğunluğunun Taliban saflarına kayacağını açıkladı. Özetle, ABD ve müttefikleri, Afganistan'da mağlubiyetin sınırındalar.
Lübnan'da ise ABD'nin uç karakolu görevini yapan İsrail, Hizbullah karşısında ne yapacağını şaşırdı. Tarık Ali'nin dediği gibi, Ortadoğu halklarının işgal edilmeyi pek de sevmediklerini, Washington bir türlü anlayabilmiş değil.
Irak rezaleti
Irak, ABD emperyalizmi ve Bush açısından tam bir rezalet. Çok kanlı bir rezalet. ABD'nin Irak’a kitle imha silahları bulmak için girdiğini, işgalin en temel iddiasının bu olduğunu kimse unutmuş değil. Ne yazık ki bugünlerde, işgalle birlikte 650 bin Iraklının, neredeyse 2003 yılından beri her 40 Iraklıdan birisinin öldüğü kesinleşti. Irak işgali, 21. yüzyılın en büyük ve en kitlesel cinayeti.
Üstelik, ABD Irak'ta çok zor durumda. İşgal sonucunda oluşan hükümet bile, ABD'nin saldırılarını durdurmasını talep etti.
Bush, nihayet Irak'ta "işlerin iyi gitmediğini" ilan etti. ABD politikasının etkili isimlerinden Brezinski Irak'ta durumun Vietnam'dan beter olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.
Başka rezaletler
Yalanlara dayalı olarak başlatılan işgalin rezaletlerine, Bsuh ekibini siyasi skandalları eklendi. Bush'un en yakınları, Cumhuriyetçi Parti'nin Meclis Başkanı yolsuzluk suçlamaları istifa etmek zorunda kaldı. Rüşvet skandalları, gizli bilgilerin sızdırılması sonucunda istifa eden FBI yetkilileri gibi sayısız skandal ABD'nin küresel hegemonya adımlarını daha titrek atması için iyi bir fırsat sunuyor bize.
Küresel direnişe devam
ABD'nin hali pür meali küresel direniş için çok önemli imkanlar yaratıyor. Afganistan, Irak direnmeye devam ediyor. Latin Amerika direnmeye devam ediyor. ABD yöneticilerini "Vietnam sendromu" paniği sarmış vaziyette.
ABD'de savaş karşıtları 17 Mart'ta büyük bir gösteri için çağrı yaptılar. Bugün, sokaklara çıkmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Bugün sokaklara çıkmak ve savaş karşıtı hareketin bayrağını tüm toplumu saracak sosyal bir güce dönüştürmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Afganistan'da ölen 10 bin kişiyi, Irak'ta ölen 650 bin kişiyi unutmayacağız ve savaş suçlularına dünyayı dar edeceğiz.
Şenol KARAKAŞ


2 trilyon dolar
ABD’nin Irak’ta sürdürdüğü savaşın toplam maliyeti hızla yükseliyor. Yapılan bir hesaba göre sxavaşın bilançosu yakında 2 trilyon dolara yani 2,000,000,000,000 dolara ulaşacak.
Bu dünyada günde 1 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olan 1 milyar insana bir yıl için 2’şer bin dolar vermek anlamına geliyor. Ya da başka bir hesapla dünyada yaşayan herkese 330 dolar verilebilmesi anlamına geliyor.
Irak savaşının şimdiye kadar 650 bin insanın yaşamına mâl olduğunu da hesaplarsak savaş insanlık için sadece yıkım!


Aptal beyaz katiller

"Irak'ta kitle imha silahı var."
-"Saddam Hüseyin'in nükleer bir silaha sahip olduğundan sadece, Tanrı korusun, bu silahı kullandığı zaman tam olarak emin olabiliriz." (Bush, 12 Eylül 2002'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda)
-"Esas savaş operasyonları bitti". (Bush, 1 Mayıs 2003, Abraham Lincoln Uçak gemisinin güvertesinde ABD'nin Irak savaşının bittiğini açıklıyor)
-"Irak'ın elinde, biyolojik madde üreten mobil fabrikalardan en az yedi tane olduğunu biliyoruz. Kamyonlara monte edilmiş olanların her birinin en az iki veya üç treyleri var." Dışişleri Bakanı Colin Powell, 5 Şubat 2003, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada)
-"11 Eylül olur olmaz, ben ve arkadaşlarım sorumlunun El Kaide olduğunu hemen anladık, bu onların işiydi. Ertesi gün, başkan bizi kabul ettiğinde ise bizi dinleyerek Irak'a karşı kanıtlar ortaya çıkarmamızı istedi. Çünkü bu yönetim, daha başa gelmeden Irak'a bir şeyler yapmayı kafaya koymuştu. Başkan bize sadece 'Irak, Saddam, bana hemen bir şeyler bulun' dedi." (Richard Clarke, Bush'un 11 Eylül olayları sırasındaki terör danışmanı)
-"Biz işkence yapmıyoruz." (Bush, 2005)
-"Amerika birleşip kenetleniyor". (Bush)
-"Afganistan halkını Taliban zulmünden kurtarmaya çalışıyoruz". (Bush)
Bush'un savaş yalanlarını sıralamaya için bir gazetenin sayfaları yetersiz kalır. Neredeyse, ağzını açtığı her seferinde bir yalan söylüyor. Bu yalanları pervasızca, dünyanın gözünün içine baka baka söylüyor.
Bush'un, artık boşuna çabaladığını biliyoruz. Çünkü ortada hiçbir yalanın gizleyemeyeceği bir gerçek var.
ABD işgalinin sonucunda Irak'ta 650 bin kişi öldü.
Gözü dönmüş ABD neoconları, kitle imha silahı bulmak, özgürlük, demokrasi ve refah taşımak için Irak'a girdiklerini iddia etmişlerdi.
Irak'ta sadece kan döktüler, işkence yaptılar, kimyasal silah kullandılar.
650 bin insanı öldürdüler.
Ve bundan kaçamayacaklar.
Küresel savaş karşıtı hareket ve Irak direnişi, ABD egemenlerinin savaş gerekçelerinin yalan olduğunu tek tek teşhir etti.
Bush, küresel bir maskara oldu. ABD halkı, artık Bush'a inanmıyor. ABD ordusu Irak'ta cinayetlerine devam ederken, aynı anda batağa daha fazla saplanıyor.
Bugün, savaş karşıtları her türlü şüpheden uzak durmak zorunda. Ne direnişin ahlakını tartışmak ne de savaşın küresel merkezi politik gündem olduğunu tartışmak doğru. Ortada öyle büyük bir ahlaksızlık var ki, ahlaksızca ortaya atılan yalanların sonucunda işlenmiş öylesine büyük bir cinayet var ki, tartışmak gerekmiyor.
Savaşa karşı sistematik ve uzun süreli kampanyalar yapmak, bugün her zamankinden çok daha önemli.