Sosyalist İşçi 263 (18 Kasım 2006)

 

Sayfa 2 :


Tohum yasası çıktı
Ekmeğimize el konuluyor
TBMM büyük bir hızla yeni tohumculuk yasasını çıkardı. Yeni çıkan yasa Irak’ta işgal altında çıkarılan yasa ile hemen hemen aynı.
Yeni yasa bir yandan çiftçiyi ağır bir biçimde vuruyor ardından da diğer tarafta tüketicileri vuruyor.
Herşeyden önce artık çiftçiler özgürce tohumlarını alamayacaklar. örneğin 1 kg domates tohumu artık 18-20 bin dolara mal olacak. Bu durumda tüketiciler üre-ticinin eline geçen tohumun 6 katı bir fiyat ödemek zorunda kalacaklar.
Bu arada artık tohumlukların kontrolü Tarım ve Köy İşleri Bakalığı’ndan alınarak Türkiye Tohum Birliği’ne bırakılıyor. Böylece gıda güvenliği tamamen tekellerin kontrolüne bırakılmakta.
Yasak olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) bu yeni yasayla birlikte yasallaşıyor.
Türkiye’ye her yıl 2 milyon tona yakın genetiği değiştirilmiş mısır, soya, pamuk ve kolza girmekte. Artık büyük tekeller bu alanlarda ki tohumlukların genlerine müdahale ederek bu tohumları patent altına alacak ve üreticiye yüksek fiyatlarla satmaya başlayacaklar.
Oysa birçok ülkede GDO’lu tarım yasaklanmış durumda. Bu tohumlar biyogüvenlik, bioçeşitlilik ve halk sağlığı açısından tehlikeli.
Anadolu’da 13 bin çeşit değişik gen var. Bu zenginlik bütün Avrupa’nın toplamında yok.
Yeni yasa bu zenginliği bütünüyle imha edecek.
Öte yandan tohumların patent altına alınması küçük çiftçiyi öldürüken tarım alanında çokbüyük bir tekelleşme oluşturmakta.
Bu alandaki en büyük tekellerden birisi Cargill. Dünya hububat üretiminin yüzde 25’ini kontrol eden Cargill tohumlukta ise çok daha büyük bir paya sahip.
Cargill bir yandan Ziraat Bankası’na, diğer yandan da Ülker’e ortak. Meclisin çıkardığı yeni yasa em başta Cargill olmak üzere Novartis, Monsanto, Dupont, ADN ve Bayer gibi büyük tekellere yarayacak. İlerde bu şirketlerin adını daha çok duyacağız.


MHP Kongresi
Ne değişecek
Kongre öncesi MHP, tam da kendine uygun bir hazırlık içinde. Genel Başkan adaylarından Ümit Özdağ gittiği her il ve ilçede saldırıya uğruyor. Malatya'da linç girişiminden döndü.
Ümit Özdağ MHP'nin şu anki çizgisini pasif buluyor, teşkilatı sokağa dökeceğini ilan ediyor. Kendi-sinin faşitlikle suçlandığı söylendiğinde, "o zaman doğru bir noktadayım" diyor
DSP-MHP-ANAP koalis-yon hükümetine son veren 2001 seçimlerinde MHP, koalisyonun en az yenilgiyle çıkan partisi oldu sandıktan. %7-8'lik doğal oy oranını konsolide etmeyi başardı.
Seçim yenilgisine rağmen her faşist lider gibi Devlet Bahçeli de koltuğuna yapıştı ve muhaliflerini temizledi. Bahçeli yönetimindeki MHP ve Ülkü Ocakları seçim sonrası yeni bir strateji olarak linç girişimlerini başlattı. Bir avuç Ülkü Ocaklı faşistin linç girişimleri medyada ve devletin üst düzeyinde halkın haklı tepkisi olarak gösterildi. Bundan cesaret alan faşistler de icraatlarına devam ettiler.
Her türlü düşünce özgürlüğüne, demokratik açılıma şiddetle karşılık veren MHP, egemen sınıfın güvenini kazanarak koç başı olma çabasında. Ertuğrul Özkök, Avni Özgürel gibi köşe yazarla-rının MHP'ye akıl verme ve onu masum gösterme çabalarına rağmen MHP, demokrasinin ve insanlığın düşmanı olarak önümüzdeki dönem mücadele etmemiz gereken önemli olgulardan biri olacak.
A YILDIRIM


Faşistlere geçit yok
Geçtiğimiz hafta Gazi Üniversitesi'nde öğrencilere silahla saldırıldı.
Saldıryı yapan Tolunay Bostancı adlı ülkücü bir faşist. Daha önce de EMEP Genel Merkezi’ne silahlı saldırıda bulunmuştu.
Sorgusunda "Irkçıyım, onlar Kürtçü olduğu için vurdum" demiş; üstelik mahkemeden çıkarken "bir dahaki sefere bomba koyacağım" demişti. Bütün bunlara rağmen bu eli kanlı faşist tahliye edildi. Önce Gazi Üniversitesi’nde öğrencilere kurşun sıktı. Ardından ihbar üzerine bulunduğu kahveye gelen polisi göğsünden vurarak öldürdü.
Bunlar ne bir tesadüf ne de münferit olaylar. Irkçı faşistler, dünyanın her yerinde kendilerinden farklı olana saldırıyor. Sivas'ta, Maraş'ta; yüzlerce insanı acımasızca katledenler, aynı eller. Geçmişte onlarca gencin, sendikacının, yazarın, aydının katilleri de bu çeteler.
Üniversitelerde uzun saçlı, küpeli diye erkek öğrencilere saldıran, sadece Kürt olduğu için öğrencileri katledenler bunlar. Kadınlara, savaş karşıtlarına, eşcinsellere, farklılığa ta-hammül edemeyenler bu katiller. Aydınların açıklamalarını basıp şiddet kullananlara, işçilerin grevlerini basanlara; düşünceye düşman olanlara ne üniversitelerde ne de yaşamın başka bir alanında izin veremeyiz.
Biz özgürlükleri savunuyoruz; kadınların özgürlük mücadelesi, ezilen halkların özgürlük mücadelesi, gündelik hayatın baskılarına karşı mücadeleler, kılık kıyafet yönetmeliğinden mağdur olanlar, türban takan öğrencilerin özgürlük mücadelesi vb… Görünüşümüzün ve fikirlerimizin farklılığını zenginliğimiz olarak görüyoruz. Biz bu bir avuç faşist çetelerden çok daha fazlayız.
İşte bu nedenle, tam da bu nedenle faşistlere geçit vermeyeceğiz.


Başka bir iletişim mümkün!
BİA²'nın, 3-5 Kasım tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği Bağımsız Medya Forumu, dünyanın dört bir yanından bağımsız iletişim yolları arayan yüzlerce gazeteci ve Türkiye'nin dört bir yanından yerel basın temsilcisini bir araya getirdi.
"İstanbul Uluslararası Bağımsız Medya Forumu", 1996'dan beri yayında olan "Medya Özgürlüğü ve Bağımsız Gazetecilik İzleme ve Haber Ağı" Projesi BİA kapsamında gerçekleştirildi. IPS İle-tişim Vakfı (Istanbul) ve Inter Press Service (Roma, Berlin, Johannesburg, Ban-gkok, Montevideo) tarafından ortaklaşa düzenlenen foruma 'deneyim sahibi BİA dostları', gazeteci, akademisyen ve medya aktivistleriyle hak savu-nucuları davetliydi.
Temelde, demokratik-/alternatif/bağımsız med-yayı destekleme amacına uygun olarak, küresel alanda, edinilmiş girişim ve kazanımların vardıkları sonuç ve deneyimleri yansıtmak, gelecekte aynı doğrultuda gerçekleştirilecek faaliyetlere yeni ola-naklar sağlamak amaçla-rını taşıyan açık yapıya sahip forumda katılım herkese açıktı. Bağım-sız/alternatif medyanın önemli karakterlerini bir araya getiren İstanbul Uluslararası Bağımsız Medya Forumu'na katılanlar adına okunan sonuç bildirgesinde dünya hü-kümetleri, yaygın medya, bağımsız ve yerel medya, toplumların ifade özgürlüğünü ve bilgiye erişme özgürlüğünü kullanması için kendilerine düşen eylemi gerçekleştirmeye çağırıldı.
Forum kapsamında, paneller, açık tartışmalar, yerel/bölgesel medya forumu, sergi, performans ve konserler düzenlendi.
Katılımcılar ve sunumları hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve toplantıların tam listesini görmek için forumun resmî web sitesi http://forum.bianet.org/ adresine başvurulabilir.


Askeri emirle kesilen çınar
İznik'e bağlı 2 bin 376 nüfuslu Müşküle Köyü'nde, muhtarın çalışmalarını protesto etmek için 5 kişilik ihtiyar heyeti, geçen yıl yedek üyelerle birlikte topluca istifa etti. Yeni ihtiyar heyetini belirlemek için sandık başına giden köylüler protesto amacıyla "köyün delisi" olarak bilinen akli dengesi yerinde olmayan köylüleri seçtiler.
Köyün ilginç bir yanı da, köylülerden birisi-nin, 60'lı yıllarda cina-yetten hapse girip Na-zım Hikmet'le tanışmış olması. Hapisten çıktıktan sonra da köye gelip ondan öğrendiklerini anlatmış. O günden bu yana köy "solculuğu" ile biliniyor. Nazım'ın altına gömülmeyi vasiyet ettiği çınarı da köye dikmişler. Ancak bu çınar da 12 Eylül'den nasibini almış ve askerin emriyle kesilmiş.


KİM NE DEDİ?
“içimde Ecevit ile kucaklaşamamanın boşluğu var”
Deniz Baykal,
CHP Genel Başkanı

"Atatürk'ün ilkeleri üzerinden siyaset yapmayı biz çirkin buluyoruz"
Tayyip Erdoğan, Başbakan

"İlgili ilgisiz, her yerde, adeta futbol maçı seyreder gibi, maçlarda sloganlar gibi bunu bağırıp çağıranlar var. Bunlar hoş şeyler değil. Bunları bir siyaset terimi olarak kullanma gibi bir yanlışın içine düşmeyelim. Hele hele siyasi partiler bunun üzerinden rant bekliyorsa aldanıyorlar"
Tayyip Erdoğan, Başbakan, Ecevit’,n cenazesinde atılan “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları üzerine