Sosyalist İşçi 263 (18 Kasım 2006)

 

Sayfa 8 :


Gazze’den Dr Mona el-Farra işgal altındaki yaşamı anlatıyor
İsrail terörü
Tony Blair ve George Bush’un Ortadoğu’da barış inisitaifi konuşmaları Gazze’de yaşayan 1.4 milyon Filistinli için pekbir anlam ifade etmiyor.
ABD’nin bölgedekibekçi köpeği, İsrail işgal altındaki bölgede yeni bir kanlı saldırı daha gerçekleştirdi.
Geçen hafta Beit Hanoun kasabasına 15 tank bombası isabet etti ve 19 kişiyi öldürdü, 40 kişiyi de yara-ladı. Ölenler arasında 9 çocuk ve 4 kadın vardı.
Bu katliam İsrail tarafından Filistinlilerin direncini kırmak için yapıldı.
Gazze Şeridi’nin Kuzeyinde olan Beit Hanoun direnişin merkezlerinden birisi.
Militanlar israil işgal güçlerine karşı burada savaşıyorlar ve evde yapılan bombalarla saldırıyorlar.
İsrail saldırısının bir başka anlamı daha var. Bu yaz yaşanan Lübnan yenilgisinden sonra İsrailli politikacılar ve ordu yöneticileri İsrail’in savaşma yeteneğini yeniden ispatlamak zorunda olduklarını düşünüyorlar.
Dr Mona el-Ferra Beit Hanoun’un kenarındaki al-Awda adlı küçük bir hastanede çalışıyor. Bu hastanede sağlık elemanları son İsrail saldırısının sonuçları ile boğuşuyorlar.
Dr Mona el-Ferra “İsrailliler kasabayı direndiği için cezalandırmak istediler. Kasabayı kuşattıklarında elektriği ve suyu kestiler. İnsanlar evlerine hapsedildiler.
“Bütün altyapıyı yıktılar.Köprüleri, elektrik tesislerini, okulları. Geniş bereketli toprakları dümdüz ettiler.
“Normal insanların yaşamlarını mahvetmek istiyorlardı. Dolayısıyla direnişi bırakacaktık. Ama Filistinliler direnişi bırakmayacaklar.”
Dr Mona Beit Hanoun’a yapılan saldırının bütün yaz süren saldırların ardından geldiğini söylüyor.
Önce daha küçük çaplı saldırıları Güney’de, Kuzey’de ve Doğu’da gerçekleştirdiler” diyor ve ekliyor ”her günkü saldırılarda 2-3 kişi ölüyordu.”
Militan Hamas örgütü geçen Şubat ayında seçimleri kazandığından beri Gazze şeridi saldırı altında. Bölgeye gelen bütün yardımlar kesilmiş durumda.
Dr Mona bölgede ekonomik ve sosyal koşulların nasıl çöktüğünü anlatıyor.”Şimdilerde nüfusun yüzde 70’i yaşayabilmek için insani yardıma muhtaç.”
Dr Mona’ya göre “Çocukların ve kadınların en az yarısı demir eksikliğinden kaynaklanan hastalıklara sahip. Ayrıca her beş çocuktan biri yetersiz beslenmekten dolayı hasta.”
“Ne var ki uluslararası yardım kesilmiş olduğu için kadınlara ve çocuklara doğru dürüst yardımcı olamıyoruz.
“Süt ve taze gıda bulmak zor ve elektrik yok. Kırsal bölgelerin çoğunda ve birçok kentsel bölgede akar su yok.
“Her hafta koşullar daha da kötüleşiyor. Bu kasabada giderek kötüleşen acil bir sağlık sorunu var.
“Sürekli olarak elimizdeki sağlık malzemesinin bitmesi ve aynı anda yaralı ve hasta sayısının artması tehdidi altındayız.
“Birçok yaralı gereksiz bir biçimde yollarda ölüyor çünkü İsrail yaralıların hastaneye getirilmesine izin vermiyor.
“Son 6 ayda Mısır ile bağlantıyı sağlayan sınır kapısı sadece 6 defa açılmış. Birçok kanser hastaları Mısır’daki tedavilerine devam edemedikleri için ölmüş.
“Bütün bunlar Filistinlilere karşı girişilen psikolojik savaşın bir parçası.
“İsrail, Gazze Şeridi’nde yaşayan herkesin işsiz ve geleceksiz bir biçimde yardıma muhtaç hale gelmesini sağlamaya çalışıyor. Bu durumda Filistinlilerin direnişten vazgeçeceklerini ve İsrail’in barış koşullarını kabul etmek zorunda kalacaklarını düşünüyor.
“Ama başarılı olamıyorlar. beit hanoun’dan tanlar çekilir çekilmez militanlar İsrail’e doğru ateşe başlıyorlar.”
Beit Hanoun katliamından sona Katar, Birleşmiş Milletler’e İsrail’in saldırısını kınamak için bir önerge verdi ama ABD bu öneriyi veto etti.
ABD’nin bu tutumuna karşı Arap hükümetleri de bugüne kadar uyguladıkları yardım ambargosunu kaldırma tehdidinde bulunuyorlar.
Ancak Dr Mona’nın Arap rejimlerinin taedıma gelmesi kıonusunda çok az inancı var.
“Arap rejimlerine güvenmiyorum” diyor. “Bu rejimlere saygı duymuyorum ve yaptıklarından dolayı onlardan etkilenmiyorum. Bu rejimler gerçekte İsrail ve ABD ile işbirliği yapıyorlar.”


Toplu katliam için atış
İsrail Genelkurmay’ı bir süre önce bombardıman yapan topçu birliklerinin hedefe göre “güvenlik” uzaklığını değiştirdi. eskiden hedeften 300 metre uzakta duran toplar şimdi hedefe 100 metre yaklaşıyorlar ve bu nedenle topların öldürme oranı çok yükseldi.
Bir süre önce 6 insan hakları örgütü İsrail savunma bakanlığı’nın bu yeni kararını protesto ettiler.
Beit Hanoun’daki katliamın nedenlerinden birisi de İsrail Savunma Bakanlığı’nın ve Genelkurmay’ının aldığı bu yeni karar.


YORUM
İran Irak olmasın
Bush ve çetesinin Irak’taki yenilgisi artık kesin. ABD’de ki son seçimler, Blair çekileceğini ilan etmesi bunun en net göstergeleri. ABD-İngiliz ittifakı hem Afganistan’da hem de Irak’ta yenildi.
Bu durumda kısa zamanda acaba Afganistan’dan ve Irak’tan çekilmezler mi? Normal olan bu. Ama büyük olasılıkla Irak’tan ve Afgansitan’dan çekilmeyecekleri gibi yeni hedeflere de saldıracaklar.
Irak’a saldırmak sadece Bush ve Blair’e ait politikaların sonucu değil ABD egemen sınıfının hegemonya isteğinin bir ürünü.
Bush-Blair ikilisinin farkı Amerikan egemen sınıfının daha önce ittifaklar kuaran anlayışınıbir kenara bırakmalarıydı. Şimdi en büyükolasılıkla tekrar eski politikalara dönülecek. zaten daha şimdiden “baba Bush geri geliyor” deniyor. İttifak politikaları baba Bush tarafından uygulanmaktaydı. Aynı şekilde Rumsfeld’in Bakanlıktan alınması da benzer birpolitik gelişme olarak yorumlanmakta.
Irak iki açıdan ABD için hayati bir öneme sahip. Birinci olarak sahip olduğu petrol kaynakları ve ile çok önemli bir yer. Irak’a hakim olmak dünya enerji kaynaklarına hakim olmanın büyük bir adımı.
İkinci olarak ise Irak stratejik bir öneme sahip. Irak’a sahip olmak Ortadoğu’da büyük bir güce ulaşmak demek ve şu anda Irak’ta 150 bin ABD askeri ve 30 bin İngiliz askeri var. Bu çok büyük bir güç. Bu iki emperyalist ülke bu askeri güçlerini kolay kolay Irak’tan çekmez. Çektikleri takdirde dünya üzerindeki askeri hegemonyalarını büyük ölçüde kaybedeceklerdir.
Dolayısıyla Amerika ve İngiltere’nin Bush ve Blair yeniliyor diye Irak’tan çekileceğini düşünmemek gerekir. Tam tersine ABD ve İngiltere savaşı yayma eğilimi içinde. İran’a saldırmak hala gündemde. Böylece Ortadoğu’nun bir başka çok önemli stratejik noktasına el konacaktır.
Şimdi İran Irak olmasın kampanyası herzamankinden daha önemli.


Nikaragua’da Ortega kazandı
1979’da diktatör Samoza’dan iktidarı alan sandinista hareketinin eski önderi Daniel Ortega geçen hafta seçimleri kazanarak bir kere daha Nikaragua devlet başkanı oldu. Ortega 1990’da seçimleri kaybettiği için iktidarı bırakmıştı. Daha sonra 4 defa seçimlere katıldı ve her defasında yenildi.
Bugünkü Ortega’nın 1980’lerdeki Sandinista lideri olan Ortega ile ilgisi yok. Ortega şimdi Nikaragua’yı başka Orta Amerika ülkeleri ile birlikte yeni liberal politikikalara eklemleyecekolan Orta Amerika Bölgesel Bloğu fikrini destekliyor. Seçilebilmekiçin de çeşitli yozlaşmış sağ politikacılarla ve iş adamları ile ittifaklar kurdu.
Kimileri şimdi Ortega’yı Latin Amerika’da solun en yeni zaferi olarak tanımlayacaklar ama bu pek gerçekci olmayacak. Yakında Ortega’nın nasıl politikalar izlediğini hep birlikte göreceğiz.


Lübnan’da İsrail hunharlığı
İsrail'in Lübnan'a yaptığı saldırı sırasında beyaz fosfor kullandığı Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da doğrulandı.
İsrail Lübnan'a Hizbullah'ı silahsızlandırmak amacıyla girmiş ve bir aylık süre boyunca ateşkesi kesin olarak reddetmişti. Ancak, Hizbullah başta olmak üzere Lübnan halkının direnişini kıramayınca geri çekilmek zorunda kalmış ve bu görevi BM komutasındaki içinde Türkiye'den askerlerinde yer aldığı birliklere bırakmıştı.
Beyaz fosfor, ABD tarafından Irak'ta Felluce direnişini kırmak için de kullanılmış bir kimyasal silah. Kemiğe kadar işleyebilen kimyasal tepkime ile oluşan yanıklar oluşturan beyaz fosfor tam anlamıyla kitle imha silahı.
Ayrıca İtalyan televizyonu RAI'nin yaptığı habere göre, İsrail Lübnan'da, sığınak delici ve seyreltilmiş uranyum içeren bombalar da kullandı ve bu nedenle hala bölgede radyasyon bulunuyor.