Sosyalist İşçi 264 (2 Aralık 2006)

 

Sayfa 4 :



İzmir’de Genel Sağlık Sigortası ve Aile Hekimliği'ne karşı eylem
İzmir Sağlık Platformu’nun düzenlediği mitinge Küresel Eylem Grubu’da katıldı. KEG aktivistleri bir yandan “sağlığımızı koruyalım” diyerek Genel Sağlık Gigortasına ve Aile Hekimliği uygulamasına karşı çıkıyorlar, diğer yandan da “Medikomu Vermiyorum” kampanyası sürdürüyorlar.

26 Kasım Pazar günü saat 11'de Küresel Eylem Grubu, sağlıkta yıkımı durdurmak için eylem yapmak üzere Cumhuriyet Meydanı'ndaydı. Saat 12.30'da Konak Cumhuriyet Meydanı'ndan, Alsancak Gündoğdu Meydanı'na yürüyüş başladı. İzmir, Ankara, Kütahya, İstanbul, Denizli, Muğla ve Akhisar'dan katılımcıların bulunduğu KEG korteji, dinamik yapısıyla ilgi çekip diğer kortejleri de harekete geçirdi. Eylemde yaklaşık on bin katılımcı olduğu söylenirken, KEG sağlık hakkını korumak için 150 kişiyle alandaydı. Gündoğdu Meydanı'nda yapılan mitingle sona eren eylemde atılan bazı sloganlar şöyleydi;
* GSS'ye hayır!
* Birleşen işçiler yenilmez!
* Medikolar bizim!
* Al al al, çal çal çal, AKP yasanı al başına çal!
* Parasızlıktan ölmiycem, medikomu vermiycem!
* Katil ABD, iş birlikçi AKP!
* Bush Irak'tan, Tayyip sağlıktan çek elini!
Küresel Eylem Grubu, saat 14.00'da biten eylemden sonra saat 16.00'da APİKAM (Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi) Toplantı Salonu'nda, günün değerlendirilmesini konuşmak ve bundan sonra yapılacak çalışmalar hakkında görüş alış-verişi yapmak üzere buluştu. Bu eylemin bir son adım değil, aksine bir ön adım olduğu, esas sesimizi duyurma sürecinin bundan sonra başlayacağı konuşuldu. Bunun için 14 Aralık ve sonrasında yapılabileceklerin tartışıldığı toplantı, 17.30'da sona erdi.


Sigortamız, emekliliğimiz, sağlık
hizmetlerimiz, ücretlerimiz saldırı altında
DİRENİP DURDURABİLİRİZ
IMF ve Dünya Bankası’nın direktifiyle yasalaştırılan Genel sağlık Sigortası uygulaması emekçiler için çok ağır koşullar getiriyor.
Yeni yasa ile birlikte emekçiler daha fazla prim ödeyecekler ve buna karşılık daha az sağlık hizmeti alabilecekler. Ayda 167 YTL geliri olan her 4 kişilik aile GSS’ye 64 YTL prim ödeyecek. Bunun karşılığında alınacak sağlık hizmeti ise çok sınırlı.
Bazı sağlık hizmetlerinden sie prim ödense dahi yararlanılamayacak. Ayrıca bir kere yakalandığınız bir hastalıktan ertesi yılda tedavi edilmek istiyorsanız ertesi yıl daha fazla prim ödemeniz gerekiyor.
Yeni yasa ile birlikte Aile Hekimliği uygulaması dageliyor. İlk bakışta birçoklarına iyi görünen bu uygulamaya sağlık çalışanları çok büyük oranda karşı.
Aile Hekimliği uygulaması öncelikle sağlıkocaklarının kapanmasına yol açıyor. Çalışan insanlar için çok yerde ulaşılabilen tek sağlık hizmeti olan sağlık ocaklarının kapatılması tam bir yıkım olacak.
Aile hekimliği ise bir yandan sağlığın paralı olmasına yol açarken diğer yandan da hekimlerin ortak çalışmasının yerine birbirleriyle rekabetini getirecek. Örgütlülüklerine zarar verecek.
Yeni yasanın bir başka yaptırımı ise öğrencilerin şimdiye kadar parasız yararlandıkları Medikoların kapatılacak olması. Medikoların kapatılması ile birlikte zaten paralı hale gelen eğitim harcamalarının yanı sıra öğrenciler sağlık gereksinmeleri için de para ödemek zorunda kalacaklar.
Genel Sağlık Sigortası uygulamasının bir başka yaptırımı ise emeklileri ve emekliliği çarpıyor.
Emekli maaşları azalacak. Emekli aylıkları %75’den %50’ye iniyor. Kısa bir süre içinde emeklilik yaşı 68 olacak. Bu arada prim ödenmesi gereken gün sayısı da artıyor.
Emekli ikramiyeleri bundan böyle taksitle ödenecek.


KESK greve çıkıyor
KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, 2007 yılı bütçesini emek-çilerin oyuna sunacaklarını belirterek, ''Binlerce iş yerinde, yüz binlerce emekçi kullanacağı oyla bütçeye ilişkin yaklaşımı-nı ortaya koyacaktır'' dedi.
Tombul devamla ''2007 bütçesinin temel karakterini, gittikçe yoksullaşan halka yüklenen dolaysız ve dolaylı vergiler, özel sektöre kaynak transferi ve vergi indirimleri, faiz ödemele-rinde sermayeye kesintisiz sadakat, sosyal gü-venlik sisteminin tasfiyesi, sosyal devlet yerine yurttaşını sürekli muhtaç duruma getiren ve asli işlevlerini bir hayırseverlik mekanizmasına indir-geyen bir yapı oluşturmaktadır. 15-30 Ağustos-ta gerçekleşen 5. toplu görüşmeler sonucunda, geçmiş yıllarda olduğu gibi kamu emekçileri ve emekliler açlığa mahkum edilmiştir” dedi,
KESK, TTB ve TMMOB bu taleplerle bir referandum düzenliyorlar. Referandumun sonuçları 5 Aralık 2006 tarihinde Ankara'da açıklanacak.
14 Aralıkta ise TMMOB ve TTB’nin de desteği ile kamuemekçileri greve çıkıyorlar.


Kölelik ücreti: Asgari ücret
Sendikaların yaptığı araştırmalara göre Türkiye’de açlık sınırı 586, yoksulluk sınırı ise 1.902 YTL. Asgari ücret ise brüt 530, net 380 YTL. Yani asgari ücretle çalışan emekçiler açlık sınırının çok altında yaşamaya çalışıyorlar. Türk-İş’in hesaplarına göre asgari ücretliler ayda 11 gün açlar.
Bu hesaplara göre Türkiye’de 909 bin kişi aç, 18 milyon insan ise yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışıyor.
Bu arada yapılan bişr başka araştırmaya göre ise her bir milletvekilinin maaşı için 112 asgari ücretle çalışan emekçinin vergi vermesi gerekiyor. Asgari ücretlerden 150 YTL vergi kesiliyor. 2007 başından itibaren ise GSS uygulaması ile birlikte 64 YTL daha kesilmeye başlanacak.
Asgari ücretlerin bu denli düşük olması emek-çi sınıfların nefesini kes-mekte. Örgütlenme düze-yini düşürmektedir.
Sendika hareketi için asgari ücretlerin arttırılması için mücadalenin büyük bir önceliği var.
Bugünlerde Asgari Ücret Tesbit Komisyonu toplanacak ve büyükolasılıkla 55-10 arasında bir zam yapacak. Sendikalar bu köle ücretine direnmedikçe emekçi hareketinin toparlanması mümkün değil.


“Mediko’mu vermiyorum”

20 Kasım'da Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusunda "Medikomu Vermiyorum" kampanyasının ilk adımını attık. Kampanyamız için, kısa bir sürede önce broşür hazırladık. Cebeci'nin hemen her yerine kampanyamızı anlatan ve üzerinde kocaman "Mediko Kapanıyor" ve "Ölecek miyiz" yazan iki ayrı afişimizi astık. ATO ve SES ile görüştük, ancak gelen cevap uzun sürdüğü için bu seferlik baskıyı bir arkadaşımızın harç parasını ortaya koyması ile karşıladık. 600 broşür dağıttık, herkesle GSS ve medikolarla ilgili konuştuk.
Yaklaşık bir hafta çalıştıktan sonra, 20 Kasım günü gelip çattığında, 65-70 kişi "Medikomu Vermiyorum" pankartı arkasında medikoya doğru yürüyüşe geçtik. "Medikolar Bizim!", "Parasızlıktan ölmiycem, Medikomu vermiycem", "sağlıkta yıkımı durduralım" sloganları ile okulun kapısına geldik.
Okul kapısında polis bize medikoya yürümelerinin toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet olduğunu söyleyince, bir arkadaşımız asıl "gösterinin" AKP hükümetinin sağlık ocaklarını, medikoları kapatıp, kitlesel ölümlere yol açabilecek bir dönüşüm uygularken bunu topluma sanki çok iyi bir şeymiş gibi anlatması olduğunu söyledi. Bunun üzerine medikoda çalışanların da katılımıyla, basın açıklamamızı kampus girişinde gerçekleştirdik.
Kampanyamızın öğrencilerin sağlık haklarının gaspına karşı olduğunu ve tıpkı Fransa'daki dostlarımız gibi çok kitlesel bir hale getirmemiz gerektiğini anlattık. Basın açıklamasının ardından, tekrar kampusa dönerek kampanyamızı nasıl sürdüreceğimizi konuştuk. Çok sayıda öğrencinin teşekkür etmesi ilginç bir anı oldu.
20 Kasım'da ufak ama önemli bir adım atmış olduk. Cebeci'de yapılan eylem, bir ilk olarak önemliydi.
Şimdi, bütün üniversitelerde "Medikomu Vermiyorum" kampanyasını yaygınlaştırmalıyız.