Sosyalist İşçi 264 (2 Aralık 2006)

 

Sayfa 12 :

Savaşlara, militarizme ve çokuluslu şirketlere karşı
KÜRESEL EYLEM
Küresel Eylem Grubunu kuran aktivistler ilk kez 3 Aralık Küresel Isınmaya Karşı Küresel Eylem Günü için bir araya geldi. 3 Ara-lık 2005 te 10'dan fazla şehirde miting, eylem ve basın açıklaması yapıldı. Aktivistler 3 Aralık mitin-ginin ardından yeniden toparlanmaya başladı. Bu toplantılarda Küresel Eylem Grubu (KEG) kuruldu ve sadece iklim değişimi üzerine değil küresel kapitalizmin öne çıkardığı çeşitli yerel ve genel konularda da kampanya sürdürmek üzere anlaşıldı.
4 Kasım'da istanbulda; dünyada 48 ülkede aynı anda yapılan iklim değişikliğine karşı küresel eylem gününde KEG de sokağa çıktı.
26 Kasım'da İzmir'de Sağlık Platformu'nun düzenlediği Genel Sağlık Sigortası'na (GSS) karşı mitinge pankartıyla katıldı.
KEG bireylere dayalı konsensus ile yürüyen kampanyalar yapıyor
KEG'in şimdi önünde duran bir kaç kampanya başlığı var.
İlk olarak yıl boyunca iklim değişimi üzerine kampanya devam edecek. Temmuz da 'İklim değişiyor, Biz durdurabiliriz' başlığıyla bir miting düzenlenmesi hedefleniyor. Bunun yanısıra yıl boyunca olabildiğince yaygın söyleşiler düzenlenmeye çalışılacak. Uluslararası kampanya bundan sonraki eylem takvimini belirlediğinde KEG de bu takvime uygun etkinlikler planlayacak.
İkinci başlık Nükleer Enerji kullanımı. Bu günlerde konuyla ilgili yasa Meclis komisyonuna getirildi. Yakın zamanda Meclis'e sunulabilir ve yasalaşmasının önü açılabilir. KEG Nükleer santral yapımına karşı bir kampanya için önümüzdeki günlerde harekete geçecek.
Üçüncü başlık GSS. 1 Ocak 2007 itibariyle yürürlüğe girecek olan Genel Sağlık Sigortası Yasası'na karşı iki ana vurguyla kampanya devam ediyor. "Sağlık Ocağımı Kapattırmayacağım" ; "Medikomu Vermiyorum".
Adım adım aile hekimliği uygulaması hayata geçirilmeye başlandı. Sağlık hizmetleri giderek ulaşılması daha zor hale geliyor. KEG önüne hedef olarak, bu yasanın fiilen uygulanamaz hale gelmesi için, yasanın muhatap aldığı herkesi, özellikle sendilakaları ve odaları harekete geçirmeyi ve var olan kampanyalar içerisinde yer almayı hedefliyor. Henüz sonuçları bütün toplum kesimleri tarafından kavranamamış olmasına rağmen bu yasa yoksullar ve emekçiler açısından şimdiden sıkıntı yaratmaya başladı.
Dördüncü başlığımız ise G-8'e Hayır! Haziran'ın ilk haftası Almanya'da yapılacak G-8 zirvesine karşı uluslararası eylem çağrısı var. Bu çağrıya uygun olarak bizde aynı günlerde bir dizi etkinlik ve eylemi hayata geçireceğiz.


İklim değişiyor, biz durdurabiliriz
Geçtiğimiz ay, bir Dünya Bankası yetkilisi şöyle di-yordu. "Eğer 10 yıl gibi bir süre içinde derhal ve âcilen tedbir alınmazsa, küresel ısınmaya bağlı olarak: sellerden 100 milyondan fazla insan yerinden yurdundan olacak; ku-raklık ve çölleşme yü-zünden yüz milyonlarca "iklim mültecisi" dört bir yana savrulacak; eriyen buzullar yüzünden 1 milyardan fazla insan aç ve susuz kalacak; sıcaklığın artmasından yaban hayatı ağır darbe alacak ve canlı türlerinin yüzde 40'ın-dan fazlası yok olacak; ve bütün bunların sonucunda, dünya ekonomi-si % 20 oranında küçü-lebilecek, insanlığın iki dünya savaşında yaşadığı sefalet manzaraları ortaya çıkabilecek."
Artık dünyanın %99,9'u iklim değişimi gerçeğinin farkında. İklim değişikliğine karşı kampanya yürüten tüm dünyadaki aktivistlerin ortak talebi ise Kyoto Protokolü'nü ABD'nin imzalaması. Bizde Türk hükümetininde imzalamasını istiyoruz.

Sağlık ocağımızı kapattırmayacağız!
Genel Sağlık Sigortası yasası kapsamında bazı illerde aile hekimliği uygulamasına adım atıldı. Eskişehir bunlardan biri. 500 bin nüfuslu kentte tam bir karmaşa yaşanıyor. Sağlık hizmetleri çökmüş durumda acil servisler çalışmıyor.. Koca kentte çağrılara cevap verebilecek 2 adet 112 acil servis ekibi var artık. Aile hekimliği yapacak hekim bulunamadığından pratisyen hekimler ile açık kapatılmaya çalışılıyor. Gelinen noktada acil servisin özelleştirilmesi konuşuluyor. Bu günlerde hastalanırsanız acilen veya değil doktora, hastaneye gitmeniz gerekirse Eskişehir'de olmamanızı dileriz. İzmir'de bu uygulamaya yakın zamanda geçilmesi için hazırlıklar son sürat devam ediyor.
Başka bir kentte olupta kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 1 Ocak 2007 itibariyle ayni sistem tüm Türkiye de geçerli olacak.
Parasızlıktan ölmiycem, medikomu vermiycem!
GSS hayata geçerse öğrencilerin yararlandığı medikolar da kapanacak. Gelirleri oranında prim ödemeden herhangi bir sağlık hizmetinden yaralanmaları söz konusu bile olmayacak.
Yakın tarihte binlerce insanın çok basit nedenlerden hayatını kaybetmesine neden olacak bu yasaya karşı yaygın bir kampanya yürütmek gerekiyor.
Küresel Eylem Grubu Genel Sağlık Sigortasına, Aile Hekimliğine ve sağlık ocaklarının ve medikoların kapatılmasına karşı aktif bir kampanya sürdürüyor.

Onlar G-8, biz milyarlarız!
2007'nin Haziran ayında Heiligendammn'da düzenlenecek olan G-8 zirvesine
karşı eylem haftası planlanıyor. Federal Almanya'dan, Avrupa'dan ve tüm dünyadan on binlerce insan, zirveye karşı bir araya gelecek. 2 Haziran'da yürüyüş ile başlayacak hafta 6 Haziran'da zirve'nin ablukaya alınması ile devam edecek.
G-8 ülkeleri dünyanın en büyük ekonomisine sahip. Onlar, IMF, DTÖ ve Dünya Bankası aracılığı ile küresel çapta tüm dünya nüfusunun hayatını belirleyecek kararlar almak üzere toplanıyorlar. Sürpriz bir sonuç beklenmiyor. Toplandıklarında milyarlarca yoksul ve emekçi için olumlu sonuçlar doğuracak adımlar atmayacaklar. Aksine hem kendi aralarındaki güç dengelerini değerlendirip birbirlerine karşı mevziler kazanmaya çalışacaklar, hem de savaşlar ve yeni ekonomik politikalarla ilgili sonuçları bizler açısından çok da hayırlı olmayacak konuları konuşacaklar.Ama bizlerin de söyleyecek birkaç sözü var elbet. KEG aynı günlerde çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyecek.

Nükleer yasası geri çekilsin!
Türkiye, 2000 yılında terk ettiği nükleer santral planlarına geri dönüyor. 2020 yılı enerji planları, yüzde 100 hazine garantili yabancı kredi ile satın alınacak 10 adet anahtar-teslim nükleer reaktör ve fosil yakıtlar (linyit, ithal kömür, petrol ve doğalgaz) ile çalışan düzinelerce termik santrali içeriyordu. Şimdi ise 2020 yılına kadar 2 ya da 3 santral hedefleniyor..
Çok kısa bir zaman içinde mecliste görüşmeye açılacak olan Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı ile 15 yıl boyunca nükleer elektrik satılması öngörülüyor. Bakanlar kurulu'nun santraller için teşvik verebilecek. Bir tek santralin maliyeti 5 milyar dolar civarında.
Sinop'ta santral yapılmasına karşı yürütülen kampanyada onbinlerce insan harekete geçmişti. Şimdi tasarının meclisten geçmemesini sağlamak için daha çok insanı harekete geçirmek,yaygın ve sürekli bir kampanya sürdürmek gerekiyor.


Başka bir şampuan mümkün!
ALS ve SLS. Hiç duymadığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Oysa ALS ve SLS ikilisi yaşamlarımızın kopmaz bir parçası!
Şampuanların arkasında başka bir dünyaya aitmişçesine içindekiler yazılıdır. (Su bile, "aqua" olarak yazılır.) En çok olan madde en üste, en az olan madde en alta biçiminde yazılıyor içindekiler. İşte ALS (ammonium lauryl sulfate) ve SLS (Sodium dodecyl sulfate) ikilisi de özellikle ucuz şampuanların sudan sonraki ilk etken maddeleri.
İkisinin de çok sayıda zararı var. İkisi de tahriş edici kimyasal maddeler. %15 gibi oranlarda bazı durumlarda daha da fazla kullanılıyorlar. Özellikle gözlerde kalıcı hasarlara yol açabileceği ancak cilde temasının bile zarar verebildiği belirtiliyor. Altı yaş altı çocuklarda ise gözün gelişimini etkilediği, yetişkinlerde katarakt oluşumuna neden olabildiği kanıtlanmış. Bu iki madde de, etkili kimyasallar olarak sanayide, araba şampuanlarında kullanılıyorlar.
Birçok üretici ve üreticilerin papağanı konumundaki kurumlar, bu maddelerin hemen vücuttan uzaklaştırıldığını anlatarak bu maddeleri savunuyorlar.
Oysa bu maddelerin kullanılmasının basit bir sebebi var. SLS ucuz, ALS daha zararlı ama daha ucuz. Genel olarak şampuan ucuzlaştıkça, bu maddeler de şampuan içeriğinde üst sıralara yerleşiyor.
Tabi bundan para kazanmayı akıl edenler de yok değil. Tamamen doğal içerikli şampuan markaları da reklamları ve internet sitelerinde, rakiplerinin bu özelliklerini anlatıp kendi satışlarını arttırmaya çalışıyorlar. Gerçekten ALS ve SLS ucuz olacak ki, doğal şampuanlar ufak şişelerde 15-20 dolar arası fiyatlara satılıyor.
İşte yaşadığımız dünya, şampuanların içerisinden kimyasal fışkıran, kar hırsının her yeri sardığı bir dünya. "Başka bir şampuan" istiyorsak ya her seferinde 20 dolar vereceğiz ya da "başka bir dünya"yı tercih edeceğiz.

Ersin TEK