Sosyalist İşçi 266 (30 Aralık 2006)

 

Sayfa 5 :


Latin Amerika, Fransa, Yunanistan…
Neo-liberalizm kader değil!

2006 yılı, Amerikan emperya-lizminin dünyaya tek başına hakim olma çabası ve bu çabaya karşı verilen mücadeleler açısından olduğu kadar, dünya çapında egemen sınıfların neo-liberal saldırıları ve bu saldırılara karşı koyma mücadeleleri açısından da yoğun bir yıl oldu.
Bir yandan ABD, Japonya, Çin ve Avrupa arasındaki amansız rekabet egemen sınıfları dünya çapında 'reform' daha sert neo-liberal önlemleri daha hızlı almaya zorlarken, bir yandan Latin Amerika, Fransa, Yunanistan, Almanya gibi ülkelerde kazanılan zaferler onlara, aslında bu cephede de işlerinin hiç de kolay olmadığını gösterdi.
Latin Amerika
Aslında dünyada 1990'ların ortalarından beri neo-liberal saldırılara karşı devam eden bir mücadele var. Ve bu mücadelenin hem sokaktaki güç hem de politik gelişkinlik açısından en yüksek olduğu yer tabii ki Latin Amerika. Özellikle Venezuela ve Bolivya2daki yeni hareketler, dünya çapında emperyalizme ve neo-liberalizme karşı önemli bir umut kaynağı oldular. Çünkü her iki ülkede de aşağıdan hareketlerle ilişkisi olan, kendisini bu hareketlerle tanımlayan hükümetler iktidara geldiler. Özellikle Chavez kendisini 21.yy sosyalizmini savunan ve Amerikan hegemonyasına karşı çıkan bir figür olarak gösterdi; İran, Küba gibi ülkelerle Bush'a karşı iş birliği yaptı. Üstelik Latin Amerika ülkelerindeki mücadeleler basitçe neo-liberal saldırıları durdurmanın ötesine geçtiler ve kapitalizmin alternatiflerini aramaya başladılar. Örneğin Morales hükümeti Bolivya'nın hidrokarbon rezervleri üzerinde devlet kontrolünü yeniden sağladı. Böylece toplumsal mülkiyet konusunu, özelleştirmenin bir alternatifi olarak yeniden gündeme getirdi.
Amerika ve Latin Amerika egemen sınıflarının Chavez'in bölgedeki etkisini azaltma çabaları Peru ve Meksika seçimlerinde başarılı oldu. Meksika'da seçimlerde yapılan hileler ülkenin ikiye bölünmesine neden oldu. Bolivya oligarşisi ile Morales'i açıkça iç savaş çıkarmakla tehdit ediyor. Hem Venezuela hem de Bolivya'da solcu başkanlar sonuçta devlet mekanizmasının en tepesinde oturuyorlar ve bu onları zaman zaman statükoyu savunmaya zorluyor. Ancak, bu sorunlar sadece halk hareketinin organlarını kurmaya çalışan halk hareketleri ile aşılabilir.
Avrupa
2006 yılında Avrupa egemen sınıfı kendisini çok sıkışmış bir rekabet ortamının içinde buldu, çünkü Avrupa, Amerika ve Doğu Asya ile karşılaştırıldığında daha yavaş büyüdü. Özellikle Çin'den ucuz ürünlerin Avrupa piyasasına girmesi, öncelikle Doğu Avrupa'daki daha zayıf ekonomilere yönelik bir tehdit oluşturdu. Bunun sonucunda Avrupa neo-liberal reformlara daha çok ihtiyaç duymaya başladı.
Fakat bu neo-liberal saldırılara karşı Avrupa'da büyük kitle hareketleri oldu. Bu hareketlerin en görünür olduğu yer Fransa oldu. Fransa'da neo-liberal saldırılar yakın zamanda üç büyük yenilgi aldı. 1- 1995 kamu işçileri grevi, 2- 2005 Mayıs ayında Avrupa anayasasının reddedilmesi, 3- CPE yasasına karşı verilen kitlesel mücadele. Özellikle CPE yasasıan karşı verilen mücadelede Fransa'da sokağa çıkan, 68' günlerini hatırlatırcasına okulları işgal eden öğrenciler neo-liberal yasaları püskürtmenin, kazanmanın mümkün olduğunu gösteren en önemli örneklerden bir tanesi olarak hafızalarımıza kazındı. Aynı şekilde Yunanistan'da da üniversitelerin özelleştirmesine karşı okulları işgal eden öğrenciler, maaşları için sokağa çıkan öğretmenler hükümetin neo-liberal eğitim 'reformu'nu durdurmayı başardılar.
Bunun sonuçları günlük politikaya da yansıdı. 2005 yılının Eylül ayında Almanya'da yapılan seçimlerde Almanya'nın iki büyük partisi oy kaybetti. Hıristiyan birlik partileri ile Sosyal Demokrat parti, Angela Merkel başkanlığında koalisyon hükümeti kurmak zorunda kaldılar. Hem İtalya'da hem Fransa'da, varolan politik yapı merkez sağ ve merkez sol olarak bölündü.
Macaristan başbakanı Ferenc Gyurcsany'ın halka yalan söylediğini itiraf etmesi sonucunda yaşanan büyük kriz, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin daha da büyük bir kriz ile karşı karşıya kaldığını gösteriyor.
Yeni Sol
Özellikle sosyal demokrasinin dünya çapındaki bu neo-liberal saldırılara gereken yanıtı verememesi, bu saldırılar sonucu yoksullaşan kitlelerin taleplerinin politik arenada ifade edilmesi ve savunulması konusunda bir boşluk yarattı. Bu surum Latin Amerika ve Avrupa'da yeni sol radikal hareketlerin önünü açtı. İngiltere'de savaş karşıtı hareketin içinden doğan RESPECT, Portekiz'de Sol Blok, Almanya'da Linkspartei, Brezilya'da P-Sol asıl olarak neo-liberalizme ve savaşa karşı sürdürülen aşağıdan mücadelenin ürünü olan yeni sol partiler oldular.
2006, 2007'ye Umut Veriyor
2007 yılında da aynı saldırıların devam edeceğinden, hatta daha da sertleşeceğinden emin olalım. Türkiye'de bizleri şimdiden Temmuz ayında yürürlüğe girecek bir Genel Sağlık Sigortası yasası bekliyor. Ancak 2006, aşağıdan, kitlesel, kazanmaya yönelik kampanyaların yapıldığı her yerde neo-liberal saldırıların püskürtülebildiğinin örnekleriyle dolu. Üstelik sadece Latin Amerika ve Avrua'da değil, Nepal, Bangladeş gibi ülkelerde de bunun örneklerini görmek mümkün.
Bir yandan emperyalist güçler arasındaki rekabetin askeri yüzü olan savaşa, bir yandan 'reform' adı altında sunulan neo-liberal saldırılara karşı verdiğimiz mücadele, bu iki mücadelenin kazanma hedefiyle birleşmesi, emin olalım ki bizi 'Ya Sosyalizm, Ya Barbarlık' ikileminde sosyalizme biraz daha yaklaştıran adımları atmamızı sağlayacaktır.
Arife Köse


2006’ya kısa bakış
Ocak
o Liman işçileri, Fransa'da yapılan Avrupa Parlamentosu toplantısını protesto etmek için Avrupa çapında gösteriler ve grevler örgütlediler.
o Portekiz genel seçimlerinde Sol Blok'un adayı Francisco Louça oyların %5'ini aldı.
o Nepal işçileri, Kral Gyanendra'nın anti-demokratik yönetimini protesto etmek için genel greve gittiler.
o Venezuela ve Mali'de Dünya Sosyal Forumu toplandı.
o Şili'de Başkanlık seçimlerini solcu aday Bachelet kazandı.
Şubat
o Fransa'da, 26 yaş altındaki genç işçilerin işlerinin ilk yılında kovulmalarına olanak tanıyan CPE yasasına karşı ilk gösteriler başladı.
o Almanya, Fransa, Polonya, Slovenya ve İtalya'da, Avrupa Parlamentosu toplantısını protesto eden gösteriler yapıldı.
Mart
o Fransa'da 82 okulda CPE yasasına karşı boykot ve işgal eylemleri oldu.
o Yunanistan'da, hükümetin neo-liberal politikalarına karşı genel grev oldu.
Nisan
o Fransa'da CPE yasasına karşı toplam 150 kentte yapılan gösteriye 3 milyon kişi katıldı. Bu gösterilerin sonucunda hükümet yasayı geri çekti.
o Arjantin'deki Bolivyalı göçmenler hakları için yürüyüş yaptılar.
o Berlusconi İtalya'da yapılan seçimleri kaybetti.
Mayıs
o Los Angeles'ta, göçmen hakları için düzenlenen gösteriye 1 milyon kişi katıldı.
o Morales, Bolivya'nın doğalgaz kaynaklarını devlet kontrolü altına aldı.
o Güney Afrika'da işsizliğe karşı genel grev yapıldı.
Haziran
o Bangladeş'te, uzun çalışma saatlerine, ücretlerin düşüklüğüne karşı binlerce kişinin katıldığı gösteriler düzenlendi.
o Şili'de 800 bin öğrenci okulları boykot etti.
o Yunanistan'da hükümetin üniversite sisteminde yapmak istediği neo-liberal düzenlemelere karşı binlerce öğrenci okulları boykot etmesi üzerine hükümet düzenlemeleri geri çekti.
o Meksika'da, öğretmenler üzerindeki baskılara karşı gösteriler düzenlendi.
o Avustralya'da neo-liberal politikalara karşı yapılan gösteriye 300 bin kişi katıldı.
Temmuz
o Meksika'da yapılan seçimleri Felipe Calderón Hinojosa kazandı. Seçim sonuçlarına karşı ülke çapında protesto eylemleri gerçekleşti.
Eylül
o Sol Blok Potekiz'de 'İş İçin Yürüyüş' eylemi başlattı.
o Şili'de maden işçileri genel grev yaptılar.
o Filistin'de kamu işçileri maaşlarını alamadıkları için genel greve gittiler.
o Zimbabve'de, sendikalar neo-liberal politikalara karşı ülke çapında gösteriler düzenlenmesi çağrısı yaptılar.
Ekim
o Yunanistan'da ilk okul öğretmenleri grev yaptılar.
Aralık
o Ekvator seçimlerini solcu aday Rafael Correa kazandı.
o Venezuela'da yapılan seçimleri Hugo Chavez oyların %70'ini alarak bir kez daha kazandı.
o Sırbistan'da öğrencilerin hükümetin neo-liberal politikalarına karşı okulları işgal etmeleri ve gösteriler düzenlemeleri üzerine hükümet geri adım attı.
o Lula bir kez daha Brezilya'da seçimleri kazandı.