Sosyalist İşçi 266 (30 Aralık 2006)
Yoksulluğun, savaşın
ve zorbalığın efendileri
2007 yılının Haziran ayında Almanya'nın Rostock kentinde G8 zirvesi yapılacak. Yani dünyanın en zengin 8 ülkesi, dünya sorunlarını konuşacak.
G8 zirvesinin gündemleri arasında yeni liberal politikaların uygulanmasındaki sorunlar ve Afrika'da yatırım, yoksulluk ve barış temaları yer alıyor.
Gündemler yalan,
yoksulluk gerçek
G8 zirvesinde yoksulluk konuşulacaksa, yandık demektir. Çünkü G8'ler, yoksulluğu nasıl yok edeceklerini değil, nasıl tırmandıracaklarını konuşurlar. Bugün, dünya nüfusunun yüzde 45'i mutlak yoksulluk sınırının altında kabul ediliyor.
Bunun sorumlusu G8'ler!
Her sene 2 milyon çocuk içmek için temiz su bulamadığından ishalden ölüyor.
Sorumlusu G8'ler!
Milyonlarca insanın temiz suya, bir milyardan daha fazla insan ise elektriğe ulaşamıyor. Çeşitli kıtlarda yüz binlerce insanın açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya.
Çocuklar sadece temiz suya ulaşamadığı için değil, yetersiz beslenmeden dolayı da yaşamlarını yitiriyorlar.
Ya savaşlar?
G8'lerin demokrasi, yoksulluğun çözümü ve barış temalarını konuşması, darbeci Kenan Evren'in demokrasi ve insan haklarından söz etmesi kadar ikiyüzlüdür.
Dünyada 5 bin tanesi her an kullanılmaya hazır 30 binden fazla nükleer silah mevcut.
Bu küresel cinayet araçlarının büyük çoğunluğunu üreten, depolayan ve satan G8'ler!
Dünya silahlanma yarışının ve silah ticaretinin hemen hemen tümünü G8 ülkeleri gerçekleştiriyor.
Savaşları çıkartan, yeni pazarlar ve dünya hegemonyası için kitlesel cinayetler işleyen güç G8'ler!
ABD G8'lerin de lideri. ABD'nin son birkaç yılda Ortadoğu'da işgal politikalarının yarattığı yıkımı bir kez daha anlatmaya gerek yok.
Lübnan'ın İsrail tarafından 33 gün süren işgalinin arkasından Birleşmiş Milletler Barış Gücü kisvesiyle Lübnan'ı işgal eden güçlerin komutası G8'lerin elinde.
Afrika'da yatırımları kısıtlayıp Afrika pazarlarını ve ticaretini dünyadan yalıtarak korkunç bir yoksulluğun tüm kıtayı sarmasının nedeni G8'ler.
Ruanda'da iç çatışma çıkartarak milyonlarca insanın ölmesine neden olan G8'ler.
Nerede bir savaş, bir gerilim, bir kitlesel katliam varsa arkasında petrol, silah, iletişim, gıda, içecek alanlarında tekelleşmiş dev şirketlerin sözcülüğünü yapan G8'ler var.
G8'leri tarihe gömelim
Almanya'da Haziran aynında gerçekleşecek G8 zirvesine karşı, antikapitalistler, savaş karşıtları ve tüm çeşitliliğiyle tüm muhalif hareketler karşı zirve örgütleyecekler.
Bu zirvede G8'lerin tüm yalanları tek tek teşhir edilecek.
Bu zirvede, yoksullar, şirket karşıtları, yeni liberal politikalara, savaşlara, özelleştirmelere, ücretlerin düşürülmesine, çocuk emeğinin sömürülmesine, küresel iklim değişimine, göçmenlerin yaşadığı sorunlara ve ırkçılığa karşı çıkanlar, başka, G8'lerin olmadığı bir dünya için mücadele verenler katılacak.
Biz de bu protesto dalgasına katılacağız.
Küresel Eylem Grubu (KEG), şimdiden G8 protestolarının örgütlenmesine hazırlanmaya başladı.
Almanya'da protestolar ve toplantılar sürerken bizler de Türkiye'de karşı zirveye selam yollayacağız.
Aynı havayı soluyacağız.
Aynı sloganları atacağız.
Biliyoruz ki G8'ler varken özgürlük asla mümkün olmayacak.
Eşitlik asla mümkün olmayacak!
Savaşlar asla bitmeyecek!
Yoksulluk asla son bulmayacak!
G8 varken asla!
Türkiye'deki G8 karşıtı protesto dalgasını gelin hep birlikte örgütleyelim.
G8'lere karşı kampanya için Küresel Eylem Grubu'yla ilişkiye geçin!
G8 varken asla!
Hapishaneler, hukuk sistemi, akıl hastaneleri, işkence teknolojisinin gelişmesi, kimyasal silahlar, kitlesel ölümler, kapitalist üretimin neden olduğu kitlesel felaketler ve bütün bu felaketlerin karşısında burjuva sınıfının esas olarak ceset torbası üreten ve geliştiren teknolojide devrim yaratması, "G8 varken asla" dememizin en büyük nedenidir. G8'ler ömrünü doldurdu. Artık sadece bir sorun yumağıdır. Burjuva sınıfı, yüzyıllardır insanlığı yönetmeye yeteneği olmadığını kanıtlamıştır. Küresel sermaye insanlık adına bir ölüm fermanı gibi çalışıyor. Bu yüzden kapitalizm varken asla! Bu yüzden Kuş Gribi'nin milyonlarca insanı ve canlıyı yok eden bir felakete dönüşmesine ramak kaldı. AİDS bu yüzden milyonlarca insanı öldürebiliyor.
G8'lere karşı zirve programı
G8 zirvesi 6-8 haziran tarihleri arasında yapılırken, alternatif zirve ise daha uzun bir süreye yayılacak ve daha zengin ve çeşitli bir programı var.
10-12 Kasım'da Rostoc'ta düzenlene alternatif zirve toplantısında Avrupa'dan yüzlerce sosyal hareketin temsilcisi bir eylem programı üzerinde anlaştı. Bu programda, G8 zirvesine karşı dev bir yürüyüş, savaşa karşı büyük bir etkinlik, göçmenler üzerindeki baskılara karşı yaygın etkinlikler, Rostoc'a gelen G8 liderlerine havaalanında protesto, G8 zirvesinin ablukaya alınacağı protesto gösterisi ve büyük bir konser planlanıyor.
Biz de şimdiden Türkiye’de büyük bir protesto takvimi hazırlıyoruz.
SMS'le
örgütlenen grev
14 Aralık'ta KESK, 2007 bütçesine karşı hizmet üretmeyeceklerini açıklamıştı. Kamu emekçilerini iş bırakmaya ve alanlara çağırdı. İşçi sınıfının en önemli silahını, üretimden gelen gücünü kullanacaklarını açıkladı.
Grevler, amacına ulaşan grevler, tabandan inşa edilir. İşyerlerinde tartışılarak, bölgelerde toplantılar yapılarak, bütün emekçilere grevin ne için yapıldığı anlatılarak; bizzat emekçilerin grev sürecine hazırlanması ve inşa etmesi sağlanarak greve çıkılır. Her ne kadar, "uyarı" amaçlı dense de; KESK'in 1 Aralık 2000 grev çağrısında olduğu gibi milyonları kapsaması için aşağıdan örgütlenmesi beklenir.
KESK'in 14 Aralık grevine giden süreçte ise bir bütçe referandumu yapıldı. Grev için hazırlanan afişler kimi işyerlerine ulaşmadı. Çok sınırlı olarak iş yerlerinde toplantılar örgütlendi. Üyelerin kimine eylemler ve grev cep telefonlarından gönderilen SMS'ler ile duyuruldu.
Ancak bu koşullarda adeta örgütlenmeyen bir grev olmasına rağmen, KESK'in grevine 250.000 kamu emekçisi katıldı. 250.000 kişinin greve katılması, tabanda bir öfkenin biriktiğini gösteriyor. Böylesi bir öfke, bütün üyelere ulaşılarak, iş yerlerinde toplantılar düzenleyerek, emekçilerin somut talepleri etrafında örgütlenebilseydi çok daha kitlesel bir şekilde kendini ifade ede-bilirdi.
Bu öfke hem "toplumsal muhalefetin çok düşük olduğunu" anlatan kötümserlere verilmesi gereken bir yanıt, hem de önümüzdeki dönemde yeni liberal saldırılara karşı kitlesel mücadelelerin ne kadar olanaklı olduğunu gösteren bir deneyim.
Ersin TEK