Sosyalist İşçi 270 (10 Şubat 2007)

 

Sayfa 2 :


Kıbrıs: Milliyetçilerin kozu

Konu Kıbrıs olunca, Türkiye mangalda kül bırakmıyor. Bütün resmi tezlerin ortasında yer alan Kıbrıs sorunu milliyetçi-liğin gelişimine bir katkı olarak devreye sokuluyor. Kıbrıs tartışılırken hamasi nutuklar ortalığı kaplar.
Milliyetçi ideolojinin tutkalı olan Kıbrıs, bu ülkede her türlü vanda-lizmin ve azınlıklara karşı saldırının aracı haline getirildi. Kıbrıs sorunu bahane edilerek binlerce Rum, Ermeni ve Yahudi üzerinde muazzam baskılar uygulandı ve yerlerinden kopartılarak sürgüne zorlandılar. Türk ordusunun adadaki varlığı da militarizmin ekmeğine yağ sürüyor. Ordu da üzerindeki dokunulmazlık zırhını bir ölçüde Kıbrıs'a borçlu.
Türk Ordusu'nun adayı işgalinden önce Kıbrıslı Rumlar ve Türkler bir arada yaşıyorlardı. Ortak örgütlenmelere sahiplerdi ve hakları için birlikte mücadele ediyorlardı. İngiliz sömürge valisi Rauf Denktaş ve Türk faşistleri bu duruma tahammül edemediler. Irkçı örgütlenmeleriyle adada düşmanlık tohumunu ekmeye başladılar.
Sonuçta 800 bin Rum'dan kopartılan 200 bin kişilik Kıbrıs Türkü (bu sayının içinde Türkiye'den götürülen çok sayıda yerleşimci de var ) dünyada hiçbir ülkenin tanımadığı KKTC denilen kukla yapılanmaya mahkûm edildi.
Kıbrıs Cumhuriyeti (Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Rum Kesimi diyor ) sahillerinde petrol aramak için harekete geçince yine milliyetçi bir gürültü kopartıldı. Ordudan, muhalefetten ve hükümetten tehditler, medyadan ise milliyetçi lümpen karalamalar geldi.
Bütün bu karanlık, yozlaşmış havanın dağılması Kıbrıslı Rum ve Türklerin ortak mücadelesi ile mutlaka aşılacaktır. O zaman Türkiye'de ırkçılık, ayrımcılık, militarizm ve çeteleşme yerinden bir daha kalkmamak üzere büyük bir darbe alacaktır.


Hekimlerin ve hastaların başına Torba Yasa
TTB ve SES gibi sağlık örgütlerinin karşı çıkma ve eylemlerine rağmen Mecliste görüşülecek olan Torba Yasa daha önce de bahsedilen sağlıkta yıkım politikalarının bir parçası. Kabul edilen bu yasa ile sağlık çalışanlarının çalışma koşuları kötüleştirili-yor, radyoloji çalışanlarının çalışma saatleri 5'den 7,5 saate tüm sağlık çalışanlarının da haftalık çalışma süreleri 40'dan 45 saate uzatılırken hastane-ler birer pazar haline geti-riliyor. Ayrıca hem sağlık çalışanları hem de hastalar sigorta şirketlerinin denetimi altında kalıyor. Diğer yandan birçok ilaca sınırlandırma getiriliyor. Reçetelere 2 kutudan fazla ilaç yazılması yasaklanırken antibiyotikler de 10 günlük miktarlar ile sınırlandırılıyor. 2005 Mart'ında kabul edilen ve yine Torba Yasa olarak adlandırılan yasanın adımlarından biri olan bu uygulama ile zaten alınması zor olan hizmet daha da zorlaştırılıyor. Ayrıca sağlık çalışanlarının da iş güvencesini tehlikeye sokan bu yasa en temel hakkımız olan sağlık hizmetinin herkes için eşit, ulaşılabilir ve ücretsiz olmasının da önünü tıkı-yor.
Hükümetin bize dayatmaya çalıştığı IMF politikalarının acımasız olanlarından Sağlıkta Yıkım politikalarının her adımına karşı örgütlenmeli, mevcut sağlık kampanyaları olan Medikomu Vermiyorum, Sağlımızı Vermeyeceğiz kampanyalarını güçlendirmeli, toplantılar örgütlemeli vs. büyütmek için çabalamalıyız.


Irkçı kaymakam gene işbaşında

Diyarbakır'a bağlı Dicle Kaymakamı Mustafa Altınpınar, Demokratik Toplum Parti'li (DTP) belediye ile arasına beş metrelik duvar ördü. Duvarın üzerine yerleştirdiği projektör ve kameralarla da DTP'li belediye başkanı Abdullah Akengin'in evini gözetli-yor. DTP'li başkan kaymakamın il-çeye geldiğinden beri ayrımcılık yaptığını söylüyor.
Kaymakam ise bu suçlamalara karşı "Bir DTP'li başkan benden memnun kalsaydı kahrımdan ölürdüm" diyerek ırkçı ayrımcı görüşlerini savunuyor.
Kaymakam Mustafa Altınpınar'ın ilk icraatı değil bu. Daha önceki görev yeri Isparta'nın Sütçüler ilçesinde de Orhan Pamuk'un ilçede bulunan bütün kitaplarının imha edilmesi talimatını vermişti.
İlçede Orhan Pamuk kitapları olmadığı için kitaplar imhadan kurtulmuştu. Kaymakama ilk siyasi desteği de Büyük Birlik Partisi (BBP) vermişti.
Kaymakam açılan soruşturma sonucu daha büyük bir ilçeye atanarak ödüllendirildi.


Akhisar: Hepimiz Hrant'ız

Akhisar'da Hrant Dink'in katledilmesini lanetleyen bir yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında, ifade ve düşünce özgürlüğünün önünü tıkayan 301. maddeye karşı ''301 katil, halklar kardeştir", "Hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeni'yiz'' sloganlarıyla yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş es-nasında faşistlerin provokasyonuna rağmen basın açıklaması okundu.
Basın metninde bu cinayetin sorumlularının 301'i yasalaştıran ve onu destekleyen milliyetçiler olduğunun altı çizildi. Buna benzer saldırıların önünün kesilmesi için bir an önce 301. maddenin kaldırılması ve cinayeti işleyenlerin ve arkasındakilerin bir an önce hesap vermesi gerektiği vurgulandı.


301 kabûsu
Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe girdiğinden beri TCK'nın 301. maddesi çok sayıda kişinin kabûsu oldu. 19 kişinin hakkında 301'den açılmış davalar devam ederken Mardin'in Kızıltepe ilçesinde evinin önünde kurşuna dizilerek öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın amcası Reşat Kaymaz da 301. Madde'den 6 ay hapis cezası aldı. Amca Kaymaz "Ağabeyim ve Uğur terörist değildi. Onları öldürenler terörist" dediği için yargılandı.


Türkiye Futbol Federasyonu: "Ermeniyiz diyemezsiniz!"
Futbol Federasyonu, Adana Demirspor kulübünün 28 Ocak'ta oynayacağı maça futbolcuların koluna siyah bant takıp, sahaya "Hepimiz Hrant Dink'iz, Hepimiz Ermeni'yiz" yazılı pankartla çıkıp 1 dakikalık saygı duruşunda bulunma isteğine ret cevabı verdi.
Birkaç gün önce de Futbol Federasyonu, Malatyaspor-Diyarbakırspor maçında atılan "Ermeni Malatya" sloganlarının ırkçı nitelikte olmadığına karar vermişti.


Bergamalılar'dan Agos önünde eylem!
Bergama köylüleri 31 Ocak günü Agos Gazetesi önünde protesto eylemi yaptılar. Bergamalılar, ağızlarına siyah bantlar takarak yaptıkları yürüyüşün sonunda Agos gazetesi önünde açıklama yaptılar. Basın açıklamasında "Vatan, toprak, bayrak diyerek tek tek öldürüyorlar" diyen Bergamalılar "Hepimiz Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz" sloganları atarak basın açıklamasına son verdiler.


Saldırılar, cinayetler politiktir
Nisan 2006'da travesti ve transseksüellerin Ankara-Eryaman'daki evlerinin basılmasıyla başlayan örgütlü saldırılar Ocak 2007'de artmaya başladı.
Ocak ayının başından beri telefonla tehdit edilen, evleri basılan ve sokakta sistematik olarak saldırıya uğrayan travesti ve transseksüeller, saldırganların eşkallerini belirleyip suç duyurusunda bulunmalarına rağmen bir sonuç alamıyorlar.
Tüm kamusal alanlardan uzaklaştırıldıkları, ötekileştirildikleri yetmiyormuş gibi tek alternatifleri olan seks işçi-liğinde de satırlı, silahlı saldırılara maruz kalı-yorlar. Faşizm kokan saldırıların failleri tra-vesti ve transseksüelleri yok etmeye, yok edemiyorsa da sindir-meye çalışıyor.


140
Irak'ta ölen Türk sayısı.
İşgalden bu yana Irak'ta 3 bin 500 Amerikan askeri, 128 İngiliz askeri öldü. Çeşitli ülkelerden ise toplam 135 asker öldü.
Bu durumda Türkiye Irak'ta ABD'den sonra en fazla kayıp veren ülke durumunda.


MERAKlitus
Televizyonları yalnızca uzaktan kumanda ile kapatıp stand-by konumunda tutunca bir yılda harcanan enerji ne kadardır?