Sosyalist İşçi 270 (10 Şubat 2007)
BM iklim raporu açıklandı
Küresel ısınma: Vakit yok!
Uzun zamandır dikkatini çektiğimiz küresel iklim değişikliği son günlerde medyada ve yazılı basında geniş yer bulmaya başladı. Haber bültenlerinden eğlence programlarına kadar bu konudaki bilir-kişiler konuk ediliyor. Gazetelerde uzunca çevre raporları yayınlanıyor. Geçtiğimiz günlerde gösterime giren Al Gore filmi "Uygunsuz Gerçek" de oldukça dikkat çekti.
Tüm bu ilginin üzerine yayınlanan BM'nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin raporu (IPCC) yaşanan bu iklim değişikliğinin nedeninin insan etkisi olduğunu kanıtlamış oldu.
Bilindiği gibi küresel ısınmaya neden olan sera gazı etkisini en fazla yaratan şey fosil yakıt tüketimi. Bunu hepimizden daha iyi bilen uluslararası büyük şirketler ise enerji politikalarını değiştirmemekte ısrar ediyor, hatta hükümetlere bu konuda baskı uyguluyorlar.
Örneğin Irak Savaşı sonunda Irak'ın petrollerine el koyan BP, Shell gibi uluslararası büyük petrol şirketleri petrole dayalı enerji politikalarından vazgeçmeyeceklerini bir kez daha kanıtlamış oldular.
Şimdi tüm dikkatler küresel ısınmayı görmezden gelenlere, Kyoto'yu imzalamayanlara, suçu ineklerin gaz çıkartmasına atanlara çevrildi. Exxon-Mobil adlı petrol şirketinin bu rapora itiraz etmesi için çeşitli bilim insanlarına yüz bin dolar teklif ettiği ortaya çıktı. Şaşırtıcı olmayan ise bu şirketin yirmi çalışanının Bush'un danışmanlarından olması.
Raporda eğer şimdi durumun kötü olduğunu düşünüyorsanız 21. yüzyılda etkiler daha da büyük olacak deniliyor.
Denizler yükselecek, sıcaklık artacak
Çok ses getiren bu rapora göre, Arktik Okyanusu'ndaki buzulların yüzyılın başına kadar tamamen erimesi, tropikal fırtınaların yoğunlaşması, deniz seviyesinde 28-43 santimetre ve sıcaklıkta 1,8 ila 4 derece artış olası tehlikeler arasında. Sıcaklığın 1-5 derece artması durumunda karşılaşılacak tehlikeler şöyle;
Yılda 300 bin kişi küresel ısınma kaynaklı hastalıklardan can verecek,
50 milyon kişi evsiz kalacak,
dünya üzerindeki bitki ve hayvan türlerinin yüzde 40'ı yok olacak,
550 milyon kişi gıda kıtlığı yaşayacak,
açlık her yıl fazladan 3 milyon ölüme neden olacak,
Himalayalar'daki buzullar tamamen eriyecek.
Küresel ısınmayı yok sayanların açıklamaları küresel ısınmanın gözle görülür etkileri kadar çarpıcı. En büyük özel jet şirketinin patronu küresel ısınmayı durdurma çalışmalarıyla ilgili olarak: "Başarıya ulaşmayacak. Eğer insanların daha az uçmasını isterseniz, eğer ekonomik büyümeyi düşürürseniz, yaşam kalitesini düşürmüş olursunuz" diyor.
Harekete geçmeli
Davos'ta toplanan patronların bile gündemine giren küresel iklim değişikliğinin son zamanlarda bu kadar yankı uyandırmasına kimileri 'gelip geçici gündem, yakında herkes unutur' dese de kuraklıktan nasibini alıp yağmur duasına çıkan köylüler de sebebin küresel ısınma olduğunun farkında.
Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki küresel ısınmanın başlıca sorumluları olan ABD ve Türkiye hükümetinin Kyoto'yu imzalaması, Türkiye hükümetinin nükleer enerji çalışmalarına son vermesi için kampanyalara sesi-mize ses katarak devam etmeliyiz.
Küresel Eylem Grubu (KEG) bu konuda sorumluları teşhir etmeye ve toplantılarında bu konuyu tartışmaya devam ediyor. Uluslararası kampanyalarla da bağlantı halinde çalışmalar yürüten KEG önümüzdeki dönemde bir dizi yeni etkinlik planlıyor.
KEG toplantı ve etkinlikleri tüm çevre aktivistlerine ve küresel ısınma konusunda bir şeyler yapmak isteyen herkese açık.
KEG eylem takvimi
Sempozyum:
"Sağlıkta Yıkıma Son", 17 Şubat, İzmir
Çernobil'in Yıldönümü:
"İnsan Zinciri", 26 Nisan, İstanbul
Miting: "Başka Bir Enerji Mümkün",
28 Nisan, İstanbul-Kadıköy
G8 Karşıtı Zirve,
4-7 Haziran
Küresel Isınma
Miting (Temmuz ayı içinde)
Küresel Eylem Grubu (KEG)
her hafta cuma günü saat 19.00'da Karakedi Kültür Merkezi'nde toplanıyor.
Adres: İstiklal Cad., Bekar sokak, 16/2, Beyoğlu
Telefon: 0212 249 17 76
Rezil oldular!
23 Ocak'ta Hrant Dink'in cenazesinde kimine göre 100 bin kimine göre 300 bin insan "Hepimiz Ermeni'yiz" sloganıyla yürüdüklerinde belki de ülke tarihinin milliyetçi-liğe karşı en kitlesel "gösterisi" gerçekleşti.
Milliyetçilik kadar darbe alan bir diğer fikirse milliyetçiliğin yükseldiği iddiası oldu. 301 fetişi gugukçular birliği, mahkeme önlerine toparladığı beş on kişi ile gösteriler yaparken veya bir avuç faşistin kışkırtması ile linç girişimleri yaşanırken bunlara karşı net tavır almak yerine "milliyetçiliğin yükseldiğini" anlatan fikirler de nasibini aldı.
Bir çok aydın, yürüyüşten sonra "Hrant'ı korumadık, utanıyorum" ve "bu kadar çok olduğumuzu bilmiyordum" açıklamaları yaptılar.
Yürüyüşten sonra, faşist partiler derhal "Hepimiz Ermeniyiz" sloganına saldırdılar. Sloganı Türk milletine hakaret ilan ederek ırkçı açıklamalarına devam ettiler. Kendine vatansever diyen biri vapur kaçırdı. Kuyruğuna basılmış kedi gibi yaygaralar kopardılar.
Fakat, sokağa inebilecek gücü bulamadılar kendilerinde. Ne bayrak provokasyonundaki gibi, ne de Ermeni soykırımını inkâr yasası ertesindeki gibi gösteriler örgütleyebildiler.
Elbette bir günde ne toplumdaki milliyetçi fikirler temizlendi, ne de faşistler yok oldu. Milliyetçilerin sesi çok ciddi olarak kısıldı, faşistler inlerine çekil-mek zorunda kaldılar. Bizim, enternasyonalistlerin ise sesi artık çok daha gür.
4 Şubat'ta bunu bir kez daha gördük. Kızılelmacılar, " (Hepimiz Hrant Dink'iz) diyenlere karşı, (Hepimiz Türk'üz) " gösterisini gerçekleştirmeye çalıştılar. 100 binler, "Hepimiz Hrant Dink'iz" diye bağırırken, Kızılelmacılar, İstiklal Caddesi'nin kalabalığında eriyen 100 kişiyi zor toparlayabilmişlerdi.
Milliyetçilerden, kızılelmacılardan binlerce kez daha güçlü olduğumuzu bir kez daha gördük!
Ersin TEK