Sosyalist İşçi 271 (17 Şubat 2007)

 

Sayfa 1 :


Küresel ısınmanın sorumlusu Ayşe Teyze değil hükümetler
Kyoto’yu imzala
Dünyanın sonu gerçekten yaklaşıyor.
Buzullar eriyor, denizler yükseliyor, hayvan ve bitki türlerinin soyu tükeniyor, balıklar sürüler halinde ölüyor, sıcaklık giderek artıyor.
Mevsimler arası fark ortadan kalkmaya başladı.
Karbondioksit salınımının %25'ini dünyaya dayatan ABD içinden bile sesler yükseliyor artık.
ABD'ye başkan adayı olan Al Gore'un filmi "Uygunsuz Gerçek" Oscar adayı gösteriliyor.
Ama yine de Kyoto Protokolü’nü dahi imzalamaya yanaşmayan ülkeler var. Türkiye bunlardan biri.
Bütün dünya küresel ısınmaya karşı bir şeyler yapmaya hazırlanırken bizim çevre, tarım ve enerji bakanlarımız, gözümüzün içine baka baka "Türkiye'de kuraklık yok, korkmayın" diyor.
Oysa, örneğin İstanbul'daki barajlarda sadece 230 günlük su kalmış.
Bafa Gölü bu yıl neredeyse kuruma aşamasına geldi. Birçok gölün suyu hızla azalıyor.
Çukurova köylüsü son yıllarda hiçbir ürününü tarladan yeterli verimle alamıyor. Ve üstelik Çukurova köylüsü televizyon ropörtajlarında bunu açıkça dile getiriyor.
Ege’nin köylerinde köylüler çaresizlikten toplu halde yağmur dualarına çıkıyor.
Kiraz ağaçları kış ortasında çiçek açıyor, ayılar kış uykusuna yatamıyor.
Kuşlar sıcaklık farklarını ayırt edemedikleri için göç etmiyor ve böylece üreme düzenleri bozuluyor.
Küresel ısınma kimsenin milliyetine, dinine, ırkına, gözünün yaşına bakmadan herkesi silip süpürecek güçte yıkımlara yol açabilir.
Eğer şimdi bir şey yapmazsak çok geç olacak.
Bunu gözünü kâr hırsı bürümüş patronların, onların kukla sözcüsü hükümetlerin durdurmayacağı, durdurmak da istemedikleri ortada. Onlara bu adımı attıracak yegâne güç biziz.
Öyleyse harekete geçelim.
Bu dünya bizim.

28 Nisan’da Kadıköy’deyiz
Küresel iklim değişimi artık kimsenin inkar edemeyeceği bir biçimde insanlık için bir tehdit durumuna geldi. Kyoto anlaşması yetersiz olmasına rağmen bir ilk adım olarak çok önemli. ABD ve Türkiye çok az sayıda ülke ile birlikte bu anlaşmayı imzalamamak için direniyor
üresel Eylem grubu 28 Nisan’da Türkiye’nin Kyoto’yu imzalamasını talep eden bir yürüyüş düzenliyor.


Artık susmak yok
Hrant’ın cenazesinin üzerinden üç hafta geçti. Kimileri Türkiye’yi sarsan cenazeye katılanlara bakıp, “evlerine dönecekler, birkaç gün sonra her şey unutulacak” demişti.
Bu kez öyle olmadı. “Hepimiz Ermeniyiz!” sloganı milliyetçiliğin kalelerini sarstı, sarsmaya devam ediyor.
Üç haftadır milliyetçi soytarıların ipliğinin pazara çıkmasını izliyoruz. Faşist planı bozduk, Türk milliyetçili-ğinin masumiyeti giderek kimsenin inanmadığı bir yalana dönüşürken, çürük elmacılar dağıldılar.
Artık susmak yok!.
“Hepimiz Ermeniyiz” diyen bizler milliyetçiliğin kalelerini sarsmayı başardık, ama devam etmek, geride tek bir tuğla kalmayana dek mücadele etmek gerek.


Devrimin ilk adımı:
Kendiliğinden hareket

Küçük ve sekter, yani kendi örgütünün çıkarlarını hareketin çıkarlarının yerine koyan sol örgütler kendiliğinden hareketlerin kitlelerin bilincinde yarattığı devrimci değişimi kavrayamaz.
Sayfa: 6

Yaşama hakkımı istiyorum
Travesti, transeksüel, gay ve lezbiyenlerin örgütü Pembe Hayat’ın kurucularından Ganimet ile konuştuk.
“Transfobi ile mücadele etmeyen herhangi bir grupla yan yana gelmek ve bir şeyler yapmak zor. “
Sayfa: 7

Cinayeti örtbas ediyorlar
Sayfa: 2