Sosyalist İşçi 273 (24 Şubat 2007)

 

Sayfa 11 :



İngiltere Irak’tan çekiliyor

Blair'in 1,600 askeri geri çekeceğini söylemesi önemli bir dönüm noktası.
Bush'un Irak işgaline arka çıkan hükümet derin bir politik zarar gördü. Bu, İngiltere'de ve küresel ölçekteki savaş karşıtı hareketin tartışmaları ve çoğunluk desteğini kazandığının ve savaşa karşı toplumu sokağa çıkarabildiğinin kabulü.
Birlikler 'işleri bittiği' ya da 'Irak'a demokrasi gö-türdükleri' için geri çekil-miyor. Aksine birlikler I-rak'taki durumu kötüye götürüyor.
Ama kimse mücadele-mizin biteceğini düşünmemeli. Birliklerin bazıları Afganistan'a nakledilecek. 1,600 İngiliz askeri çekilir-ken, 21,500 Amerikan askeri Irak'a gidiyor.
İngiltere'de 24 Şubat 2007'de yüzbinlerce insanı sokağa çıkaran Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition) diyor ki: “650.000 Iraklı'nın, 130 İngiliz askerinin ölümünden sonra, Basra'daki İngiliz askeri üsleri hergün saldırı altındayken, Irak çöküş içindeyken ve her gün binlerce insan ülkeden kaçıyorken, Blair Birleşik Krallık güçlerinin, 'başarılarından' dolayı geri çekileceğini açıklıyor.
7,000 İngiliz askerinden 1,600'ü Mayıs'ta, daha da fazlası yıl sonunda Irak'-tan ayrılacak. Blair bir kez daha toplumla kedi fare oyunu oynuyor”
Respect milletvekili Galloway'e göre: "Blair'in zamanlaması ilginç. Tam da Savaşı Durdurun Koalisyonu'nun gösteri-sinden birkaç gün önce. Bush Irak'taki asker sayısını arttırırken, İngiliz birlikleri Afganistan'daki felakete yönlendiriliyor ve Blair, Bush'un İran'a karşı savaş tehditlerini tüm kalbiyle destekliyor. Hepimiz biliyoruz ki Blair'e bir gıdım bile güvenemeyiz. Hepimiz ve Iraklılar için, birliklerin hepsini geri getirmek için çabalarımızı iki katına çıkarmanın zamanıdır."


Yüzbinler yürüdü
İtalya’da hükümet düştü

İtalya’da büyük beklenti-lerle kurulan Prodi Hükümeti büyük bir yürüyüşün ertesi günü düştü.
Soldaki 17 partiyi bir araya getiren Zeytin Dalı ittifakının başbakan adayı olan Prodi, hükümeti kurmasının hemen ardından aşağıdan gelen baskılar sonucu Irak’taki İtalyan askerlerini çekti fakat Afganistan’daki İtalyan askeri sayısını arttırdı.
Afganistan’a asker gönderme Prodi Hükümeti içinde huzursuzluk yaratmasına rağmen hükümet ayakta kalmayı başardı.
Ne var ki Koalisyon için-de yer alan sol partilerin tabanı hükümetin bu tutumuna karşı olduğunu sık sık vurgulamaya başladı.
En son olarak yüzbinlerce savaş karşıtı Vicenza’da gösteri yaptı.
Vicenza’da çok büyük bir ABD üssü var ve ABD bu üssü daha da büyütmek istiyor. Prodi’nin Zeytin Dalı İttifakı da ABD’nin bu talebini kabul etti.
Gösteriler bunun üzerine başladı. Ardından parlamentoda Afganistan’a daha fazla asker gönde-rilmesi tartışılırken Zeytin Dalı ittifakı içinde yer alan iki troçkist parlamenter hükümete karşı oy verdi ve bunun sonucu zaten 1 fazla üye ile çoğunluğa sahip olan hükümet karar taslağını geçiremedi ve bunun üzerine istifa etti.
Hükümetin istifasından sonra konuşan Dışişleri Bakanı Massimo “Troçkistleri bile parlamentoya alırsan olacağı bu” diyerek aslında Zeytin Dalı İttifakı’na karşı olan tutumunu ortaya çıkardı.
Massimo devamla “Solun bir kısmı (troçkistler ve devrimci antikapitalistler) hükümet sorumluluğuna yanaşmıyorlar” dedi.
Devrimcilerden savaş yanlısı bir tutum bekleyen Massimo ve Prodi şimdi sosyalist solun yerine merkez sağda yer alan Hristiyan Demokratlar’la koalisyon kurmayı ve böylece solun ve yığınların baskısından kurtulmaya çalışıyor.
Prodi Hükümeti’nin düşüşü savaş karşıtı hareketin yeni bir başarısı olarak görülmeli. Daha önce de İspanya’da hükümetin düşmesine gene savaş karşıtı hareket neden olmuştu.


Londra’da 100 bin gösterici
"Tony Blair, Irak savaşının kendi kabahati olmadığını söylüyor. Ülkemizi yalan söyleyerek savaşa soktu. 655.000 Iraklı’nın ölümünden sorumlu. Şimdi de ABD'nin Yıldız Savaşları nükleer savunma sistemini buraya getirmek istiyor. Hastane ve okullara değil, Trident nükleer füzelerine para harcamak istiyor. Bu hafta Blair Irak'tan 1.600 askerin geri çekileceğini ilan etmek zorunda kaldı. Bunu bizim hareketimiz başardı. Afganistan'a 1.000 asker daha göndermek istiyorlar. Biz askerlerin oradan da geri çekilmesini istiyoruz. Savaş müptelası olan bu hükümetten bezdik artık. Bu savaşı Afganistan'dan Irak'a, Somali'den Lübnan'a yaydılar. Şimdi de İran'a saldırmak istiyorlar. Saldırırlarsa, daha da kalabalık çıkacağız sokaklara. Gösteri yapacağız, grev yapacağız, tüm bu savaşlar bitene dek eylem yapacağız".
İngiltere parlamentosu ülkenin nükleer silah sistemini yenilemeyi tartışırken, Londra sokaklarında 24 Şubat günü yürüyen 100 bin kişiye Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition) başkanı Lindsey German böyle hitap edi-yordu.
Bütün dünyayla birlikte 17 Mart'ta da gösteri yapacak olan İngiltere barış hareketi, parlamentodaki görüşmeler nedeniyle 24 Şubat'ta da sokaklardaydı.
Çağrısını Nükleer Silahsızlanma Kampanyası (CND), İngiltere Müslüman İnisyatifi ve Savaşı Durdurun Koalisyonu'nun ortaklaşa yaptığı gösteride Londra belediye başkanı Ken Livingstone, "Londra nüfusunun büyük çoğunluğu savaşa ve yeni nesil nükleer silahlara karşı. Şu anda insanlığın önündeki en büyük sorun iklim değişimi. Bunu değil de nükleer silahları günde-mine alan bir hükümet halka ihanet etmektedir" dedi.
Respect milletvekili George Galloway ise, "Tony Blair artık gitmeli. Ortadoğu'da sebep olduğu yıkım ve ölüm yetmezmiş gibi, şimdi de ABD ve İsrail'le birlikte İran'a saldırı planları yapıyor" dedi. Gösteride ABD'den 'Barış ve Adalet için Birlik' başkanı Judith LeBlanc, Venezüelalı milletvekili Augusto Montiel ve İngiltere'nin en büyük sendikalarının genel başkanları da vardı.


BENCE BAŞKA BİR DÜNYADA

… Recep Akdağ gibi 'yanlışlıkla' Sağlık Bakanı yapılmış adamlar önce çok sıkı bir psikolojik muayeneden, sonra da yapacakları görev için yeterlilik testinden geçi-rilecekler. Basında dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Sağlığımızdan sorumlu bakanımız Sayın Recep Akdağ Sinop'taki kanser vakalarıyla ilgili akıllara zarar bir açıklama yaptı. Buna göre; Sinop'ta, evet, kanser vakaları varmış (o kadarını biliyorduk) ama bunların çoğu psikolojik vakalarmış!!! (bu kadarını da bilmiyorduk).
Gerçi bir açıdan adamın hakkını da yememek gerek. Sayesinde tıp lite-ratürüne bir kanser türü daha girmiş oldu: Ruh kanseri. Belki de Sayın Bakan felsefi düzeyde bir şeyler anlatmak istedi de biz zavallı tebaası olarak anlayamadık.
Biz bugüne kadar konuyu nasıl yorumluyorduk, hatırlayalım. 26 Nisan 1986'da, Rusya'daki Çernobil nükleer santralinde büyük bir kaza oldu. Bu kazadan açığa çıkan radyoaktif serpinti yüzünden yüzlerce insan anında, binlerce insan birkaç yıl içinde öldü ve yüz binlerce insan çeşitli oranlarda etkilendi. Karadeniz tarafından bizim de komşumuz olduğu için Türkiye de etkilendi patlamadan. Karadeniz'in çayına, fındığına radyoaktivite bulaştı.
'Devlet büyükleri' televizyonlara çıkıp gözümüzün içine baka baka bu çaylardan içip, fındıklardan yeyip "gördünüz mü kanser yok" açıklamaları yaptılar. Sonra bu çayları TV'de içen eski bir bakan kanserden öldü geçenlerde.
Şimdi, sağlığımızdan sorumlu bakanımız çıkmış benzer(siz) bir açıklama yapıyor. Niye? Çünkü Türkiye'ye nükleer santraller kurmak istiyorlar. Ve nükleer lobisi bizi bu santrallerin tehlikeli olmadığına inandırmak zorunda. İşte bu basit nedenle Sağlık Bakanı bu kadar 'karmaşık' bir açıklama yapıyor.
Oysa sosyalist toplumda biz enerjiyi güneş ve rüzgardan ve daha sonraları keşfedeceğimiz doğal kaynaklardan elde edeceğiz. Böylece gülmek için Sayın Bakan'a ihtiyacımız kalmayacak. "Ne Akdağ ne Erdoğan, Cem Yılmaz bize yeter!".
Cengiz Alğan


sosyalist işçi
ne savunuyor?

Aşağıdan sosyalizm

-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperya-lizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapita-listidir.
-Sosyalistler bu ülkelerde işçi sınıfının iktidardaki bürokratik egemen sınıfa karşı mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır.
-Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz