Sosyalist İşçi 275 (17 Mart 2007)
Kadıköy'de barış rüzgârı esti
Gelenekselleşen Barış Panayırı'nın ikincisini 9-11 Mart'ta Kadıköy'de yaptık. Geçen yıla göre katılım karşılaştırılamayacak kadar fazlaydı. Çadır alanı bir an bile boş kalmadı. Stand açan herkes gördüğü ilgiden çok mutluydu. Küresel BAK, KEG, Barışarock, DurDe, İnsan Hakları ve Hürriyetleri, Kyoto'yu İmzala en çok ilgi gören standlar oldu.
Üç gün boyunca bir an boş durmayan aktivistler onbinlerce bildiri ve el ilanı dağıttı. Çadırı gezenler kadar etkinliklere katılan sanatçı ve aydınlar da coşkuluydu. Sahne alan her aydın ya da sanatçı gelen kalabalığın büyüklüğünden etkilendi ve bunu dile getirdi.
Bu yıl edindiğimiz bir deneyim de daha önce hiç aklımıza gelmeyen pek çok ismi rahatlıkla etkinliklere katabileceğimiz oldu. Nesrin Topkapı bize kendiliğinden ulaşarak katıldı. Üstelik bir de şarkı yazmış. Zeynep Casalini'nin katılımını sağlamak toplam 10 dakikaya maloldu. Ve gelenler arasında en çok coşkuyu sağlayan sanatçı o oldu. Kapanış konserinde aktivistler ellerinde barış bayraklarını sallarken Zeynep Casalini de bir bayrak sallıyordu.
Yaklaşık 20 bin kişinin ziyaret ettiği Barış Panayırı son zamanların en kitlesel mitingine dönüştü. Akti-vistler Pazar akşamı yor-gunluk atmak için bir yer-de otururken "Şimdi sene-ye ne yapacağımızı konu-şalım" demeye başlamış-lardı bile.
Bu arada, Panayır'ın ikinci günü çadırın hemen yanında toplanan yüz kadar İşçi Partili 10. Yıl Marşı eşliğinde elele bir zincir oluşturdu. O sırada biz de içeride Semaver Kumpanya'nın ritmleri eşliğinde dans ediyorduk.
Panayır boyunca 1.500 kişi BAK’a, 800 kişi KEG’e ve 500 kişi DurDe’ye aktivist olarak katıldı.
DurDe Barış Panayırı'nda
Irkçılığa DurDe Girişimi olarak Barış Panayırı çadırında stand açtık. Açılan iletişim föyüne yaklaşık 500 kişi telefon ve mail adreslerini bıraktı. 200 kadar da DurDe rozeti sattık ve 1.500 çağrı metni bir o kadar da 24 Mart'ta yapacağımız toplantının ilanını dağıttık. Çok canlı tartışmalar yaptık.
Yaşar Kurt:
"Bireycilik değil dayanışma,
savaş değil barış kazanacak"
Savaşı protesto eden şarkılarıyla hepimizin tanıdığı Barışarock akti-visti Yaşar Kurt Ankara'daydı. Ankara Barışarock İnisiyatifi'nin 2007'deki ilk açık etkinliği Yaşar Kurt'la "Savaş ve Barışarock" söyleşisi oldu.
DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Temsilciliği'nde gerçekleşen söyleşiye 40 aktivist katıldı. Yaşar Kurt, Barışarock'ın dört yıl içerisinde hızla büyüdüğünü, tüm savaş ve sistem karşıtlarını birleştirdiğini anlattı. Kapitalizmin bireyleri yalnızlaştırdığı, bencilleştir-diği; bugün Barışarock'ın dayanışma kültürünü öne çıkardığını vurgulayan Yaşar, Hrant Dink'in ardından çok daha kalabalık ve güçlü olduğumuzu vurguladı. Salondaki herkesi 17 Mart'ta İstanbul'a davet etti ve Barışarock gönüllüsü olmaya çağırdı.
2 saat süren zevkli sohbette Barışarock hakkında öneriler, savaşı nasıl durduracağız, nükleeri nasıl engelleyeceğiz başlıkları tartışıldı.
Toplantı sonrası katılımcıların yüzleri gülmekteydi, çünkü bir sürü eylem, kampanya, arkasından Barışarock vardı.
Geliyoruz, savaş ve kapitalizm yanlıları, artık rahat uyumayınız.
Küresel Eylem Grubu’ndan kadınlar 8 Mart’ta sokaktaydı
Dünya Kadınlar Günü’nde Ankara'da l.000 kadın şiddete, sömürüye, savaşa karşı sokağa çıktı. Çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı eylemde Küresel Eylem Grubu, Pembe Hayat, LGBTT ve Kaos GL dernekleriyle birlikte oluşturduğu kortejde 'hepimiz eşcinsel hepimiz travestiyiz', 'savaşa, homofobiye, nükleere, transfobiye, küresel ısınmaya, cinsiyetçiliğe, kapitalizme hayır, biz antikapitalistiz' sloganları ön plana çıktı. Tüm renkliliği ve canlılığıyla, sloganlarıyla dikkat çeken kortej giderek büyüdü. Eylem alanına gelindiğinde ll Mart sağlıkta yıkımı durdurun, medikomu vermiyorum eyleminin çağrıları dağıtıldı; dans edildi, halaylar çekildi. Eylemin ardından KEG aktivistleri Pembe Hayat'a davet edildi.
Hem Pembe Hayat hem KEG aktivistleri bundan sonra kampanyalara, mücadelelere destek olmaktan ziyade, her kampanyayı, mücadeleyi birlikte örgütlememiz gerektiğini belirttiler.
BENCE
BAŞKA BİR DÜNYADA
…kadın hakları mücadelesi verenler bugünkü televizyon reklâmı mantığından kurtulmuş olacaklar. TV kanallarında bir eğitici reklâm bandı yayınlanmaya başlandı. Bu reklâmda bir 'tersine dünya' kurgulanmış. Tersine dünyada erkekler değil kadınlar baskın rolde. Kadın erkek arasındaki eş ilişkisinde bugün erkeklerin kadınlara yaptıklarını kadınlar erkeklere yapıyor.
Bacaklarını ayırıp koltuğa yayılmış gazete okuyan bir kadına kocası çay getiriyor, kadın bir şeye 'gıcık olup' bağırıp çağırıyor ve kaynar çayla adamı haşlıyor. Mutfakta önlüğünü bağlamış yemek yapan kocasına yemek geciktiği için sinirlenen kadın tencereyi tavayı devirip adamı bir güzel pataklıyor.
Adamın canı istemediği halde onunla sevişmek isteyen kadın zorla 'sırnaşıyor'. Bir başka kadın, moraran gözünü aynada kontrol eden korku içindeki adama, bir de kapıyı açıp sinirli sinirli bakıyor. Ya da hiçbir görünür neden yokken ortalığın tozunu alan kocasına tekme tokat girişiyor bir başka kadın.
Benzer birçok örnek sergileniyor. Ve sonunda 'Sizce sorumlu kim? Biz size sadece aynayı gösterdik' benzeri bir yargıyla reklâm filmi sona eriyor. Buraya kadar aslında her şey 'normal', hatta eğlenceli. Kadınların her saniye aile içi şiddete maruz kaldığı, töre ve namus cinayetlerine kurban edildiği bir ülkede, bu tür bir yabancılaştırma efektiyle konunun üzerine eğilmek çarpıcı gerçekten de. Belki erkeklerin en azından bazıları etkilenir ve bir kez daha düşünür yumruğunu kaldırmadan önce. Bu açıdan iyi bir çaba.
Ama reklâm filmini kim sunuyor? Ecobella Home diye bir şirket. Bu bir ev dekorasyon şirketi. Yani yine yuvayı yapan dişi kuşa sesleniyor. En azından 'kadının yeri evidir' mantığını çağrıştırıyor.
Eğer reklâm filmini kadın hakları savunucusu bir kuruluş, örneğin Mor Çatı Derneği hazırlatmış olsaydı eleştirilecek bir yanı olmazdı. Ya da Kadın Bakanlığı bu tür eğitim amaçlı filmler hazırlatsaydı hiç de fena olmazdı. Ama işi maalesef ev mobilyaları satan bir büyük şirket üstlenmiş.
Şiddetin ve her türden ayrımcılığın yok olacağı bir başka dünyada bu gibi absürdlükler de ortadan kalkacak bence.
Cengiz Alğan
sosyalist işçi
ne savunuyor?
Aşağıdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperya-lizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapita-listidir.
-Sosyalistler bu ülkelerde işçi sınıfının iktidardaki bürokratik egemen sınıfa karşı mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır.
-Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz