Sosyalist İşçi 276 (24 Mart 2007)
BAŞYAZI
Seçimler ve sol
Sosyalist İşçi uzun bir süredir yeni bir sol partinin gerekliliğini vurguluyor. Sokakta var olan hareket böyle bir girişimi adeta zorluyor. Yeni bir sol parti girişiminin bir parçası olarak bazı bölgelerden bağımsız adayların çıkarılması ve eğer bu seçim kampanyası sokağa bağlı olarak sürdürülürse kazanma şansı mümkün.
Son olarak Radikal gazetesi böyle bir öneriyi ileri sürdü. Seyfettin Gürsel ile Ahmet İnsel’in yaptığı bir hesaplamaya göre yaklaşık 50 bin oyla İstanbul başta olmak üzere bir dizi kentte bağımsız adayların kazanma şansı var.
Doğrusu böyle bir fırsat değerlendirilmelidir.
Ne var ki asıl sorun, adayların nasıl seçileceği, kimler olacağı ve nasıl bir ittifakın oluşacağı konularında düğümlenmektedir.
Sosyalist İşçi, var olan sol güçlerin var olan yapıları ve çalışma tarzları ile girişecekleri bir ittifakın sonuç alabileceğine inanmamaktadır.
Bir yürüyüşte taraftarlarını 5’erli sıralar olarak dizen ve sonra da bunu büyükmüş gibi göste-ren, sahip olduğu hazır kıtalardan başkasını önemsemeyen bir solun emekçi yığınları harekete geçirme yeteneği hemen hemen yoktur.
Oysa bir bağımsız milletvekilini seçtirmek için gerekli 50 bin civarında oyu bir seçim bölgesinden alabilmek için bu köhnemiş sola bakmayan, ondan umudunu çoktan kesmiş olan çok daha büyük güçlere bakmak gerekli. Bu güçleri harekete geçirmek için yeni bir yüz, yeni bir li-derlik gereklidir.
Eğer sokaktaki harekete uygun bir yapı bağımsız adaylar önerirse, bu adaylar sokaktaki hareketin bir parçası olursa ve sadece seçim için değil, sokaktaki mücadele konularını kazanmak için kampanya yapılırsa, işte o vakit bağımsız adayları seçtirecek kadar büyük bir oy gücü bir araya getirilebilir.
Yapılan bütün kamuoyu araştırmaları yüzde 10 barajını sadece AKP ve zor da olsa CHP’nin geçeceğini gösteriyor. MHP ve DYP bütün “milliyetçilik yükseliyor” propagandasına rağmen artmıyor ve bu iki parti barajın altında kalıyorlar.
Bu durumda 20-30 bağımsız Kürt milletvekili-nin yanı sıra 10-20 sosyalist milletvekilinin parlamentoya girmesi bütün parlamenter hesapları alt üst eder.
CHP ve yandaşlarının laik-şeriatçı suni kamplaşması çöker. Milliyetçilik yükseliyor şamatası sona erer. Emekçi yığınlar güçlü bir sese sahip olur. Bu fırsatı gerçekten kaçırmamak ve 3-5 küçük, sekter sol örgütün kaprislerine de kurban etmemek gerekir.
Bağımsız sosyalist adaylar ancak ve ancak sokaktaki hareketin, antikapitalist hareketin bir parçası olabildiği takdirde başarı şansı vardır.
Ateşkesi bozmak istiyorlar
Newroz öncesi Kürt hareketine yoğun bir saldırı başlatıldı. Bir yandan ope-rasyonlar sürüyor, diğer yandan DTP yöneticileri teker teker tutuklanıyor.
Bir çok DTP yöneticisi hakkında Abdullah Öcalan'a "sayın" şeklinde hitap ettiği için dava açılıyor, DTP yöneticileri göz altına alınıyor, DTP binaları basılıyor.
Seçim milliyetçiliği
Seçimler yaklaştıkça, partiler teker teker ne kadar milliyetçi olduklarını kanıtlama yarışına giriyorlar. Türkiye'de milliyetçiliğini kanıtlamanın en iyi bilinen yollarından birisi ise Kürt düşmanlığı yapmak.
Mehmet Ağar, dinleyenlerin kulaklarına inanamadığı bir açıklama yapmış ve PKK gerillalarının siyaset yapmasının olanaklarının yaratılması gerektiğini söylemişti. Şimdi ağız değiştirdi. Diyarbakır'ı vermek değil Musul'u almak istediğini söyledi.
Tayyip Erdoğan "Kürt sorunu vardır." açıklamasından "Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır." geleneksel devlet yaklaşımına geri döndü.
CHP zaten Kürtleri de kapsaması olasılığından korktuğu için her türlü demokratik açılıma cepheden karşı çıkıyor.
MHP ise bildiğimiz MHP. Türkiye'nin bölünmeye çalışıldığını ve kökü hem dışarıda hem içerde bir komployla karşı karşıya olduğumuzu anlatıyor. En büyük bölücünün ise Kürtler olduğunu iddia ediyor.
Newroz alarmı
Devlet ilk ağızdan başlattığı kam-panyayla Newroz gerginliği yaratıyor. Gözaltılar, baskınlar, tutuklamalar hep Newroz öncesine denk getiriliyor. Böylece Kürt hareketine gözdağı ve-rilmeye çalışılıyor.
Bir halkın bayramını dilediği gibi kutlamasına bile izin verilmiyor. Çok açık bir gerçek var ki devlet gerginlik yaratmadığı sürece Kürtler yüz binlerce insanın katıldığı Newroz kutlamalarını kimsenin burnu bile kanamadan örgüt-lediler.
Newroz alarmı derin devletin kendi korkusunun alarmı. Kürt hareketinin gövde gösterisi yapmasını engellemek istiyorlar.
Kürt hareketinin ne kadar diri olduğunun görülmesini engellemek istiyorlar.
Seçimler dönemi de yaklaşmışken Kürt hareketinin sokak gücünün Kürtler nezdinde çok güçlü bir çekim merkezi olmasını engellemek istiyorlar.
Milliyetçi safsatalarının sokakta Kürtlerin kitlesel gücüyle bir kez daha açığa çıkmasını engellemek istiyorlar.
Newroz'u gerginleştiren kesinlikle bayramın sahipleri değil, bir halkın kendi bayramını kutlamasını engellemek isteyenlerdir.
Ateşkesi bozma çabası
PKK geçtiğimiz eylül ayında tek taraflı ateşkesi ilan etti. Sanki ateşkes ilan eden güç Kürt hareketi değilmiş gibi, sanki ateşkes yanıtsız kalmış olsa da Kürt hareketi ateşkesi sürdürmeye devam etmiyormuş gibi Kürt milliyetçiliği yeniden suçlanmaya başlandı.
Aydınlar arasında, örneğin Perihan Mağden'in yaptığı gibi, Kürt milliyetçi-liğinden gına geldiğini söyleyenler çıkmaya başladı yine. En iyi ihtimalle "taraflar sakin olmaya’’ çağrılıyor. Oysa sorun ne "Kürt milliyetçiliğidir" ne de Kürt hareketinin sakin olmamasıdır.
Sakin olmaya, sinirlerine hakim olmaya çağrılması gereken derin devlettir. Savaş naraları atanlardır.
"Kürt milliyetçiliğini" her ağızlarına aldıklarında Türk ırkçılığı yapanlardır.
Şimdi tüm güç ve enerjiyle Kürt hareketinin barış çağrılarına kulaklarını tıkayanların kulaklarını açmak için mücadele edilmelidir.
Irak'ta ABD işgalinin ardından bir Kürdistan'ın şekillenmekte olmasından korkanlar çok komikler. Aynı isimler, aynı güçler ABD'nin Irak işgalini de desteklediler. Türkiye'de ise Kürt hareketi en başından beri ABD'nin Irak işgaline karşı çıktı.
Irak'ta bir Kürdistan'ın şekillenmesinden ve bunun Türkiye'ye olumsuz etki yapmasından korkanlar, ABD ile en dostane işgal bağlarını kuranlardır. İncirlik Üssü'nü ABD'ye kullandıranlardır.
Bir halka bayramını rahat rahat kutlama izni vermeyeceksiniz, kime "sayın" demeleri gerektiği konusunda zorbalık yapacaksınız, ateşkes çağrısına yanıt vermeyeceksiniz, seçim dönemi milliyetçiliği gazına son güçle asılacaksınız, ABD işgaliyle işbirliği yapacaksınız, sonra bu işgalin sonuçlarından yine aynı halkı sorumlu tutacaksınız.
Hiçbir şansınız yok.
Kürt hareketi Newroz'da gücünü bir kez daha gösterecek.
Seçim yatırımlarınızı boşa çıkartacak.
Şenol KARAKAŞ