Sosyalist İşçi 284 (2 Haziran 2007)

 

Sayfa 8 :


YÖK üniversitesinde umut konuştu, son yılların en canlı tartışması gerçekleşti
Irkçılığa ve milliyetçiliğe
dur diyenler birleşiyor

Hrant'ın ardından, üç ay önce kurulan Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe kampanyası hızla gelişiyor. Milliyetçiliğin tartışma götürmez bir gerçek olarak dayatıldığı, ırkçılığın rejimin temel ideolojik motiflerinden biri olduğu ve yadırganmadığı, her ikisinin de devlet tarafından sistematik olarak yükseltildiği Türkiye'de iki kötü kardeşe dur diyen bir kampanya gelişmesi hem gerekli hem de acildi.
14-15 Mayıs'ta A. Ü. SBF'de gerçekleşen "Irkçılık ve Milliyetçilik (ile) nereye?" başlıklı sempozyum nefret ideolojilerinden bıkanları, farklı alanlardan ve kampanyalardan gelen bir çok isimle birleştirdi. Darbe tehditlerinin yankılandığı ve düşmanlık tohumlarının ekildiği kasvetli bir YÖK üniversitesinde bu kez umut konuştu, son yılların en canlı ve yaratıcı tartışması yaşandı.
DurDe Girişimi tarafından düzenlenen sempozyum aktivizmin neler yapabileceğine güzel bir örnekti. 1,5 aylık bir hazırlık sonucu ortaya çarpıcı program çıktı. Resmi ideolojinin maskesini düşüren akademisyenler, kadın hareketinin önde gelen isimleri, vicdani red hareketi ve eşcinsel özgürlük hareketi aktivistleri, Kürt sorununda barışçıl çözümü mümkün hale getirmeye çalışan kampanyaların temsilcileri, dindar muhalifler ve ırkçılık karşıtı kampanyaların sözcüleri yan yanaydı.
2 haftalık yoğun bir tanıtım kampanyası sonucu iki günde 300'e yakın katılımcı tartışmalara izledi. 80 kişi DurDe kampanyasına iletişim bilgilerini bıraktı. Demokratik bir tartışma sürdürüldü. Irkçılık, milliyetçilik, faşizm, darbe tehditleri, Kürt sorunu, Kemalizm, çok kültürlülük, cinsel ayrımcılık, cinsel devrim, yeni bir solun gerekliliği, anti-kapitalizm ve mücadele stratejileri gibi çok geniş bir alanda benzer dillerin sürdürdüğü tartışma etkileyiciydi.
Sempozyum, sadece bir sempozyum değildi. Katılımcılar tarafından yapılan ortak vurgu milliyetçiliğin, kendini üzerinde yaşayan insanlarla beraber bu memleketin sahibi gören güç odakları tarafından yükseltildiğiydi. Düşman ilan edilen çoğunluğun sesini duyurabileceği alanların yaratılması, ayrı ayrı yürüyen toplumsal hareketlerin birleşmesi ve bizleri bölmek isteyen milliyetçiliğin sırtını yasladığı ırkçılıkla birlikte mahkum edilmesi için mücadele çağrısı yükseltidi. İki gün boyunca kötülük odaklarını deşifre eden DurDe aktivistleri, sempozyumda önerilen mücadele stratejilerini sokağa taşımakta kararlı.
İlk adım 2 Temmuz'da gerçekleşecek Hrant Dink duruşması olacak. Hrant'ın dostları üzeri örtülmek istenen cinayetin açığa çıkarılması için sokakta olacak. Katil 301'in kaldırtılması, ırkçılığın ne anlama geldiğinin toplumun geniş kesimlerine anlatılması, tüm tonlarıyla milliyetçiliğin karanlık dünyasının mahkum edilmesi DurDe kampanyasının hedefleri olarak önümüzde duruyor. Akan kan durmalı, nefret değil kardeşlik hakim olmalı, artık yalanlar değil gerçekler duyulmalı diyorsan sen de DurDe!
Volkan AKYILDIRIM


Dur De etkinlik takvimi
Haziran ayı içinde (2 Temmuz'a hazırlık olarak) bir forum düzenlenecek.
İkinci bir forum da Temmuz ayı içinde ve seçimlerden önce yapılacak. İki forumda Ankara, İzmir ve İstanbul'da gerçekleştirilecek.
Seçimlerin ardından 301'in kaldırılmasına ilişkin kampanya başlayacak.
24-25 Mayıs'ta İzmir'de bir forum yapılacak.
Bursa'dan gelen talep üzerine orada da bir DurDe ekibi oluşturuluyor. 25 Mayıs'ta Bursa'da da bir forum gerçekleştirilecek.
26 Mayıs'ta Karakedi'de "Türkiye'de yabancı olmak" başlıklı bir toplantı yapılıyor.
Bu yıl Barışarock'ın ana temalarından biri ırkçılık. Dur De olarak Barışarock'ta etkinlikler düzenlenecek.
Küresel BAK yürütmesiyle görüşülüp 2 Temmuz eylemi için ortak bir plan çıkarılacak.


Bunlar ırkçılığa karşı konuştu?
Dr. Ayten Alkan, Tanıl Bora, Prof Dr. Baskın Oran, Prof Dr. Mithat Sancar, Fatma Nevin Vargün (Amargi Koop.), Prof. Dr. Gülay Toksöz (AÜ Kadın Araştırmaları), Dr. Handan Çağlayan (Kırk Örük Kadın Koop.), Mehmet Tarhan (Vicdani redci, Lambdaİstanbul LGBTT Der.), Emrah Göker (Sosyal Bilimci), Yüksel Mutlu (İHD, Barış Girişimi), Ayhan Bilgen (Mazlum-Der), K. Cem Özatalay (Benim Hala Umudum Var Kamp.), Cengiz Alğan (DurDe), Cavidan Soykan (AÜ İnsan Hakları Mer.), Çiğdem Yalçın Pamukçu (DurDe).
İsmail Beşikçi, konuşmak yerine bizleri dinlemeyi tercih etti ve DurDe çağrıcısı oldu. Öğrencilerden atık kağıt işçilerine kadar bir çok farklı kesimden gelenler bir foruma dönüşen sempozyumda bol bol tartıştı.


Çözülen milliyetçilik

Genelkurmay Başkanı yaptığı bir konuşmada:''Hiç kimse ama hiç kimse hangi duygu ve düşünceye sahip olursa olsun, milletini seven insanları, vatanını seven insanları yadırgamasın. Yadırgayanlar yanlış yollardadır'' dedi.
Milliyetçi terör
Son bir yıldır, devlet tarafından desteklendiği açık olan milliyetçi hava var. Mersin'de bayrak provakasyonları, karadenizde linç girişimleri, Rahip Santoro, Hrant Dink ve Malatya katliamları, cumhuriyet mitingleri ve taşınan on binlerce bayrak yaratılmaya çalışılan havanın bire bir yansımaları olarak karşımıza çıkıyor.
Bu havayı yaratanların dayandığı temel argüman, ulusal bağımsızlığın tehlikede olduğu,fikri. Bu paranoya orta sınıflarda yankısını buluyor. Son dönemde daha saldırganlaşan bu milli duyguların harekete geçmesinin nedenlerinden en önemlisi de Hrant Dink'in cenazesine olan katılımdı. Cenazeye katılan yüz binler Türkiye’nin kuruluş ideolojisini, sarstı. Ve Kemalist bürokrasinin büyük bir şok yaşamasına neden oldu. Egemenliklerinin tehdit altında olduğunu görenler saldırıya geçti. Deniz Baykal milliyetçiliğin Türk milletinin çimentosu olduğunu söyleyerek bu saldırının ilk açık ifadesini verdi.
Farklı olanlara tehdit
Bu süreçte medyada içinde olmak üzere milliyetçi saldırganlığın dozajı artırılıyor. Son olarak ordunun muhtırasında ne mutlu Türküm demeyenler düşmanımızdır denildi. Milliyetçiliğe ve ırkçılığa Dur De bu atmosferde özellikle de Hrant Dink'in cenazesi sonrası ortaya çıkan bir kampanya. Kısa sürede de oldukça ilgi çeken ve büyüyen bir kampanya oldu.
Dur De azınlık değil
Gücünü Hrant Dink'in cenazesinde ortaya çıkan kitlesellikten alıyor. Bugün korkması gerekenlerin milliyetçilikten ve ırkçılıktan beslenenler olduğunu söylüyor. Bu temelde de kendini eylemde örgütlemeye devam ediyor. İlk adımlar küçük ve elbet mütevazi. Ama atılan adımlar çoğaldıkça ne kadar kalabalık olduğumuzu görecek kadar gerçekçi.


Yenilgi Versiyon 3.1
Son bir kaç seçimde sol bloklar, ittifakımsı birlikteliklerle seçime girdi ve her seferinde bir öncekinin altında oylar aldı. Blok ve ittifaklar adeta, Türk solu için, Kürt hareketinin siyasal temsilcisi partilerin büyüklüğünün arkasında kendi küçüklüğünü gizlemenin araçları oldu.
Seçimler, hele ki fırsatları kaçırdığımız geçmiş seçimler, kitlelerin politize olduğu, çözüm aradığı ve tartıştığı dönemler. Bu seçimlerde, yıllardır inşa etmeye çalıştığımız hareketin taleplerini seçim programına alacak bağımsız adaylarla seçime girebilirdik. Savaşa, yeni liberalizme, milliyetçiliğe karşı ve kürt sorununda barışçıl çözümden yana; gençlerin, kadınların, eşcinsellerin, transeksüellerin ve her türlü ezilenin ortak sesi olabilecek bir alternatif ortaya koyabilirdik. Böylesi adayların etrafında onlarca kampanyadan aktivistlerin seferber olması kazanma olasılığının büyüklüğünü hayal etmemize yardımcı oluyor.
Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul'da "Bağımsız Ortak Aday" üzerine bir forum gerçekleştirildi. Partilerden ve kurumlardan temsilciler de toplantıdaydı. Forumun başlarında çok sayıda bağımsız da toplantıda yer alıyordu.
Bu toplantıdan böyle bir kampanya çıkabileceğini umarak gidenler; 80 darbesinin yenilgisini taşıyan amcalar ile karşılaştılar. Salondaki gençler ya toplantının başlarında ayrıldılar ya da söz alamadılar. Salondakiler kazanmaktan bahsetmiyordu. Yaşanan kötü durumda küçük güçleri toplayıp meclis kürsüsünden sosyalizmi anlatmaktan bahsediyordu.
Bağımsız aday fikri çok heyecan verici. Hareketin siyasal temsilinin önünü açabilecek bir gelişme. Fakat solu bir araya getirip geçen seçimlerde alınan yenilginin farklı biçimini almaya çalışmak, bu güzel fikrin sadece yara almasına katkı sağlayabilir.
İhtiyacımız, gerçekten genç, kadınların öne çıkacağı ve ezilenlerin hepsini birleştirecek bir kampanya birliğidir.
Ersin TEK