Sosyalist İşçi 285 (9 Haziran 2007)

 

Sayfa 3 :


BAŞYAZI
Bizim tercihimiz
Baskın Oran,
Ufuk Uras ve ÖDP
Büyük belirsizliklerin ardından aday listeleri belirlendi. Bu seçimler için bir araya getirilmeye çalışılan DYP-ANAP ittifakı son anda parçalandı. Son günlerde bu ikilinin yerine Genç Parti’nin barajı aşma olasılığından bahsedilmeye başlandı.
12 DSP’li CHP listesinden “seçilebilir” yerlerden aday olarak gösterildi. Ne var ki CHP’nin bir oy patlaması yapamayacağı artık açıkça ortada.
Sosyalist solda ise durum gene karışık. DTP bir süre önce desteklediği bağımsız adayları açıklamıştı. İstanbul’da 1. bölgeden Ufuk Uras ve 2. bölgeden de Baskın Oran desteklenen adaylar arasındaydı. Ne var ki son anda DTP İstanbul İl Başkanı, Baskın Oran’ın karşısına aday olarak çıktı. Böylece solda toplanabilecek oylar bölünmüş oldu. Şimdi diğer solun bu iki adaydan hangisini destekleyeceğini göreceğiz.
Sosyalist İşçi ve DSİP, İstanbul’da Baskın Oran ve Ufuk Uras’ı destekliyor. Diğer bütün illerde ise ÖDP listelerini destekliyor.
DSİP’in desteği, pasif bir destek değil. Var olunan her yerde aktif kampanya yapılacak. ÖDP’lilerle birlikte kampanya sürdürülecek.
DSİP diğer illerdeki bağımsız adayları (Kürt Bölgelerinde DTP’nin desteklediği adaylar dışında) desteklemiyor.
Ufuk Uras, Baskın Oran ve ÖDP, DSİP’in içinde yer aldığı bir dizi kampanyanın konularında anlaştığımız güçler.
Ufuk Uras BarışaRock t-shirt’ü ile BAK’ın savaş karşıtı gösterilerine katıldı. Sayısız yerde BAK toplantılarına katıldı. Küresel ısınma mitinglerine geldi.
Baskın Oran, DurDe aktivisti. Ankara’da DurDe sempozyumunun konuşmacılarından birisiydi. Gene DurDe aktivistleri ile birlikte travestiler için açılan davada yer aldı.
ÖDP’lilerle birlikte ise sayısız eylemde yanyanayız.
Şimdi bütün bu işbirliğini geliştirme zamanı. DSİP’liler bütün olanakları ile ÖDP, Oran ve Uras kampanyasında yer alacaklar. Kampanyaya katıldığımız her yerde ÖDP’nin oylarını arttırmak için çalışacağız. Baskın Oran ve Ufuk Uras’ın kazanması için kampanya yapacağız.


Cinayet çetesi
Medikomu Vermiyorum yürüyüşüne katılan öğrenciler faşist gençlik örgütü Ankara Alperen Ocakları’nın da önünden geçtiler ve yandaki pankartı gördüler.
Hrant’a saldıranlar ve daha bir dizi cinayetin arkasında bu örgütü görmek mümkün.
Cinayetler işleyenler ve çeşitli biçimlerde katılanlar hakkında açılan davalarda Alperen Ocakları’ndan veya bu faşist çetenin bağlı olduğu BBP’den bahsedilmiyor. Savcılar acaba Ankara Adliyesi’nden sadece bir kaç yüz metre uzaktaki bu pankartı da mı görmüyorlar?


Çözüm nerede?
Aynı filmi defalardır seyrediyoruz. Beş yıl sonra bir kere daha seçimlere gidiliyor ve sol beş yıl önceki umutsuz durumundan çıkmış değil. Eski kötü film, bu kez biraz daha eskimiş bir biçimde oynatılmaya çalışılıyor.
2002 yılında toplumun arayış içinde olduğu bir dönemde sol geniş ve et- kili bir birlik sağlayarak seçmenin karşısına çıkabilir ve seçimlerden sonra etkin bir güç konumuna ulaşabilirdi. Ne yazık ki bu fırsat kaçırıldı. Ortaya sınırlı bir ittifak çıktı ve bu ittifakın tek mücadele konusu Kürt sorunu oldu.
Biz Sosyalist İşçi/DSİP etrafında toplanmış olan sosyalistler bu ittifakın oluşması için çalıştık, ama ittifakın ÖDP’yi ve sosyal demokrasiyi dışarda bırakmış olması umudumuzu kırdı. Çünkü çok daha büyük çevrelerin de umudu kırılmıştı.
Nitekim 2002 seçimlerinde sol, sosyalist bir propaganda ile yeni liberalizme, savaşa, ırkçılığa ve milliyetçi- liğe karşı çıkamadı.
Ardından gelen yerel seçimlerde ise artık iş işten geçmişti ve daha geniş bir ittifak oluşmasına rağmen solun oyları düştü. Hem en geniş anlamda, hem de daha dar anlamda yaşandı bu düşüş.
Şimdi de bazı aklı evveller seçimlere iki ay varken 70 aday çıkarmaktan ve kazanmaktan bahsediyor, sahte umutlar yayıyor. Fırsatçı bir biçimde bağımsız adaylar fikrini kullanıyorlar ve ne yazık ki yozlaştırıyorlar.
Sosyalist İşçi uzun süredir, seçimlerde hareketin adaylarının öne çıkmasını, bunun yeni bir politik örgütlenme yaratılmasında önemli bir basamak olabileceğini ifade etmekteydi.
Eğer seçimlere katılacak olan ittifak seçimler için değil seçimlerden sonra kurulursa, sokakta yeni liberalizme, savaşa, ırkçılığa ve milliyetçiliğe, küresel ısınmaya, nükleer santrallere, cinsiyetçiliğe ve darbeye karşı kam- panya yaparsa ve bu kampanyalar içinde birleştirici bir rol üstlenecek bir politik örgütlenme fikri tartışılırsa, böyle bir sürecin sonunda seçimlere katılabilecek bir politik çıkış elde edilebilir.
Bizim önerdiğimiz yol seçimler için oluşan bir süreç değil. Biz sokakta kampanya yapmaktan, sokakta örgütlenmekten ve sokaktaki mücadele içinde güçlenmekten bahsediyoruz. Bunun örnekleri var.
Önce sadece Küresel BAK vardı. Biz önceki yıllarda BAK’ın yeni hareketin oluşumunda, yeni bir sol partinin oluşumunda çok önemli bir yere sahip olduğunu söylediğimizde kimileri bunu küçümsüyordu.
Ama, şimdi kampanyalar çoğalıyor. Küresel Eylem Grubu 2 yılda 5 miting gerçekleştirdi. 4 büyük kampanya sürdürüyor. Yepyeni güçleri harekete geçiriyor.
Hrant’ın cenazesinden hemen sonra kurulan Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe kampanyası var. Büyük bir hızla gelişiyor. İnternet sitesine binlerce insan katılırken toplantılar büyük ve canlı. 2 Temmuz’da Hrant’ı katledenlerin duruşmasında sokağa çıkıyor.
BarışaRock var. Geçen sene 80-100 bin kişi katıldı. “Keskin” sol küçümseyen yorumlarına rağmen tam takım orada masa açmıştı. BarışaRock bu sene daha da büyük olacak. Bu açık. Temel çağrısı ise ırkçılık, milliyetçilik, küresel ısınma ve savaşa karşı mücadele!
Şimdi İzmir’de RockA var. BarışaRock’ın yolundan ilerliyor. O da aktivistlerin yeni bir kampanyası.
Bütün bu kampanyalar bir partinin, dar, küçük bir çevrenin cephe örgütlenmeleri değil. O küçük örgütü 3-5 kişi daha büyütmenin araçları değil.
Bu nedenle 28 Nisan’da KEG ile birlikte 10 binin üzerinde insan yürüdü. Bu nedenle BAK binlerce insanı harekete geçirebiliyor. Bu nedenle DurDe toplantılarında oturacak yer yok. Bu nedenle BarışaRock’a 100 bine yakın insan katılıyor.
Bu kampanyalar yepyeni bir aktivist kuşağını harekete geçiriyor, örgütlenmelerini sağlamaya çalışıyor.
Bugün seçimlerde “bağımsız aday”, “ortak aday” diye dolaşan örgütler ise kendi örgütlerinin 2-3 kişi daha büyü-mesi için ortadalar. Bu nedenle bu kampanyaların etkili olması mümkün değil.
Biz ise tamamen farklı süreçler savunuyoruz.
Seçimlere katılacak hareketin adayları hareket tarafından belirlenmeli. Binlerce ve binlerce insan kendi adayları için ön seçim yapmalı. Bu ön seçimde oy verenler aynı zamanda seçilecek adayın/adayların kampan- yasını sürdürecek olanlardır.
Eğer bağımsız adaylar toplumsal etkinlikleri artık tamamen yok olmuş olan 3-5 sol örgütün/çevrenin adayları olurlarsa ve adayların kampan- yasını bu güçler sürdürecekse o vakit ortaya çıkacak sonuç baştan bellidir: Hezimet. Mahallenin delisi haline gelmek ve 3-5 yüz oyda kalmak.
Oysa seçimlere katılmak, kazanmak için olur. Kazanmak için ise her adayın 50 binin üzerinde oya ihtiyacı var. Bunu ancak binlerce insanın oluşturacağı bir kampanya başarabilir.
Ancak bu binlerce insan zaten sokakta kampanya yapanlar, toplantıları, gösterileri örgütleyenler, sokakta afiş asıp bildiri dağıtanlar olmalıdır.
Bu seçimlerde böyle bir çıkış mümkün değil. Bu nedenle biz bu perspektifle devam edeceğiz. Yeni li- beralizme karşı daha yaygın kam- panyalar örgütleyeceğiz. GSS’ye Hayır ve Medikomu Vermiyorum kampanyalarına devam edeceğiz.
Nükleer santrallere ve küresel ısınmaya karşı daha güçlü bir kampanya inşa edeceğiz. 8 Aralık’ta Ankara’dayız. Nükleer santrallere geçit vermeyeceğiz!
Savaşa karşı kampanyaya devam edeceğiz. Ocak sonunda uluslararası eylem gününde sokaktayız. Bu arada İncirlik Üssü’nün kapatılması için çalışmaya devam edeceğiz. BAK’ı, KEG’i, DurDe’yi inşa etmeye devam edeceğiz.
İnanıyoruz ki bütün bu hareketler sonunda kendi ortak politik örgütlenmelerine ve bir başka seçimde kendi adaylarına sahip olacaklardır.
Bugün ise bütün bu konularda en yakın olduklarımızla birlikte olacağız.
İstanbul’da Baskın Oran ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ı destekleyeceğiz.
Var olduğumuz diğer yerlerde ise ÖDP’lilerle birlikte kampanya yapacağız. Laf olsun diye değil, gerçekten birlikte kampanya yapacağız.
Ufuk Uras ve Baskın Oran’ın seçilmesi için kampanyaya giriyoruz. Birlikte kampanya yaptığımız herkesle kampanyanın sonunda daha yakınlaşmayı umuyoruz. İleride birlikte kampanyalar yapmayı arzulu- yoruz.
Kazanmak zor değil.
Doğan TARKAN