Sosyalist İşçi 285 (9 Haziran 2007)
Ayrılmaz ikili:
Militarizm ve
kapitalizm
Askerler gerdikçe geriyor. Şeriat tehlikesi yüzünden mi? Vatan elden gidiyor mu yoksa? Neden bu kadar hırslılar, Türkiye'yi savaşa sokacak kadar göz dönmüş ve toplumun büyük çoğunluğunu düşman ilan edecek kadar çılgınca davranıyorlar? Sakın bunun arkasında dünyadaki kötülüklerin tek kaynağı olmasın: Para, para, para…
Ordumuz sadece darbe yapmaz, makarna yapar! Sadece muhtıra yayımlamaz, çocuk bezi satar! Kürtlerle savaşmaz yalnızca krem şantiden ambalaj kağıdına sayısız ürünün imalatını ve ticaretini yapar!
Ayrıcalıklarını yitirmekten korkmaları boşuna değil, ordunun şirketi OYAK Türkiye'nin 3. büyük ekonomik gücü. Sabancı, Koç gibi büyük patronlarla ortaktırlar, tüm batı karşıtı nutuklarına rağmen Dupont, FMC, Axa gibi çok uluslu şirketlerle yıllardır birlikte çalışırlar. Fransa, Hollanda, İspanya, Bulgaristan gibi AB ülkeleriyle uyumlu bir şekil- de ticaret yaparlar.
Her şey
darbeyle başladı
27 Mayıs 1960 darbesi ile OYAK doğar. Darbeciler, 1 Mart 1961'de 205 sayılı yasayla, özel hukuk hükümlerine bağlı (yani sivil denetimden uzak) OYAK’ı kurdu. Kuruluş amacı TSK mensup- larının yardımlaşma ve emeklilik fonu olarak belirtildi. Subayların, astsubayların, MSB ve jandarma Genel Komutanlığı'nda çalışan sivil memurların maaşlarından her ay yüzde 10'luk bir dilime el konuldu. Yedek subaylar yüzde 5’le kurtulurken, dünyanın en büyük 5. ordusu çok iyi para topladı. Ancak tek gelir kaynağı ordu mesuplarının aidatları değil, OYAK’ın kârlı yatırımları oldu.
1968 yılında Fransız otomotiv devi Renault ile kurulan ortaklık her darbeyle biraz daha büyüdü. Bugün OYAK finans, sanayi ve hizmet başlıklı üç ana grupta toplanan 29 büyük şirketten oluşuyor. Her büyük şirket irili ufaklı onlarca başka şirkete sahip.
Bunlardan en gözde olanı 1999 ve 2001 krizlerinden sonra atılım yapan Oyakbank. Salçalarıyla Tukaş'ı, çikolatalarıyla Eti'yi tanıyoruz. Gerçekten garip, dünyanın hangi ordusu bu kadar ticaretle uğraşır: Çimento, inşaat, nakliye, ilaç, konserve, komposto, turşu, puding, ketçap, ma- yonez, yazılım, arsa ve arazi alım satımı, demir çelik, elektrik üretimi hep onlardan sorulur.
Silahlar ABD
ve İsrail'den
Ordu sadece OYAK'la para kazanmaya çalışmıyor. Türkiye bütçelerinin her yıl yüzde 15-20'lik bölümü savunma harcamaları adı altında TSK'nın silah alımlarına aktarılıyor. Silah alımları şeffaflıktan ve denetimden uzak. Kaynaksa bizlerden alınan vergiler.
TSK, bu yılın başında önümüzdeki 10 yıllık silah alımı planını açıkladı. Her yıl 3,5 milyar dolarlık silah alınmasını istiyorlar. Geçmişte ağırlıklı olarak Alman ve Fransız silah devlerinden alım yapmayı tercih eden TSK, şimdi yüzünü ABD ve İsrail'e çevirmiş durumda. Bush'un sözcülüğünü yaptığı karanlık şirket Lockheed Martin, TSK'ya en büyük silah sağlayıcısı şirket konumuna yükseliyor. Tank ve uçak modenizayonunu İsrailli şirketler, topçu sistemlerini Güney Kore ve Singapur, roket sistemlerini Çin yapı- yor.
Savunmadan başka her işle uğraşan OYAK'ın kazancı ve TSK'nın sivil hükümetlere dayattığı savunma bütçelerinde devamlılık askerlerin toplumu germesinin arkasındaki gerçek nedenler. Kapitalizm ve militarizm ayrılmaz bir ikili. Ticaret ve ekonomik rekabet savaşları körüklüyor. Kaybedense hep sömürülenler, cephede ölen halk çocukları ve namlunun üze-rine çevrildiği ezilen halklar oluyor.
Ordu Irak Kürdistanı'nı inşa ediyor
Kerkük'e girelim çığlıklarıyla Türkiye savaşa sokulmak isteniyor. Kürtlere karşı nefret kışkırtılıyor. Ancak ne mutlu Türküm demeyenleri düşman ilan eden generaller Irak Kürdistanı'nda ticaret ve yatırım yapıyor.
OYAK, Irak Kürdistan'ın da en fazla iş yapan firmalar arasında. Doğrudan OYAK adıyla davramasa da grubunun altında faaliyet gösteren şirketler ve başka ortaklıklarla bölgede faaliyet gösteriyor.
OYKA adlı firma aracılığıyla çimento ve inşaat malzemeleri pazarlıyor. Her yıl sadece 6 bin ton dökme çimento satıyor, bedeli ise 9 milyar dolar.
OYTAŞ ise ürettiği yapı malzemelerinin yüzde 60'ını Irak Kürdistanı'na pazarlıyor.
OYAK firmalarının yaptığı işler arasında Irak Kürdistanı parlamentosu ek binaları, yeni Kürt Bakanlık binaları yer alıyor.
OYKA Kağıt Sanayi Irak Kürdistanı'nın kağıt ihtiyacının yüzde 100'ünü karşılıyor. OYKA'nın kağıtları Kürtçe okul kitaplarında kullanılıyor.
Hani düşmandık Kürtlerle? Yoksa generaller savaş çıkartıp, ortalığı yıkıp, yeniden yaparak kârlarına kâr katmak mı istiyorlar? Dünya tarihi bir tek şeyi anlatır: Savaş, ticaret içindir.
Nereye Ayten?
"O hava öyle bir hava ki, eline silah verseler, 'hadi gidiyoruz' deseler bir an bile tereddüt etmezsin".
Bu sözler Türkiye'nin en çok satan gazetelerin birinde yayınlandı. Bu sözleri söyleyen kişi ve o atmosfer önemli. Sözlerin sahibi, sözlerinin anlamını biliyor mu, farkında mı bilmiyorum. Bu sözleri "orada bir köy var uzakta" adlı gelmiş geçmiş en saçma sapan çocuk şarkısından sonra ikinci sırayı kimselere kaptırmayan "Bir Başkadır Benim Memleketim" şarkısı ile tanınan Ayten Alpman söylüyor. Bahsedilen havanın olduğu yer Cumhuriyet Mitingleri.
Silahla nereye gidildiği, silahın kime doğrultulacağı, niye gidildiği gibi soruları düşünmeden savaşa gitmeni istese diyor aslında, gider insan öldürürüm. Gider, işgalci olunacaksa olurum. Savaş, en çok sivillere zarar mı veriyor, heyyt o işler benden sorulur! "Bir iki bir iki üç, daha fazla Irak, daha fazla Ebu Garip!"
***
Bu havayı kıracak olanlar şimdi çok önemli bir adım atıyor. Yepyeni bir solun doğuşunu sağlayabilecek; somut siyasal bir adım atıyorlar. Her türlü antikapitalistin seçimlerde dönüp oy verebileceği; savaşa, yeni liberalizme ve kapitalizmin her türlü tahribatına karşı mücadele için somut bir adım. İstanbul'da Baskın Oran ile başlayan bağımsız aday süreci yeni bir solun şekillenmesinin önünü açabilir. Diğer şehirlerde, ÖDP'ye oy verme çağrısı yapan, esas olarak kampanyaları inşa etmeyi önüne hedef koymuş bu aktivistler, seçimlerden sonra da dönüp tartışmaya devam edecek. O zaman, "Hoop, Ayten nereye gidiyorsun? Ver bakiyim o silahı. " diyebilecek bir alternatifin temelleri de atılmış olur.
Ersin TEK