Sosyalist İşçi 288 (30 Haziran 2007)

 

Sayfa 2 :


Yalan söyleyen kim?
ABD'de Hudson Enstitüsü'nde CIA ajanları, genelkurmay temsilcisi 2 general ve Barzani'nin oğlunun katılımıyla yapılan toplantıda konuşulan kargaşa senaryosu tepki topladı.
Gözden çıkarılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Tuğcu, genelkurmaydan açıklama beklediğini söyledi. Genelkur-mayın e-açıklaması gecikmedi: Haberi yapan gazeteci Yasemin Çongar yalan söylüyordu, evet generaller oradaydı ama tesadüfen, Irak Kürdistanı Başkanı'nın temsilcisi ve oğlu da tesadüfen orada bulunuyordu. Ancak Çongar'a yönelik sindirme çabası geri tepti, kimin yalancı olduğu ortaya çıktı. Toplantıya katılan Amerikalı bir akademisyen haberi doğrularken, başka katılımcıların da haberi doğruladığı açıklandı.
Ortada o kadar çok yalan var ki.
Generaller Irak Kürdis-tanı'na girelim diyor, ancak AKP'nin işine yarayacağı gerekçesiyle PKK li- derliğinin Türkiye'ye ABD tarafından verilmesine karşı çıkıyor. Hani tüm kötülüklerin kaynağı Kandil Dağı'ndakilerdi?
Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda patlayan bombanın sorumluları 2 saat sonra bir parmaktan saptanıyor. Ancak generallerin savaş gerekçesi olarak tartıştığı Beyoğlu'nda patlayacak bomba senaryosu için ne patlamaya, ne bir parmağa, ne de iki saate ihtiyaç var.
Generaller AKP'yi Kürt liderlerle görüştüğü için yerden yere vuruyor, ama Barzani'nin oğluyla toplantı yapıyor. Hani Kürtlerle el sıkışmak bile ihanetti?
Kargaşa senaryolarıyla nefreti ve düşmanlığı yaygınlaştıran derhal açıklama yapmalıdır. Orada işiniz ne? Daha kaç bomba patlayacak, kaç kişi ölecek?

Becerikli bombacı beceriksizleri suçlar
"Muazzaffer komutanken hizaya gelsinler diye savcı ve yargıçların evine bomba attırdım"
"Yapılan şey yasadışı değildi, alnım ak. Zaman aşımı var, 15 yıllık süre, soruşturma olmaz."
"Şemdinli bombacıları beceriksizdi."
Emekli Korgeneral Altay Tokat, MHP MYK Üyesi, Özel Harpçı

Özel harpçinin işi halkı kışkırtmaktır
"6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı."
"Savaşta, düşmanın işgal ettiği bölgelerde bazı olaylar yaratılır ve düşman yaratmış gibi gösterilir. (...) Halkı düşmana karşı galeyana getirmektir amaç..."
Sabri Yirmibeşoğlu, Emekli Orgeneral, Alpaslan Türkeş'in sevgili öğrencisi, Özel Harpçı


Emekli subayların bomba tutkusu
Ulusalcı katiller birer birer dökülüyor
Hrant Dink, Orhan Pamuk ve 301'den yargılananların mahkemelerinde gösteri yapan kuvvacıların hepsi bomba tutkunuymuş. Gösterilerde Kerinçsiz'le ön saflarda yer alan emekli astsubay Oktay Yıldırım'ın Ümraniye'deki evinde 27 el bombası TNT ve fünyeler bulundu. Yıldırım konuştu, ünlü Binbaşı Muzaffer Tekin'i yakalattı. İkisi de tutuklanırken, Bursa'da Tekin sevgilisinin evinden bu kez dinamit lokumları çıktı. Tekin, biri sevglisi diğeri başka bir emekli subay olmak üzere iki kişi- şiy daha yakalattı. Tutuklu sayısı 8’e ulaştı. Hepsi bir komutana bağlı: Emekli Tuğgeneral Veli Küçük’e.
Türkiye'de yaşayanlar genellikle kendi hayatları hakkında alınan karalardan haberdar edilmez. Ancak sağa sola saldıran, Danıştay'da cinayet işleten, Hrant'ın katleden, kuvvacı/ulusalcı/ırkçıların vazgeçilmez elemanı Muzaffer Tekin her şeyi bilir. MGK toplantılarının tutanakları bilgisayarından, kontrgerilla savaşının talimatlarını içeren Kırmızı Kitap evinden çıktı.
Geçen yıl Tayyip Erdoğan ve Cüneyt Zapsu'ya suikast hazırlığı içerisindeyken yakalanan ve sonra serbest bırakılan Atabeyler Çetesi'nin evinden Kırmızı Kitap ve C-4 patlayıcılar çıkmıştı. Tamamı Özel Harp Dairesi mensubu subaylardan oluşan çetede ayrıntılı eylem hazırlığı planları bulunmuştu.
Hrant'ı ve bir çok kişiyi doğrudan tehdit eden Veli Küçük'e dokunan yok. 1991-1996 yılları arasında Kürt halkına karşı sürdürülen kirli savaşın komutanı, aynı dönemdeki 3 bin faili meçhul cinayet ve bin kayıpta adı geçen, Susurluk'tan bu yana nerede bir cinayet, suikast ya da provokasyon varsa orada hep karşımıza çıkan Küçük suç işlemeye devam edecek mi? Bütün emekli subaylar bomba, silah ve talimatlarla kargaşa yaratmayı mı planlıyor? Bucak çetesine verdiği jandarma istihbarat kimliklerinden kaç tane dağıttı acaba?
Geçmişe dönük bir çok karanlık olay aslında bu yıl aydınlanmaya başladı.
İşledikleri suçları başkalarının üzerine yıkan, hayali senaryolarla halkı yıllarca yanıltan Küçük gibiler tutuklanmadan, Türkiye'deki kontrgerilla faaliyetleri engellenmeden cinayetler bitmeyecek.
Bu görevi aciz hükümetleri zorlayan kitlesel bir mücadele yerine getirebilir.


Refleks gösteremediler
Genelkurmayın milli refleks çağrısı yanıtsız kaldı. İstanbul'da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin sesli yürüyüşüne 2 bin, ertesi gün Şehit Aileleri Derneği'nin mitingine ise sade 100 kişi katıldı. En kalabalık miting emekli subaylar ve şehit aileleri tarafından Bursa'da yapıldı, 3 bin kişi katıldı. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde eş zamanlı olarak aynı nefret odakları tarafından yapılan eylemlere katılan sayısı 10 ila 50 kişi arasındaydı.


Harb-İş üyesi işçiler kızgın
Türk Harb-İş'in Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı) bağlı işyerlerinde çalışan işçiler için 21. dönem toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde sonuç alınmaması üzerine Ankara'da bir basın açıklaması düzenlendi, İstanbul'daysa bir eylem düzenlediler.
Tuzla
İstanbul Tuzla'daki askeri tersaneden çıkan 1000 işçi, sloganlarla yürüdü ve E-5 yolunu bir saatliğine kesti. Öfkeli işçiler hükümete ve Türk-İş yönetimine tepkilerini sloganlarla gösterdiler. Polisi dinlemeyen işçiler kendi istekleriyle buradan ayrıldılar.
Ankara
Saat: 19.00'da Çeşitli kollardan, sloganlar eşliğinde Harb-iş Genel Merkezi binası önüne gelen yaklaşık 1500 işçi burada da çoşkuyu sürdürdü. Atılan temel sloganlar: "Yaşasın işçilerin birliği", "Ekmek yoksa, barışta yok", "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek", "Asker değil işçiyiz, alanlarda güçlüyüz", "Direne direne kazanacağız" biçimindeydi".
Harb-iş adına açıklamayı yapan Ankara Şube Başkanı Bayram Bozal, "Kamu işçilerinin geçmiş dönemlerden gelen hak kayıplarını gidermeyecek hiçbir sözleşmenin altına imza atmayacaklarını, haklarını koruma konusunda kararlı olduklarını" belirtti.


Kaza değil cinayet
Son yedi yılda Türkiye'de 3 milyon 540 bin 750 trafik kazası oldu. 22 bin insan kazalarda yaşamını yitirdi. Sorumlu trafik canavarı değil, benzin ve otomobil satmak için toplu taşımacılığı rafa kaldırtan Koç gibi kapitalistler, onların emirlerini yerine getiren hükümetler.
Türkiye'de 2006 yılında da 12 milyon 227 bin 393 adet olmuştu. Her yıl birkaç milyon yeni aracın trafiği çıktığı Türkiye'de kaçınılmaz olarak trafik kazaları, yaralanmalar, sakat kalmalar, ölümler olu- yor. Kazalar hemen öldürürken, havaya saçılan zehirli gazlar küresel ısınmaya Türki-ye'nin yüzde 1'lik katkı-sını yükselterek toplu ölümleri hazırlıyor.


Dünya yanıyor

Menderes Nehri kurudu
Ege'nin en büyük nehirlerinden Menderes'te kurudu. DSİ'nin yanlış sulama ve baraj politikları, artan sıcaklıklar ve buharlaşmayla birleşince, mısır, pamuk ve soya üreten köylüler perişan oldular.

GAP'ta düşük ürün
Yanlış sulama ve küresel ısınma GAP'ı da vurdu. Türkiye'nin buğday üretiminin yüzde üçünü, pamuk üretimin üçte birini karşılayan GAP'ta bu yıl tüm ürünlerde düşük hasat bekleniyor.

Gıda fiyatları
tırmanacak
Küresel ısınmanın doğrudan sonucu kuraklık, gıda fiyatlarını yükseltecek. Düşük ürün alımı, yüksek maliyetler ve IMF talimatları doğrultusunda tarımdan devlet desteğinin çekilmesinin faturasını çalışanlar ödeyecek.

En sıcak yaz, bunaltıyor

2007 sıcaklıkta rekor yıl ilan edilmişti. Nitekim haziran sonunda mevsim noramallrinin 10 derece üstündeki sıcaklar yaşamı tehdit ediyor.