Sosyalist İşçi 291 (21 Temmuz 2007)

 

Sayfa 2 :


22 Temmuz: Sözde demokrasinin seçimi
Darbeciler
AKP'yi güçlendiriyor
Türkiye silahların gölgesinde seçim sandığına gidiyor. Generaller ve CHP tarafından, AKP'li bir cumhurbaşkanının önünü kesmek ve AKP'nin yeniden tek başına hükümet kurmasını engellemek için başlatılan gerilim bu seçimleri belirledi. Düzen partileri için görülmemiş bir sönüklükte geçen seçim kampan-yası CHP'yi MHP'yle yan yana getirirken, AKP'nin güçlenmesine katkıda bulunuyor.
Demokrasinin kanıtı olarak sunulan 22 Temmuz seçimleri tarihe darbe sözcüğüyle geçecek. Genelkurmay'ın geceyarısı muhtıraları seçmenlerin önemli bir bölümünü düşman ilan etti. Generallerin açık desteğine sahip iki parti, CHP ve MHP milliyetçilik temelinde kam-panya yürüttü.
Gerçekten milliyetçiler mi?
Ancak CHP ve MHP'ninki Türk milliyetçiliğinden çok Amerikan milliyetçiliği. Her iki parti de İncirlik Amerikan Üssü'nün kapa-tılmasını savunmuyor. CHP ve MHP, seçim bildirgelerinde varolan ekonomik politikanın sürdürüleceğini açıkça ilan etti. IMF'yle devam diyorlar. Milliyetçilikleri de sahte anti-emperyalistlikleri de. Bunların ceplerini doldurmaktan başka bir dertleri yok.
Tek dertleri AKP'nin cumhurbaşkanını seçmesini engellemek. Bu yüzden Anayasa Mahkemesi'nin “367'yi bulun” dayatmasına sırtlarını yaslayarak gerilimi tırmandırdılar. Hesap, gerginliği artırmak, AKP'yi sıkıştırmak, Irak Kürdistan'ına bir operas-yon başlatmak, sonuçta AKP'yi iktidardan uzaklaştırmaktı. Bunun ne kadar kanlı bir oyun olduğunu görüyoruz. Her köşeden cephanelikler çıktı, emekli subaylar ve faşist tetikçiler kol kola çalışmaktalar.
Generaller ve siyasal uzantıları aslında AKP için seçim kampanyası yürüttüler. Onların nefret ve gerilim politikaları, demokrasi yanlısı geniş kesimleri AKP'de topladı. 2002'den bu yana IMF politikalarıyla milyonları yoksullaştırılan AKP, nefret cephesi yüzünden neredeyse sol bir parti olarak algılandı. Irkçı çetelere ve kontrgerillaya karşı halkın tepkisi sayesinde, fakirler, zenginlerin partisi AKP'nin arkasında saf tutmakta. Darbe tehditleri sürdükçe çok daha geniş kesimlerin AKP etrafında toplanması kaçınılmaz.
AKP nasıl yenilir?
Seçimlerin bu özelliğini kavramadan yeni kurulacak meclise ve hükümete karşı mücadele politikaları geliştirilemez. Sermaye sınıfının iki kanadı arasındaki ölümcül mücadelede taraf olmaktan söz etmiyo-ruz. Bu saflaşmada AKP'den yana olmaktan bahsetmiyoruz. Bu saflaşma gerçek sorunları örtüyor. İşçi sınıfını ve ezilenleri bölüyor. Biz bölündükçe gerçek mücadeleler değil, sahte saflaşmalar hakim oluyor.
Türkiye'nin son yılı bu durumu özetler. Milliyetçilik borazanı öterken yeni-liberal politikalar acımasızca uygulandı. Darbe-şeriat ikilemiyle sıkıştırılırken milyonlarca emekçi yoksullaştırıldı. Türkiye işçi sınıfı hareketinin 30 yılda kazandığı her şey, başta sendikalar olmak üzere geri alındı.
Milliyetçi politikalar yenilmedikçe bu durum devam edecektir. Gerçek sorunlar, işsizlik, yoksulluk, susuzluk, kuraklık, sağlık, eğitim, insan hakları gündemin alt sıralarında kalmaktan kurtulama-yacaktır. İşte bu yüzden 'ne darbe ne darbe' demek gerek. Darbecilerin yargılandığı, milliyetçi sahtekarların maskesinin düştüğü bir Türkiye'de gerçek bir mücadele imkanı bulacağız. Yoksulların, küresel sermayenin partisi AKP'nin gerçek yüzünü görmeleri böyle mümkün olacak.


CHP, MHP'yi parlamentoya taşıyor
Genelkurmay’ın açık destek verdiği CHP ve MHP, büyük medya tarafından yeni koalisyon ortakları olarak sunulu-yor. Darbe yanlısı cumhuriyet mitinglerinin ardından CHP ve Baykal öne çıkıyor gibi gözükse de kazanan faşist MHP'dir.
Darbeci kampanyanın başlıca organizatörlerinden Tuncay Özkan (Kanaltürk), generallerin gönlünde yatan aslanı birkaç ay önce açıklamıştı: AKP'nin önünü kesmek için solcuysan CHP'ye sağcıysan MHP'ye oy ver. Cumhuriyet gazetesi tarafından yaygınlaştırılan bu çağrı sadece faşist Bahçeli'ye yarıyor. CHP'nin ırkçı kampan-yasına bakanlar, Baykal'ı tercih etmektense gerçeğine yöneliyor.
2002 seçimlerinde barajın altında kalan ve moral bozukluğuyla dağılan ülkücü faşistler geniş basın desteği ve gece yarısı muhtıraları ile toparlandı. Baykal'ın CHP'si ise laik ve milliyetçi orta sınıfların partisi olarak hızla MHP istikametine doğru ilerliyor.


Hangi ortak aday?
İstanbul 2. Bölge'de Baskın Oran'ın karşısına DTP'li Doğan Erbaş ve üç küçük sol grubun adayları çıkıyor. Küçük sol grupların temsilcileri esas olarak Baskın Oran'a iftira temelinde kampanya yürütüyorlar. DTP ise Oran'ın kazandığı destek karşısında eleştiri kampanyasından vaz geçti, çok sayıda DTP üyesi Oran'ı destekliyor.
İstanbul 1. Bölge'de Mehmet Ufuk Uras'a karşı küçük bir sol çevre aday çıkardı. Ancak her iki yakada da bir çok küçük sekter oluşum boykot çağrısı yapıyor. Türkiye'nin batısında da durum benzer.
Ortaklık yok. Uras ve Oran, solun bazı kesimlerinin desteğini kazanmış olsa da esas olarak bağımsız seçmenlerin adayları, solun ortak adayları olduklarından bahsedilemez.


EMEP oyları DTP'den
DTP kendi aday göstermediği yerlerde EMEP'i destekleyeceğini açıkladı. Ankara'da Şükrü Erbaş, İzmir'de Levent Tüzel ve başka EMEP adaylarının alacağı oyları DTP oyu olarak saymak gerek.


Sağa karşı sağ politikalar
Kendisi dışındakileri bir sürünün parçası ilan eden TKP, seçim kampanyasında Cumhuriyet mitingleri, İP ve CHP-'nin çizgisini izliyor.
Bir koyun olarak ilan edilen seçmen, en hakiki milliyetçi olmak için yarışan onlarca siyasi oluşum içinde hangisini tercih edecek?


Ermeni Oyları Baskın'a ve AKP'ye…
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Etyen Mahçupyan'ın açıklamasına göre, İstanbul 2. Bölge dışında, Türkiye'de yaşayan Ermenilerin yüzde 60'ı AKP'ye oy verecek. Mahçupyan'ın açıklamasına göre İstanbul 2. Bölgede yoğun olarak bağımsız sol aday Baskın Oran'ı destekleyen Ermeniler, CHP ve MHP'nin karşı duruşuna rağmen vakıf malları konusunda malların iadesi ve yeniden düzenlenmesi konusunu masaya yatıran AKP'yi destekleyecekler.


Ülkü Ocakları'na polis baskını
Konya'da Ülkü Ocakları bürosu polis tarafındanbasıldı. Ülkü Ocakları dergisi Konye temsilcisi ve eski temsilcisinin bombacı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği'yle ilişkileri olduğu saptanmıştı. Onalrında aralarında olduğu 35 kişi gözlatına alındı. 500 polisin katıldığı operasyonda 35 ev de basıldı.
Ülkü Ocakları binasında kanlı sopalar ve silah ele geçirildi. Sopaların haraç vermeyenlerin binanın bodrum kapında falakaya yatırılmasında kullanıldığı belirlendi. Basılan evlerde de çok sayıda ruhsatsız silah geçirildi. Geçen yıl gözaltına alınan Ülkü Ocakları başkanının evinde de falaka, Filistin askısı ve 12 ruhsatsız tabanca bulunmuştu.
Konya'da 1 yıldır hazırlığı yapıldığı söylenen operasyondan sonra her il ve ilçede bulunan Ülkü Ocakları'na ne yapılacağını merakla bekliyoruz.


Agos 301'den yargılanıyor

Hrant Dink'e Ermeni soykırımına inandığını söylemesinden dolayı, 301. maddeden açılan dava devam ediyor.
Dink'in öldürülmesinden sonra, Agos gazetesi sorumlu yazıişleri müdürü Arat Dink ve imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan'ın yargılanmasına devam ediliyor.
Dur de aktivistleri 18 Temmuz günü görülecek davaya giderek Agos çalışanlarına destek verecekler. Hrant'ın davasında Dink ailesine ve avukatlarına yönelik ırkçı saldırılarda bulunan sanık avukatları hakkında hiçbir cezai işlem uygulanmadığını belirten Dur De aktivistleri herkesi adalet istemek için Agos çalışanlarıyla dayanışmaya çağırdı.

Tarih: 18 Temmuz 2007
Yer: Şişli Adliyesi
Saat: 09.30