Sosyalist İşçi 293 (11 Ağustos 2007)

 

Sayfa 2 :


MHP’lilerle el sıkışmak barışçı çözümün yolu değil
TBMM’nin yemin töreninde DTP’li milletvekilleri Sırrı Sakık, Osman Özçelik, Hasip Kaplan, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve yanındakilerin ellerini sıkmaları bir süredir verilen demeçlerin son adımı oldu. Daha önce de Aysel Tuğluk “MHP ile uyumlu çalışacaklarını” söylemişti.
Açık ki DTP’li milletvekilleri barışçı, siyasiş bir çözüm için adım atmaya çalışıyorlar. Topluma siyasi bir çözümdem yana olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar.
Ne var ki başvurdukları adres yanlış. Barışçı çözü-mün adresi MHP değil.
MHP son seçimlerde birçok yerde DTPlilere saldırdı. MHP tüm kampanyasını Kürt düşmanlığı üzerine kurdu.
MHP geçmişte de gerek devrimcilere, gerekse de Kürtlere saldıran başlıca güçtü. Bu saldırılar sadece sözlü değil aynı zamanda fiiliydi.
Şimdi barışçı çzöüm için MHP’lilerle “uyumlu ol-mak” ya da MHPlilerin elini sıkmak bütün bu geç-mişe sünger çekmek mi?
Barış düşmanla yapılır. Dün savaştığınız güçle barış yaparsınız. Bu nedenle dünkü düşmanın elini sıkmak doğal olan tutumdur.
Ama MHP dünkü değil bugünkü düşmandır.


Meclise Ufuk geldi
İstanbul 1. Bölge’den bağımsız milletvekili olarak seçilen Ufuk Uras, Mecliste yapılacak yemin töreni öncesi sokakta yemin etti.
Ufuk Uras'ı Meclis'e uğurlama etkinliğine ve sokak yeminine yaklaşık 800 kişi katıldı.
Etkinliğe katılacak kitle ÖDP'nin Maltepe'de bulunan Genel Merkez binası önünde toplandı. Daha sonra Kızılay'a doğru yürüyüşe geçildi. Bizler de KEG olarak Ufuk Uras’ı meclise gönderme etkinliğine katıldık.
KEG'in çoşku ve dinamizmini gören eylem sorumluları KEGlileri kortejin ön tarafına aldılar. ÖDP içersinde bazı kadınlar ve gençler de bize dahil oldu.
Yol boyunca sık sık "meclise Ufuk geldi.", "savaşa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, küresel ısınmaya, homofobiye karşı sesimiz Ufuk Uras.", "Ufuk Uras için ses çıkar.", "başka bir meclis mümkün" türünden sloganlar atıldı.
Kalabalık Kızılay'da Güven Park girişinde durdu. Burada Ufuk Uras, ses aracı üzerinden bir konuşma yaptı.
Uras konuşmasında, "Emek düşmanlarına, savaş kışkırtıcılarına, kışla düzeni özlemcilerine, milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı emeğin, özgürlüğün, barışın ve ezilenlerin sesi olacağım" dedi.
İki ay boyunca yürütülen kampanya sırasında kendilerine destek olan her renkten sol oluşumlara da teşekkür eden Uras, "Sakın bizleri düzen politikacılarıyla karıştırmayın, bir ayağımız Mecliste, bir ayağımız sokakta olacaktır" diye sözlerini bitirdi.


Başka bir meclis, başka bir temsilci
Yoğun bir kampanya-sının ardından Ufuk Uras’ı parlamentoya uğurladık.
Uğurlama gösterisinde iki eğilim bir aradaydı. Bir tarafta “Mahir-Hüseyin-Ulaş” sloganları vardı, diğer tarafta "savaşa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, küresel ısınmaya, homofobiye karşı sesimiz Ufuk Uras" sloganı vardı. Bunlardan ikincisi kampanyaya hakim olan slogandı.
Kampanya boyunca “başka bir meclis mümkün” dedik. Şimdi o farkı göstereme zamanı.
Ufuk Uras “ bir aya-ğımız Mecliste, bir ayağımız sokakta o-lacaktır” derken bu yeni meclis anlayışı-nın ilk işaretini verdi.
Şİmdi Ufuk’un her ay kendisini seçenlere parlamento raporu vermesini, sokağın sesini dinlemesini ve sokağın sesi olmasını bekliyoruz.


Melih Gökçek gitmeli, suyumuz akmalı
Ankara'da 1 Ağustos'tan itibaren musluklar 2 gün arayla "tısss" sesi veriyor.
Küresel ısınmanın yüzlerce etkisinden biri olan kuraklık nedeniyle barajlardaki su seviyesi %5-6 seviyesinin altına in.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek için ise çözüm suyu 2 gün kesip 2 gün vermek. Üstelik bu program başladı başlayalı; kesintilerde bile aksama oldu.
Melih Gökçek'in daha önce su ile ilgili projeleri "öncelik değil" diyerek reddetti.
Tayyip Erdoğan ise "Bizim evde sular akıyor, basın abartıyor" dedi.
Melih Gökçek ve Tayyip erdoğan susuzluğun nedeni olarak küresel ısınmayı gösteriyor. Öyleyse Tayyip’in Kyoto’yu imzalaması gerekmez mi?
Gökçek suları kesiyor, vatandaşa kuyu suyunu satıyor, su projelerini -kim bilir rant uğruna mı acaba??- iptal ettiriyor. Ankara'yı otobana çeviriyor, yıllardır süren metro inşaatları ile birileri ceplerini dolduruyor. Ankara'da sadece 4-5 yıl içinde su boruları yenilendiği halde borulardan kaçak oranı artıyor: Boruları yenileyen müteahhitler Ankara'nın suyunun yarısının borulardan gitmesine neden oluyor ve üstüne para alıyorlar. Gökçek'in çözümü zehirli Kızılırmak suyu.
Erdoğan ise Kyoto'yu imzalamıyor. "Sanayi" diyor, "şirket karları önemli" diyor. "Benim evimde su deposu var" diyor.
Bu adamları durdurmanın vakti geldi. Küresel Eylem Grubu (KEG), 2005 yılından bu yana küresel ısınmaya karşı mücadele eden aktivistlerin örgütü olarak Ankara'da bir "Su" kampanyası düzenliyor. Forumlarla başlayan ve devam eden bu kampanya 8 Aralık "Küresel ısınmaya karşı küresel eylem günü" eyleminin gerçekleşeceği zamana kadar çok çeşitli biçimlerde devam edecek.


THY’de grev kararı
Türk Hava Yolları’nda çalışan 11 bin 500 işçiyi temsil eden Hava-İş sendikası grev kararı aldı. Çok kârlı olmakla övünen Hava-İş sendikası yüzde 23.9 oranında zam isterken THY yüzde 10 zam veriyor. THY’nin önerdiği ücret artışı enflasyonu ancak karşılıyor.
Hava İş sadece ücret artışı istemiyor. Çalışma koşullarının düzeltilmesini de talep ediyor.
THY çalışanları son üç ayda altı kaptan pilotun kalp ameliyatı geçirdiğini söylüyorlar.
İki yılda üç pilot beyin kanaması geçirmiş; bir kabin amiri de beyin kanamasından yaşamını yitirmiş.
THY çalışanları çok zor ve ağır koşullarda çalıştıklarını söylüyorlar.


Harb iş üyeleri eylemde
Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı işyerlerinde çalışan 27 bin işçinin toplu sözleşme görüşmeleri 100 gün-dür sürüyor ve işveren esnek çalışma koşul-larını işçilere dayatıyor.
T. Harb-İş üyesi işçi-ler 1 ve 2 Ağustos'ta Ankara Yüksel Caddesi'nde oturma eylemi yaparak işve-reni protesto ettiler.
Toplu görüşmeler nasıl sonuçlanır, anlaşmazlık içindeki sendikalar grev karar alır mı? Bu soruların yanıtı önümüzdeki günlerde belli olacak, ancak yeni-liberal saldırganlığa karşı büyük işyerlerinde çalışan işçilerin mücadele kararlılığı önümüzdeki dönemde daha da açığa çıkacak.


Diyarbakır’da 20 bin aile açlık sınırının altında
Türkiye’de kişi baiına düşen GSMH 5 dolar. Bu rakam Diyarbakır’ın birçok mahallesinde yılda 350 dolar. Bu bölgelerde insanlar günde 1 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyorlar.
Yapılan bir araştırmayla 20 bin civarında aile açlık düzeyinin altında yaşadığı saptandı.
Diyarbakır’da okul yaşına gelip okula gidemeyen çocukların oranı da yüzde 58.


Enerji Bakanlığı nehirler özelleştiriyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler akarsu ve göletlerin 49 yıllığına özelleştirileceğini açıkladı.
Enerji Bakanı aralarında Kızılırmak, Fırat, Sakarya gibi Türkiye’nin en büyük nehirlerinin de bulunduğu akarsuların “yap işlet devret” modeli ile özel kişilere verileceğini, bu suların tarmda sulama amacıyla kullanılacağını açıkladı.
Nehirlerin ve göletlerin özelleştirilmesi daha sonra içmesuyu havzalarına da sıçrayacak. Böylece suyun fiyatıgerek içme suyu olarak gerekse de sulama amaçlıolarak çok büyük ölçülerde artacak.


SES 10 yaşında

1996 yılında Tüm Sağlık-Sen, Genel Sağlık-İş, Sağlık-Sen ve Sosyal Hizmet-Sen sendikalarının birleşmesiyle kurulan SES 10 yaşına bastı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfe-derasyonu (KESK)üyesi olan SES aynı zamanda Uluslararası Kamu Çalışanları Sendikaları Federasyonu'nun da üyesi.