Sosyalist İşçi 295 (25 Ağustos 2007)
Farklı bir dünya
nasıl olurdu?
Dünya köklü bir değişime gebe. Küresel kapitalizm büyük çoğunluk için yeryüzünü cehenneme çevirdi. Bir çok insan farklı gerekçelerle sisteme itiraz ediyor. Yeni-liberalizmin egemenliğindeki bu dünyanın değişmesinin gerekliliğini herkes içinde hissediyor.
Yeni bir dünyada işlerin nasıl yürüyeceğini bugünden bilemeyiz. Buna yeni dünyayı kuranlar karar verecek. Farklı bir toplumsal düzen yaratmayı başaranlar, kapitalizmin sınırlı dünyasının dışında, kendi yollarını çizecek.
Bugünün insanları yeniyi nasıl kurar?
Cahil, geri fikirlere, dinsel ön yargılara sahip olan 'halk'ın yeni bir toplumu kuramayacağı iddiası sık sık ileri sürülür. 'Önce eğitim şart' sözleriyle devam eden iddia, emekçi sınıfların gelişimini tek tek bireylerin eğitimine ve aydınlanmasına bağlar. Ancak ne milyarlarca insanı tek tek eğitmek mümkündür, ne de geri fikirlerden bu yöntemle kurtulmak.
Üretim araçlarına sahip olan sınıf fikirleri de belirler, her bir insan 24 saat sistem yanlısı fikirlerin bombardımanı altında kalır. Bilinçli bir çoğunluğun parçası olup, kendi eylemleriyle dünyayı değiştirene dek.
Dünyayı değiştirenler kendilerini de değiştirirler. Kitlelerin eğitimi bireysel aydınlanmadan çok kendi eylemleriyle olur. Binlerce kitabın ve konuşmanın değiştiremeyeceğini mücadele değiştirir. Mücadeleye katılan, yaşadığı sorunların sadece kendisine ait olmadığını, bu toplumun baştan aşağı ezilenlere karşı kurulduğunu kavrayabilir.
Kendi hayatına yön vermek için eyleme girişen kitleler, kendilerinden saklananları öğrendikçe, fikirsel engellerden de kurtulur.
Sistem içinde özgür olmak mümkün mü?
Kapitalist toplumda yaşayan herkes bu sistemin değerleriyle yetişmiştir. Hayata ve diğer insanlara bakışına hakim değerler sistemi yön verir. İnsan düşüncesi kapitalizmin çıkarlarıyla sınırlan- dırılmıştır. Bu toplumun sınırları içerisinde başka bir dünyayı kuramayız.
Birileri eziliyorken diğerleri özgür olamaz. Toptan bir kurtuluşa ihtiyacımız var.
Her türden ezme ve ezilme ilişkisini mahkum eden, kapitalizmin yarattığı güncel sorunlara yanıt veren kolektif mücadele başka bir dünya için izlenmesi gereken tek yol.
İnsan doğası
sosyalizme engel mi?
'İnsanın özünde rekabetçilik vardır.' Bu kolektif mücadeleleri geçersiz ilan eden popüler bir iddia. İnsan, ancak başka insanlarla birlikte varolabilir. İnsan kültürü rekabetten değil, karşılıklı yardımlaşmadan, birlikte yürütülen çabalardan doğmuştur. İnsan bir toplumsal varlıktır, onu bugün rekabetçi, bencil, bazen de zalim kılan kapitalist üretim ilişkileridir.
İnsan doğası sabit değil, değişkendir. Günümüzde yaşayan insanların 'bencil' doğasından bahsedilebilse bile para ve meta ilişkilerinin belirlemediği bir toplumda insanın doğası başka olacaktır.
Doğrudan demokrasi
Dünyada 6,5 milyar insan yaşıyor, ancak karar veren birkaç on milyon kişilik kapitalist azınlık.
Yöneten - yönetilen ayrımı bu sistemin temeli. Bu ayrım yok edilmeden, hiçe sayılan milyarların kendi geleceklerini belirlemesi sağlanamaz.
Modern toplumlar 5 dakikalık demokrasilere dayanıyor.
Aday olacak kadar ekonomik güç sahibi birisi aday oluyor, beş dakikalığına hangisi olacağına karar versen de seçtiğin kişi 4 yıl orada kalıyor.
Onu denetleme şansın yok, ne de geri çağırıp başka bir temsilci yollama imkanı.
Başka bir dünyaya doğrudan demokrasi yön verecek.
Egemenlik, kendi temsilcilerini seçip, kendini yöneten herkese dağıtılacak. emsilcilerin diğer insanlardan ekonomik ve sosyal bir ayrıcalığı olmayacak, seçenler tarafından her zaman geri çağırılabilecekler. Yöneten-yönetilen ayrımı böylece son bulacak.
Her şeyi yaratan milyonlar kendileri de yönetmesini bilir. Her türlü iktidar ilişkisini yok etmenin tek yolu herkesin ‘iktidar’ olmasıdır.
Ulus-devletlerden kurtulmak
Kapitalizm, yüzlerce koluyla dünyayı saran dev bir ahtapot gibi. Sermayenin küresel egemenliğinde rekabete dayalı olarak örgütlenen bu sistem insanlığı sınırlarla bölüyor.
Farklı bir dünya da 400 yıldır kapitalistlerin iktidarını sağlayan ulus-devletler olmayacak.
Bugün dünyanın farklı köşelerinde yaşasalar da insanların gündeminde aynı küresel sorunlar var.
Küresel ısınma bir ülkenin ya da bir kıtanın kendi başına davranışıyla durdurulamaz.
Ekonomik rekabet, sınırları zorunlu kılarken askeri rekabeti de kışkırtır. Bu yüzden küresel kapitalizm savaş demek.
Günümüz kapitalizmi silah endüstrisine dayanıyor, dişinden tırnağına militarist. Savaş da militarizm de yine ulus devlete ihtiyaç duyar.
Farklı bir dünyada hiç kimse etnik ya da kültürel kimliğinden dolayı baskıya uğramayacak.
İnsanları bölen ulus-devletlerin tarihin çöplüğüne gönderilecek. Milyonlarca insanın yaşamını alan milliyetçilik varlık nedenini yitirecek. Ancak birleşmiş bir insanlık 21. yüzyılın sorularını çözebilir.
Eğitim ve sanat
Daha çocuk yaşta sisteme itaat etmemimizi öğreten ve sistemin geri fikirlerini yeni kuşaklara enjekte eden eğitim baştan aşağı değişmeli.
Başka bir dünyada eğitim, gençleri ezen, disiplin, okul, sınav değil; dünyayı kavramak için hayat boyu süren bir eğlenceli bir deneyim olacak.
İnsanların özgür olmadığı bir toplumda yaratıcılıkta bastırılmıştır.
Toplumsal iş bölümü, piyasa ilişkileri, şirketler insanlığın yaratıcılığını sergilediği biricik alan olan sanata da hakim.
Piyasa ilişkilerinin belirlemediği bir toplumda sanat, önünde hiç bir engel bulmayacak, sınırları yıkarak gelişecektir.
Yabancılaşmanın son bulması
Dünyada her gün çok büyük bir zenginlik üretiliyor.
Her gün sayısız yeni keşif ve teknolojik ilerleme sağlanıyor.
Ancak bütün bunlar insan için değil, sermaye biriktirmek için. Yaşamak için çalışmak, emeğini ücret karşılığında satmak, her günün 8 ya da 16 saatini çalışarak geçirmek milyonları yaşarken öldürüyor.
Ürettiği şeyin bilgisine sahip olmayan ve ona ulaşamayan, ancak her şeyi yaratan çalışan sınıflar emeğine ve türüne yabancılaşmış durumda.
Piyasa ilişkilerinin insan ilişkilerini belirlediği bu dünyaya mutsuzluk hakim.
Kendi hayatına kendileri yön verebilen insanlar yabancılaşmaktan kurtulup, tüm yaratıcılıklarını sergileyebilir.
Bugün dünya kapitalizmine yön veren verimsizlik yerini verimliliğe bırakacaktır.
Verimlilik refahı sağlayacak, çalışma saatlerin saatleri boş zaman artacaktır.
Başka bir dünya, boş zamanla özgür bir dünya olabilir.
Peki ya bunlar ne olacak?
Başka bir dünya eski toplumun kurumlarına dayanamaz. Eski toplumun kurumları ezilenlerin özgürleşmesinin aracı olamaz. Bize baştan aşağı bir değişim gerek.
Ordu
Başka bir dünyada orduya ihtiyacımız yok. Orduların varlık gerekçesi, ‘vatanı savunma’ olarak sunulur. Oysa yüzbinlerce asker bazen başka askerlerle savaşmak zorunda kalsa da esas olarak ‘iç düşman’a yani ezilenlere karşı örgütlenir. Ordular her zaman kapitalist azınlığın çıkarlarını kollar, sömürü ve ezme ilişkilerinin devamını sağlar.
Başka bir dünyada ezenler olmayacağına göre askerlere de ihtiyaç yok.
Polis
Polis neden var, ‘Suçla mücadele’ için mi? Kapitalizmde suçların büyük çoğunluğunu özel mülkiyete yönelik girişimler oluşturur. Suçun kaynağı özel mülkiyet, birilerinin fakir birilerininse zengin olması. Polis, zenginleri koruyup, fakirlere baskı uygulayarak sistemin işleyişini sürdürür.
Başka bir dünyada özel mülkiyet olmayacağı için onu koruyan polislere de gerek yok.
Aile
Egemen fikirler, aile ile yeni kuşaklara aktarılır. Kapitalizmin yücelttiği aile ise sevgiden çok erkeğin kadını, ikisinin birden çocuğu ezmesi üzerine kuruludur. Kadın ve erkek, iş gücünün yaratılması ve daha küçükken hizaya sokulması için aile denen cehenneme sıkıştırılır.
Başka bir dünya kadınların ezilmişliğine son veril- mesiyle yaratılacak. Aile değil, özgür bireylerin, ekonomik çıkar ilişkilerinden sıyrılmış gönüllü birliktelikleri varolacak.
Ulaşım
Her yıl milyonlarca otomobil ve motorlu taşıt üretili- yor. Otomotiv şirketlerinin kasası dolsun diye. Petrol için savaşlar yapılıyor, iklim değiştiriliyor. Petrol şirketleri karlarına kâr katsın diye.
Başka bir dünyada bireysel ulaşım yerini toplu taşımaya bırakacak. Atmosfere daha az sera gazı yollanırken, hava kirliliğinden, kazalardan, gürültü ve stresten kurtulunacak.
Şehirler
Kapitalizm çalışmaları için milyonlarca insanı topraklarından kopardı, şehirlere doldurdu. Şehirlere yaşayanlar değil, kapitalist ekonomik ilişkiler hakim oldu. Sağlıksız, doğasız, kutu kutu evlere sıkıştırıldık.
Başka bir dünyayı sermayenin merkezileşmesi değil, insan ihtiyaçları yön verdiği için kapitalist metropollere de ihtiyaç olmayacak.
SOSYALİSTLER NE
SAVUNUYOR?
Aşağıdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperyalizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapitalistidir.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır. Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz.