Sosyalist İşçi 296 (1 Eylül 2007)

 

Sayfa 2 :


AKP, yüzde 47ye şimdiden ihanet etti
IMF'yle yola devam!
60. hükümet ekonomi programını açıkladı. AKP, IMF'yle yola devam derken, kendisine oy veren yüzde 47'nin taleplerini değil, çok uluslu şirketlerin çıkarlarını temel almaya devam edi- yor.
Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 60. hükümetin ekonomik programı oldukça tanıdık.
Program IMF'ye ekonominin yönetimin verilmesi, özelleştirme, patronlara vergi indirimi, küresel sermayenin önündeki her türlü engelin kaldırılması, ekonominin piyasanın dalgalanmalarına teslim edilerek kuralsızlaştırılması ve ekonomik büyümenin yurtdışından gelen sıcak paraya endekslenmesinden ibaret. AKP iktidarının ilk döneminde bu programı hızla uyguladı.
AKP'ye verilen desteğin anlamı
1999 ve 2001 ekonomik krizlerinin ardından işbaşına gelen AKP, sermayenin çeşitli kesimlerini bu program etrafında birleştirdi.
Kendisine verilen desteğe dayanarak Türk kapitalist sınıfının 20 yılda gerçekleştiremediğini 4 yılda gerçekleştirdi. Önceki hükümetlerin yarattığı istikrarsızlığa tepki duyan, ekonomik krizlerle yoksullaşan ve işini kaybetme tehlikesini yaşayan milyonlarca çalışan, AKP'den beklentilerini sürdürdü. Nitekim 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 47'lik bir kesim AKP'ye oy vererek kendileri lehine yapılacak bir değişiklik beklentisiyle AKP'ye yeniden şans tanıdı.
Ancak 60. hükümetin açıkladığı ekonomik program emekçi sınıfların talep ve beklentilerine yanıt vermi- yor. Erdoğan, 2013 yılında kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolara ulaştırılmasını amaçladıklarını söylese de önerilen ekonomik programda çoğunluğun gelir düzeyinin yükseltilmesi yönünde hiçbir somut adım yok.
AKP, kendisine verilen kitlesel desteği küresel sermayenin programının işlemesi için kullanmak istese de kendi yaşam koşullarında bir ilerlemeden çok bir gerileme gören emekçi sınıfların açtığı kredinin bir sınırı var.
Bu sınırı her an geçebilecek olan AKP bu durumda karşısında büyük bir muhalefet bulabilir.
AKP'yi oy veren yığınlar, yeni-liberalizm tarafından mağdur edildikçe bu destek yerini mücadeleye bırakacak.
O yüzden AKP’ye “dinci” diye saldırmayı bırakmak, ekonomik politikalara direnmek gerek.


Savaşsız bir dünya istiyoruz!
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Küresel BAK ve Barış Girişimi'nin çağrısıyla Galatasaray Meydanı'nda toplanan 500 savaş karşıt barış için insan zinciri oluşturdu.
Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen eyleme Ufuk Uras da destek verdi. Uras, Hükümet'in silahlanma politikalarına devam ettiğine dikkat çekti. NATO'nun barış örgütüymüş gibi gösterildiğini söyleyen Uras, "NATO barış örgütüyse, Irak işgaline karşı çıksın” dedi.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına bir basın açıklaması yapan Nuri Ödemiş de Afganistan, Irak ve Filistin işgalleriyle somutlaşan emperyalist saldırganlığın insani değerleri her gün ayaklar altına alarak sürdüğünü söyledi. Savaş suçlusu Bush'un yalanlarını teşhir etmek, Afganistan'dan Irak'a, Filistin'den Türkiye'ye dökülen kanın hesabını sormak, Irak halkıyla dayanışmak için toplandıklarını söyleyen Ödemiş, "1 Eylül Dünya Barış Günü'nde, barış savunucuları, savaş ve işgal karşıtları olarak; dünyamız ve ülkemiz için barış talebini yükselti- yoruz" dedi.
Konuşmaların ardından "George Bush teröristtir", "Katil ABD Ortadoğu'dan defol", "İncirlik üstü kapatılsın" sloganlarıyla Odakule İş Merkezi'ne kadar yüründü.
İzmir
İzmir Kuresel BAK 1 Eylül'de sokaktaydı. Barış için insan zincirine 150 savaş karşıtı katıldı.
Fuar Lozan Kapısı girişinde basın açıklamasını TMMOB İKK İl Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ sundu.
Katılımcılar barış için insan zinciri oluşturarak, fuar içinde sloganlar ve düdük sesleri içinde yürüdü. Fuar ziyaretçileri eyleme destek ve ilgi gösterdi.



Kadınlar başörtüsü yasağına hayır dedi:
Kamusal alan ortak akıldır
AKDER'in (Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği) Feshane'de düzenlediği "Kamusal alanda buluşuyoruz" başlıklı buluşmada bugüne kadar kamusal alan kavramı üzerinden ele alınan başörtüsü yasağı tartışıldı. Sosyolog Alev Erkilet, gazeteci yazar Sibel Eraslan, gazeteci Çigdem Mater, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu sözcüsü Yıldız Önen ve gazeteci yazar Yıldız Ramanzanoğulları yaptıkları konuşmalarla başörtüsü yasağını ve kadınların uğradığı ayrımcılığı protesto ettiler.
Alev Erkilet, müslüman kadınların başörtüleriyle eğitim ve çalışma haklarını yukarıdan değil, aşağıdan başlayan bir mücadeleyle kazanılabileceğini savunarak, bu mücadele için ABD' siyah hareketinin önderlerinden Martin Luther King ve Hindistan'ın özgürlük hareketinin önderi Gandi'nin örnek olması gerektiğini söyledi.
Sibel Eraslan 1968 hareketiyle beraber Müslüman kadınların eğitim hakkı taleplerinin başladığını, 1968 Yılında Hatice Başaral'ın başörtüsüyle İlahiyat Fakültesi'ne alınmaması üzerine fakültede boykot yapıldığını anlattı. 1972'den itibaren Müslü-man kadınların İlahiyat Fakültelerini okuma imkanı sağladığı için tercih ettiklerini belirtti.
Çiğdem Mater ise kadınları "başörtülü ve başörtüsüz" diye ayırarak bölmek istediklerini iddia etti. Fakülte yıllarında bu konuyla ilgili tanıklığını aktaran Mater, başörtüsü yasağı nedeniyle bir arkadaşının babasının zoruyla başını açtığını anlattı ve kadınlara karşı babalar ve devletin işbirliği yaptığını ileri sürdü.
Yıldız Önen ise, İngiltere'de Stop the War koalisyonu aktivisti Selma Yakup'un üç çocuk annesi, bir ev kadınıyken, ABD'nin Irak işgaline karşı yapılan eylem ve toplantılarına katıldığını mücadele içinde zamanla hareketin önde gelen aktivistlerinden olduğunu, İngilere'de geçen yıl yapılan genel seçimlerde "Respect" adlı müslümanlar, sendikalar, çevreciler, sosyalistler ve çeşitli birey ve gruplardan oluşan koalisyonun Birmigham'dan milletvekili adayı olarak 40.000 oy aldığını anlattı. 1 Mart 2003'teki gibi İslamcı, manken, solcu koalis-yonunu kurmalıyız" diyen Önen, "Birlikte mücadele ettiğimizde bu dünyada da söz sahibi olabiliriz" sözleriyle konuşmasını bitirdi.
Yıldız Ramazanoğulları ise dünyada kamu alanı diye tanımlanan kavramın farklılıkların kendini ifade etme alanı olarak tarif edildiğini söyledi.


"Küresel ısınma Türkiye'yi tehdit etmiyor"
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu Afyonkarahisar'da yaptığı konuşmasında Türkiye'nin ihtiyacından 10 kat fazla suyu bulunduğunu, tedbirler alıırsa Türkiye'de 2010 yılına kadar suyu olmayan şehir veya beldenin de kalmayacağını söyledi ve "Bana göre, küresel ısınma Türkiye'yi tehdit etmiyor. Tedbirlerini aldıktan sonra her şeyin çözümü var" dedi.


Bugüne kadar işler nasıl yürüdü?
l 2003 yılında 8.8 milyarlık sıcak para hacmi, 2007 Temmuz ayı itibarıyla 95.9 milyar dolara yükseldi. Ekonomideki büyümenin sırrı işte burada.
l AKP yabancı sermayeyi yüksek faizlerle çekti. Türkiye'ye para yatıranlar, başka bir ülkede 10 yılda kazanacaklarını 1 yılda elde ettiler.
l AKP hükümetinin ilk döneminde cari açık, yani güncel ekonomik işlemlerde toplam borcun alacaklardan daha fazla olması sorunu büyüdü, bir önceki döneme göre ikiye katlandı.
l 2002'den bu yana işbaşında olan AKP, cumhuriyet tarihinin en fazla iç borç alan hükümeti oldu. İç borç stoku 2002'de 94.1 milyar dolardı. Bu rakam 2007 Temmuz'unda 196,9 milyar dolara ulaştı.
l 2002'ye kadar gerçekleştirilen özelleştirmelerden elde edilen gelir 8 milyar dolarken, AKP hükümeti döneminde 21.3 milyar dolarlık özelleştirme işlemi yapıldı. Mevcut kuruluşların hisseleri şirketler tarafından düşük fiyatla satın alındı.
l Bütçe göstergelerindeki iyileşme AKP tarafından başarı olarak ilan edildi. Ancak bu iyileşme dolaylı vergilerin yüzde 70 oranına çıkarılması ve özelleştirme gelirlerine dayandı.
l 2002'de paylaşılan gelirden faiz, rant ve kâr elde edenlerin payı 53.5 iken bu oran 2006'da 56.1'e çıktı. Ücretlilerin payı yüzde 34,5'ten yüzde 34.4'e, tarımda çalışanların payı yüzde 12.1'den yüzde 9.5'e geriledi.
l İş bulma umudu kalmayanların sayısı 5 milyonu aştı.


Yalan habercilik
Sabah Ermeni düşmanlığını körüklüyor
Sabah gazetesinin 3 Eylül günü çıkan baş haberi Ermenistan’da yapılan bir spor karşılaşmasında Amerikadan gelen takımın seyircileri Türkiye’den giden takım aleyhine kışkırttığı ve sonuç olarak da seyircilerin Türkiye’den giden Ermeni takımına saldırdığını yazıyordu.
Salı günü yayınlanan Radikal gazetesi ise Sabah’ın haberinin yanlış olduğunu, Türkiye’den giden Ermeni takımının Ermenistan’da çok iyi kabul gördüğünü anlatıyor.
Radikal, Sabah’ın “saldırdılar” dediği Amerikan Ermenileri ile Türkiye’den giden Ermenilerin kavga bir yana birlikte yemek yediklerini de anlatıyor.
Sabah bu yalan haberi ile bir kez daha ırkçılık yapıyor ve halkı Ermenilere karşı kışkırtıyor.


Gökkuşağı’na operasyon
Dünya Barış gününde Türkiye'de ilginç bir operasyon daha yapıldı. Türkiye'de ilk kez emniyet travestilere karşı organize bir operasyon gerçekleştirdi.
Bursa'da, aralarında Gökkuşağı Dernek Başkanı Öykü Evren'in de olduğu 40 travesti, "örgüt kurmak ve örgüte üye olmak" iddiasıyla gözaltına alındı. 40 travesti, örgüt suçlamasıyla çalıştıkları bar ve evlerinden sabah erken saatlerde çevik kuvvet ekiplerinin de aralarında olduğu bir operasyon ile gözaltına alındılar.
Gözaltına alınanlar sağlık raporu için adli tıp kurumuna getirildi. Gözaltındaki şüphelilerden bazılarının ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılacağı belirtilirken, diğer zanlıların ise savcılığın talimatıyla birkaç gün gözaltında tutulacağı bildirildi.